| Konu: | ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN KEŞFİ, EĞİTİMLERİYLE İLGİLİ SORUNLARIN TESPİTİ VE ÜLKEMİZİN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAYACAK ETKİN İSTİHDAMLARININ SAĞLANMASI AMACIYLA MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 06.03.2012 |
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlar, bugün ülkemiz için gerçekten önemli olan bir konuyu hep birlikte görüşeceğiz. Hakikaten bu zamana kadar konuyla alakalı pek çok çalışma yapılmış olmasına rağmen, bugünden sonra da yine hâlâ birçok çalışmayı yapmaya ihtiyacımız olduğu, bu çalışmaları başardığımız takdirde de katma değerinin çok yüksek olacağı bir konuyu birlikte tartışıyoruz.
Çok değerli arkadaşlar, siz de biliyorsunuz, aslında Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde Özel Eğitim Genel Müdürlüğü bulunmaktadır. Özel Eğitim Genel Müdürlüğü, daha önceki dönemler içerisinde ağırlıklı olarak engelli öğrencilerimizin eğitimi ve geliştirilmesiyle ilgili konular üzerinde odaklaşmışken, zaman zaman yahut da belirli oranlarda da özel yetenekli çocuklarımızın eğitimi ve gelişimi üzerine programlar yürütmekteydi. Bundan birkaç ay önce 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Millî Eğitim Bakanlığında yaptığımız yeniden yapılandırma süreci içerisinde, özel yeteneklere sahip çocuklarımızın eğitimiyle ilgili özel bir birim kurduk. Özel Yetenekler Grup Başkanlığı ismini verdiğimiz bu grupta, biz, aslında, bugün üzerinde konuşacağımız konunun farkında olarak bu alanda gelişme sağlamak üzere çalışmalar yapacağımız bir ekibi de oluşturmuş bulunuyoruz. Bu açıdan bakıldığında, Millî Eğitim Bakanlığının yeniden yapılanma süreciyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuya verdiği önem ve araştırma komisyonuyla alakalı uygulamanın eş zamanlı, birbirini takip edecek şekilde düzenlenmiş olması da bizim için, doğrusu, önemli bir katkı olacak gibi görünüyor.
Normalde tüm dünya ülkelerinde üstün yetenekli çocuklar ve üstün zekâlı çocuklarla ilgili genel bir tespiti yapmak ve de teşhisi koymak zor olmakla birlikte genel kabul görmüş olan bir oran var. Toplam nüfusun yüzde 2'sinin üstün yetenekli olduğu genellikle kabul edilen bir durumdur. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında, biz de ülkemizde üstün yetenekli çocuklar için yüzde 2'lik bir oranı eğitim ve geliştirmede stratejik bir zemin, bir baz olarak alıyor ve bunun üzerine değerlendirme yapıyoruz.
Özel yeteneklerin geliştirilmesiyle ilgili grup başkanlığı, temelde işte bu yüzde 2'lik öğrenci grubunun tespiti ve teşhisinin yapılması, onların eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve eğitimlerinin, eğitime erişimin kolaylaştırılması, bu alanda görev alacak öğretmenlerin özel olarak yetiştirilmesi ve geliştirilmesi, yine bu alanda çalışacak personelin de özel, bu alanla ilgili uzmanlıklarının ortaya konulmasıyla ilgili programları ve çabaları yürütecek. Tabii özellikle bu çocukların hem tanınması, tanımlanması, teşhis edilmesi hem de eğitim programlarının ortaya konulmasıyla ilgili, dünyada çok değişik modeller uygulanıyor. Bu modellerin başında, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya, Japonya ve Kore Cumhuriyeti gibi ülkelerde özel yetenekli bireyler için özel okul uygulaması yapılıyor. Bu çocuklar seçiliyor, teşhis ve tanısı yapıldıktan sonra onlar özel okullarda eğitime tabi tutuluyorlar. İngiltere, Macaristan, Slovenya, Avusturya, Rusya, Polonya gibi ülkelerde ise özel okulların en dikkat çekici yanı daha çok güzel sanatlar alanına ağırlık vermeleri şeklinde ortaya çıkıyor. Ağırlıklı olarak müzik, tiyatro, resim ve benzeri alanlarda üstün zekâlı çocuklardan daha çok, aslında özel yeteneğe sahip olan çocukların eğitimine önem veren bir eğilim olduğunu görüyoruz.
