| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 24.11.2016 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 405 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, benim üzerinde konuşacağım madde, 2547 sayılı Kanun'un 38'inci maddesiyle üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının Milli Eğitim Bakanlığına bağlı proje okullarında müdür olarak görevlendirilmelerini sağlamaktadır.
Yükseköğretim Kanunu'nun 3'üncü maddesine göre öğretim elemanları, "Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okutmanlar ile öğretim yardımcıları olarak tanımlanan araştırma görevlileri, uzmanlar, çeviriciler ve eğitim öğretim planlamacıları" olarak ifade edilmektedir.
Komisyonda da belirttiğimiz üzere, şimdi maddeyle getirilen düzenlemeyle okul müdürü olarak atanacak öğretim elemanlarının unvanları ve hangi uzmanlık dalında olacakları açık ve net değildir.
Maddeyle üniversiteye yeni atanan bir çevirici veya uzman da proje okuluna müdür olarak atanabilecek midir? En azından "doktora derecesini" almış olma kriteriyle sınırlandırılması dahi yapılmamıştır.
Sayın Bakan, bu yasayla üniversitede dışarıdan görevlendirilen bir çevirici de müdür olarak görevlendirilebilecek midir? Örneğin, ilahiyat fakültesinde görev yapan bir uzman, güzel sanatlar lisesine veya fen lisesine müdür olarak atanabilecek midir? Bu yasal düzenlemeyle proje okullarına atanan ayrıcalıklı bir zümre, farklı bir yapı -tırnak içinde söylüyorum- cemaat yapılanması oluşacak mıdır?
Diğer yandan, yükseköğretim kurumlarında akademik kariyerlerini yapmakta olan öğretim elemanlarının bir anda Bakanlık tarafından okul müdürü olarak atanmaları neticesinde tenzili rütbe uygulamasının da yolu açılmış olacaktır.
Biz, "proje okulu" uygulamasına başından itibaren karşı olmamız ve şerh koymamızla birlikte, bugün üzerinde konuştuğumuz kanun maddesinin bu şekilde çıkmasının uygun ve doğru olmayacağını düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, proje okulu uygulamasıyla, Türkiye'nin geleneksel, en köklü, kurumsallaşmış, en nitelikli, en başarılı liselerine atamalar doğrudan Bakana bağlanmakta, başarısı kanıtlanmış öğretmenler sürülmekte, mülakatla öğrenci alımının önü açılmaktadır. Proje okul kapsamına alınan okulların önemli bir bölümü, eğitim sistemimizin en nitelikli, sınavlarda en başarılı olan ve sahip oldukları tarihî, geleneksel yapılarından kaynaklı çağdaş eğitim kurumlarıdır. Ancak iktidar partisi, bu yasal düzenlemeyle, bu nitelikli okullara Bakan onayıyla yandaş eğitimciler atanması konusunda çok büyük kaygılara neden olmaktadır. Proje okullarına idarecilerin Bakan tarafından atanmasını doğru bulmuyoruz.
Şu anda 88 Anadolu imam-hatip lisesi, 58 fen ve Anadolu lisesi, 18 imam-hatip ortaokulu gibi 170'e yakın proje okulu bulunmaktadır ve yaklaşık 10 bin personelin doğrudan Bakan tarafından atanması beklenmektedir. Atama sayısının bu kadar yüksek olmasıyla birlikte, kişisel değerlendirmeler sonucunda keyfî atamaların önü açılmaktadır. Önce müdürleri, idarecileri, öğretmenleri Bakanlık tarafından değiştirtilen bu okullara mülakat yoluyla öğrenci alımı da oldukça düşündürücüdür.
Proje okulu olarak belirlenen Vefa, Kabataş, Kadıköy Lisesi gibi okullar, baktığımız zaman, gelir düzeyi ne olursa olsun, öğrencilerin TEOG veya bundan önceki merkezî sınavlarla yerleşebildikleri okullardı. Şimdi, bu okullara atanan idareciler tarafından yapılacak mülakat uygulamasıyla, gelir düzeyi düşük ailelerin başarılı çocuklarının tek giriş şansı olduğu bu okulları kazanmaları da engellenmiş olacaktır. Böylece eğitimde fırsat eşitsizliği sorunumuz daha da derinleşecektir.
On dört yıldır AKP hükûmetlerinin yönettiği eğitim sistemimizin temel sorunları çözülemediği gibi, ideolojik gerekçelerle uygulamaya çalıştığınız "proje okulları" gibi, eğitimde yeni yeni sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Elbette bu yasa değişimiyle, ihtiyaç duyulan değişiklikler yapılacaktır. Oysa bugün asıl konuşmamız gereken fakat maalesef sizin hükûmetlerinizin hiçbir zaman önceliği olmayan, çocuklarımızı çağdaş, bilimsel, nitelikli, sorgulayan, yaratıcı nesil olarak yetiştirecek kurumsal ve yapısal değişiklikler olmalıdır. Ama değerli milletvekilleri, son bir haftadır biz bu Mecliste ve kamuoyunda tartıştık ki, erken yaş evliliklerinin yolunu nasıl açacağız ve çocuk istismarını nasıl aklayacağız? Bu gerçekten çok düşündürücü ve iktidarlarınız döneminde geldiğimiz aşama bu maalesef ve çok yazık diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)