| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 22.11.2016 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok ilginç gerçekten, çocuğun istismarı önerisine karşı çıkmak istismar oldu. Yazık yani diyecek hiçbir şey bulamıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi üzerine, lehinde olmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, bütün Türkiye, kadınların çocuklar söz konusu olduğunda, çocuk istismarı söz konusu olduğunda nasıl bir mücadele azmine sahip olduğunu gördü gerçekten. Ben bir kadın milletvekili olarak öncelikle tüm kadınlara, bu konuda duyarlılık gösteren tüm sivil toplum örgütlerine, kadınıyla erkeğiyle bu düzenlemeye karşı çıkan bütün yurttaşlarımıza yürekten teşekkürü bir borç biliyorum. Emin olun, bugün gösterilen tavır ve direnç tarihimize geçecektir altın harflerle.
Değerli milletvekilleri, AKP'nin son dakika, kamuoyunun gözünden kaçırarak gece yarısı getirdiği değişiklik teklifiyle özetle "Çocuğun cinsel istismarının mağduru ile faili evlenirse veya zorla evlendirilirse ben bu istismarcının yaptığını görmezden gelirim." deniyor. Şimdi, 15 yaşındaki bir kızın rızaen ilişkiye girebileceği kanunlarda zaten yazılı değil mi? Yazılmış, edilmiş. Buradan çıkan sonuç: O zaman, bu düzenleme 15 yaş altı çocukların istismarıyla ilgili yani hiçbir koşulda rızanın olmayacağı, rızanın yok sayıldığı ve her türlü cebrin, tehdidin varsayıldığı yaş grubu için. Değişiklik teklifinin başına şimdi "cebir, tehdit, hile" koyunca durumun değiştiğini mi sanıyorsunuz? Ben merak ediyorum. 11-12 yaşındaki bir çocuğun rızasının olabileceğini nasıl varsayabiliyorsunuz?
Bu değişiklik, her şeyden önce bir hukuk garabeti. Bu değişiklik teklifinin bir hukuk garabeti olmasını geçtim ama emin olun, bir parça bile vicdan taşımıyor. Çocuk evliliklerini meşru kılan, kız çocuklarının haklarını yok sayan, istismarın cezasız bırakılmasını isteyen çarpık, çürümüş bir zihniyetin yansıması, bu bir utanç vesikası, Meclisin tarihine geçecektir muhakkak. Hiç kimsenin kalkıp, yok "3 bin kişi mağdur." yok "4 bin kişi kanunu bilmiyor." deme hakkı yoktur. Burada konuşulan cinsel istismardır. Burada konuşulan tecavüzdür. Burada konuştuğumuz şey, 11-12 yaşındaki kız çocuklarımız, sokakta oynaması gereken, okula gitmesi gereken, hayaller kurması gereken çocuklarımız ve sizler, kendini aklı başında sayan koca koca adamlar, bu yaştaki çocukların evlenmeye rıza gösterebileceğini düşünüyorsunuz, öyle mi? Bunu düşünenin aklından, vicdanından ve izanından şüphelenirim. Bundan şüphe etmeyenin de ya aklından zoru vardır ya da kötü niyetlidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin neresine bakarsanız bakın, çocuk gelinleri görürsünüz. Eğer vicdanınızla bakmayı becerebilirseniz, gerçekten nasıl acılar yarattığını da görebilirsiniz.
Örneğin, Ordu'da, 13 yaşındayken okuldan alınarak başlık parası karşılığında evlendirilen ve 16 yaşında anne olan Hatice. Hatice, ortaokul öğrencisiyken okuldan alındı ve 40 yaşında bir adamla evlendirildi. Şiddet gördüğü eşi evi terk ettiği için 3 çocuğuyla ortada kaldı.
"Annenin kaderi kıza dedikleri doğru mu acaba?" diye soruyor annesi 13, kendisi 15 yaşında evlendirilen E.V.
E.V. bu soruyu niye soruyor biliyor musunuz? "Bizim elimizde değildi ki o anlar, sonuçta babam karar verdi, 16 yaşında anne oldum. Çok küçüktüm, ben daha anne olmanın ne olacağını idrak bile edemiyordum. " diyor.