Yine, Kanada, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Belçika, Hollanda, İspanya ve İtalya'da ise örgün öğretim sistemi içerisinde bireyselleştirilmiş eğitim politikaları izleniyor. Yani başka bir ifadeyle, normalde var olan örgün öğretim programı içerisinde üstün zekâlı olduğu veya üstün yetenekli olduğu tespit edilen, teşhis edilen çocuklar için özel programlar yapılıyor aynı okul bünyesinde ve o özel programlar sayesinde çocukların kabiliyetleri ortaya konulmaya çalışılıyor.
Tabii bizim ülkemizde de aslında buna benzer bir modeli uyguladığımızı ifade etmem lazım. Türkiye'de daha çok bireyselleştirilmiş eğitim programları ağırlıklı olarak ama zaman zaman da diğer modellerin de işlendiği bir yapı kurulmuş vaziyette. Ülkemizde kullandığımız çalışmayı biz daha çok hızlandırılmış ve zenginleştirilmiş üstün yetenekli çocuklar eğitim programı olarak kullanıyoruz ve bunu yaparken de daha çok bilim sanat merkezleri, kısmen -belki bir seçme süreciyle birlikte- fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, güzel sanatlar ve spor liseleri gibi okullarımızda üstün yetenekli çocuklar için özel programlar uyguluyoruz.
Bilim sanat merkezleri daha çok bireysel yeteneklerin farkına varılması amacıyla, eğer herhangi bir çocuğumuzun üstün yetenekli olduğu veya üstün zekâlı olduğu düşünülüyorsa orada birtakım testlere ve teşhis yöntemlerine tabi tutularak çocukların durumu tespit ediliyor ve bundan sonra da yetenek türlerine uygun eğitim almaları için kendilerine özel programlar yürütülüyor.
Bizim bilim sanat merkezlerimiz toplam şu ana kadar Türkiye'de 57 ilimizde 63'e ulaşmış vaziyette. Hemen hemen bütün illerimizde biz bilim sanat merkezlerini kurmaya çalışıyoruz ama itiraf etmeliyiz ki bilim sanat merkezlerinin özellikle teşhis ve tanıyla ilgili uygulamalarında ve bireye yönelik eğitim programlarının geliştirilmesinde yeteri kadar uzmanımızın olmaması sebebiyle sorunlar yaşadığımız açıkça var.
Türkiye'de şu ana kadar toplam 10.960 öğrenciye kendi yetenekleri doğrultusunda bireyselleştirilmiş eğitim uyguluyoruz ve 154 öğrenci ayrıca müzik ve 422 öğrenci de resim yeteneği alanında eğitim alıyor.
O açıdan bakıldığında, yukarıda da ifade ettiğim gibi, ağırlıklı olarak bireyselleştirilmiş eğitim programı uyguladığımız okullardan yine, az önce ifade ettiğim gibi, fen liseleri: Türkiye'de yaklaşık 138 tane fen lisemiz bulunuyor. Sosyal bilimler liseleri: 31 sosyal bilim lisemiz bulunuyor. Anadolu güzel sanatlar ve spor liseleri: Yaklaşık 90 civarında da bu liselerimiz var ve bu liselerimizde de yine, eğer üstün zekâlı veya üstün yetenekli olduğu tanılanmış öğrencilerimiz varsa onlar için kendi okullarında programlar yürütebiliyoruz.
Yine, bütün bunların dışında, müzik ve bale ilköğretim okulları olarak da tarif ettiğimiz bu alandaki üstün yeteneği olan çocuklarımız için özel olarak açılmış 10 tane de okulumuz bulunuyor.
