| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 119 |
| Tarih: | 27.07.2016 |
ALİ YİĞİT (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 13'üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, çok önemli bir süreçten geçiyoruz çünkü ülkemizin geleceğiyle ilgili her vicdan sahibi yurtsever insanın yüreğinde çok derin kaygılar, korkular ve endişeler yatmaktadır. Gerçekten, ülkemiz, tarihinin en ağır, en vahim tehditlerinden birini atlatmıştır. Ancak, tehdit ve tehlikenin henüz geçmediği bir gerçektir çünkü ana gövde hâlâ yerindedir.
Hiç şüphesiz, geçmişte de büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Ama, bu sorunlar, bu sıkıntılar bugün içeride ve dışarıda yaşamakta olduğumuz derin kırılma karşısında hiçbir anlam taşımamaktadır. Bunda on dört yıllık AKP iktidarının tek başına sorumluluğu elbette yoktur, 1980 darbesinden sonra da izlenen politikaların büyük etkisi vardır. Biz parti olarak yıllarca buna dikkat çekmeye çalıştık ama ne yazık ki hep görmezden gelindi, uydurma senaryolarla kurum ve kuruluşlar tasfiye edildi; demokrasiye ve cumhuriyete bağlı, başta ordu ve yargı mensupları olmak üzere, tabloyu gören birçok yurtsever görevden alındı, cezaevlerine gönderildi ve son noktada da 15-16 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kalındı.
Şimdi, ne mutlu ki bu tehlike bertaraf edildi ve herkes öz eleştiriden bahsetmeye başladı. Evet, şimdi öz eleştiri yapma zamanıdır. Başta AKP olmak üzere, bütün partiler şapkasını önüne koyup "Biz nerede hata yaptık?" diye düşünmelidir. Bunu polemik yapmak için söylemiyorum, bir daha böyle bir şey yaşanmaması için söylüyorum. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisine de büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir.
Dün 4 partinin girişimiyle kurulan Meclis araştırma komisyonu bu doğrultuda son derece yerinde ve anlamlı bir adımdır. Ancak, bununla da yetinilmemeli, gerekirse kapalı bir oturumda 15-16 Temmuz darbe girişimi bütün bağlantıları ve uzantılarıyla enine boyuna tartışılmalıdır. Herkes eteğindeki taşları dökmeli, darbe girişiminin arka planı sorgulanmalıdır. Bu kalkışmaya kahramanca direnen Gazi Meclis, ortak bir bildirinin dışında, süreçte aktif rol almalı, yeni bir yol haritası üzerinden sorumluluk üstlenmelidir. Çünkü, bu darbe girişimiyle ilgili karanlıkta kalan, aydınlatılması gereken birçok nokta vardır.
Öte yandan, tarihe kara bir leke olarak geçen bu darbe girişimi sonrası olağanüstü hâl ilan edilmiş, Hükûmet darbe girişimini sadece kendisine yönelikmiş, sadece onlara aitmiş gibi bütün inisiyatifi kendi elinde toplamıştır. Bu durum darbeye karşı ayakta kalan Gazi Meclisin gösterdiği iradeye saygısızlıktır. Bu aynı zamanda demokrasi etrafında kenetlenen partilere de yapılmış siyasi bir nezaketsizliktir. Ben merak ediyorum: Şu an Hükûmetin yapmak isteyip de yapamadığı ne var? Darbe karşısında tek vücut olan Meclis çözüm üretme konusunda da yetersiz midir ki iradesiz kılınmaktadır? Daha tehdit devam ederken, travmalar sürerken, en önemli gündem demokrasi olmalıyken biz burada İşgücü Kanunu Tasarısı'nı görüşmek üzere tartışıyoruz. Onun için tasarıyla ilgili de değerlendirme, tartışmaların bugünün gündemi olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak yine de uzlaşıyla gündem olarak önümüze getirilen tasarıyla ilgili görüşlerimi aktarmaya çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, geçmişte, bir ara, yurt dışında bir şirket kurdum ve ben o şirketten dolayı sadece vize alabilmek için çok uğraştım ama oturma müsaadesi alamadım, çalışma müsaadesi de alamadım onun için. Sadece zorlayarak ancak bir vize alabildim. Biz ise burada her türlü olanağı sağlıyoruz. Yani bırakın vize vermeyi, neredeyse, vatandaşımız gibi her şeyden muafsın diyoruz. Bunlar elini kolunu sallaya sallaya bu kadar rahat bu ülkeye girip çıkmamalılar, bu ülkenin vatandaşı gibi davranmamalılar. Bir anonim şirketin yüzlerce ortağı olduğunu düşünün. O zaman yüzlerce ortağın hepsine oturma ve çalışma müsaadesi dâhil her türlü serbestliği sağlarsanız bu doğru olmaz, bu durum daha da büyük suistimallere dönüşebilir, sorunlar çıkarabilir. Bu nedenle kısıtlayıcı hükümlere ihtiyaç olduğu açıktır.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)