| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 25.11.2016 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkların Demokratik Partisinin, kadına yönelik her türlü şiddet konulu verdikleri grup önerisi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kadına yönelik şiddeti sadece fiziksel şiddet, öldürme, yakma gibi bu tür benzeri özellikler üzerinden değil, toplumsal bir baskı, kontrol etme, kontrol edilmesi gereken bir durum olarak görmekten ziyade toplumun tamamını kapsayan bir tahakkümden, bir eril tahakkümünden söz etmek gerekmektedir. Şiddetin bu boyutunu ortaya çıkarmadan yapılacak tüm analizler eksik kalacak ve çözüm arayışları boşa çıkacaktır. Örneğin, eğitim sistemi üzerinden başlayacak olursak, TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 2014 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olan ve okuma yazma bilmeyen erkeklerde yüzde 2'yken, bu oran kadınlarda yüzde 9'dur. Az önce sayın hatip, Sayın Depboylu'nun ayrıntılı olarak paylaştığı eğitim verilerinde kadının yerini gördükten sonra, bu gerçekliğin neticesinde erken yaş evliliklerde artış devam etmektedir. TÜİK'in sağlıklı ve kapsayıcı olmayan verilerine rağmen, özellikle doğu bölgelerimiz başta olmak üzere, yüksek olan bu oran ifade edilmektedir. Bu nedenle, kadına yönelik şiddetle mücadele için erken yaşta evlilik sorununun öncelikli olarak mutlaka ele alınması gerekmektedir.
Evet, değerli milletvekilleri, eğitim sistemimizdeki bu sonuçlar kadının istihdamına doğrudan yansımaktadır. Kadınlara yönelik şiddetin bir başka boyutu, istihdam piyasasındaki kadın-erkek oranıdır. TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 15 yaş ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisindeki kadın istihdamı maalesef yüzde 30'u aşamamaktadır, kayda değer bir artış sağlayamıyoruz. Son çıkardığımız yasalar da bu soruna çözüm üretme noktasında eksik kaldı yani esnek çalışma saatleriyle kadının iş yaşamındaki konumunu ve istihdamına katkı sağlayacak bir tartışmayı bile sağlıklı şekilde yapamadık, muhalefetin eleştiri ve katkıları dikkate alınmadı. Kadını iş yaşamına daha fazla dâhil edecek bir yasal düzenleme olduğuna inanmıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Dünya Ekonomik Forumu'nun ekonomi, eğitim, sağlık ve siyaset alanında kadınların durumunu değerlendiren Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde sürekli geriliyoruz. Yine, bu forum tarafından yayınlanan 144 ülkenin değerlendirildiği ve kasım ayında daha yeni yayımlanan Türkiye Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde Türkiye 130'uncu sırada yer aldı ve açıklanan raporda gerilemektedir. Yine, Economist dergisinin 2016 Cam Tavan Endeksi, kadınların yükseköğretime katılımı, iş gücüne katılımı, çocuk bakım masrafları, izin ve yasal hakları, üst ve orta düzey yöneticilik, Parlamentoda kadın temsili ve kadın-erkek ücret farkı gibi çeşitli verileri bir araya getirdi. Türkiye, toplam 29 OECD ülkesi içerisinde, belirttiğim bu göstergelerin yer aldığı endekste sondan 2'nci sıradadır.
Evet değerli milletvekilleri, kadınlar için eğitim, istihdam ve eşitsizlikteki bu dezavantajlı tablo ve bu somut verilerin yanında, kadınların asıl yüz yüze kaldığı en temel sorunların başında kadına yönelik fiziksel şiddetteki artış oranı gelmektedir. Bu tablonun bu boyuta gelmiş olmasında on dört yıllık AKP hükûmetlerinin politikalarının önemli yeri vardır. Şöyle ki: Ülkemizde ekonomik darboğaz, borç sarmalı, işsizlik ve beraberindeki sosyal dışlanma, mutsuzluk, huzursuzluk ve güvensizlik ortamı ile karşı karşıya kaldığımız toplumsal şiddet sarmalı, tahammülsüzlük ve kutuplaşma, beraberinde maalesef topyekûn şiddetin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kadına yönelik aile içi şiddet araştırması sonuçlarına göre, ülke genelinde yaşamının herhangi bir döneminde eşinden veya birlikte yaşadığı kişiden fiziksel şiddete maruz kalan kadın nüfus oranı yüzde 36 gibi yüksek bir orandadır. Başka bir deyişle, AKP hükûmetleri döneminde kadına yönelik şiddet yüzde 1.400 oranında artış göstermiştir. Yine, kadına yönelik şiddetin bir diğer göstergesi olan intihar vakalarındaki artıştır. Yine, TÜİK verilerine göre, 13-19 yaş grubundaki genç kızlardaki intihar artış hızı artış göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP hükûmetlerinin iktidarda olduğu on dört yılda çözemediği ve hatta artış yaşadığı ve her gün en az 1 kadın cinayetiyle karşı karşıyayız. Sadece içinde bulunduğumuz yılda bile en az 249 kadın, erkekler tarafından vahşice öldürülmüştür ve içinde bulunduğumuz kasım ayı daha bitmeden 19 kadın cinayeti işlendi.
Evet, iktidarınız döneminde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun ve tüm siyasi partilerden üyelerin büyük katkısıyla kadına yönelik şiddet konusunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen ve Türkiye'nin Mart 2012 tarihinde ilk imzacısı olduğu kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ülkemiz için büyük bir kazanımdır ancak ulusal ve uluslararası verilerin, endekslerin ortaya koyduğu tabloya göre, 2012'de imzaladığımız bu sözleşmeye rağmen, kadına yönelik şiddette anlamlı bir iyileşme olmadığı gibi bir artış söz konusudur. Bu sözleşmeyi imzaladık, evet ama sözleşmenin adalet sistemimizle uyumlaştırılmasıyla ilgili somut çalışmalar maalesef yapılamamıştır.
Yine, sözleşme gereği, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitim müfredatımızda yer almamış ve bu alanda gerekli toplumsal bilinç ve farkındalık da maalesef yaratılamamıştır. Sivil toplum kuruluşlarının özellikle şiddet ve cinsel istismar davalarında müdahil olmalarının önü açılamamıştır ve buna karşın AKP hükûmetleri, birçok alanda olduğu gibi, kadın cinayetlerini durdurmak için ortak mücadeleye yanaşmamışlardır, sadece kendi politikalarının doğru olduğu baskısı ve inadıyla bu mücadeleyi zayıflatmışlardır. Gerek gerekli yasal düzenlemelerin çıkarılması gerekse mağdurlarla dayanışma konusunda bizlerin önerilerini sadece dinliyorsunuz ama karar alma süreçlerinde maalesef değerlendirmiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, daha geçtiğimiz hafta bir gece yarısı, cinsel istismarın kurumsallaştırılması için getirdiğiniz yasal düzenlemeye, sadece biz değil, yurttaşlarımızın ve sivil toplum kuruluşlarının çok önemli bir kesimi de bu yönetim anlayışınıza karşı çıktı. Kadınların bu politikanıza karşı güçlü duruşu, farklılıklara karşı birlikteliği, ortak mücadelesi ve siyaset üstü ortaya koyduğu girişimler karşısında başta iktidar partisi olmak üzere siyaset kurumunun önemli dersler çıkarması gerektiğine, içinde bulunduğumuz hafta bir kez daha şahit olduk.
Sizin, on dört yıldır yasama faaliyetlerinizde bu çoğunlukçu ve inatçı anlayışınız yüzünden gerekli yasal koruyucu önlemler alınamamaktır. Bu nedenle, kadınlar başta eşleri tarafından şiddete uğramakta, hatta öldürülmeyle karşı karşıya bırakılmaktadır ve kamusal alanlarda erkekler tarafından telafisi mümkün olmayan şiddete maruz kalmakta ve maalesef, öğrencilerimiz, çocuklarımız cinsel tacize ve cinsel istismara uğramaktadırlar.
Güçlü ve kalıcı yasalar çıkarmak için ilgili tüm paydaşların görüşünün alınması ve bu görüşlerin karar alma süreçlerine dâhil edilmesiyle bizler ancak toplumun tüm kesimleri arasındaki ve tabii, kadına karşı her türlü şiddet, çocukların cinsel istismarı gibi çok hassas sorunları çözebiliriz.
Değerli milletvekilleri, bizler, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle değil, her gün, her saat sivil toplum kuruluşları ve kadın örgütleri temsilcileriyle birlikte bugüne kadar olduğu gibi ve bundan sonra da şiddetin ve cinayetlerin önlenmesi, hatta tamamen sonlanması için mücadele edeceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.