| Konu: | 668 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/748) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 08.11.2016 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 37'nci maddeyi aynen okuyorum, tabii, arkadaşlarımızdan okuyan var mı yok mu bilemiyorum: "15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz." Bu madde aynen 1980 tarihinde darbecilerin yaptığı geçici 15'inci madde vardı, o dönem ne diyordu Anayasa'nın 15'inci maddesi: Efendim, bu darbeci generaller hukuka uymadıkları için, hukukun onları ileride sorumluluk altına sokmaması için, âdeta bir şey maddesiydi bu, yani, "Ne yaparsanız yapın, yargılanmayacaksınız." maddesiydi, hukuku hiçe saymanın maddesiydi bu. Bu, zorba bir devleti andıran bir madde. Bu, hani 12 Eylül 1980 darbesini eleştiriyoruz ya, mademki hukuk içerisinde kalacaksak, hukuk devletiysek, özgürlükleri savunuyorsak, neden hukuk dışına çıkan insanlar, memurlar veya kamu görevlileri yargılanmasın? Buna evet demek hukuk devletine hayır demektir. Buna evet demek darbeci zihniyeti onaylamak demektir. Buna evet demek demokrasiye hayır demektir. Buna evet demek insan haklarına hayır demektir. Yani siz burada bununla eğer yaşam hakkı da kaldırılırsa kişi her türlü zalimane, keyfî tutumla karşı karşıya kalınırsa maalesef bu maddeyle ilgili o kamu görevlisinin bir sorumluluğu doğmaz.
Şimdi, bu madde sizin ailenizin, sizin çoluk çocuğunuzun başına eğer gelirse ne düşünürsünüz değerli arkadaşlar? İlk önce burada parlamenterler olarak biz iğneyi kendimize batırmalıyız çuvaldızı başkasına batırmalıyız. Evet, her türlü darbeyi lanetliyoruz, darbe gecesinde buradaydık, darbeye karşı hep birlikte mücadele verdik ama darbeyi bahane ederek, darbenin arkasına sığınarak, darbeyi perdeleyerek hukuksuzluğa izin vermemek lazım. Hukuk herkese lazım, sığınabileceğimiz liman hukuk devletidir, sığınabileceğimiz liman demokrasidir, sığınabileceğimiz liman özgürlüklerdir. Ama değerli arkadaşlar, bu kadar da kamu görevlilerinin ellerine açık çeki vermek kabul edilebilir bir durum değil. Onun için, ben burada parti ayrımı yapmaksızın tüm partili arkadaşlara, tüm milletvekili arkadaşlara, tüm Parlamentoda irfanı hür, vicdanı hür, demokrasi aşığı olan milletvekillerine bu maddeye karşı çıkmakta yarar var. Yani burada kim darbecilerin yargılanmasını istemiyor? Hepimiz istiyoruz ama hukuk içerisinde yargılama istiyoruz, adalet içerisinde yargılama istiyoruz, demokrasi içerisinde yargılama istiyoruz. Siz bu maddeyle ilgili olarak gayet rahat, kamu görevlisi eğer birini infaz ederse, öldürürse ne yaparsınız, sorumluluk doğar mı burada? Bu kadar geniş, bu kadar hoyratça bir maddenin buraya konulması kabul edilebilir bir durum değil değerli arkadaşlar. Burada darbeci girişime herkes karşı çıktı, karşı çıkmayan kimse yok ki; ama bunu yaparken... Bu, yargısız infazları gündeme getirecek; bu, kayıpların sayısını artıracak; bu, hukuksuzluğa prim verecek. Hani biz diyoruz ya "Nerede bir hukuksuzluk varsa biz o hukuksuzluğa karşı çıkacağız." Ancak, bu maddeyle, görebildiğimiz kadarıyla, hukuksuzluk yapan tüm kamu görevlilerinin ellerine açık çek veriliyor. Onun için, bu maddeye "hayır" diyeceğiz ve bu maddeyle ilgili değişiklik önergemize katılmanızı istirham ediyorum.
Hepinize saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.