| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 2 |
| Tarih: | 04.10.2016 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi üzerine söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 26'ncı Dönemin İkinci Yasama Yılı çalışmalarına başladık. Öncelikle yeni yasama yılının ülkemize, milletimize, Türkiye Büyük Millet Meclisine hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum ve yeni yasama yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapacağımız çalışmalar ülkemizin geleceği bakımından büyük önem taşımaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi hangi şartlardan bugüne gelmiştir, mutlaka bir hafıza tazelemeye her zaman ihtiyacımız vardır. Öyle inanıyorum ki 15 Temmuzdan sonra bu ihtiyaç daha da artmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi millî mücadele yıllarında sergilenen ruh ve asaletle Türkiye'nin makûs talihini aşacak, yenecek yegâne kurumdur ve isli gaz lambalarından, vatanı karanlıktan çıkaran aydınlık olmuştur ve sac sobalarda zar zor ısınılırken aynı zamanda esaretin dondurucu soğuğundan aziz milletimiz korunmuştur. Okullardan getirilen tahta sıralarda sıkışarak kısıtlı imkânlarla çalışılmıştır. Düşman kavi, yokluk çok, para yok ama ne yapalım, elden bir şey gelmez dememişler. Durum bazen o kadar vahim hâle gelmiş ki tutanakları yazacak kâğıt yok ve Ankara'daki bakkallardan kese kâğıdı toplanmıştır Mecliste tutanak yazmak için ve Polatlı'dan Yunan'ın top sesleri gelmektedir. O günden 15 Temmuz gününe, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yerleşkesine, binasına ve Genel Kuruluna atılan 7 bomba ve pek çok kurşunu düşündüğümüzde bunun muhasebesini çok iyi yapmak durumundayız.
Ülkemizin yoğun gündeminde terör saldırıları, maalesef artarak devam ediyor. Anbean, saat saat bu saldırılar devam ediyor ve Suriye'de de ülkemizi yakinen ilgilendiren çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Her ne kadar gözardı edilse ve gündemin birinci maddesi olarak tartışılmasa da ekonomik sorunlar aslında artarak devam ediyor. Toplumsal gerilim ve kutuplaşma emareleri 15 Temmuzdan sonraki süreçte önemli ölçüde azalıyor görünse de hadisenin sıcaklığı geçtikçe, maalesef, bu toplumsal gerilimleri, kutuplaşmaları artıracak tutum ve davranışların devam ettiğini üzülerek görüyoruz. İşte burada, ülkemizin ihtiyaç duyduğu sağduyu, müzakere ve uzlaşma kültürünü yaşamak ve yaşatmak için hepimizin üzerine çok büyük görevler düşüyor ve önümüzdeki günlerde, siyasetin normalleşmesi için en önemli görevlerden birisi, başta Hükûmete düşmekle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisine de önemli görevler düşmektedir. Bu çerçevede, kamplaşmadan ve kutuplaşmadan kaçınarak müzakere ve diyalog kanalları alabildiğine açık tutulmalıdır. Yeni fiilî durumlara, şahsi ve keyfî uygulamalara fırsat verecek yasama faaliyetlerinden uzak durulmalıdır. Milletimizdeki endişe ve huzursuzluğu bertaraf edecek adımları atmalıyız. Hassasiyetimiz, vatanımız, milletimiz, kardeşliğimiz ve istiklalimiz üzerine inşa edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz akşamı demokrasi ve hukuk çok alçakça bir saldırıya uğradı ve milletimizde derin izler bırakacak. Önümüzdeki çok uzun yıllar tartışacağımız, hatırlayacağımız ve öğreneceğimiz hadiseleri yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuzdan bu yana en tehlikeli süreçlerinden birisini yaşamıştır ve ülkemizin birliği, bütünlüğü hedef alınmıştır. Teröristler Türk milletinin tamamını, millî iradeyi ve cumhuriyetin bütün kurumlarını hedef almıştır. Bu darbe girişimiyle milletin birlik ve kardeşliği hedef alınarak ülkemiz bir kaos ve iç çatışma ortamına sürüklenmek istenmiştir. O nedenle, 15 Temmuz bir milattır. Hiç kimse 15 Temmuz yaşanmamış gibi hareket edemez. 15 Temmuz ve Yenikapı bağlayıcıdır. 15 Temmuz akşamında demokrasiye ve millî iradeye sahip çıktık. Meclisi açık tutarak darbecilere en büyük darbelerden birisi vurulmuştur. Bu sorumluluk çerçevesinde birlik ve beraberlik duygusu, siyasette müzakere ve uzlaşma kültürü öne çıkmış ve bu kültür 7 Ağustosta Yenikapı Mitingi'yle taçlanmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi Yenikapı ruhunun merkezinde yer almaktadır. Ancak Yenikapı ruhunu ve Yenikapı'ya gelen süreci devam ettirip ettirmemek büyük ölçüde devleti yönetenlere, iktidar sahiplerine ve diğer siyasi mensuplara düşmektedir.
Tabii, burada en önemli unsur "Yenikapı" deyince ülkenin birliğini, bütünlüğünü, beraberlik içerisinde bulunmasını ve tüm tehlikelere karşı yekvücut karşı durmasını ifade ediyor. Bunu, aynı zamanda hep birlikte demokrasiye ve hukuka sahip çıkma tavrı olarak değerlendirmek lazım. Ancak bu birleştirme görevi öncelikle Sayın Cumhurbaşkanına, Hükûmete, devlet kurumlarına, siyasi partilere ve diğer demokratik kuruluşlara ve medyaya düşmektedir. Milletimizin topyekûn kucaklanması gerekir. Ayrıştırıcı, kamplaştırıcı ve gerilim yaratan söz ve davranışlardan özenle kaçınılması gerekiyor. Yenikapı ruhu Cumhurbaşkanına ve iktidara biat etmek anlamına gelmez ve Yenikapı'ya katılan muhalefet partilerinin de iktidara açık çeki asla değildir. Demokratik kurumların ve süreçlerin çok daha iyi işlemesi için bu önemli bir fırsattır. Bu fırsatın gereksiz tartışmalarla kesinlikle heba edilmemesi gerekir. Özellikle son günlerde, daha Meclisin açılması arifesinde yaşanan gereksiz Abdülhamit ve Lozan tartışmalarının tekrarlanmaması gerekir ve bunlar da Yenikapı ruhuna, maalesef, uymamaktadır.
Bu düşüncelerle yeni yasama yılının tekrar hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)