| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 119 |
| Tarih: | 27.07.2016 |
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesinde verilen önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarıyı incelediğimizde yabancılar için mesleki yeterlilik ve vergi şartlarının aranmamasının yabancıların lehine, kendi vatandaşlarımızın ise aleyhine olduğunu görmekteyiz. Bu kadar işsizi olan, mühendisi olan bir ülkenin yabancı personel çalıştırma gibi bir anlayışa girmesini doğru bulmuyoruz. Madem bu kadar üniversite açtık, bu kadar mezun veriyoruz, sıkıntı nerede? Bu verdiğimiz mezunları niye değerlendirmiyoruz? Kendi insanımıza niye sahip çıkmıyoruz? Bu uygulamaya içerik olarak karşı çıkıyoruz.
Değerli milletvekilleri, yüce Türk milletinin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara leke olarak geçecek 15 Temmuzda yapılan alçakça girişimi buradan tekrar şiddetle kınıyorum. Bu milletin vergisiyle alınan tankla, topla, uçakla kendi halkını bombalayan teröristleri Türk milleti de Türk tarihi de affetmeyecektir.
Yaşanan bu darbe girişiminin üç tane kırılma noktası olduğunu görmekteyiz. Bunlardan bir tanesi ve bize göre en önemlisi şudur: Uçakların alçak uçuş yaptığı sırada ve darbe haberinin alındığı ilk dakikalarda, darbelerden ve işkencelerden en büyük zararı görmüş bir siyasi hareketin lideri Sayın Genel Başkanımız Doktor Devlet Bahçeli, genel merkezimize gelmiş, partinin ışıklarını açmış, kurmaylarıyla toplantı yapmış ve Sayın Başbakanı arayarak Hükûmetin ve Başbakanın arkasında olduğunu belirtmiştir ve darbecilerin umudunu kırmıştır.
İkincisi ise 1'inci Ordu Komutanının Sayın Cumhurbaşkanını İstanbul'a davet etmesidir.
Üçüncü ve en önemli kırılma noktası, Başbakanın ve Sayın Cumhurbaşkanının demokrasiye sahip çıkan bütün siyasi partileri ve vatandaşlarımızı sokağa davet ederek demokrasiye sahip çıkılmasını istemesidir.
Türk halkı topyekûn demokrasiye sahip çıkmıştır. Darbe girişimi neticesinde Genelkurmay Özel Harekâta baskın sırasında komutanından aldığı emri, "Cuntacıları oraya sokmayın." emrini uygulayan Niğdeli kahraman Astsubayımız Ömer Halisdemir'le birlikte, tankların önüne yatan, kendi hayatlarını feda eden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türk milliyetçileri bugüne kadar mevzubahis vatan olduğu zaman hiçbir şeyi sorgulamamışlardır. 12 Eylül öncesinde her kesimin Türkiye'yi İnsan Hakları Mahkemesine ve dış ülkelere şikâyet ettiği dönemlerde, en büyük mağduriyeti yaşayan, en büyük işkenceleri çeken ülkücüler Türkiye Cumhuriyeti devletini hiçbir yere şikâyet etmemişlerdir. Yıllardır pırıl pırıl milliyetçi, ülkücü, vatansever kadrolar bürokrasiden dışlanmış, eziyet ve suçlamalara maruz kalmışlardır. Devletten beklentimiz, yıllardır devlet kadrolarından tasfiye edilen Türk milliyetçilerinin hak ettiği görevlere yeniden getirilmesi, itibarlarının yeniden iade edilmesidir. Tabii, buradan, darbecilerin tamamının en ağır şekilde cezalandırılmasını da talep ediyoruz.
Bunun yanında, sadece vatana, millete hizmet için komutanlarının verdiği talimatlara uyan, bugün gözaltında olan ve tutuklanan iki üç aylık askerlerin, erlerin tamamının da bire bir suç işlememişlerse bunların mağdur edilmemelerini ve tahliye edilmelerini bekliyoruz.
Sayın Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi, öncelikli ve ilk olarak, askerî ve sivil bürokrasi ve toplu görevden alınmalar yapılırken kesinlikle sağlam delil ve belgelere dayanılmasını bekliyoruz. Bu sorgulamalar yapılıyorken masumların hakkını gasbetmek, suçsuz, günahsız insanları mağdur etmek en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir.
Bir diğer mağduriyet de şu anda hacca gidecek olan kamu görevlileriyle ilgili husustur. Birçok vatandaşımız bizi aramaktadır. Devlet memuru olup hacca gitmek isteyenler için şu anda belirsizlik devam etmektedir. Bunun bir an önce netleştirilmesini ve hacla ilgili yaşanan bu mağduriyetin bir an önce giderilmesini, Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda bir açıklama yapmasını bekliyoruz.
Ayrıca, televizyon ekranlarında ambargo uygulanan "Ölürüm Türkiyem" şarkısının meydanlarda demokrasiye sahip çıkan insanlarımız tarafından söylenmesinden dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Bununla ilgili, televizyonlarda uygulanan ambargonun da kaldırılmasını bekliyoruz.
Evet, değerli milletvekilleri, hem kardeşçe yaşayacağız hem birbirimize saygı duyup hoşgörü ve uzlaşmayı canlı tutacağız. Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)