Ülkemizde özel yetenekli bireylerin eğitimde yer alan hızlandırılma modeli uygulamalarıyla ilgili eğitime yönelik sınıf yükseltme uygulamaları ayrıca var biliyorsunuz. Özellikle ilköğretime yeni başlamış çocukların 1'inci sınıfta üstün yetenekleri olduğu veya üstün zekâsı olduğu fark ediliyorsa onları üst sınıflarda eğitime başlatmak gibi bir uygulamayı da yine burada uyguladığımızı ifade etmek isterim.
Tabii, bütün bunlar için, özellikle sınıf ve şubelerindeki rehber öğretmenlerin, sınıf öğretmenlerinin durumu tespit etmeleri, bizim yapacağımız testlerde teşhis ve tanıların konulmuş olması ve nihayet ailenin de bunu istemiş olması lazım.
Ama bütün bu çabalar, özellikle 2009 yılına kadar daha çok Millî Eğitim Bakanlığının ve biraz da birey üzerinde odaklanarak yürüttüğü uygulamalar olarak yer aldılar. Ulusal düzeyde konuyla ilgili bir strateji çalışması yapılmamıştı. 2009 yılında, 17 Haziran 2009 yılında Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu -biliyorsunuz, TÜBİTAK'ın sekretaryasını yaptığı, Millî Eğitim Bakanlığının da üyesi olduğu ama Başbakanlık düzeyinde götürülen bir yüksek kuruldur- üstün yetenekli çocukların eğitimine yönelik ulusal düzeyde bir strateji geliştirme çalışması için bir hazırlık ve proje başlattı. Millî Eğitim Bakanlığı olarak bizler bu strateji hazırlama görevini üstlendik. 2009 yılından bu zamana kadar da üstün yetenekli çocukların eğitimiyle ilgili ulusal stratejinin belirlenmesi konusunda çalışmalarımız önemli oranda yürütüldü ve uygulamaya konuldu.
Başka bir ifadeyle şunu söylemek lazım: Ulusal üstün yetenekli çocukların eğitim stratejisiyle alakalı taslak çalışmalarımız tamamlandı ancak önümüzdeki Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunda görüşülebileceğini veya gündeme alınabileceğini varsaydığımız bu taslak metin henüz karara bağlanmadığı için kamuoyuyla paylaşma imkânımız olmadı. Ama bu stratejinin hazırlık çalışmaları sürecinde biz kamuoyuyla ilgili ne kadar sivil toplum örgütü ve uzman varsa onlarla birlikte çalıştık.
Öncelikle 23-25 Eylül 2004 tarihinde İstanbul'da 1'inci Türkiye Üstün Yetenekli Çocuklar Kongresi tertip edildi. Arkasından yine 2009 yılında Üstün Yetenekliler ve Üstün Zekâlılar Çalıştayı yürütüldü. Bunları yaparken normal şartlarda, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Çocuk Vakfı ve Üstün Yetenekliler Araştırma Eğitim ve Uygulama Merkezi, TÜBİTAK, TÜSSİDE gibi değişik kurumlar çalışmalarda yer aldılar.
2009 yılında yine, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Üstün Zekâlıların Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanlığı ve Üstün Yetenekliler Eğitim Programı (ÜYEP) tarafından 2'nci Ulusal Üstün Yetenekliler Kongresi tertip edildi ve bu kongreyle ilgili çalışmalar da bizim taslağımızda göz önüne alındı.
Millî Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK iş birliğiyle Üstün Yetenekli Bireylerin Eğitim Stratejisi ve Uygulama Planı 2009-2013 hazırlık toplantısı 22 Aralık 2009 tarihinde gerçekleştirildi.
Millî Eğitim Bakanlığı, Koç Üniversitesi ve Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğiyle İstanbul'da Koç Üniversitesinde "Tanılama ve izleme", "Eğitim modelleri", "İnsan kaynakları ve sürdürülebilirlik" konu başlıklı 1'inci Ulusal Üstün Yetenekliler Eğitim Sempozyumu 2010 yılında tertip edildi.
Millî Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK ve TÜSSİDE iş birliğiyle düzenlenen "Strateji ve yöntem belirleme" toplantısı 14 Haziran-20 Aralık 2010 tarihleri arasında yürütüldü.
Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planı için Millî Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK, TÜSSİDE, üniversite ve STK iş birlikleriyle 20-22 Aralık 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen çalışmanın sonunda hazırlanan Strateji Taslağı Değerlendirme Toplantısı yapıldı ve Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planı 2012-2016 Birinci Taslağı, konuyla ilgili danışmanların da katkısıyla Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerinin ortak çalışmaları sonucunda gözden geçirilerek Haziran 2011 tarihinde alanındaki uzmanların görüşüne sunuldu ve nihayet, özel yeteneklerin tanılama, eğitim modellerinin belirlenmesi, kaynakların ve sürdürülebilirliğin sağlanması konusunda dört ana başlık hâlinde bu çalışmaların yürütülmesiyle ilgili bir karar verildi.
Çok değerli arkadaşlar, çok kısaca bu dört ana başlık ve temel stratejiler hakkında da bilgi arz etmek istiyorum sizlere.
Bir kere, her şeyden önce üstün yetenekli çocuklarımızın teşhis edilmesiyle alakalı amaç ve hedefler temel stratejiler olarak ortaya konuldular. Onlardan birincisi, her şeyden önce çoklu tanılama modelleri kullanmak, hedef olarak. Şu anda bu modellerle alakalı çalışmalarımızın yetersiz olduğunun farkındayız. Bununla ilgili olarak çoklu tanılama modelleri geliştirmek üzere bir hazırlık yürütülüyor. İkincisi, farklı ölçme ve değerlendirme ve standardizasyon oluşturma için çalışma yürütülüyor ve nihayet, bütün bu yapılan çalışmaların izleme ve değerlendirmesiyle ilgili sistemlerin nasıl olabileceği üzerine tartışmalar yapıyoruz.
İkinci alan, eğitim modelleriyle ilgili amaç ve hedeflerin oluşturulması. Acaba bizim mevcut eğitim modelimiz, yani daha çok Bireysel Eğitim Geliştirme Modeli'nin yeterliliği üzerine yürüttüğümüz bir tartışma. Hizmetlerin çeşitliliğini ve niteliğini artırmak, test edilmiş eğitim modelleri geliştirmek ve var olanları iyileştirmek ve nihayet, eğitimde mentorluk uygulamalarını geliştirerek, buradaki öğretmenlerimizin sadece teorik eğitimleri için değil, aynı zamanda pratik eğitimlerini alabilecekleri bir fırsat oluşturmak konusunda ayrıca çalışma yürütüyoruz.
Üçüncü alan da, insan kaynaklarıyla ilgili olarak, yani üstün yetenekli, kurumlardaki çalıştırdığımız personelin de yine o çocukları anlayabilecek ve yönlendirebilecek, yönetebilecek nitelikte olmaları için personelin yeterliliklerinin geliştirilmesi ve niteliklerinin artırılması, personel ihtiyacının tam olarak ortaya konulup planlanması ve çalışacak personelin ve çalışmakta olan personelin eğitim programlarının oluşturulmasıyla ilgili çalışmalar yürütülüyor ve nihayet dördüncü bileşen olarak da bu alanda yapılan çalışmaların, eğitim ve geliştirme faaliyetlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasıyla ilgili hizmetlerin sürekliliğinin sağlanması, kurumsal yapının bu maksatla güçlendirilmesi, bilgi iletişim teknolojisiyle ilgili altyapının tamamlanması ve toplumsal kültür ve farkındalığın oluşturulmasıyla ilgili ayrı bir bileşen üzerinde de çalışmalar yürütüyoruz.
Sonuç olarak şunu kısaca ifade etmek istiyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda yapacağı çalışma ve ortaya koyacağı araştırmalar aslında hem bizim çalışmalarımız için rehber niteliği taşıyacak hem de yaptığımız çalışmalar için bir destek mahiyeti oluşturacak. O açıdan biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapacağı bu çalışmanın bize güç vereceği kanaatini taşıyoruz.
Ben bu vesileyle, bu çalışmada ve önergede emeği olan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Burada yapılacak çalışmaların nazarıdikkate alınacağını ve Türk eğitim sistemine, özellikle de üstün yetenekli çocuklarımızın gelişmesine katkı sağlayacağına inanarak, teşekkürlerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakan.