GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:13
Tarih:27.10.2016

MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mısır üreticilerinin problemleriyle ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle konuşmalarımı devam ettirmek istiyorum.

Mısır, Türkiye'de son yıllarda en çok ihtiyaç duyulan ham maddelerden bir tanesi. Türkiye'nin yaklaşık 6 milyon ton mısır ihtiyacı var. Kanatlı hayvan besicilerinin en önemli yem üretiminin de ham maddesi. Aynı zamanda nişasta ve glikoz üreticilerinin de en önemli ham maddesi.

Geçtiğimiz yıl mısırın prim fiyatları 2 kuruşa düşürüldü. Pamuk prim fiyatları yıllardan beridir söylediğimiz seviyede, 1 TL ile 75 kuruş arasında belirlenirken -bu önemli bir gelişme, güzel bir gelişme, onun da altını çizmek istiyorum- mısırın 2 kuruşa düşürülmesi son derece yanlış bir politika. Bir tarafta pamuğu korurken, "Pamuğun ekilme alanlarını çoğaltalım." derken diğer taraftan mısırın ekim alanlarının düşürülmesine vesile olunması da son derece yanlış ve doğru olmayan bir politika.

Şimdi, burada geçen yıl söyledim, dedim ki: "Mısır fiyatlarını Ofisin bir an önce açıklaması ve en azından enflasyon değerinde, eski parayla 780 bin rakamıyla açıklaması gerekir, 'Peşin bedelle alıyoruz.' demesi gerekir ki çiftçi ektiği mısırdan, ürettiği mısırdan para kazanabilsin." Ancak sanki biz bunu söylememişiz gibi alelacele bir kararla 740 bin lira gibi bir rakamla fiyat açıklandı ve serbest piyasada ne yazık ki mısır 660 bin lirayla 680 bin lira -eski parayla söylüyorum- bir değer buldu ve üreticimiz bir yıl önceki satmış olduğu mısır fiyatının altında mısırı satmak zorunda kaldı. Dolayısıyla, gübre fiyatları artmışken, işçilik fiyatları artmışken, tarla kirası, sulama bedelleri artmışken mısırın bir önceki yılın altında bir değerle satılmış olması çiftçiyi mağdur etti ve mısır ekim alanlarının daralmasından endişe duymaya başladık.

Değerli arkadaşlarım...

Adaletinize inanıyorum sizin.

Şimdi, mısır primlerinin bir an önce yeniden çiftçiyi memnun edecek seviyede yükseltilmesi gerekir. Ayrıca mısır fiyatlarının da çiftçiyi memnun edecek derecede bir seviyede tutulması gerekir. Eğer biz bunu başaramazsak mısır ekim alanları azalacağı için Türkiye'nin ihtiyacı olan 6 milyon ton mısırı üretememiş oluruz. Dolayısıyla, dışarıdan Romanya gibi, efendim, Ukrayna gibi, Rusya gibi ülkelerden mısır ithal etmek mecburiyetinde kalırız.

Değerli arkadaşlarım, mazot çiftçinin en önemli girdilerinden bir tanesi. Sayın Başbakanın mazotla ilgili bir açıklaması oldu. İnşallah, çiftçiyi memnun edici bir açıklama ve çiftçiyi memnun edici bir uygulamayla karşı karşıya kalırız. Eğer böyle olmayacaksa, bu uygulama eski uygulamalar gibi sadece göstermelik bir yardım olacaksa hiçbir anlam ifade etmeyeceğini belirtmek istiyorum.

Şimdi, bakınız, çiftçi 1 dönüm tarla için, 1 dönüm tarlayı sürüp, işleyip, ekip meydana getirene kadar 15 litre ile 20 litre arasında mazot harcıyor, 1 dönüm tarla için. Şimdi, eğer siz bu 15 litre mazotun yarısını verecekseniz ancak o zaman çiftçiye katkı sağlarsınız. "Yok, biz bunu veremeyiz kardeşim, biz eften püften rakamlarla çiftçiyi yine oyalayacağız." diyorsanız bu beyhude bir gelişme, beyhude bir söz olur, havada kalır.

