GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:120
Tarih:28.07.2016

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çok kıymetli Başkanım, değerli milletvekillerimiz; öncelikle tarihî bir sürecin içerisinde 15 Temmuzda ülkemizde yaşanan ve hatırladığımız her dakika aklımızın ve havsalamızın da almadığı olaylar dizisinden sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu olaylar dizisinin hemen akabinde devreden çıkarılmak istenmesine rağmen, buna inat, kendi görevini yerine getirmek ve kendine milletin verdiği emaneti ve temsili, bu yüce çatı altında tekrar ortaya koymak için çalışmalarına aksatmadan devam etmekte ve bugün de eski adı 4817 sayılı Kanun olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı'yla beraber, biraz önce oylarınızla kabul edilen ve kanunlaşan, Türkiye için çok önemli olan bir değişikliği milletin huzuruna getirmiş ve onaylamıştır.

Öncelikle, Komisyon Başkanımız başta olmak üzere tüm Komisyon üyesi milletvekillerimize, başta AK PARTİ Grubuna, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna, HDP Grubuna ve bu kanun tartışılırken, değerlendirilirken bu kanuna yaklaşık on beş yirmi yıllık emeğini veren Çalışma Bakanlığının çok kıymetli bürokratlarına, personeline ve herkese minnetlerimizi ve şükranlarımızı ifade ediyoruz. Bu önemliydi çünkü darbeler sadece yönetimleri ele almak istemezler, darbeler gelenekleri, görenekleri, ananeleri, eğilimleri, darbeler rutin işlemlerin tamamını ortadan kaldırmaya yönelik, insanların ruhuna ve insanların gündelik alışkanlıklarına yapılırlar.

Ve burada Meclisin ilk akşamı ortaya konulan irade çok önemli bir iradedir. Belki bugünle alakalı değil ama kendi demokrasi anlayışımdan bir şey ifade etmek istiyorum: Eğer o akşam Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilleri olmamış olsaydı ve bu Meclis açılmamış olsaydı benim demokrasi teorime, demokrasi anlayışıma göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin meşruiyet problemi ortada olacaktı çünkü vekâleti veren halk devreye girmiş ve vekâleti verenler vekâletin gereğini kendisi yerine getirmiştir. Oysa vekâleti alanlar burada yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu şerefli çatısı altında halkımızla ve milletimizle beraber meşruiyetin kendisine sağlamış olduğu imkânlarla ve değerlendirmelerle burada milletimizle bir demokrasi destanını ortaya koymuştur ve bunun hemen akabinde burada çok önemli bir kanuna imza atılması, isminin şu veya bu olması önemli değil, şunu veya bunu içermesi de önemli değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin geleceğe ait işlevselliğinin altına imza atılan önemli olaylardan bir tanesidir.

Neden kurtardığımızı, aslında neyle karşı karşıya kaldığımızı bir anekdotla anlatıp bitirmek isterim. 1960 darbesinden sonra -ki benim kendi tahminim bunun 1960 darbesinden çok daha ağır sonuçları olacaktı- rahmetli Menderes idam edilir. Ailelerin bütün mallarına, mülklerine, paralarına, banka hesaplarına, her şeye el konulur. Birçok aile çocuklarını okullara gönderemez. Bakanlar, bazı özel okullarda çocuklarını okuturlar ama artık paraları kalmadığı için yıllarca hemhâl olduğu ve yıllarca ahbap olduklarının okullarına "Bir yıl, iki yıl bunu gönderelim." demelerine rağmen kabul görmezler. Bu tablonun içerisinde rahmetli Mendereslerin evine bir kâğıt gelir. Gelen kâğıt idam parası ve ip parasını içeren bir kâğıttır. Aile toplanır, bunu ödeyebilecek herhangi bir birikimleri söz konusu değildir. "Ne yapalım?" derler. Çok uzun yıllar yaşamış avukatları "Bir banka hesabı açalım, izin alalım ve biz bu parayı ödemeye çalışalım..." Ve bir banka hesabının açılması için izin alırlar, bir banka hesabı açılır. Banka hesabı açıldıktan sonra oraya, bu büyük millet... Yani şurada bu büyük milletin biz de bir parçasıyız. Türkiye Büyük Millet Meclisine bombalar atılırken burada hiçbir korku duymadan, cesurca bir şekilde burada duranlar, tankın karşısında canı pahasına duranlar, silahın üzerine koşanlar gibi o büyük millet, o gün de bankadaki hesaba paraları göndermiştir. Aile borcu ödemiş ve geri kalan paranın ne yapılabileceğini bile düşünmemiş, ilgili hesapta para durmaktadır.

Ve bir gün, yanlış hatırlamıyorsam -rahmetli Aydın Menderes'ten anlatımla size naklediyorum- Karabük'te bir lise müdürü, tahminim -ki söylediğiyle tekrar anlatıyorum- imam-hatip lisesi müdürü, yeni bir lise yapılacaktır ve bu paradan arta kalanın buraya verilmesini aileden talep etmektedir. Aile yine bir araya gelmiş ve bu paranın naklinin oraya sağlanması konusunda ortak karar vermişlerdir. İşin en önemli kısmı bundan sonradır. İlgili müdür daha sonra rahmetli Aydın Menderes'e, Berrin Hanım'a gelerek bunu anlatıyor, diyor ki: "Bankadaki aldığımız paraların her biri hesaba 1 lira olarak gönderilmişti."

Bunun anlamı şudur: Millet o günün belki de büyük sermayedarları değil, o günün büyük zenginleri değil. Hani bazen onun oyu ile benim oyum bir olsun diye eleştirenler var ya, işte, o millet, o cebinden 1 liraları oraya gönderen o millet o gün demokrasinin de, o gün demokrasinin bıraktığı emanetlerin de sahibi oldu. Bugün de biz bu milletin buradaki temsilcileriyiz ve hem onlar, Allah'a şükürler olsun, memleketimizin her tarafında bu büyük emanete sahip çıktılar hem de bu yüce Meclis bu emanete sahip çıktı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu vesileyle, hepinize, özellikle bu yasanın yasalaşması konusunda muhalefet partileriyle bir araya geldik. Şunu söylemek isterim: Resmî komisyon toplantımızdan önce de bir araya geldik, kendilerine sunduk, daha sonra komisyon toplantısında bir araya geldik, daha sonra komisyon toplantısında yasalaşmadan önce bir araya geldik, karşılıklı bir uzlaşma içerisinde olduk ve orada ne uzlaşmışsak Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında aynı çizgiyi devam ettirdik.

Başta hem Komisyonumuzun çok kıymetli Başkanına, tekrar bütün yöneticilerine ve üyelerine ve değerli Türkiye Büyük Millet Meclisinde hem grubu bulunan bütün siyasi partilerimize, bütün milletvekillerimize, değerli grup başkan vekillerine ve kıymetli Başkanımıza ve Çalışma Bakanlığımızın çok saygıdeğer bürokrasisine teşekkür ediyor, hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)