| Konu: | Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 28.07.2016 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 28'inci maddesinin (5)'inci fıkrasının (c) bendiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Bu kanun tasarısı Meclise geldiğinde Bakanın konuşmasını dikkatle dinledim. Sayın Bakan nitelikli iş gücünün ülkemize gelmesinin önemine değinirken yurt dışıyla ilgili de örnekler veriyordu. Tabii, onları o şekilde değerlendirdiğiniz zaman haklılık payı görebilirsiniz ama Türkiye'de 488.193 mühendis, mimar, şehir plancısı varken, her yıl binlerce mezun verilirken ve 100 binin üzerinde işsiz mühendisimiz ve mimarımız bulunurken böyle bir girişimde bulunmanın açıklayıcı nedeni beni açıkçası tatmin etmedi çünkü kendi ülkemizde yetişmiş elemanlarımızı yurt dışına gönderirken dışarıdan kimin yetişmiş elemanının bize hangi ücretle geleceğini düşünmek gerekir, nitelikli eleman sıfatıyla ilgili.
Şimdi, tabii, bu 15 Temmuz darbesinden önce hazırlanan bir tasarı olduğu için benim aklıma şu da gelmedi değil bugün için düşündüğümde: 160 ülkede 2 bine yakın okul açan cemaatin bu yolla Türkiye'ye beyin ithali yolunda bir çalışma mı? Belki hiç düşünülmemiş olabilir. Bunun önünü açıyor mu, açmıyor mu? Onların da bu yolla Türkiye'ye gelip kurumlarda veya kamuda, özelde çalışmasına olanak tanıyor mu, tanımıyor mu? Buna da dikkat etmek gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bu süreç dikkat edilmesi gerekli bir süreç olduğunu bize öğretti. Bizim kendimizde olanı, bize ait olanı daha geliştirerek, çocuklarımızın eğitimini daha güçlendirerek, bilimde, bilgide, teknolojide istenen eğitimi sağlayarak dışarıya muhtaç olmadan, biz, ülkemizde kendi geleceğimizi hazırlamamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanın belirttiği ülkelerin nüfusları, oradaki iş gücü potansiyeli, iş alanları dikkate alındığında Türkiye'ye yurt dışından geleceklerden medet ummanın doğru bir açıklaması olmaz. Kendi mühendisimiz, mimarımız, şehir plancımız bu işleri yürütebilecek kapasitelere sahip.
Şimdi bakınız, ülkemizde geçmişte yaşanan örnekli bir olaydan daha söz edeyim: KİT'lerimize ait yurt dışında şirketler kurmuşuz. 5 tane KİT'in -benim bildiğim- yurt dışında şirketi var. Sayıştay denetleyemiyor, Meclis denetleyemiyor, bunun yanında teftiş kurulu da denetleyemiyor. Bu şirketten kimler maaş alıyor? Bu yurt dışında Jersey adalarına kurulan şirketin kime ne faydası var, onlar neler yapıyor?
Şimdi bu 15 Temmuz darbe sürecinden sonra olaylara farklı bakmamız gerekiyor, kendi değerlerimize sahip çıkmamız gerekiyor, ülkemizin kaynaklarını doğru kullanmamız gerekiyor. Örneğin, ülkemizde taşeronlarla ilgili bir yıla yakındır "Yapacağız.", "Edeceğiz.", "Oldu olacak." derken -böyle bir tasarıyı gündeme getirmek- onların sorunlarını çözmek varken "Nitelikli iş gücü getiriyoruz." diye yurt dışından yeni insanların, yeni düşüncelerin, beyinlerin transferine şu anda neden acil ihtiyaç duyuyoruz, ben bunu anlayabilmiş değilim. (CHP sıralarından alkışlar)
Yurt dışından geleceklerden kendimizde olandan daha fazla verim alacağımızı da ben düşünmüyorum. Bugün gidin gelişmiş ülkelere, Amerika'da, İngiltere'de bakın, Türkiye'den gitmiş, okullarımızdan mezun olmuş çok sayıda arkadaşımızın önemli kurumlarda çalıştığını görürsünüz. Niye biz onları oralara kaçırdık? Neden onları buralarda istihdam edecek olanakları yaratmadık? Niye kendi okullarımızda, üniversitelerimizde eğitimimizle çocuklarımızın bilgilenmesini sağlayamadık? Bunları düşünmemiz gerekiyor. Bunun yanında tabii, ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda yalnızca kanun tasarılarını yaparken sorunlar aklımıza gelmemeli. Geldiği zaman da ortaya çıkan, muhalefetiyle iktidarıyla ortak düşüncede buluşmadan yaratılanların dündeki bize yarattığı sıkıntıları hep birlikte yaşıyoruz.
Bakınız, Yargıtayla, Danıştayla ilgili kanunu bile 3 kere değiştirmişiz beş yılda. Onun için, her yasayı, her tasarıyı bundan sonra biraz daha irdelememizin faydası var. Kendi olanaklarımıza bakalım, kendi değerlerimize bakalım ve bunlar üzerinden geleceğimizi kurgulayalım. AR-GE çalışmalarımızı önemseyelim, patentlerimizi, ülkemizde insanlarımızla yeniden yaratarak ufuklar açalım, değerlerimizi zenginleştirelim. Biz her yerde, her şeyde, her anlamda daha iyi şeylere hem layığız hem yapabiliriz hem bu insanımız var hem bu bilgimiz var hem bu yeteneğimiz var; kendimize güvenelim, inanalım. Dışarıdan ucuz iş gücü getirerek elde edilecek kazancın kimseye sağlayacağı mutluluk da olmaz. Alın terinin hakkını doğruyla vermezseniz yani çalışanın emeğinin, hakkının karşılığını vermezseniz o para da hayır etmiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Yani, bunun örnekleri, yaşanmışlıklar da var.
Ben son söz olarak diyorum ki: Ülkemizde "Her fani ölümü tadacaktır." lafını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - ...gidip mezarlıklara asacağımıza iş yapılan yerlerin duvarına asmalı. Genel müdürlerin, ihalecilerin, iş yapanların da her gün o yazıyı okumasının ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)