Değerli arkadaşlarım, bakın, şu anda mazotun litre fiyatı 4,8 kuruş yani 4 milyon 800 bin lira. Bu rakamı 15'le çarptığınız zaman 7 milyon 200 bin lira yapar, eski rakamla söylüyorum. Şimdi, 7 milyon 200 bin liranın yarısı 3 milyon 600 bin lira yapar. Dolayısıyla, 100 dönüm tarla işleyen bir çiftçimize eski parayla senede 3 milyon 600 bin lira mazot desteği verecek misiniz vermeyecek misiniz? Bunu hem Tarım Bakanının hem de Başbakanın açıklaması lazım. Eğer bunu vermeyecekseniz bu, çiftçiyi aldatmaktan başka, insanlarımızı kandırmaktan başka bir anlam ifade etmez, bunu da her defasında burada gündeme getireceğim. Güzel, doğru bir açıklama, doğru bir yaklaşım, eğer ki altı doğru doldurulmazsa, doğru işlem yapılmazsa çiftçi mağdur edilmiş olur, üretici mağdur edilmiş olur. Sayın Grup Başkan vekili, bunu da lütfen Tarım Bakanına veya Başbakanımıza iletirseniz, buradan bir açıklama getirirlerse memnun olacağım.

Şimdi, yine burada her zaman söyledik, dedik ki: "Mazot çok pahalı." İnşallah bu dediğiniz manada mazot bir çiftçinin memnuniyetle karşılayacağı bir rakam seviyelerine indirilir ve inşallah üreten insan gerçekten desteklenmiş olur.

Yine, Sayın Başbakanın bankalarla ilgili bir açıklaması oldu, dedi ki: "Bankalar tefeciliği bıraksın, asli işlemlerine dönsünler." Çok doğru, destekliyorum, gerçekten çok doğru bir laf ama önce Sayın Başbakanın, Halkbanka ve Ziraat Bankasına bir bakması lazım: Acaba bunlar gerçekten çiftçiye yeterince destek verebiliyorlar mı? Gerçekten çiftçiyi koruyabiliyorlar mı? Şu anda Ziraat Bankası çiftçiye kredi vermemek için elinden gelen her gayreti gösteriyor değerli arkadaşlarım. Bakın, diğer bankalar çağırıyor, diyor ki: "Gelin ipotek verin, size kredi vereceğiz." Ama Ziraat Bankası eften püften sebeplerle kredi vermemek için ayak diretiyor. Şu anda çiftçinin müthiş bir mağduriyeti var bu konuda. Lütfen Ziraat Bankası Genel Müdürlüğüyle görüşün, bu konuyu bir an önce çözün. Bakın, özel bankalar çiftçiyi çağırıp davet ederken, "Gelin kredi vereyim." derken bunlar eften püften sebeplerle, efendim, yok riski fazlaymış, yok efendim, gecikmeye... Ya bir gün gecikme, elbette ki her insan bunu yaşayabilir. Unutmuş olabilir veya o gün parayı denkleyememiş olabilir, bir gün sonra yatırmış olabilir. Diğer bankalar bunu görmezden gelirken Ziraat Bankası bunlarla çiftçinin notunu düşürüyor ve kredi vermemek için elinden gelen her gayreti gösteriyor. Sayın Başbakana buradan sesleniyorum: Çok doğru bir tespitte bulundunuz. Bankalar tefeciliği bırakıp asli görevine dönmeli ama önce lütfen Halkbanka ve Ziraat Bankasına bir bakın, onların faiz oranlarına bir bakın, ondan sonra diğer bankaları bu göreve davet edin. Gerçekten eğer iyi bir uygulama yaparsanız sonuna kadar da destekçiniziz, arkanızdayız bu konuda da ama Allah rızası için önce üreten çiftçiyi korumak manasında Ziraat Bankası...

Bakın, örnek veriyorum, Ziraat Bankasına borcumu ödeyemedim; erteleme yapıyorlar veya taksitlendirme yapıyorlar. Faiz oranı kaç biliyor musunuz Sayın Grup Başkan Vekili? Yüzde 16. Çiftçinin faiz için ödediği rakam yüzde 16. Diğer bankalardan ne farkı kaldı Ziraat Bankasının? Tefecilikten ne farkı kaldı, Allah'ınızı severseniz söyler misiniz? Sayın Başbakan doğru söylüyor, tefeciliği bırakmalılar ama önce devletin bankasından başlamak lazım diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bakın, biz üreten insanları koruyamazsak, üreten insanların arkasında duramazsak gerçekten bu ülkeye çok büyük kötülük yaparız. Çiftçimize, alın teriyle para kazanan, toprağa alın terini döken çiftçimize en büyük kötülüğü yaparız.

