| Konu: | Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 124 |
| Tarih: | 10.08.2016 |
CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bireysel Emeklilik Kanunu'nu görüşüyoruz. Gruplarımız, grup adına konuşan arkadaşlarımız zorunlu bireysel emekliliğe niçin karşı olduğumuzu... Gerçi iki ay sonra bireysel emeklilikten çıkma hakkının olduğu söylenmesine rağmen, 1.300 lira maaş alan, ücret alan insanların buna zorunlu olarak sokulmasını doğru bulmuyoruz. Benim kentim de sanayi kenti olmasına rağmen insanların yüzde 44'ü 1.300 liralık asgari ücretle çalışıyor. Bırakın tasarruf etmeyi, kredi kartlarını kullanarak, krediler alarak yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Aslında bunların ücretlerini artırmak gerekirken biz onlara tasarruf ettirmeye çalışıyoruz. Bunu doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.
Şimdi size anlatmak istediğim konu farklı. Evet, 15 Temmuz akşamı bir kalkışma yaşadık, hep beraber, birlikte karşı koyduk, ondan sonra da bir süreç başladı. Devleti otuz yıldır, kırk yıldır ele geçiren, en çok da sizin zamanınızda bu işten faydalanarak kamu kurum ve kuruluşlarına yerleşen insanların devletten ayıklanması doğru. Bu konuda biz de yapılması gerektiğini söylüyoruz ama bu arada da sapla samanın karıştırılmaması gerektiğini de ifade etmek istiyoruz.
Bugün bu dosyayı niye getirdim? Koca bir dosya bu dosya. Bu dosyayı bizim kentimizde yaşanan bir olayı sizlerle paylaşmak için getirdim. Bir gazete var Kocaeli'de, "Bizim Kocaeli" adı altında çıkıyor bu gazete ve bu gazetenin hem sahibi olan hem de köşe yazarı olan vatandaşın yazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. "Burada temizlenmez Sayın Erdoğan" diyor, yazıda başka şeyler de var. "Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yine cenazede Fethullah Gülen Cemaati'ne karşı savaşın son hızla süreceğini, bunların bütün devlet dairelerinden, kurumlardan silineceğini, temizleneceğini söyledi." diyor. "Bunları dinlerken yine güldüm kendi kendime çünkü bunları çok duydum Tayyip Erdoğan'dan. Duydum ve gereğini de pek çok yerde yaptığını gördüm." Yani yaptığını ifade ediyor. "Bir tek yer hariç, Kocaeli. Kocaeli'de tıs yok." diyor. "Cemaatle ilgili tek bir ciddi mücadele yok. Bunun nedeni çok açık. Burada AKP'liler cemaatle el ele, kol kola girmiş durumdalar ayrılmıyorlar, kopamıyorlar birbirlerinden. Hâlâ güçlüler, hâlâ etkinler." diyor bir yazısında. Tümünü okumayacağım yazının, birkaç paragrafını seçiyorum, okuyorum. Çünkü çok yazı var. 15 Temmuz darbe öncesi yazılan yazıları sizlerle paylaşıyorum. "En canlı örnek, sizin cemaatle verdiğiniz kavganın burada esamesi yok. Dün de yazdım bazı şeyleri. Zaten buradaki işleri tam olarak bilseniz bunların hepsinin kafasını koparırsınız. Seninkilerin cemaatle burada münasebeti eskisi gibi el ele, kol kola devam ediyor. En son örnek Dumankaya." Bir örnek veriyor, büyükşehir belediyesinin nasıl bir imtiyaz sağladığını anlatıyor ki o Dumankaya'nın da yöneticileri, sahipleri Fethullah terör örgütüne finansal destek sağlamaktan içeride bulunuyorlar.