Bir diğeri diyor ki: "Biz berdel olarak evlendik. Hiç unutmam o günü. Meğer, ağabeyimin düğünü olduğu gün benim de düğünüm varmış. Dışarıda oyun oynuyordum, annem beni çağırdı, elimden tuttu ve o eve götürdü, beni orada bıraktı."
İşte, siz bu değişiklikle, böyle evlendirmeler, zorla verilmiş, satılmış çocuklar, binlerce, on binlerce çocuk gelinler yaratıyorsunuz. Sokakta evcilik oynaması gereken çocukları nasıl bir yaşamın içine attığınızı, istismarcılarını affederek nelere yol açtığını görmüyorsunuz ya da görüyorsunuz ama bunu zerre umursamıyorsunuz, derdiniz çünkü çocukları korumak değil. Çağdaş ve evrensel bir hukuk kuralı arayışınız yok. Sizin peşinizde olduğunuz, Ensar Vakfının hukukudur; yaratmaya çalıştığınız Türkiye, Hüseyin Üzmez Türkiyesi'dir.
Sayın Adalet Bakanı diyor ki komisyonlarda ve burada: "Düğün yapılmış, dernek yapılmış, gelmişler hediyelerini takmışlar, resmen evlenmişler, Medeni Kanun anlamında değil yani, halk arasında kabul şeklinde söyleyeyim. Bunun düğününe savcı gelmiş." O düğüne giden savcıya dava açacağın yerde, "Niye gidiyorsun?" diyeceğine bu, maalesef önergenin gerekçesi oluyor ve ne hazin ki, Adalet Bakanı "resmen" kavramının ne anlama geldiğini bile bilmiyor. Adalet Bakanı böyle olunca tabii, hukukun da adalet beklentisi de bizler için hayal oluyor. Sayın Başbakan da diyor ki: "Kanunu bilmiyorlarmış, ondan böyle olmuş." Anlaşılan, Sayın Başbakan da bırakın kanunu, hukuku da bilmiyor, bilse, kanunu bilmemenin mazeret olmayacağını da bilir herhâlde.
Bakın değerli milletvekilleri, bu rakamları çok verdik, arkadaşlarımız da verdi: Yalnızca geçtiğimiz yıl adliyeye taşınan çocuğa yönelik cinsel istismar vaka sayısı 16.957. Cinsel istismarın yalnızca yüzde 10'u açığa çıkıyor, bunun da yüzde 1'i cezalandırılıyor biliyor musunuz? 2010 yılından bu yana 100 binden fazla çocuk istismarı adliyeye intikal etti. Bu, buz dağının görünen kısmı söylediğim gibi. Geçtiğimiz yıl 15-17 yaş arasında 17.789 çocuk, daha kendisi çocukken doğum yaptı. Şimdi, bunları görmezden gelerek, çocuk hakları konusunda çocuklarımızın sorunlarını görmezden gelerek yaptığınız bu düzenlemenin hangi sonuçlar doğuracağını düşünmüyor musunuz? Bence düşünüyorsunuz ama umursamıyorsunuz. Ama ben gerçekten buradan seslenmek istiyorum özellikle kadın milletvekillerine AKP içindeki: Yani, cinsel istismarcıları, tecavüzcüleri cezasız bırakırken, gerçekten hani, nasıl içinize siniyor, yüreğiniz hiç acımıyor mu, bu kadar mı taş kesti? Ha, sahi, Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının neden sesi çıkmıyor? "Sesi çıkmıyorsa rıza vardır." diyebilir miyiz? Ben buradan soruyorum, herhâlde sesi çıkmadığına göre rızası vardır. Aslında AKP'nin, tecavüzcüleri, çocuk istismarı fiilini cezalandıracağı yerde âdeta çocuğu cezalandırırcasına onu tecavüzcüsüyle evlendirmesini hiç şaşırtıcı bulmuyorum çünkü defalarca ortaya koyduğunuz bir tutum. Karaman'da da buna şahit olduk, sırf kendi zihnî ikliminize yakın diye çocuk istismarının üzerini örtmeye çalıştınız. Geleneğinizde var diye çocuk evliliklerini savundunuz.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - O maddelerin her birini biz getirdik, AK PARTİ iktidarı getirdi; tek parti getirmedi onları, CHP getirmedi onları. Biz getirirken siz karşı çıkıyordunuz.
