| Konu: | 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 09.11.2016 |
ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Evet, insanların bir arada yaşamasını sağlayan birçok erdem vardır. Şu anda, özellikle, en çok ihtiyacımız olan şey bir arada yaşama kültürü ve bu kültürün hem oluşturulması hem de devam etmesi. Ama, bir tanesi var ki, bu beraber yaşama kültürünü oluşturacak olanlardan bir tanesinin görmezden gelinmesi, yokluğu, dikkate alınmaması geri dönüşü olmayan sıkıntılara da zemin hazırlayacaktır. Bu da yıldızı bazı zaman yükselen, bazı zaman sarsılan, bazı zaman da düşen adalet kavramı olmaktadır. Hiçbir erdem adalet kadar büyük ve kutsal değildir aslında. Yine, çok konuşulan barış, eşitlik, özgürlük kavramlarının hepsinin temeline baktığımızda adalet kavramının olduğunu görebiliyoruz. Ama, şu anda günümüzde de en çok hırpalanan kavramın da adalet kavramı olduğunu söyleyebiliriz. Adalet olmazsa diğerlerinin, hiçbir kavramın yani toplumu bir arada tutan hiçbir kavramın da anlamı kalmıyor. İşte, toplumların bütünleşip başarıyı yakalaması veya çözülüp dağılması gerçekten bu kavramın uygulanmasına bağlı.
Şu anda görüyoruz ki işte, bu adalet kavramı hem bizim bir arada kalmamızı sağlayacak hem de çözülüp dağılmamıza neden olacak en önemli kavram. Acaba bu kavramın neresindeyiz? Çünkü, adalet aynı zamanda ahlakın da temeli olmaktadır, adalete dayanmayan ahlakın olabilmesi mümkün değil. Vicdanlarda yorumlanmayan adaletin de başarılı olabilmesi mümkün değil. İşte, içinde bulunduğumuz durum irdelendiğinde, bu kavramların, demin de belirttiğimiz gibi, nasıl önemli hâle geldiğine hep birlikte şahitlik ediyoruz. İşte Yenikapı ruhu bunun için, işte birlik, beraberlik üniter yapının korunması bunlar için gerekli.
Hem küresel ölçekten hem de yerel ölçekten bakıldığında zor bir dönemden geçiyoruz ve tartışmasız da bunu kabul ediyoruz. Bu ülkenin birliği ve bütünlüğü artık her şeyden önemli hâle gelmiştir. Türkiye'nin özellikle 15 Temmuz sonrası yaşadığı travmayı ortadan kaldırmaya yönelik çok dikkat etmesi gerekiyor. Önce işte, bu travmayı ortadan kaldırabilmek için "Bu hâle nasıl geldik?" diye irdelemek gerekiyor. Bu irdelemenin ehil eller tarafından ve uzun soluklu süreçler şeklinde yapılması gerekiyor. "Biz hangi hataları yaptık? Açıklarımız nelerdi?" diye sorgulamamız lazım. Bunu hep birlikte yapmamız lazım. Yani, eğer hep birlikte yaparsak ancak o zaman başarılı olabiliriz ama "Hatamız yok." diye ısrar edilirse bence, yanlışlar görülmediği zaman belki, Allah korusun, tekraren 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Yani, buraya kendi başımıza gelmedik.
Tabii ki bunlar irdelenmeli derken bunun sosyolojik altyapısı var, bunun psikolojik altyapısı var, bunun ekonomik altyapısı var, bunun yönetimsel altyapısı var. Bunlar nasıl hazırlandı? Hangi boşluklardan FETÖ terör örgütü sızdı ve ülkeyi bu hâle getirdi? Nasıl bir imtiyaz sağlandı? Kimlere sağlandı bu imtiyazlar, hangi gerekçelerle sağlandı, bunların açık ve net olarak çalışmasının yapılması lazım.
Eğer yanlışta ısrar edilirse -Allah korusun- hep birlikte, tekrar aynı şekilde bu kalkışmayla karşı karşıya kalabiliriz, bir daha kalmamamız için çok dikkatli olmamız lazım. Bu ülkede özellikle yönetimin duygusal davranmaya hakkı yok. Bu ülkede, özellikle, yine vurgulayarak söylüyoruz ki Fırat'ın kenarındaki kuzunun sorumluluğunu hisseden bir iktidarın çok daha dikkat etmesi gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)