GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekilleri Barış Yarkadaş'ın, (2/445) esas numaralı Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/67) münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:08.11.2016

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2/445 sayılı Yasa Teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Yasa teklifini daha sonra görüşürüz, biraz sonra da oylanacak ancak ben Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek istiyorum. 15 Temmuzdan bu yana Türkiye'nin yaşadığı durum gerçekten, demokrasi açısından, hukuk devleti açısından içler acısıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, 15 Temmuz darbe girişimini ve ondan sonra ortaya konulan ortak iradeyi, maalesef, Türkiye'yi hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştıran ve giderek demokrasiyi askıya alan, Parlamentoyu devre dışı bırakan bir çıkmaz sokağa doğru sürüklemektedir. 15 Temmuzdan bu yana ortaya çıkan insan hakları tablosu bunun çok açık göstergesidir. Önceki hafta itibarıyla, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerinin geniş bir çerçevesini bir yayın olarak Parlamentoda paylaştım, onlara yeniden girmeyeceğim ancak son bir haftada yaşanan olaylar, özellikle Cumhuriyet gazetesinin basılması, yöneticilerinin gözaltına alınması, yargının tutumu ve son olarak da bu Parlamentonun üyesi olan milletvekillerinin gözaltına alınış biçimleri, tutuklanmaları Türkiye demokrasisini ve Türkiye'nin sorunlarının bu Parlamentonun çatısı altında çözme konusundaki iradesini zayıflatmıştır.

Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet gazetesiyle ilgili olarak 2,5 sayfalık gerekçeyi okudum. O 2,5 sayfalık gerekçe -burada kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum- Türkiye'de yargı tarihi bakımından bir utanç belgesidir, bir yüz karasıdır ve hukuk tarihinde bunlar ileride gerçekten de birer utanç vesikası olarak yazılacaklardır. Cumhuriyet gazetesinin yayın politikası Cumhuriyet gazetesinin yayın kurulu tarafından saptanır, bir hâkim tarafından değil veya sarayda değil veya başka merkezlerde değil ancak o karardan anlaşılıyor ki yayın politikası belli merkezlerden yönlendirilmeyen yayın organlarına artık Türkiye'de hayat hakkı yok. 200'e yakın yayın kuruluşu Türkiye'de kapatıldı, 140'tan fazla gazeteci hapiste ve Türkiye'nin onuru olan, vicdanı olan yazarlar, kalemler şu anda içeride. Bizimle aynı görüşte olmayabilirler, farklı görüşte olabilirler ama şiddete başvurmadığı sürece, şiddeti önermediği sürece her düşüncenin özgür olması lazım ama bugün itibarıyla maalesef, bunları ifade etmek mümkün değil.

Kendi açımdan söyleyeyim, soru önergelerimiz bile burada artık İçişleri Bakanlığının suç duyurularına konu oluyor, burada yaptığımız siyasi faaliyetler bile, savcılar es geçiyorlar, suç unsuru görmüyorlar, onların görmediklerini İçişleri Bakanlığı suç olarak tasnif edip gönderiyor. Neden? İçişleri Bakanı aleyhine verdiğimiz soru önergeleri, başka hiçbir nedeni yok.

Değerli milletvekilleri, ikinci olgu: 1994 olaylarının bu Parlamentoda yeniden canlanmış olmasıdır. Bir parlamenterin, her gün burada konuşan bir grup başkan vekilinin 1994'teki gibi başından eğilerek arabaya sokulması travmasını Kürtlere ve bu topluma bir daha hatırlattınız. Bu travma hiçbir zaman küllenmemişti ama şimdi yeniden bu acıyı kanattınız.

ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Kürtlere değil terör örgütüne, terör.

MUSTAFA SEZGİN TANRUKULU (Devamla) - İkinci olarak da değerli arkadaşlarım, bakın Anayasa Mahkemesi kararı var. Anayasa Mahkemesi kararlarının çoğunu ben eleştiririm ama Anayasa Mahkemesinin Balbay ve diğerlerinin Türkiye kararı var, hak ihlali kararı var. Bu kararla ilgili olarak sizlerin görüşleri var ve en sonunda Meclis Başkanlığı yapmış olan Mehmet Ali Şahin'in görüşü var ama buna rağmen tek bir söz ağzınızdan çıkmadı. Bu Parlamentoda bu grubun olmaması bu Parlamentonun çalışmalarına ilerisi bakımından büyük sıkıntı doğuracaktır.

Bakın, değerli arkadaşlar, yüzde 10 barajıyla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı var. O kararda ihlal tespiti yapmadı ama serbest seçim hakkı bakımından çok önemli vurgular var, çok önemli vurgular var. Eğer siz Parlamentoda temsil hakkını kapatırsanız ve belediyelere kayyum atarsanız, milletvekillerini Parlamentoda milletvekilliği yapamayacak konuma getirirseniz eğer başka ihtimallerin devreye girmesine yol açarsınız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yaklaşık on yıl önce bu tehlikeye dikkat çekmişti. Bakın, Birleşmiş Milletler, ilk defa, bu olaydan sonra insan hakları temelinde değil, siyasi temelde bu olayın yanlış olduğunu yazdı. Lütfen sizlerden ricam, bu meseleyi takip eden, Türkiye'nin bütünlüğünden yana olan, eşitlikten yana olan, teröre her koşulda karşı çıkmış olan birisi olarak söylüyorum: Lütfen sağduyulu düşünün, çünkü Türkiye uçurumun eşiğinde değil, hızla uçurumun dibine doğru yuvarlanıyor.

Hepinize saygılarımı sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)