GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 674 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/760) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:10.11.2016

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Teşekkür ediyorum.

Aynı şeyi düşünüyorum.

Aslında, tabii, burada, biz, mümkün olduğu kadar, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da gelen tasarılara katkı vermeye çalışıyoruz, daha çok konuşmalarımızı konunun içerisinde teknik olarak ifade etmeye çalışıyoruz. Bu, tutanaklardan da herhâlde görülebilir. Bu konuda, iki önceki konuşmamda da ifade ettiğim gibi, iktidar bilakis televizyonların açık olduğu saatlerde farklı biçimlerde değerlendiriyor. Ben çıkarken başka, farklı konuşmayı düşünüyordum ama bu uyarınızdan sonra farklı konuşmaya karar verdim.

Değerli milletvekilleri, tabii, bu 15 Temmuz konusu sürekli gündeme getiriliyor. Herhâlde son yüz on sekiz gün içerisinde konuşulan, en çok tekrar edilen kelime, kavramlar neler dersek, "15 Temmuz" kavramları olacak.

Tabii, 15 Temmuz, şunu bilmemiz gerekiyor: Sıcak bir yaz akşamıydı, herkes dışarıdaydı, çoluğuyla çocuğuyla parklardaydı; bir şekilde, yemekteydi, şurada burada, sokaktaydı. Yani 15 Temmuz akşamı tanklar yollara çıktığında millet dışarıdaydı, çoluğuyla çocuğuyla dışarıdaydı, siyasiler devreye girinceye kadar Türk milleti duruşunu gösterdi.

O akşam, siyasiler içerisinde, liderler içerisinde de ilk açıklamayı yapan Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Genel Başkanı olmuştur ve çok net bir şekilde, o akşam, bunun bir darbe olduğunu ve bu darbe karşısında Hükûmetin ve Türk milletinin yanında olduğumuzu deklare etmiş, açıklamıştır. Bu, son derece önemliydi çünkü o dakikalarda halk şok içerisindeydi, Türk milleti şok içerisindeydi. Bu, ilk şokun atlatılması açısından son derece önemliydi, bunun altını çizmek lazım. Ama daha sonra Sayın Kılıçdaroğlu'nun, Sayın Başbakanın, Sayın Cumhurbaşkanının çok ciddi, sıkı duruşları olmuştur ve dolayısıyla eğer bu darbe atlatılmışsa Türk milletinin sayesinde atlatılmıştır, tüm siyasilerin sayesinde atlatılmıştır. Buradan hiç kimsenin artı bir nemalanmaya ya da başka bir şey çıkarmaya hakkı olmadığını düşünüyorum bu iktidar ya da muhalefet. Dolayısıyla eğer bir şeyler çıkarmaya çalışırsak, bu konularda bir şeyler söylersek duyacağımız şeylerin olduğunu da bilmemiz lazım. O zaman 15 Temmuz sürecine nasıl gelindiği de buralardan sorgulanmaya başlanır ve bu yapılan tartışmaların da bana göre bir katma değeri yoktur. Yani katma değer yaratmayan, katma değer oluşturmayan boşuna tartışmalardır ne yaptığımız kanuna ne görüştüğümüz tasarılara ne de bu ülkenin sorunlarına çözüm olabilir. Biz bugün bir mücadele yürütüyoruz. Terörle mücadele yürütüyoruz, FETÖ'yle mücadele yürütüyoruz, PKK'yla mücadele yürütüyoruz, DEAŞ'la mücadele yürütüyoruz. Bizim buralarda odaklanmamız lazım, bizim şu an Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak burada Türkiye'yi üç terör örgütünün kıskacından çıkaracak projeler üretmemiz lazım ve buradan da o görüntüleri vermemiz lazım diye düşünüyorum.

Tabii ki, FETÖ'yle mücadele son derece önemli ama şunu da ifade etmemiz gerekiyor: En son grup toplantısında Sayın Genel Başkanımızın tanımladığı, tasvir ettiği gibi bunu sekiz bacaklı bir ahtapota benzetti; tamam, yedi bacağıyla ilgili doğru yanlış, eksik fazla, zayıf ya da güçlü bir mücadele olduğunu ama asıl siyasi ayağıyla, siyasi bacağıyla ilgili herhangi bir mücadelenin olmadığını ya da yeterli olmadığını... En azından, o akşam televizyonlarda açıklama yapan, açıklama yaptıran yurtta sulh konseyinin kim olduğunu hâlâ -yüz on sekiz gün oldu- bilenimiz yok. Ama Bank Asyaya para yatırmış, tesadüfen yoldan geçerken AKTİF-SEN'e üye olmuş gariban işinden olmuş durumda.

Hepinize tekrar teşekkür ediyorum, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)