GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:127
Tarih:18.08.2016

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepiniz saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu maddede yapılmak istenen şey şu: Biliyorsunuz bu elektronik denetleme sistemlerinin belediyeler tarafından kurulup işte Emniyet Genel Müdürlüğüyle ortak kullanımı durumunda belediyelere bir pay aktarılmasına yönelik 2011 yılında bir düzenleme yapılmıştı. Bu, ilk olarak 2011 yılında sisteme girmiş bir şeydir. Orada belediyelere, az önce çerçevesini koyduğum şekilde bu sistemi kurar veya kurdurursa hasılatın yani trafik cezalarının yüzde 30'unu aktarıyordu. Şimdi, burada ilk gelen hâliyle bu yüzde 30 oranı yüzde 5'e düşürülüyor, doğrudan yüzde 5'e gidiyor. Sonradan -önergeler burada var- ilk hazırlanan önergede yüzde 5'in yüzde 10'a çıkarılması, daha sonra yüzde 10'un da yüzde 15'e çıkarılması yönünde birtakım değişiklikler yapıldı Komisyonda.

Şimdi, burada benim olayın içeriğine gelmeden temel itirazım, daha önceki maddelerde de daha önceki kanunlarda da sıklıkla söylediğimiz şey, iyi çalışılmadan, hesap kitap yapılmadan düzenleme yapılıyor. Şimdi, yüzde 30'lar öyle bol bol gidince, oralarda işte belediyeler de yüzde 30'ların yüzde 15'ini geneli itibarıyla şirketlere aktarıyor. Burada ciddi bir para olmuş, bu görülünce şimdi direkt yüzde 5'e düşürme gibi acayip bir noktaya gidiliyor. Burada şimdi hesabını sormak lazım. Bu kadar yatırımcı var. Bir yandan yatırımcıyı mağdur ediyorsunuz, bir yandan fazla gönderdiğiniz paralarla devlete yazık ediyorsunuz, bir yandan şimdi orada alışılmış bir gelir var, ondan sonra tutuyorsunuz o geliri azaltıyorsunuz. Bir şey yüzde 30'dan yüzde 5'e düşer mi? Böyle bir şey olur mu? Bu, el yordamıyla, çalışılmadan, hesapsız kitapsız yapılan işler.

Bir haftadır şuna uğraşıyoruz: Bu kapsamda ne kadar gelir toplanıyor, ne kadar gelir belediyelere gidiyor, ne kadar şirketlere gidiyor? Bu rakamı Türkiye Cumhuriyeti devletinde bilen yok. Ciddi rakamlar.

Geçen geneli üzerinde konuşurken örnek olsun diye söylemiştim. Hele bir Ordu vakası var ki yani akıllara durgunluk veriyor. Ordu'da yıllık hasılat buradan 100 milyon lira, sadece Ordu gibi bir ilde. Düşünün 81 ilde siz bunu hesap edin ve sistem de sürekli gelişiyor. Zaten bunu şirketler şu anda almış başını götürüyor. Yani şirketler bu tür şeylerin kurulmasını, hani şirket odaklı bir yönetim anlayışının bizi getirdiği nokta.

Burada amaç şu değil, yani efendim trafiği kontrol edelim, kazaları önleyelim değil. Bir anda 110'dan hız sınırını 70'e düşürüyorsunuz, o radara girmeyen yok. Yani tuzak kurup vatandaştan ceza almaya yönelik bir şey.

Bakın, Fatsa girişiyle Bolaman arasında, Bolaman Tüneli'ne kadar, 8 kilometrelik mesafede 11 tane radar var. Böyle bir şey olabilir mi? İnsanlar orada kazandığını cezaya veriyor. Yani bunun, böyle trafiği denetleyelim, efendim hız sınırını kontrol edelim filan gibi bir mantığı yok. Sonra, daha geniş bir şeyde, Samsun-Ordu il sınırından Ordu şehir merkezine kadar 75 kilometrede 18 tane radar var. Tamamen şirketlerin sürüklediği bir şey ve ciddi bir şekilde devleti gelir kaybına uğratan, vatandaşa da zulüm bu. Yani tam bir soygun bu. Böyle bir şey olmaz.

Bu, yanlış kanun yapmaktan kaynaklanan bir şey. Yani çok doğru olan bir şeyi yanlış uygulamaktan kaynaklanan bir şey. Yüzde 30 gibi ciddi bir geliri oraya aktardığınız zaman adım başına bu sistem kurulmak durumunda kalınıyor. Hâlbuki bu, hem merkezin gelirini merkezde ciddi şekilde tutacak hem de belediyelere bu tür imkânı yapacak şekilde bir uygulama başından itibaren yapılırdı.

Şimdi, bir yanlış daha yapılıyor burada. Sistemin kendisini kuran belediyelere yüzde 30 olarak gönderilmeye devam ediliyor, sistemi yap-işlet-devret veya hasılat paylaşım usulüyle yapanlara yüzde 15. Niye bu ayrımı yapıyorsunuz? Yani Hükûmete yakın olan belediyeler, daha doğrusu Hükûmet partisinden olan belediyeler, iktidar partisinden olan belediyeler bir şekilde bir sürü kaynakları var, oradan kaynak alıyor, onların finansman durumu daha iyi, o belediyeler buradan hasılattan yüzde 30 alacak ama finansman durumu bu kaynak aktarmalarındaki sıkıntı nedeniyle daha zayıf olan muhalefet belediyeleri yüzde 15'te kalacak. Bu da açık bir haksızlık. Bu düzenlemeleri düzgün yapmamız lazım. İşi, başından itibaren düşünerek taşınarak, hesabını kitabını yaparak... İşte, "etki analizi" dediğimiz şey böyle bir şey. Yani bu çalışmalar başından itibaren yapılmış olsaydı bugün bunları konuşmayacaktık. Bunlar 2011'de konuşuldu, burada konuşuldu. Yani 3 tane, 4 tane ayrı önerge.

Bakın, tekrarlıyorum: Yüzde 30 oranı var, dört yıldır böyle kullanıyoruz. yüzde 5'e düşürüyoruz, "Olmadı." diyoruz 10'a çıkartıyoruz, "Olmadı." diyoruz 15'e çıkartıyoruz. Yarın tekrar ne geleceğini bilmiyoruz çünkü hiçbir hesap kitap yok. Devlet içinde de bunun hesabını kitabını bilen hiç kimse yok. Maliye Bakanlığı bunun hesabını kitabını bilmiyor, ne kadar para aktardığını bilmiyor. Onu bilmeden de şöyle bir sistem kuruyor: "Yatırım bedelini çıkarıncaya kadar yüzde 30 olarak devam eder." diyor. Ya, sen ne hasılat aldığını bilmiyorsun, milletten yatırım bedelini bilmesini istiyorsun. Bu, son derece yanlış bir uygulama ama Adalet ve Kalkınma Partisinin uygulamaları maalesef böyle.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)