GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sokağa çıkma yasakları nedeniyle oluşan eğitim hakkı ihlallerini gideremediği, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından öğretmenlerin meslekten ihracı ve açığa alınmasında hak ihlallerine sebebiyet verdiği, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen alımıyla kadrolaşmaya ve eğitimde güvencesiz istihdama yol açtığı ve proje okulu uygulamasıyla eğitimin niteliğini değiştirmeyi amaçladığı iddiasıyla Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/12) ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:14
Tarih:01.11.2016

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; HDP tarafından Millî Eğitim Bakanı hakkında verilen gensoruya ilişkin görüşlerimi Hükûmet adına açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Cumhuriyet Halk Partisi Aydın Milletvekili ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'a yapılan saldırıyı kınıyor, Bülent Tezcan'a "Geçmiş olsun." diyor, kendisine acilen şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halkımızın en çok ilgilendiği, Hükûmetimizin de en çok değer verdiği alanlardan biri olan eğitim, bitmeyen bir gayret istiyor. Her gün yeni bir şeyin yapılması, her gün yeni bir şeyin söylenmesi gereken bir hizmet alanı çünkü muhatabı insan. Bu alanda tüm siyasi partilerimizin yapıcı eleştirilerine açık olduğumuzu, onlardan faydalandığımızı ve faydalanmaya da devam edeceğimizi de açıkça belirtmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoru özellikle dört konuda. Bir tanesi "Proje okullarının dönüştürülmeye çalışılması nedeniyle." diyor. Tabii, bu konuda açıklama yapılması fırsatı tanındığı için de teşekkür ediyorum. Proje okullarıyla ilgili kanuni düzenleme 2014 yılında yapılmıştır. Bu düzenlemeyle Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin personel atamasını düzenleyen 37'nci maddesine ekler konulmuştur. Bu kanuna göre, yurt içi veya yurt dışında yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle iş birliği anlaşması çerçevesinde kurulan ulusal veya uluslararası proje yürüten, belirli bir eğitim reformu ve programları uygulayan okulların "proje okul" olarak kapsama alınacağı belirtilmiştir. Yine, bu düzenlemede öğretim üyelerinin de proje okullarında görevlendirilebileceği hükmü de getirilmiştir. Proje okullarına alınma süreci yönetmelikte belirtildiği üzere, proje okulu kapsamına alınması için oluşturulan komisyonun proje okulu olarak önerilen okulları değerlendirmesini müteakip, yönetmelikte belirtilen kriterleri sağlayan okulların bakan onayıyla proje okul kapsamına alınmasıyla tamamlanmaktadır. Proje okulu uygulanmasındaki temel gaye, eğitimde kaliteyi artırmak, başarılı uygulaması olan okulların başarısını devam ettirmek, uygulanan özel bir projenin başarılı olması için gerekli desteğin bakanlık tarafından verilmesini sağlamaktır.

Türkiye genelinde 163 proje okulu bulunmaktadır. Bu proje okullarından Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı 6 proje okulumuz bulunmaktadır. Bu okulların hepsinde özel bir proje ya da bir protokolün uygulanması gerçekleştirilmektedir. Bu okullardan bir tanesi -proje okulların daha iyi anlaşılabilmesi için örnek veriyorum- Adana Sarıçam Türk Tekstil Vakfı Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezinde Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası ve Türk Tekstil Vakfıyla imzalanan bir protokol kapsamında özel bir program uygulanmaktadır. Bu okulda tekstil alanında program geliştirme çalışmaları yanında öğretmen eğitimleri de yapılmaktadır.

Bir diğer proje okul, Ostim Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi; Ankara Sanayi Odasıyla yapılan iş birliği sebebiyle proje okul olmuştur. Bir diğeri, Konya Karatay Aykent Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde Konya Büyükşehir Belediyesi ve Konya Ayakkabıcılar Odasıyla imzalanan protokol gereğince özel programlar uygulanmaktadır. Bu okulda ayakkabıcılık sektörüne nitelikli eleman yetiştirilmektedir. Böyle bir uygulamanın, sektör ihtiyaçlarını ve taleplerini karşıladığı tartışmasızdır.

