GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:28
Tarih:29.11.2016

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla ve hürmetle selamlıyorum.

Bugün, Gazi Meclisin Başkanlık Divanına baktığımız zaman kadın ağırlığının hissedilmesi, bu güzel görüntü takdire şayandır. Umarım ve dilerim ki bu Divanın oluşumu, bu kadın ağırlıklı oluşum tüm devlet kurumlarında kendisini hissettirir ve demokrasiye büyük bir katkı sunar.

Kadın varsa demokrasi var, kadın yoksa demokrasi yok. Ayrıca, kadının yönettiği yerde gerçekten savaşın yeri yoktur. Eğer ülkeleri kadınlar yönetmiş olsaydı faili meçhul cinayetler de olmazdı diye düşünüyorum ben.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; "Rahmetli Tahir Elçi kimdir?" derlerse; Tahir Elçi barışın elçisiydi, hukukçu meslektaşımdı. Cenazesini morgdan aldığımız zaman... Gerçekten, o anı kimsenin yaşamasını istemiyorum, çok ağır bir anı. O dönem Türkiye Barolar Birliği Başkanıyla, tüm Türkiye'deki baro başkanlarıyla birlikte morga birlikte girmiştik.

Tahir Elçi 1992 yılından beri Diyarbakır'da serbest avukatlık yaptı, mesleki faaliyetleri ceza ve insan hakları hukuku alanında yoğunlaştı, kamuoyunda bilinen tüm mağdur davalarını gerek yurt içinde gerek yurt dışında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde temsil etti.

Tabii, Türkiye'deki cinayetlere baktığımız zaman, siyasi olmayan, adi cinayetlerin hepsini Emniyet açığa çıkarmakta, failleri yakalanmakta, suça iştirak eden, arkasında kim varsa, kim destek vermişse, kim yardım yataklık etmişse bugüne kadar adi suçların hepsinde yakalanmış durumda. Aşağı yukarı, adi suç olup aydınlığa kavuşmayan cinayetler yok gibi ama Türkiye'de, baktığımız zaman, siyasi suçlarla ilgili, siyasi cinayetlerle ilgili ne hikmetse bu suça iştirak edenler bulunamıyor, failleri bulunamıyor, faili meçhul cinayetlerle karşı karşıya kalıyoruz. Tabii, biz bu döneme baktığımız zaman, yani -2002'den- AKP dönemindeki faili meçhul karnesine baktığımız zaman, gerçekten AKP'nin iktidarda olduğu dönemde 208 faili meçhul cinayet kurbanı var. Necip Hablemitoğlu suikastı AKP'nin son yıllarda mücadele ettiği paralel yapıyla ilgili 2002'de kaleme alınan... Alman vakıflarıyla uğraşan Necip Hablemitoğlu evinin önünde uğradığı suikast sonucu... Hâlen bugüne kadar failleri bulunamadı. Aynı şekilde, ASELSAN mühendislerinin şüpheli şekilde ölmesi neticesinde Milliyetçi Hareket Partisi araştırma komisyonu önerdi ancak o dönemde AKP'nin oylarıyla reddedildi. Aynı şekilde, Muhsin Yazıcıoğlu, evet, bu bir uçak kazası mıdır yoksa gerçekten bir faili meçhul müdür, bu olay hâlen aydınlığa kavuşturulamadı, hâlen gizliliğini koruyor. Hrant Dink davası, aynı şekilde sadece tetikçiler şu anda yakalanmış durumda ama işin perde arkasında bulunan failler hâlen bulunamadı. Rahip Santoro cinayeti, yine aynı şekilde tetikçiler bulundu, esasen bunu azmettirenler, perde arkasında bulunanlar yine yakalanamadı. Uludere katliamına baktığımız zaman, dava dosyası kapatıldı hâlen bu sis perdesi bugüne kadar aydınlatılamadı. Zirve Yayınevi suikastında, yine baktığımız zaman, o dönemle ilgili "Ergenekon kumpas davası" denildi, vesairesi oldu, bugüne kadar yine bu da aydınlığa kavuşturulamadı. Bingöl dosyası, geçtiğimiz yıl Bingöl İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve bir başkomiser sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı, bununla birlikte o dönemde HDP tarafından olayla ilgili Meclis araştırması istenildi, kimlerin yaptığının tespiti istenildi, yine AKP'nin oylarıyla bu reddedildi.