CANDAN YÜCEER (Devamla) - "Tecavüze uğrayan doğursun, bebeklerine biz bakarız." diyen gene bu ülkenin, bu Hükûmetin Bakanıydı. "Anası tecavüze uğruyorsa çocuğun günahı ne? Anası ölsün." diyen gene sizlerdiniz.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Ne zaman geldi bu maddeler, ne zaman geldi? Bu cezalar ne zaman geldi?
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, takke düştü, kel göründü; gerçekler ortada. Bu değişiklik, bugün doğmuş, doğmamış tüm kız çocuklarımızın haklarını yok sayan, tecavüzü ve istismarı meşrulaştıran, yasal zemin hazırlayan bir düzenlemedir. Hiç öyle "Kısmi aftır.", "Yok, mağduriyettir." falan filan demeyin. Hiç kusura bakmayın, bu tasarıyla "El kadar kız çocuklarını tecavüzcüsüyle evlenmeye mahkûm ediyoruz." deyin.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Çarpıt, çarpıt; güzel çarpıtıyorsun!
CANDAN YÜCEER (Devamla) - "Bu suçu işleyen faili, suça azmettiren aileyi, yardım edenleri cezadan kurtarıyoruz." deyin; ne derseniz deyin ama "mağduriyet" demeyin bence.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Çarpıtıyorsun diyorum, çarpıtıyorsun.
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Çünkü "mağduriyet" kavramı Ensar yurdunda kalırken tecavüze uğrayan çocuklar içindir. "Mağduriyet" kavramı her gün şiddetin, ölümün pençesinde olan kadınlar içindir. "Mağduriyet" kavramı hakları yok sayılan, görmezden gelinen çocuk gelinler içindir. İstismarcılara, tecavüzcülere "mağdur" diyerek bu kavramı da bence kirletmeyin. Bu konuda sizden istirham ediyorum.
Şimdi, şu önergeye baktığınızda...
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Flörtçülere iki kelam et, flörtçülere!
CANDAN YÜCEER (Devamla) - ...sözde, hani "mağduriyet" diyorsunuz ya, o mağduriyete ait bir tek cümle yok.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - İki kelam da flörtçülere yap, flörtçülere!
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Her bir cümlesi gerçekten tutanın elinde kalacak şeklinde.
Hangisini desem ki: 15 yaş altı çocukta rıza aramanızı mı, cebir ve tehdide bakmanızı mı? Burada zaten hukuk yok, "16 Kasım 2016'ya kadarki cinsel istismar..." 17 kasımda mahkemeye giden bir tecavüzcü "Ya benim günahım ne? Böyle şey olur mu? Hukuk kişiden kişiye, tarihten tarihe değişmez kardeşim." demeyecek mi? Anayasa Mahkemesi de bunu onun lehine bozmayacak mı?
Anladım, hukuk bilinmiyor.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bütün sözünüz nikâhı olanlara, nikâhı olmayanlara hiçbir şey yok değil mi?
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Flörtçülere de iki kelam et, flörtçülere! Sözün yok mu flörtçülere?
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Ben tıp fakültesi mezunuyum, demek ki benim kadar hukuk bilinmiyor.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Flörtçülere iki kelam et!
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Bir de burada en önemli şey, yardım edenler, azmettirenler; onları da affedelim gitsin, ama o çocuğu korumayalım, ama çocuk tecavüzünü, erken evlilikler gerçeğini önlemeyelim.
Türkiye'de her 3 evlilikten 1'i...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Çok net duyuyoruz zaten, bağırmanıza gerek yok.
CANDAN YÜCEER (Devamla) - ...maalesef, erken evlilikler, çocuk evlilikler.
Ve ben sığınma evlerini ziyaret ettiğimde, hep o çocuk gelinleri görüyorum; şiddete uğramış, evinden atılmış, mağdur edilmiş. Sizin sorumluluğunuz bu çocuğu korumak, kız çocuklarını korumak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Vicdanın varsa flörtçülere de iki söz et! Flörtçülere iki söz et vicdan varsa sende!
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Allah'a şükürler olsun ki, çok şükür ki vicdanım var...
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Flörtçülere de iki söz et! Edemezsiniz, flörtçülere söz edemezsiniz, o vicdan yok sizde!
CANDAN YÜCEER (Devamla) - ...herkesi de kafasını yastığa koyduğunda vicdanıyla bırakıyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)