| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 25.11.2016 |
ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine 1416 sayılı Kanun'la yurt dışına öğrenci göndermeyle ilgili olarak bu madde konuyor. Özellikle öğrenciyle beraber yanında gidecek olan -aile bütünlüğünü korumak amacıyla- ailenin de ihtiyacını gidermeye yönelik, birtakım sağlık problemlerini ve kalma problemlerini de gidermeye yönelik bir madde. Aslında olması gerektiğini düşünüyoruz çünkü aile çok önemli. Kimseyi tek başına, birey olarak da düşünmememiz gerekiyor burada. Önemli bir madde ama yine de üzerinde durulması gereken o kadar çok konu var ki millî eğitimin içinde bulunan, biz bunlardan hangisinden başlayacağımızı da bilmiyoruz. Ama buradaki çalışma sistematiğine baktığımızda, yalnızca kabul etme veya maddelerin kabul edilme veya edilmemesine yönelik olarak tek bir algılama olduğu için, şu anda vakit geçirmekten başka bir şey yapmıyoruz ama biz yine de vicdanımızın sesini dinleyerek olması gerekenleri burada altını çizerek bahsetmek istiyoruz.
Evet, daha önce de belirttiğimiz gibi, bu maddenin olması gerektiğini düşünüyoruz, ihtiyaçların bir bütün olduğunu ve giderilmesi gerektiğini düşünürken bakıyoruz ki eğitimin çok daha fazla, bundan farklı olan sorunlarının olduğunu da görebiliyoruz. Eğitimin en önemli sorunu, eğitime bütünsel açıdan bakılmaması çünkü sürekli olarak, eğitimde nerede yırtık varsa o tarafın yamanmasına yönelik olarak çalışmalar yapılıyor. 4+4+4'te olduğu gibi bunun problem getireceğine yönelik, çocukların küçük yaşta öğretime başlamaması gerektiğine yönelik ve ilk 4'ün, bunun bazı ihtiyaçları gidermeyeceğine yönelik olarak itirazlarımıza rağmen işte çok sık bakan değişmesi ve her bakana yönelik olarak da eğitim sisteminin değişmesi sonucunda sürekli olarak sisteme yama yapılıyor. Bu yamalardan bazıları da işte bu Hükûmet döneminde yapılıyor. Özellikle, işte, çıkartılan 5'inci sınıfların dil hazırlık sınıfı olmasına yönelik düzenleme çünkü orada çok büyük problemler ortaya çıktı. Onun için, özellikle ikinci 4'ün 1'inci sınıfı dil hazırlık sınıfı olarak ihdas edildi ama gelecek yıl başlayacak bunlar. Bu da aniden karar verilmiş bir şey olduğu için başka hangi problemlere yol açacak şu anda bilmiyoruz. Hani göç yolda düzülür misali yola çıkıyoruz, olmadı ne yapalım? "Bunu kestirip atalım, burası tutmadı, öbür sene değiştiririz, onu da atalım." şeklinde neler var? Sürekli böyle "copy paste" şeklinde "kes, at" şeklinde neler var? Çalışmalar var.
Şimdi, Türkiye'deki eğitim sisteminin problemi yalnızca yabancı dil mi? Yabancı dil öğretimi mi? Bakıyoruz, daha biz Türkçeyi öğretemiyoruz. Sürekli bu kürsüde söylüyoruz; sınavlarda hem üniversite giriş sınavlarında -ortaöğretimde sonuç biraz daha değişti ama- Türkçe başarı ortalaması yüzde 50. Diğerlerini söylemiyoruz daha. Yani, dilin Türkçe olduğu bir Türkiye Cumhuriyeti devletinde Türkçe dersinin ortalaması yüzde 50 başarıya karşılık geliyor. Şimdi, bu açıdan bakıldığında demek ki balık baştan kokuyor, problemimiz baştan; demek ki yanlış yerden başlıyoruz problemi çözmeye. Acaba nasıl bir öğretme yöntemi olur ve bunun yanında, kaçıncı sınıfta başlanır, süresi kaç yıl olur? Acaba bunlar tartışıldı mı? Hangi derse ne kadar saat ayırmak gerekiyor? Hangi öğretim tekniğini kullanmak gerekiyor? Ne yapıyoruz? Bunları da sürekli olarak değiştiriyoruz. Yine -sürekli olarak- Talim Terbiye Kurulu ne yapar, bilmiyoruz ama yalnızca bildiğimiz bir şey var: İktidarın ve kudretli olanın bastırmasına göre kitap yazıyor. Bakın, bu sene bir sürü kitap özellikle FETÖ'den dolayı, FETÖ terör örgütünden dolayı imha edildi yani öyle bir hâle gelindi ki, müfredatta, terör örgütü liderinin resmini koyabilecek kadar, ona yönelik örnekler verebilecek kadar kitaplarda alıntılar mevcuttur. Bu nasıl bir garabettir? Bu nasıl bir zafiyettir? Şu anda iptal edildi ama gördük ki "Yırtılan yeri yama, yapıştır." derseniz bundan sonra bu eğitim sistemi de dikiş tutmaz.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.