Kamuoyunda tartışılan ve gensoruya da konu olduğu düşünülen proje okulları, genelde Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı okullardır. Bu birime bağlı da 58 proje okulu bulunmaktadır. Bu okullarda ise akademik başarı ve akademik eğitim ön planda tutulmaktadır.

Proje Okulları Yönetmeliği'nde, yöneticilerin ve öğretmenlerin dört yıllığına atanacağı, aynı unvanla aynı eğitim kurumunda sekiz yıldan fazla süreyle yönetici veya öğretmen olarak görev yapılamayacağı kuralı da bulunmaktadır.

İstiyoruz ki bu okullardaki başarıyı daha da yukarıya taşıyalım. Mevcut başarılı öğretmenlerin başarısından diğer okullarımız da yararlansın, başarı aşısı diğer okullarımıza da yapılsın. Bizim sadece 163 okulumuz yok; 7.613 okulumuzun ve 5,5 milyona yakın da öğrencinin sorumluluğunu taşıyoruz. Başarıyı sürdürmek, daha da üst seviyelere taşımak istiyoruz.

İstanbul Çapa Fen Lisesinde, proje okul olmadan önce 49 öğretmen bulunmaktaydı. Proje okul olduktan sonra bu okuldan öğretmen alınmamış, boş olan 4 kadroya da yüksek lisans ve doktora yapmış 4 öğretmen atanmıştır. İzmir Karşıyaka Cihat Kora Anadolu Lisesinde proje okul olmadan önce 44 öğretmen görev yapmaktaydı. Proje okulu sonrası 24 öğretmeni başka okullara alındı; yerlerine, 7'si alanında yüksek lisans ve doktora yapanlardan olmak üzere 40 öğretmen ataması yapılmıştır. 24 öğretmen alındı, 40 öğretmen ataması yapıldı. Yeni atanan öğretmenlerin yaş ortalaması 45'tir. Bu şekilde dinamik ve nitelikli bir öğretmen kadrosu ile bu gözde okulumuzun buluşması sağlanmıştır.

Bir başka proje okulumuz İstanbul Kadıköy Atatürk Fen Lisesinde proje okul olmadan önce 24 öğretmen bulunmaktaydı. Bu okuldan 3 öğretmen ayrılmış, yerine 6'sı yüksek lisans veya doktora yapanlardan olmak üzere 9 öğretmen atanmıştır.

Örnekleri artırmak mümkündür ancak genel bir öğretmen sürgünü ya da proje okullarına rastgele bir öğretmen ataması söz konusu değildir. Belli bir amaç doğrultusunda belirli alanlarda çeşitli proje ve protokollerle eğitim ve öğretimin kalitesinin artırılması hedeflenmektedir. 163 proje okuluna bir bütün olarak bakıldığında mevcut öğretmen sayısı 4.086'dır. Bu öğretmenler arasında yeni görevlendirmeler yapılmadan önce yüksek lisans yapan öğretmen sayısı 132'ydi, atamalardan sonra yüksek lisans yapan öğretmen sayısı 186 oldu. Herkes kabul eder ki toplam öğretmen içinde, 4.086'da 132 yüksek lisans yapmış öğretmeni olan bir eğitim kurumundan daha iyi bir eğitim kurumu veya topluluğu, 186 yüksek lisans yapmış öğretmeni olan bir eğitim kurumudur. Atamalar yapılmadan önce doktoralı öğretmen sayısı 2'ydi, şimdi 19. Şimdi daha iyi, daha nitelikli atamalar yapıldı, yapılan tercihler doğru. Daha kaliteli eğitim vermeye devam edeceğiz. Dolayısıyla, bu okulların öğretmenlerinin kalitesinin düşürüldüğü iddiası doğru değildir, bizim her bir öğretmenimiz değerlidir.

