| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 06.10.2016 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; personel rejiminde liyakat ilkesinin uygulanmamasının kamu çalışanları ve personel rejimi üzerinde yaptığı tahribat hakkında Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz grup önerisine ilişkin söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında 26'ncı Dönem İkinci Yasama Yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Oğlu Mustafa Haşatlı'yla birlikte şehit edilen İstanbul eski İl Başkanımız Recep Haşatlı'yı ve 12 Eylül darbesi tarafından idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu'nu rahmetle ve minnetle anıyorum.
Kamu yönetiminin karakterini belirleyen en önemli ilke liyakat ilkesidir. Sağlıklı işleyen bir kamu yönetiminin varlığı için liyakat sisteminin tavizsiz uygulanması son derece önemlidir. Bu açıdan liyakat ilkesinin sadece teorik olarak varlığı yeterli değildir, önemli olan uygulamada liyakate ne derece önem verildiğidir. Anayasa'nın "Hizmete girme" başlıklı 70'inci maddesinde "Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez." denilmektedir.
Liyakat sisteminin temelde varlık nedeni, çalışanların ve yöneticilerin politik atamalara karşı korunması ve bürokrasinin kalitesinin artırılmasıdır. Çünkü gerek adam kayırmacılık veya bir grubun korunmasına dönük atamalar gerekse politik atamalar bürokrasinin niteliği, dolayısıyla kamu hizmetlerinin kalitesi üzerinde oldukça olumsuz etkiler yapmaktadır.
Personel rejimi, kamu görevlerini yerine getirme sürecinde kamu görevlilerinin devletle olan ilişkisini düzenleyen, kamu yönetiminin en önemli unsurlarından biridir. Kamu görevlilerinin yürüttükleri hizmet ve hitap ettikleri kitle dikkate alındığında, toplumsal hayattaki etki alanları ve önemleri daha iyi anlaşılmaktadır. Kamu hizmetinin mahiyeti ve önemi, o hizmeti yürütecek olan personelin liyakatinin hayati önemini de ortaya koymaktadır.
Bugün liyakat ilkesinin uygulanmamasına bağlı kamu çalışanlarının karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunları şu şekilde ifade etmek mümkündür: Hizmete alınmada, ilerleme ve yükselmede, tayin ve terfide objektifliğin tesis edilememesi; istisnai uygulamaların yaygınlık kazanmasının ortaya çıkardığı adaletsizlik; objektifliği sağlamaya dönük mevcut yasal ve idari düzenlemelerin sulandırılması; kamu çalışanlarına uygulanan taciz, tehdit ve yıldırmaya dayalı haksız ve adaletsizlikler; devlet memurluğunun parti memurluğu hâline getirilmesi; her alanda yaşanan yozlaşma ve ölçüt karmaşası; genel olarak torba kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerin oluşturduğu mevzuat kirliliği ile özensiz uygulamaların kamu yönetimi disiplininden uzaklaşmasına yol açmasıdır.
Değerli milletvekilleri, eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe tüm kamusal hizmetlerden vatandaşlarımızın verimli bir şekilde yararlandırılması devletin asli görevidir. Türkiye, OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında kamu çalışanı başına düşen nüfus sayısı olarak oldukça geridedir. Sorun, personel fazlalığından ziyade, personel rejiminde yapılan tahribat sonucu liyakatin yerine adam kayırmacılığın esas olmasının yarattığı verimsizliktir. Esasen, Anayasa başta olmak üzere, Devlet Memurları Kanunu ve personel rejimini düzenleyen diğer kanunlarda liyakat ilkesi yer alsa da uygulamada liyakat ilkesinin esas alınmadığı görülmektedir. Liyakatin göz ardı edilerek bir kadrolaşmaya gidilmesiyse kamu hizmetlerinin sunumunu olumsuz etkileyen önemli bir etken durumundadır.
Devletin partileşmesi ve bürokrasinin siyasallaşması sonucu oluşan yoğun kayırmacılık eğilimi toplumsal kutuplaşmayı da artırırken adalet ve güven duygularını aşındırmaktadır. Liyakat sisteminin en önemli özelliği siyasal nitelikli atamalara karşı hassas olunmasıdır. Bütün dünyada genel eğilim memurların niteliklerinin artırılması, kayırmacılığa dayalı iş ve işlemlerden uzaklaşıp liyakat bürokrasisinin hâkim kılınmasıyken ülkemizde liyakat ilkesi çiğnenmekte ve kayırmacılık egemen olmaktadır. Nitekim, 15 Temmuz hain darbe girişimi süreci bir kez daha göstermiştir ki ülke yönetiminde liyakatli, aynı zamanda "Önce Türkiye, önce Türk vatanı, önce Türk milleti." diyenlerin bulunması şarttır. Yıllarca, liyakat sahibi milliyetçi vatanseverler bürokrasiden dışlanıp eziyet ve suçlamalara maruz kalmış, olmadık oyunlarla görevlerinden alınmıştır. Yine, liyakat sahibi gençlerimiz sokaklarda işsiz güçsüz gezerken terör örgütü FETÖ, TSK'ya ve diğer kamu kurumlarına türlü yollarla yerleştirilmiştir. O nedenle, önümüzdeki süreçte kamu kurumlarına yapılacak atamalarda bu kriterlerin esas olması ve dikkate alınması gerekmektedir.