Yine bir başka başlık: "Çok 'light' bir açıklama!" Bu açıklama ne zaman yapılıyor? Ticaret Odası Başkanı cemaate üye olmaktan, cemaate finansal destek sağlamaktan gözaltına alınıyor ve sonra Kocaeli'de AKP'li yöneticiler açıklamalar yapıyorlar. Kocaeli'de âdeta şok etkisi yaratan bu operasyonlarda 86 kişinin tümü serbest bırakıldı ilk operasyonda, sonra tekrar alındı. Bu ilk operasyondan sonra oluyor. "AKP il başkanı, daha doğrusu Bakan Fikri Işık'ın özel kalem müdürü dün bir açıklama yapmış, ama ne açıklama, tam evlere şenlik ve 'light' bir açıklama. Suya sabuna dokunmayan, yapmış olmak için yapılmış bir açıklama. Ne şiş yansın ne kebap yansın cinsinden yapılan bu açıklamayı okuyunca gerçekten çok şaşırdım. Reis 'Adamların inine kadar gireceğim.' derken bizim görünürdeki AKP'nin İl Başkanı Şemsettin Ceylan 'Geçmişte beraber olduğumuz insanlar, yorum yapamam.' demiş." "Bu gözaltıya yorum yapamam." diyor AKP İl Başkanı. Burayı da geçiyorum.
Yine bir başka makalesinden, köşe yazısından bir örnek okumak istiyorum: "Demek ki Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının asıl amacı, bazı insanları diskalifiye ederek kendilerine yol açmakmış. Oysa ben bile bu cemaatin yapılanmasının ne kadar ciddi olduğunu görmüş birisiyim. Günlerce, haftalarca hatta aylarca haykırıyorum. Bu yapılanmanın devletin kılcal damarına kadar girdiğini, buralara etki ettiğini bas bas bağırıyorum ama dinletemedim. Adamlar yargıyı ele geçirdiler, belediyeleri ele geçirdiler, maalesef ordunun da pek çok birimini ele geçirmişler. Hem de gözünüzün içine baka baka. Şimdi bu cemaat yapılanmasına hâlâ yeşil ışık yakanlara, polisin yaptığı operasyonlardan sonra mahkemede serbest bırakılanların, adliye kapısında alkışlarla karşılayanların tutumlarını merak ediyorum." diyor o operasyondan, gözaltı operasyonundan sonra. Darbeden önce oluyor bunlar. Yani, adam cemaate savaş açmış, bu köşe yazarı dediğimiz gazetenin sahibi. "Kocaeli Adliyesinde İlginç Yapılanma" diye bir yazı yazmış: "Pek çok kişinin gözünden kaçsa da bizim Kocaeli Adliyesinde çok ilginç bir yapılanma var. Adliye deyip geçmeyin, Kocaeli Adliyesinin kırılamayan bir cemaat yapılanması var ve bu yapılanma hâlen çok güçlü. Bunun en canlı örneği, son aylarda iki kez yapılan cemaat operasyonlarından çıkan kararlar." Hiç kimse tutuklanmıyor bu operasyonlarda, evlerine yolluyorlar ama 15 Temmuzdan sonra tutuklandılar bunlar.
Yine bir başka köşe yazısını okuyayım: "Aklım almıyor bu kentteki durumu. Koca koca ünlü iş adamları gözaltına alınıp cezaevine gönderilirken, baskın üstüne baskın yapılırken, bürokratlar görevden alınırken Kocaeli'de göstermelik, hiçbir işe yaramayan bir iki operasyonun dışında bir şey yok. Eski tas eski hamam devam ediyor bu kentte, eski ilişkiler hâlâ aynı şekilde sürüyor. Kısaca, bırakın cemaatle savaşılmasını, bu kentte cemaat korunuyor, kollanıyor, eskisi gibi sürüp gidiyor."
15 Temmuzdan sonra bir yazısı: "15 Temmuz darbe girişiminden sonra AKP iktidarı resmen açık ve büyük bir savaş başlatarak cemaate karşı ölüm kalım savaşı başlattı. Başta kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere her yerden temizleniyor cemaat mensupları. Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere, yargı, kamu kuruluşlarında operasyon üstüne operasyon yapılıyor, hatta cemaatle ilgisi olan okullar, dershaneler, dernekler hızla kapatılıyor, İnternet sitelerinin erişimi engelleniyor, medya kuruluşlarına el konuluyor." diyor. Devam ediyor... O gün ikinci baskısını yapıyor darbeden sonra çünkü gazeteler erken basılır. Şöyle bir gazete basıyor. İlyas Bey de Kocaeli Milletvekili, hiç bakmıyor buraya.