Proje okullarına en büyük ilgi İstanbul'da gösterilmektedir. Proje ile İstanbul'la ilgili de bilgi vermek isterim. İstanbul'daki proje okullarımızda toplam öğretmen sayımız 1.492'dir, İstanbul'da proje okullarından ayrılan öğretmen sayımız 275'tir. Bu, toplam öğretmen sayısının yüzde 18'idir. Proje okullarında kalan öğretmenlerin yüzde 82'si devam ediyorsa, burada okulların dönüştürüldüğü iddiası da doğru değildir.

Buradan başka okullara tayin olan öğretmenlerimiz de bu okullara bizim dönemimizde atandı. On üç yıldır iktidardaysak herhâlde bu öğretmenleri biz atadık. Bizim dönemimizde yine görev yeri değiştirildi. Bizim dönemimizde atananın, yine bizim dönemimizde, on üç yıl sonunda görev yeri değiştiriliyorsa "Burada bir kadrolaşma çabası var." sözü de doğru değildir.

Yine, bu okullarda yirmi beş yıl dokuz ay görev yapmış öğretmen alındı. Yirmi üç yıl on ay görev yapan öğretmen alındı. Yirmi iki yıl sekiz ay görev yapan öğretmen alındı, değiştirildi; teşekkür ediyoruz hizmetleri için. On sekiz yıl on bir gün görev yapan alındı. Yirmi dokuz yıldan fazla öğretmenlik yapan alındı ve yirmi üç yıldan fazla öğretmenlik yapan da alındı. Hatırlıyorsunuz, sözleşmeli öğretmenlik getirildiğinde, dört yıl getirildiğinde "Bu süre fazla." diyenler, bu proje okullarında yirmi sekiz yıl, yirmi dokuz yıl öğretmenlik yapanların süresine herhâlde "fazla" demiyorlardır diye düşünüyorum. Ancak bizim muhakkak ki kanunları da dikkate almamız lazım. Millî Eğitim Temel Kanunu'nun 46'ncı maddesi "Öğretmenlikte yurdun çeşitli bölgelerinde görev yapmak esastır." der. Elinizi vicdanınıza koyun da karar verin: Yirmi dokuz yıl bir okulda görev yapmış da ondan sonra yine aynı ilde bir başka yere tayini çıktığında "Sürgün oldum." diyor ve buna da itibar ediliyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, gensoruda bir diğer konu, sokağa çıkma yasakları nedeniyle ülkenin bir bölümünde eğitim hakkının tamamen askıya alınması. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde terör nedeniyle zaman zaman eğitim öğretim aksamıştır. Okullara içerisinde öğrenci var mı, yok mu diye bakmadan molotof atılan, okul yakılan bir terör ortamında mümkün olduğunca eğitimi vermeye gayret ediyoruz. Son bir yılda Mardin, Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak ve Van illerinde toplam 3.814 dersliği olan 242 okulumuz, terör örgütü tarafından kundaklanarak kullanılamaz hâle getirilmiştir. Bu okullarımızdan 189'u 29 milyon lira harcanarak tekrar halkımızın hizmetine sunulmuştur, 27 okulumuzun ise onarımı mümkün olmadığı için yıkılmıştır, 8 okulun onarım çalışmaları da devam etmektedir. Diyarbakır'ın Sur ilçesinde onarımı tamamlanan üç okul tekrar kundaklanmıştır. 15 Temmuz gecesi, 15 Temmuzun gündüzü, cuma günü ben Diyarbakır Sur'daydım, okullarımızı yeni eğitim öğretim yılına hazırlayabilmek için. Orada kundaklanan okulların 4 tanesinin kullanılamaz hâle geldiğini, ancak geri kalanlarının tekrar bakım onarıma alınarak halkımızın hizmetine verileceğini, ancak bu yıl içerisinde 20 tane yeni yapılan okulun da Diyarbakır'da halkımızın ihtiyaçlarına verildiğini gördük. Yörede eğitim ve bölgeye aydınlık gelmesini istemeyenler var, cehalet devam etsin fakirlik sürsün diyenler var, onlar istemeseler de aydınlık gelecek, karanlık son bulacaktır.

