| Konu: | 669 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/751) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 09.11.2016 |
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili tarihî bir oturum yapıyoruz.
Emir komuta birliği bir harp prensibidir. Bu prensibin nasıl ihlal edildiğini, yüz yılların birikimi olan tecrübenin nasıl göz ardı edildiğini burada hep birlikte yaşıyoruz.
Tabii, benim hayatımda, Mustafa Kemal'in askerlerinin hayatında önemli olan bir madde var, 33'üncü madde. "Barışta" ifadesinin metinden çıkarılmasını... Sanırım, bir önceki Meclis, 2009 yılında, askerlerin yargılanmasıyla ilgili olarak aynı, bir kelime değişikliğiyle Mustafa Kemal'in askerlerini, cumhuriyetçi, Atatürkçü subayları bir kalemde, bir gecede "FETÖ'cü" dediğiniz hâkim, savcı kılıklı militanlara teslim etmişti. Şimdi bu konuda bütün sorumluluk iktidar partisi grubunda, Millî Savunma Bakanlığında ve Millî Savunma Komisyonundadır. Daha sonra, biz, Anayasa Mahkemesine giderek bu sorumluluğa onları da ortak edeceğiz, burada düzeltilmeyen hususların Anayasa Mahkemesinde düzeltilmesini talep edeceğiz.
Emir komuta birliği o kadar önemli ki stratejide Çin'in strateji politikası olarak ifade edilen "parçala, böl, yönet" taktiğini bu kanun hükmünde kararnamede ne yazık ki görüyoruz. Tabii, Çin bunu düşmanına karşı uygulamıştı, Türklere karşı uygulamıştı. Şimdiyse biz ne yapıyoruz? Kendi ordumuzu parçalayıp, bölüp yönetmeye çalışıyoruz ve aynı orduya, "Terörle mücadele et.", "Suriye'de, Irak'ta Türkiye'nin menfaatlerini koru." diyoruz, sonra da güvenmiyoruz. Görev veriyoruz, "Şehit ol." diyoruz, "Gazi ol." diyoruz ama güvenmiyoruz, "Kapının arkasında bekle." diyoruz. Bu, vicdani de değildir, hukuki de değildir, siyasi de değildir.
Şimdi, geçmiş dönemde atmadığımız bir imzayı kabul ettirmek için beş yıl bize manevi işkence yaptınız. Bu davada müşteki olan iktidar partisi, hâlâ, Ergenekon dosyasından müştekiliğini çekmemiştir. Bu davaların kumpas olduğunu ifade etmesine rağmen, hâlâ, ıslak imzalı olarak bilinen dosyada AKP müştekidir. Bu, samimiyetsizliktir, ikiyüzlülüktür.
Şimdi, devletin temel kurumları var; yasama, yürütme ve yargı. Şimdi yargı yerlerde sürünüyor, çoğu şüpheli, sanık. Yasama, kanun hükmünde kararnamelerle işlevsiz hâle getirildi. Emniyet, Türk Silahlı Kuvvetleri ayakta durmaya çalışıyor. Devlet yerle bir edildi, hukuk devleti ihlal edildi. Şimdi, demokrasiyi, hukuk devletini, anayasal devleti neyle yürüteceğiz? Silahlı Kuvvetler ayağa kalkmak istiyor, onları da bu aldığımız tedbirlerle... Bugün Mecliste kabul edilen yasalarla olağanüstü hâli olağan hâle çeviriyoruz, barışta da, savaşta da bütün yetkileri Millî Savunma Bakanına devrediyoruz. Hangi tecrübeyle, hangi strateji bilgisiyle, hangi askerî bilgilerle bunu yönetecek, onu tarih gösterecek. Tarih, tabii ki bu Meclisi, bu kararı veren Meclisi yargılayacaktır.
25 bin askerî öğrenci devletle sözleşme yapmış, subay olmak için, astsubay olmak için, askerî doktor olmak için imza atmış. Bunlar sözleşmeyi feshettiği zaman biz bu ailelerden on binlerce lira tazminat alıyoruz. Şimdi, aynı devlet, aynı Hükûmet kapının önüne koyuyor "Sen başının çaresine bak, seni tanımıyorum." diyor. Böyle hukuk devleti olmaz, böyle siyaset olmaz.
Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Meclisteki komisyonda ve Yargıtayda yaptığı konuşmada şunu vurgulamıştı: "Silahlı Kuvvetlere kurulan kumpasta, 15 Temmuza gelen süreçte üç tane sorumlu var. Bunlardan birincisi dış güçler, ABD, CIA, Mossad; ikincisi FETÖ; üçüncüsü de siyasi iktidar." demişti. Şimdi bugün siyasi iktidar bu aldığı kararlarla, Meclisten geçen bu yasalarla milletine ihanet etmektedir, Türk Silahlı Kuvvetlerine, tarihine ihanet etmektedir.
Takdir yüce Türk milletinindir diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)