GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 24 Kasım Öğretmenler Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:23.11.2016

HATİCE DUDU ÖZKAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Kasım Öğretmenler Günü'yle ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle bugüne kadar görevi başında şehit edilen tüm öğretmenlerimize Allah'tan rahmet diliyor ve minnetle anıyorum.

Öğretmenler Günü'nün tarihçesine baktığımızda UNESCO'nun tavsiye niteliğindeki kararıyla birçok ülkede 1994 yılından itibaren 5 Ekimin Öğretmenler Günü olarak kutlandığını görmekteyiz. 5 Ekim, 1966 yılında Paris'te gerçekleşen Öğretmenlerin Statüsü Hükûmetlerarası Özel Konferansı'ndan sonra UNESCO'nun ve Uluslararası Çalışma Örgütünün temsilcileri tarafından Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi'nin oy birliğiyle kabul edilişinin yıl dönümüdür. Ülkemizde ise bu anlamlı günün mazisi Atatürk'e, yeni kurulan, Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanının verilmesine kadar uzanır. Bu unvan 24 Kasım 1928'de Millet Mektepleri Talimatnamesi'nin yayımlanmasıyla resmîleşmiştir. 24 Kasım 1981 tarihinde Atatürk'ün başöğretmen oluşunun yıl dönümü münasebetiyle kutlamalar yapılmasına karar verilmiştir. Daha sonra bu günle ilgili olarak 26 Kasım 1992'de Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde yirmi dört yıldır 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, öğretmen bir bilgiyi öğretmeyi kendisine meslek edinmiş kişidir. İnsanlığın ilk öğretmenleri peygamberlerdir. Allah'tan aldığı bilgileri insanlığa öğretmişlerdir. Ailedeki ilk öğretmenler de annelerdir, babalardır. Hepimiz peygamber, anne ve babadan sonra okuldaki öğretmenlerle tanışırız. Onun için de şairin ifadesiyle "Peygamber değil peygamber gibi/ Ana değil ana gibi/ Baba değil baba gibi/ Can içinde candır öğretmenler."

Öğretmenlik bu silsileden dolayı da kutsaldır.

Zaten ilk emri "ikra" (oku) olan bir dinin müntesipleri olarak bizim için öğrenmek ve öğretmek hayati bir önem taşır.

Bedir Savaşı'nda esir düşen müşrikleri 10 çocuğa okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakan Peygamberimiz, okuma yazma öğretmenin özgürlüğün bedeli kadar değerli olduğunu öğretmiştir insanlığa. Yine "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." ifadesi de bu düşünceyi pekiştirmektedir.

Değerli milletvekilleri, öğrenci olarak, öğretmen olarak, veli olarak, okul aile birliğinde yönetici olarak, il genel meclisinde millî eğitim komisyonunda çalışmış biri olarak, eğitimle ilgili çok farklı birimlerde görev yapmış öğretmen kökenli bir milletvekili olarak diyorum ki severek ve inanarak yaptığınız zaman çok zevkli bir meslektir öğretmenlik.

Öğretmenlerimle birlikte öğretmenlik yaparken, öğrencilerimden bazılarıyla birlikte il genel meclisinde çalışırken, seçim çalışmalarında çaldığım kapılarda "Aa Hocam!" diye karşılayan eski öğrencilerimle görüşürken aldığım hazzın tarifi mümkün değil.

Sokrates'in de ifadesiyle dünyada her şeye değer biçmek mümkündür, ama öğretmenin eserine değer biçilemez.

Evet, 2002'den bu yana 2 katına çıkmış öğretmen ve eğitim kadromuzla, öğretmenimizle, bugün her şey eskisinden daha iyi ve yarın da bugünden daha iyi olacaktır.

Teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)