Böyle bir ortamda, terör baskısından bunalan ve bölge dışına nakil olmak isteyen öğrencilerimize nakil imkânı tanınmıştır. Bu imkândan, ilköğretim düzeyinde 90.793, ortaöğretim düzeyinde de 30.948 olmak üzere toplam 121.741 öğrencimiz yararlandırılarak taban puan şartı aranmaksızın başka okullara nakledilmiştir. Ara tatil döneminde 672 gönüllü öğretmenimizin katkısıyla 12.524 öğrenciye yatılı telafi eğitim programı uygulanmıştır. Telafi eğitimleri, eğitim öğretim yılının ikinci yarıyılı itibarıyla sokağa çıkma yasağı biten ilçelerdeki bütün öğrenciler için mahallinde, sokağa çıkma yasağı devam eden ilçelerdeki öğrenciler için sınav takvimi nedeniyle sekizinci ve on ikinci sınıf öğrencileri merkeze alınarak yatılı olarak devam etmiştir. İkinci yarıyılı itibarıyla sokağa çıkma yasağının devam ettiği süre boyunca Diyarbakır'ın Sur ilçesinde sekiz ve on ikinci sınıf öğrencilerine Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde; Şırnak il merkezi, Cizre, İdil ve Silopi ilçelerindeki öğrencilere Batman il merkezinde; Mardin'in Nusaybin ilçesindeki öğrencilere Mardin il merkezinde; Hakkâri'nin Yüksekova ilçesindeki öğrencilere Van ve Hakkâri il merkezlerinde telafi eğitimleri verilmiştir. Sokağa çıkma yasağı biten ve eğitim öğretim faaliyetleri başlayan Sur, Cizre, Silopi ve İdil ilçelerindeki tüm öğrencilere mahallinde telafi eğitim programı, eğitim öğretim yılı boyunca, Yüksekova'da ise eğitim öğretim yılının bitmesine ek olarak bir hafta ilave süreyle verilmiştir. Sokağa çıkma yasakları devam eden Nusaybin ilçesindeki 8'inci ve 12'nci sınıf öğrencilerine Mardin il merkezinde ve Şırnak'ın merkez ilçesindeki öğrencilere ise Batman il merkezinde telafi eğitimleri eğitim öğretim yılı boyunca verilmiştir. Bu ilçelerde sokağa çıkma yasaklarının bitmesiyle birlikte, yaz sezonu içinde, eylül ayı itibarıyla telafi eğitimi programlarının tüm sınıflar için uygulanması amacıyla hazırlıklar yapılmıştır.

Özet olarak -il il, ilçe ilçe dökümü var ama- toplamda 147 bin telafi eğitimi gören öğrencimiz olmuştur ve burada da 6.187 öğretmenimiz görev yapmıştır.

Tüm süreç boyunca yapılan telafi eğitimlerinin tamamında, öğrencilere eğitim öğretim faaliyetleriyle birlikte sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler planlanmış, sağlık taraması gerçekleştirilmiş, öz bakım ürünleri, kıyafet gibi ayni yardımlar yapılmış, aynı zamanda öğrencilere psikososyal destek amaçlı rehberlik faaliyetleri de uygulanmıştır. Ayrıca, telafi eğitimlerine devam eden öğrencilere aylık 100 Türk lirası da destek verilmiştir.

Telafi eğitimleri kapsamında öğrencilere her türlü ders materyali, kaynak ve yardımcı kitap temin edilmiştir. Bu kapsamda, yaklaşık 200 bin ders materyali gönüllü yayın kuruluşları aracılığıyla öğrencilere ulaştırılmıştır. Ayrıca, her ilçe ile bir il arasında bağ kurularak o illerdeki öğrencilerin gönüllü kitap kampanyalarıyla bölgedeki öğrencilere destek vermesi de sağlanmıştır. Öğrencilerin düzenledikleri kampanyalarla bölgeye ulaştırılan kitap sayısı da yaklaşık 150 bindir.

Merkezî sınavlar konusunda ise TEOG sınavına girmeyen tek bir öğrencimiz bile bulunmamaktadır. Daha önce söylediğim gibi, Ağrı'nın Diyadin ilçesinden, Şırnak'ın İdil ilçesinden, Muş'un Varto ilçesinden, Van'ın Erciş ve Erdek ilçesinden TEOG'da 120 sorunun 120'sini yapanlar da çıkmıştır.