Bakın, "Erdoğan 'Sokağa çıkın.' çağrısı yaptı." "Ucunda ölüm olsa bastırılacak." Yine, Başbakanın, Sayın Fikri Işık'ın "Askerin emri uygulansın, Hulusi Akar rehin alındı." iddiası yine darbeyi kınayan bir manşette çıkıyor. Ve köşe yazıyor orada, ikinci baskıda: "Yaşım 50'yi çıktı, bu süre içinde, başta 72 darbesi olmak üzere iki darbe gördüm." Anlatıyor: "Her türlü darbeye karşıyım." diyor. Şimdi bu vatandaş içeride, yirmi beş gündür hâlen gözetim altında tutuluyor, gazetesine el konuldu. Kocaeli'de üç gazeteye el konuldu, biri de bu gazete. Bu gazete benim dört aydır haberlerimi yayınlamıyor arkadaşlar, bunu da bilin yani "AKP'ye muhalefet ediyor da bize sevgi gösterilerinde bulunuyor, bizim yazılarımızı, bizim haberlerimizi yayınlıyor." demiyorum; böyle bir gazete. Şimdi, yirmi beş gündür içeride, gözetim altında, henüz sorgulaması yapılmadı, 60 çalışanı vardı. 3 gazete kapatıldı, toplamda 100 çalışan var. Dün gittiler işsizlik sigortası için müracaat ettiler çalışanları, işsizlik sigortasının verilmeyeceğini ifade ettiler. Yani, işsizlik sigortası da alamıyor bu 60 çalışan ve gazete çalışanları mağdur durumda. Evet, geçmişte şirketlere el konuldu, gazetelere el konuldu, kayyum atandı, TMSF'ye devredildi, oradaki çalışanlar mağdur edilmedi ya da onların tazminatları ödenerek işlemler yapıldı. Şimdi, bu insanların aileleri var, çocukları var ve ben şu gazetede çalışanların bir tanesinin dahi Fethullah terör örgütüyle uzaktan yakından ilgisi olduğunu düşünmüyorum.
Şimdi, Kocaeli'de 2 tane gazete ilişkilendirildi sahiplerinden dolayı. Doğru mu? Doğru bana göre ama çalışanların birçoğunun, özellikle bunda çalışanların ve diğer gazetedeki bir kısım arkadaşların Fethullah'la hiçbir ilgisi yok; yaşam tarzlarıyla ilgisi yok, yazdıkları yazılarla ilgisi yok, düşünceleriyle ilgisi yok ama bir cadı avına dönüştürülmüş. O 2 gazetenin yanına bu da eklenerek... Özellikle Sayın Millî Savunma Bakanı -bu kanun hükmünde kararnameler, biliyorsunuz, Cumhurbaşkanının Başkanlık yaptığı Bakanlar Kurulundan çıkıyor- "Ben bu gazeteciden de kurtulayım." dedi. Çünkü, okumadığım şu dosyanın içerisinde Fethullahçıların onun aleyhine açmış olduğu davalar var. Başka bir şey söylüyorlar, finansal ilişkileri kirli, bilmem ne, Fethullah'la ilişkilendirmiyorlar. Evet, onun da Türk Ceza Kanunu'nda karşılığı var. Bu olağanüstü hâl kararı niçin çıkartıldı? Fethullah terör örgütünü temizlemek üzere hızlı kararlar alabilmek için çıkartıldı. İlgisi olmayan, inanmadığımız ve on gündür dosya Başbakana ulaştırılmış olmasına rağmen, Sayın Nurettin Canikli'ye ulaştırılmış olmasına rağmen bununla ilgili iddiaya cevap verilmemesini çok manidar karşılıyorum. Bu insanların ekmeğiyle oynamamak lazım, tüm mal varlığına el konuldu bir de ayrıca, tüm mal varlığına el konuldu; olabilir. Eğer kanunsuz bir işi varsa, Fethullah terör örgütüyle bir bağlantısı yok, kanunsuz bir işi varsa, bunu savunmak bizim görevimiz değil, devletin kolluk güçleri var, avukatlar var, savcılar var, mahkemeler var, gider hesabını verir, ben bu tarafında değilim ama bu uygulama Kocaeli'de bir örnek. Türkiye'de başka örnekler var, bize her gün geliyor. Bank Asya'ya hesap açtırdı diye görevden uzaklaştırılan insanlar var geçmişte; alınmış Bank Asya'dan liste, o listeye göre görevden uzaklaştırılmış. Bunlar doğru yaklaşımlar değil.
Bir an evvel, bu gazetenin hangi nedenle kapatıldığının, el koyulduğunun Hükûmet tarafından açıklanması gerekiyor.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)