Kutadgu Bilig'de Yusuf Has Hacib, yöneticilerin ve kamu gücünü kullananların halkı en iyi şeklide idare etmeleri için çeşitli formüller önermiştir. Yöneticilerde bulunması gereken ahlak, bilgi, fazilet gibi vasıflar önemli bir yer tutarken kamu kurumlarında ve sosyal yapıda ortaya çıkan birtakım aksaklıklara ilişkin tedbir ve çözüm önerileri, üzerinde durulan diğer önemli konulardır. Kutadgu Bilig'de kamu yönetiminde yönetilenlerin talep ve beklentilerini belli bir düzeyde karşılama, onların haklarını koruma ve kollamaya büyük önem verilmiştir. Bu kapsamda, işe yaramayan, liyakati olmayan, yönetsel faaliyetlerin icra yöntemlerini etkili bir şekilde kullanamayan, olumsuz tutumlara sahip, isabetsiz kararlar alan idarecilerin ülkede düzeni bozabileceği ileri sürülmüş; bu tip kişilere görev verilmemesi salık verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu nedenlerle Milliyetçi Hareket Partisi olarak 15 Haziran 2016 tarihinde, liyakat ilkesinin uygulanmamasının yarattığı tahribata ilişkin Meclis araştırması önergesi verdik. Bize göre, öncelikle, Türkiye'nin köklü devlet geleneğini çağdaş gelişmelerle buluşturan bir kamu yönetimi yapısı ve işleyişi oluşturulmalıdır.
Bu çerçevede, hukuk devleti ve adalet, kurumsal kapasitenin artırılması, bireysel yetkinlikleri, performansı ve hizmet üretimini esas alan bir insan kaynakları yönetimi, yolsuzluklarla mücadele ve hesap verebilirlik esas olmalıdır. Kamu yönetimi alanında demokratik meşruiyetin güçlendirilmesi ve devlete duyulan güvenin artırılması amacıyla yolsuzluk ve usulsüzlük gibi güven sarsıcı uygulamaların önüne geçilerek hukuk devleti güçlendirilmeli, vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının yönetim sürecine daha aktif katılımını sağlayarak vatandaşa duyarlı bir kamu yönetimi inşa edilmelidir. Demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hakkaniyeti, verimliliği ve yeni gelişmeleri birlikte gözeten bir yönetim yapısı ve işleyişi oluşturulmalıdır.
Nitekim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak 1 Kasım 2015 Seçim Beyannamemizde "Personel rejimi, liyakati esas alan ve performansı değerlendiren anlayışla yeniden düzenlenecektir. Kamu görevine girişte, ilerleme ve yükselmede objektiflik ve fırsat eşitliği esas olacaktır. İstihdamda bölgesel dengesizlik giderilecek, ülkemizin her yerinde yeterli nicelik ve nitelikte kamu görevlisi istihdamı sağlanacaktır.
Ayrıca, kamu çalışanlarının görevlerini yaparken siyasi, ideolojik ya da herhangi bir grubun çıkarlarını önceliğe almasının önüne geçilecek, bunun aksine hareket eden, parti memuru gibi davranan kamu görevlileri ve bunlara göz yuman kamu yöneticileri hakkında yasal müeyyideler tavizsiz uygulanacak, devlet adabını ve geleneğini tahrip eden bu yöndeki uygulamalara son verilecektir." denilmiştir.
Değerli milletvekilleri, kamu yönetimi, işlevsel anlamda kamu politikaları belirleme ve uygulama, yapısal anlamda ise devletin örgütsel yapısını ifade eder. Bir ülkede sistem kalitesi kadar, insan gücü kalitesi de önemlidir. İnsan gücü, kamu yönetiminin sistemi işletecek önemli bir unsurudur.
Kamuda işe alınmadan başlamak üzere, ilerleme ve yükselmede; tayin, terfi ve yer değiştirmede liyakat ve hakkaniyet ilkelerine uygun davranılmalıdır. Başta siyasi saikler olmak üzere, bir grubun menfaatini öne çıkaran anlayış için de bürokrasi dizayn edilmemelidir. Devlet memurluğunun parti memurluğuna dönüştürüldüğü çarpık düzende, kamu hizmetlerini etkin, verimli, ucuz ve vatandaşa en yakından sunma anlayışı gerçekleştirilemeyecektir. Bu nedenle, kamu yönetiminde liyakat ilkesinden uzaklaşarak bürokrasinin siyasallaşması sonucu ortaya çıkan kayırmacılık ve partizanlığın öne çıktığı, adaletsiz uygulamaların ve bu uygulamaların kamu çalışanları üzerinde ve personel rejiminde yol açtığı tahribatın araştırılması, sorunların ve çözüm yollarının ortaya çıkarılması yerinde olacaktır.
Bu düşüncelerle grup önerimize desteğinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)