GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:27
Tarih:25.11.2016

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 405 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 17'nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yurt dışına gönderilen öğrencilerin ve özellikle bazı kamu görevlilerinin taleplerinin karşılanması noktasında, gerek bu tasarıda gerekse bir önceki maddede yapılan düzenlemeleri biz de destekliyoruz. Bildirim süresinin değiştirilmesini de gerekli görüyoruz, talebimiz dört aya çıkarılması noktasındadır. Hatta, bu kanun tasarısı kapsamında, yurt dışına gönderilenlerin bakmakla yükümlü oldukları eş, çocuklarının tedavi giderlerinin, sürekli görevle yurt dışına gönderilen devlet memurlarının bakmakla yükümlü oldukları kişiler için sağlık giderlerinin ilgili kamu kurumları ve kuruluşlarınca karşılanmasını da ayrıca olumlu buluyoruz.

Değerli milletvekilleri, bugün eğitimle ilgili kapsamlı bir tasarıyı görüşürken ben de geçtiğimiz hafta Plan Bütçe Komisyonunda Millî Eğitim Bakanlığının bütçe görüşmelerine ilişkin önemli bulduğum bazı tespitlerimi paylaşmak istiyorum.

Öncelikle, Millî Eğitim Bakanlığının bütçe sunumunda, eğitim sistemimizin bütününe ilişkin temel, niteliksel ve toplumun çözülmesini beklediği yapısal sorunların çözümüne ilişkin herhangi bir somut plan, vizyon ya da strateji göremediğimi belirtmek istiyorum. On dört yıllık AKP hükûmetlerinin bugüne kadar sürekli bir sistem değişikliği anlayışıyla çözülemeyen yabancı dil öğretimi, okul öncesi öğretim, mesleki eğitim, üniversitelerin niteliği, teknoloji üretimi, yönetimi ve kullanımı, öğretmen kalitesi gibi hâlâ bu sorunları konuşuyor olmamız dahi bir mesafe kaydedemediğimizin ortada olduğunu göstermektedir. AKP hükûmetlerinin bu temel sorunlarımızı nasıl çözeceğini bilmiyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı, hepinizin karşı karşıya olduğu ve çözümünü beklediği eğitimin yapısal sorunlarını, eğitim camiasının tüm paydaşlarını da sürece dâhil ederek bütüncül bir yol haritasını maalesef ortaya koyamamaktadır.

Bakanlığın 2017 bütçesiyle ilgili çok önemli bir konu da, özellikle özelleştirmelerin hızlandırılması ve eğitimin kamusal hizmet alanından çıkarılması konusu, gerçekten çok önemli. Önümüzdeki yıldan itibaren eğitimde özelleştirme gerçekten çok kaygı verici bir boyuta ulaşacaktır. Oysa bugün ülkemizde en yüksek gelir grubu ile en alt gelir grubu arasındaki fark tam 12,5 kat ve bu makas giderek açılmaktadır. En zengin yüzde 20'lik grup yüzde 70 eğitim harcaması yaparken en yoksul yüzde 20'lik grup maalesef sadece 1,6 düzeyinde harcama yapabilmektedir.

AKP hükûmetleri döneminde yoksul sayısının hızla artması, neredeyse 20 milyon yoksulun olması... Özelleştirmenin önünün açılması demek, gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarının eğitimden uzaklaşması ve zaten var olan fırsat eşitsizliği ve adaletsizliğin daha da açılması demek.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet ve Bakanlığın bir övünç kaynağı olarak sunduğu eğitim harcamalarının bütçe içerisindeki payının artması, evet, önemlidir, bu zaten bir zorunluluktur. Ancak burada asıl bakmamız gereken, bütçe içerisindeki eğitim harcamalarıdır. Bu harcamalarda, maalesef, 2002'den itibaren yüzde 17'den yüzde 8'e doğru bir düşüş gerçekleşmiştir ve bütçenin yaklaşık yüzde 80'i personel giderlerine ayrılmaktadır. Bu da eğitimdeki temel sorunlarımızı bu kısıtlı bütçeyle nasıl çözeceğimiz sorusunu gündeme getirmektedir.

Ben az evvel, madde 14'te, Sayın Bakan, maarif müfettişleriyle ilgili bir düzenleme yapıldı, bu soruna değinmek istedim, siz salonda değildiniz, Genel Kurulda değildiniz. Burada zaten, 14'üncü maddede eğitimde ideal bir denetim ve teftiş yapısının yapısı bozuldu ve az evvel verilen önergeyle de gerçekten daha ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bu önergeyle, illerde maarif müfettişi, bakanlıklara bağlı olarak görev yapan 2.334 maarif müfettişiyle birlikte şube müdürü ve üstü kadrolarda fiilen çalışanlar ve Millî Eğitim uzmanı ile Millî Eğitim uzman yardımcısı arasından mülakat sonrasında 500 kişi Bakanlık maarif müfettişi unvanıyla Teftiş Kurulu Başkanlığına Bakan onayıyla atanabilecektir. Benim sizden istirhamım bu önergeyi tekrar gözden geçirmenizdir, Komisyonda sizin dikkatinize sunduğumuz önemli önerileri de dikkate almanızdır.

Son olarak, değerli milletvekilleri, geldiğimiz aşamada menzili, gündemi ve önceliği ülke gündeminden tamamen uzak olan AKP hükûmetleriyle hepimizin özellikle bugün üzerinde konuştuğumuz şiddet başta olmak üzere ekonomik anlamda kalkınmış bir toplum olabilmemiz için hayati öneme sahip eğitim sistemimizdeki temel yapısal sorunlarımızın çözülemeyeceği maalesef aşikârdır.

Bu duygularla sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.