| Konu: | 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 09.11.2016 |
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; 669 sayılı OHAL Kararnamesi'nde görüşlerimi belirtmek üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın vekiller, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL'le birlikte, ülkemiz kanun hükmünde kararnameler demokrasisiyle yönetiliyor. Bu öyle bir demokrasi ki burada Parlamentoya karşı sorumluluk yok, insan haklarına saygı yok, temel hak ve özgürlüklere yer yok, kanun önünde hesap vermek yok ve muhalif sesleri duymaya tahammül yok. Oysa, Sayın Davutoğlu'nun "Kim ne yaparsa yapsın, hangi provokasyonu yaparsa yapsın, bu özgür ve demokratik ülke bir daha OHAL benzeri uygulamalarla karşı karşıya kalmayacak. OHAL Türkiye'si eski Türkiye'dir." sözlerinin üzerinden sadece iki yıl geçti. Bugün geldiğiniz nokta, sizin deyiminizle, eski Türkiye'yi aratır oldu, sizlere de anımsatmak isterim.
Değerli vekiller, 15 Temmuzdan bu yana Türkiye'de kesintisiz bir darbe süreci yaşanıyor. Yüzyıllardır var olan askerî liseler, ilgili komisyonlarda tartışılmadan, kurumların ve uzmanların görüşü alınmadan bir gecede kapatılıyor. 5 binden fazla öğrenci kendisini bir anda kapının önünde buluverdi. Harp okulları ise millî savunma üniversitelerine bağlandı. Eğer mesele demokratik bir ordu kurmaksa seçtiğiniz bu yöntemin kimseye bir faydası yok, bilmenizi isteriz. Neden mi? Askerî okulları ve harp akademilerini FETÖ'cüler var diye kapatıyorsunuz. Oysa, FETÖ sadece bu okullarda mı var? Millî Eğitim Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını ya da Diyanet İşleri Başkanlığını kapatmayı düşünüyor musunuz? Elbette düşünmüyorsunuz. O hâlde, şimdiden uyarıyoruz: Askerî okullara siyaseti sokarsanız, askerî okulları kendi ideoloji ve talepleriniz doğrultusunda dizayn etmeye kalkarsanız, ülkemiz daha vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacaktır.
Şunu açıklıkla ifade ediyoruz: Darbe karşıtı olmak ile OHAL yandaşı olmak aynı şey değildir. Bizler, darbe karşıtı olduğumuz kadar, Türkiye'nin kararnameler demokrasisiyle yönetilmesine de hain darbe girişimi fırsat bilinerek Parlamentonun devre dışı bırakılmasına da kurumların OHAL KHK'larıyla yeniden inşa edilmesine de karşıyız.
Değerli vekiller, şimdi bir milletvekili değil, hekim olarak konuşuyorum: Bakın, GATA'yı yani yüz on sekiz yıllık başka bir kurumu, Anayasa'ya aykırı bir şekilde, bir gecede kapattınız. 33 askerî hastaneyi, 5.700 personeli Sağlık Bakanlığına bağladınız. Hangi Sağlık Bakanlığına? 5 bine yakın personelini FETÖ bağlantısı nedeniyle ihraç ettiğiniz Sağlık Bakanlığına. Ne değişti arkadaşlar? GATA sıradan bir askerî hastane olmadığı gibi, askerî doktorluk da sivil doktorluktan ayrı bir alandır. Gelişmiş ülkelerin hepsinde mutlaka askerî sağlık sistemi vardır. Ülkemizde bu zincir bozulunca ne olacağını düşündünüz mü? Tıp eğitiminin yanı sıra askerlik eğitimlerini de ateş altında alan doktorları uzmanlaştıkları alandan uzaklaştırırsanız sadece kaos yaratırsınız.
Bu kararla askerî doktorluğu ortadan kaldırıyorsunuz ama aynı zamanda harp cerrahisini de yok sayıyorsunuz. Mesela, bugün etrafımızı saran ateş çemberinde operasyonlara sivil doktor gönderebilecek misiniz acaba? Bakanlık emrine bağladığınız, eline silah almamış, çatışma ortamında bulunmamış, saha tecrübesi olmayan sivil doktorları, hemşireleri, sağlık çalışanlarını operasyonlara nasıl göndereceksiniz? "Gitmem." diyenlerin maaşını mı keseceksiniz? "Yok, ben GATA'dan yetişen doktorları göndereceğim." derseniz o hâlde GATA'yı kapatmanızın manası nedir?
Bakın, açık ve net bir şekilde uyarıyoruz: Gülhaneyi tarihe gömerseniz hiçbir sivil doktoru askerî tim içinde görevlendiremezsiniz. Sırf bu sebeple şehit sayımızın artmasını da hiçbir vicdan kabul etmez, edemez, bunun hesabını da kimse veremez. "Askerî hastanelerde öncelik askerî personele verilir." ibaresiyle ne kaosu ne de şehit haberlerini önleyebilirsiniz.
Bakın, daha şimdiden sorunlar yumağına dönüşmüş bir durumla karşı karşıyayız. Askerimizin sevk ve tedavilerinin yoğunluk ve sıra bekleme nedeniyle yapılamadığı, ayrıca uzman doktor eksikliği sebebiyle de şehit sayısının arttığı yönünde haberler düşüyor basına, bu da canımızı yakıyor.
Değerli vekiller, şimdi gerçekçi olalım. Getirdiğiniz bu düzenlemenin aslında darbe girişimiyle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Bu sağlık kurumlarının devri, Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla dayatılan "paran kadar sağlık hizmeti"nin son halkasıdır. Çünkü GATA, gerçek anlamda parasız sağlık hizmetini sunan, hastasını müşteri, personelini esnaf olarak görmeyen sosyal devlet uygulamasının sağlık alanındaki son örneğidir; tarihe gömdünüz. Ortaya çıkan mağduriyetin hesabını verebilecek misiniz, mağduriyeti telafi edebilecek misiniz?
Bu sebeple, getirdiğiniz bu KHK'nın aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce Divanınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)