Üniversiteye giriş sınavlarına gelince, normal takvime göre 1-14 Nisan tarihleri arasında alınan sınav başvurularına terör olayları sebebiyle başvuramayan öğrencilerimiz için ÖSYM tarafından 27 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında o an bulundukları il, ilçe merkezlerine sınav başvurusu yapma imkânı getirilmiştir.

Yine, yörenin öğretmensiz kaldığı iddiası da doğru değildir. Bakanlığımız, her eğitim öğretim yılında aldığı öğretmenlerin en çoğunu yine bu yöreye atamaktadır. En son yapılan öğretmen atamasında da atadığımız öğretmenlerin yüzde 91'inden fazlasının ataması yine bu yöreye yapılmıştır.

Gensoruya ilişkin bir başka konu öğretmen sınavlarıyla ilgili. Millî Eğitim Temel Kanunu var, 1973 yılında çıkmış. Temel Kanun diyor ki: Öğretmeni öğrenciye, sınıfa, derse göndermeden önce mülakat sınavı yap. Aday öğretmenleri, en az bir yıl fiilen çalışmak ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartlarını sağlamak kaydıyla sözlü sınava al -o zaman ancak hak kazanabiliyor- bu mülakat sınavında, sözlü sınavda öğretmenlere şu konuyu sor: Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade kabiliyeti ve muhakeme gücü var mı? İletişim becerileri, öz güveni ve ikna kabiliyeti var mı? Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı var mı? Topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri var mı? Dolayısıyla, Bakanlıkça oluşturulacak komisyon tarafından değerlendir. Sınavda başarılı olanlar öğretmen olarak atanır.

Bakanlığımızın ihtiyacı olan öğretmenleri 4/B kapsamında mülakatla almak için, Kamu Personeli Seçme Sınavı'ndan 50 puan ve üzeri not alanlar arasından, ancak alınacak kadronun da 3 katı kadar aday mülakata çağrıldı. Mülakatlar 15 Ağustos ile 28 Eylül arasında yapıldı. Bu mülakatlarda 18 ilde 300 komisyon oluşturuldu, bine yakın görevli görev aldı. 53.674 aday mülakata alındı. Mülakat sonuçları 28 Eylülde açıklandı. Giren 53 bin adayın itiraz edeni 3 bin aday; itiraz üzerine 17 kişide maddi hata bulundu. Tercih yapmaya hak kazanan adayların da ataması 10 Ekimde yapıldı. Bu öğretmenlerle il eğitim müdürlüklerince birer yıllık sürelerle sözleşme imzalanacak, öğretmen performansına bağlı olarak bu süre dört yıla kadar da uzatılabilecektir. Dört yıl başarılı hizmet sonunda kadrolu öğretmenlik statüsüne geçirilecektir.