Şimdi, ürün planlaması. On dört yıldan beridir iktidardasınız. On dört yıldan beridir bir ürün planlaması gerçekleştiremediniz bu ülkede. Bir taraftan pamuğa iyi destek primi sağlarken -destekliyorum bakın, olumlu bir gelişme- öbür taraftan mısırı ihmal ediyorsunuz, öbür taraftan yer fıstığını ihmal ediyorsunuz, öbür taraftan soya fasulyesini ihmal ediyorsunuz.

Türkiye'nin 4 milyon ton kütlü pamuğa ihtiyacı var. Bunu bizim bu topraklarımız üretebilir. Türkiye'nin 6 milyon ton mısıra ihtiyacı var, bizim topraklarımız bunu da karşılayabilir. Soya fasulyesi, yağın en büyük ham maddesi. Türkiye'nin milyarlarca dolar dışarıdan yağ ithal ettiğini biliyoruz değil mi hepimiz? Niye soya fasulyesini desteklemiyoruz; Türkiye'de yağ üretimini biz sağlayalım, biz üretelim demiyoruz? Türkiye'de soya fasulyesi ihtiyacının yüzde 80'i dışarıdan karşılanıyor değerli arkadaşlarım. Allah'tan reva mıdır bu yani?

Niye biz paramızı dışarıdaki insanlara verelim? Niye Yunanistan'ın çiftçisine, Hindistan'ın çiftçisine veya Amerika'nın çiftçisine biz paramızı verelim? Bizim topraklarımız buna yetecek kadar güzel ve geniş. Allah'a çok şükür, Cenab-ı Allah bu imkânı vermiş bize ama Hükûmetin bunu planlamaya gücü yetmiyor ne yazık ki.

On dört yıldan beridir hâlâ bu ülkede bir tarım planlaması yapılamadı. Kardeşim, şu bölgede mısır ekeceksin, bu bölgede pamuk ekeceksin, bu bölgede yer fıstığı ekeceksin, bu bölgede soya fasulyesi ekeceksin diyemedik, yapamadık bunu, bunu yapmamız lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Varlı, size iki dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Buradan Tarım Bakanlığının yetkililerini uyarıyorum: Lütfen, Allah rızası için bu planlamayı bir an önce yapın. Türkiye 4 milyon ton pamuğu üretebilir. Türkiye 6 milyon ton mısırı üretebilir. Türkiye, Türkiye'nin ham yağ ihtiyacını sağlayacak soya fasulyesini üretebilir. Yeter ki biz buna katkı sağlayalım, bu planlamanın önünü açalım.

Yine, yer fıstığı geçen yıl 5 liraydı arkadaşlar, 5 milyon liraydı eski rakamla. Şu anda yer fıstığının fiyatı ne kadar biliyor musunuz? 3 liraya alıcı bulamıyor, yer fıstığını üreten çiftçimiz 3 liraya alıcı bulamıyor. Neden? Geçen yıl para ettiği için herkes ekti yer fıstığını, yer fıstığının çokluğu dolayısıyla piyasada değer kaybına uğradı.

İşte, bu sebepten dolayı Hükûmetin doğru bir planlama yaparak çiftçilerimize bu planlama çerçevesinde ekim dikim sağlamasını yapması lazım. Biz buradan defalarca söyledik, hep tavsiyelerde bulundum, hani diyorsunuz ya "Muhalefet geliyor burada söylüyor, söylüyor." Tavsiye, hepsine tavsiyelerde bulundum. Bakın, Tarım Bakanlığına buradan 10 tane öneride bulundum eğer dikkate alırlarsa. Ben bir çiftçiyim kardeşim yani bu işin içerisinde bizzat yaşayan bir insanım, bizzat eken diken ve ürününden para kazanmaya çalışan bir insanım ama ne desek beyhude. Söylüyorum, söylüyorum, üç beş yıl sonra ancak aklınıza geliyor. Mesela "Mazota indirim yapacağız." diyoruz ama ÇKS değerinin, dediğim gibi üretime yüzde 15 litre ile 20 litre arasında mazot harcamış çiftçi, bunun yarısını inşallah karşılaşırsınız. İnşallah sözde kalmaz, inşallah beyhude sözler olmaz.

Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Varlı.