Toplam atanan öğretmenlerin 16.895'i yani yüzde 91'den fazlası Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki öğretmen açığı olan illere atanmıştır. Atama sonrası öğretmen doluluk oranı Güneydoğu Anadolu'da yüzde 89'a, Doğu Anadolu'da yüzde 90'a çıkmıştır, yüzde 89,67. Bu orandaki bir atama cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Bundan dolayı da gensoru verilse yeridir. Diğer 5 bölgeye atanan öğretmen sayısı 1.611, oranı yüzde 8,71'dir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir başka husus öğretmenlere sorulan sorularla ilgili. Çok geniş bir heyet tarafından bu sorular hazırlandı, her türlü bilimsel incelemeden geçti. Ama, adaylara komisyon 2 adet soru yöneltti. Sorular her adaya farklı zarflardan birini seçmek suretiyle kapalı zarf içinde sunuldu. Adayın seçtiği zarftan çıkan sorular kendisine yöneltildi. Ayrıca, soruları yüksek sesle okuyup ardından soru kağıdını da imzalaması istendi. Nedir? "Eğitim hayatın kendisidir; açıkla.", "Bilgi vermektense bilgiye nasıl ulaşılacağını öğretmek daha önemlidir; açıkla." gibi. Hiçbir zaman "Son yüz yıla yön veren lider kimdir? Başkomutan kimdir? Reis kimdir? Hangi yurtta kaldınız? Gezi olayları hakkında ne..." gibi sorular sorulmadı ama "Son yüz yıla yön veren lider kimdir?" denildiğinde, "Başkomutan kimdir?" denildiğinde, "Reis kimdir?" denildiğinde herkesin aklına bir şey geliyorsa bizim de yapacağımız bir şey yoktur diye düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMİL AYDIN (Erzurum) - O da Mustafa Kemal'dir.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Reis deyince aklımıza Mustafa Kemal Atatürk geliyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, sadece son cümle olarak... Kastamonu Üniversitesine 15 oyla 1'inci olanı değil de kendisinden başka birisinin oyunu alan kimseyi, Bahri Gökçebay'ı bir önceki Cumhurbaşkanımız yani Abdullah Gül'den önceki Cumhurbaşkanımız atamıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Niye atadı? Yetkisini kullandı. Bakın, 15 oy alan var ama Ahmet Necdet Sezer onu atamadı.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Kötü timsal emsal olmaz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Kimi atadı? 2 oy alanı,1 oy da kendisinden başka bir kimsenin daha oyunu alan -1'i kendi oyuydu- birini atadı. Dolayısıyla, niye atadı?

AHMET YILDIRIM (Muş) - O da yanlış, bu da yanlış Sayın Bakan.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Yani "Yanlışın üzerine yanlışla gideriz." dediler.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Yetkisi vardı. Sayın Cumhurbaşkanımız da yetkisini kullanmıştır. Yetkisini kullanana "Niçin yetkisini kullandı?" denilmez.

Bir başka husus: Yine sayın milletvekili dedi ki...

Başkanım, tamamlıyorum, özür dileyerek, sabrınızı da taşırmadan...

LEVENT GÖK (Ankara) - Bir de rektör atamalarını bir değerlendirseniz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Hangisini?

LEVENT GÖK (Ankara) - Rektör, bu yeni KHK'daki...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Ha, işte onunla ilgili de söyleyeyim.

Yine bir başka sayın milletvekilimiz dedi ki: "Rektör seçiminin..."

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir beş on dakika daha verin Sayın Başkan yani zarar mı edeceğiz? Bakan konuşsun, biz de dinleyelim bakalım.

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir dakika daha vereyim, Sayın Tanal da öyle arzu etti; bir dakika daha vereyim size ek süre olarak.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Umumi istek üzerine.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Peki, teşekkür ediyorum.

Efendim, bir sayın milletvekilimiz dedi ki: "Rektör atamasının bu olağanüstü hâlle ne ilgisi var?" Orada ise hukukçular -ben de bir hukukçuyum- şöyle diyorlar: "Normal, olağan kanun hükmünde kararnameyle eğer hükûmete Meclis her konuda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi tanımışsa, kamu güvenliğinin zorda olduğu dönemde yani olağanüstü hâl kararnamelerinde idarenin veya hükûmetin elini kolunu bağlayacağı, sadece bir alanda onun yetkisinin olacağını söyleyebilmek, hayatın olağan akışına aykırıdır." Bir hukukçu olarak ben de bu noktadayım. Olağanüstü hâl kararnameleri idarenin yetkisini kısıtlamaz, her alanda çıkarır. Meclis görevini yapacak, bu olağanüstü hâl kararnamelerini geçirecek ve Anayasa Mahkemesi de o incelemeye tabi tutacak. Eğer Meclisin hatası varsa -ne hatasıdır; incelemiyorsa, geçirmiyorsa- Meclisin hatasını bir başka yere yüklemek veya olağanüstü hâl kararnamelerinin çerçevesini daraltmak doğru değil diyorum.

Bize güvenin. İnanın, eğitim eskiye nazaran çok iyi gidiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Güveniniz devam ettiği sürece inşallah 21'inci yüzyılı çok daha aydınlık günler yapacağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)