Bu seri cinayet olaylarına baktığımız zaman yani eğer bir ülkede demokrasi varsa, özgürlükler varsa faili meçhullerin sayısının artmaması lazım ve bunların herhangi bir siyasi parti farkı gözetmeksizin tüm siyasi partiler bu faili meçhul cinayetlerin üstüne gitmesi lazım. Eğer faili meçhul cinayetlerle ilgili, bunun üzerine, siyasi cinayetlerin üzerine birileri gitmek istemiyorsa anlayın ki bunun sonucu o siyasi partiye dokunuyor, demek ki o sebepten istemiyorlar diye düşünüyorum. Yani yoksa, eğer gerçekten bu siyasi cinayetlerin aydınlığa kavuşmasını bir siyasi iktidar, bir siyasi parti istiyorsa ret oyunu kullanmaması lazım. (CHP sıralarından alkışlar) Bu açıdan, burada açıkça şu tavrı koymak lazım: Eğer siyasi cinayetlere "hayır" diyorsak bu önergenin kabul edilmesi lazım. Yok, "evet" diyorsak da ret oyunun verilmesi lazım. Bu konuda baktığımız zaman, geçmişte bununla ilgili gerek ASELSAN olayıyla ilgili, gerek diğer olaylarla ilgili siyasi iktidar ret oyu vermiş mi? Vermiş ama dilerim ve isterim ki, umarım ki bugün siyasi iktidar bu cinayetin araştırılmasını ister ve Tahir Elçi'nin katilleri en azından bulunur. Ama biz bu olayın takipçisi olacağız. Bu tür cinayetlerde sıkıntı ne var? Sıkıntı şu: Cezasızlık var, aynı zamanda zaman aşımına uğruyor ve sanıklar bulunamıyor, yaptığı yanına kâr kalıyor. Bu anlamda da hukuk devleti, demokrasi olan ülkelerde bu faili meçhuller mutlaka bulunur.

Değerli arkadaşlar, bu faili meçhuller, bu cinayetler bu dönemde daha da artacak. Niye? Getirilen kanun hükmünde kararnameyle ilgili, kanun hükmünde kararnamenin uygulanmasıyla ilgili, "Suç işleyen kişinin siyasi, idari, ekonomik, mali ve cezai anlamda bir soruşturması olmayacak, herhangi bir ceza uygulanmayacak." diyor.

Şimdi, bakın, bugün Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken terörden dolayı ceza aldı; ceza mahkûmiyeti kesinleşti, Belediye Başkanlığı düştü, cezaevine gönderildi. Onun yerine, belediye meclis üyeleri seçimle Ali Müfit Gürtuna'yı Belediye Başkanı seçtiler. Terör suçundan dolayı ceza aldı, Belediye Başkanlığı düştü, belediye meclis üyeleri seçimle Ali Müfit Gürtuna'yı seçtiler.

SALİH CORA (Trabzon) - Şiir okuduğu için cezaevine girdi, devlete meydan okumadı!

MAHMUT TANAL (Devamla) - Netice itibarıyla, bugün, aynı şekilde -mahkûmiyet kararı olduğu hâlde düştü- Türkiye'deki belediye başkanları hakkında hâlen düzenlenen bir iddianame yok, hâlen kesinleşen bir mahkûmiyet kararı yok; sadece soruşturma aşamasında, belediye başkanları alınıyor, kayyum atanıyor. Peki, kayyumu atarken, FETÖ soruşturmasından dolayı görevden alınan AKP'li belediye başkanlarının bulunduğu yerlerde belediye meclisleri kendi arasında seçim yapıyor, belediye başkanı seçiliyor, diğer siyasi partilerin belediye başkanlarının bulunduğu yerlerde atamayla yapılıyor. Değerli arkadaşlar, hukukta çifte standart olmaz. Yani, "terör örgütü üyeliğinden" derseniz, terör suçlarından, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesinin örneği ortada; geçmişte Adana Belediye Başkanının mahkûmiyet kararı vardı, o dönem düştü, ortada ve aynı şekilde belediye başkanının boşaldığı yer... Mesela, Şanlıurfa Belediye Başkanı milletvekili seçildi, boşluğa düşünce yine belediye meclis üyeleri kendi aralarında belediye başkanını seçtiler. Onun için, bu şekilde kayyum atanması, bu şekilde belediye başkanlarının seçilmiş iradeye rağmen kayyuma verilmesi demokrasiyle bağdaşır bir durum değil. Demokrasinin olduğu ülkelerde özgürlükler vardır ve terörün panzehri demokrasidir, katılımcılıktır, özgürlüktür. Biz, eğer ne kadar demokraside, özgürlüklerde bir kısıtlama getirirsek gerçekten başımız dertten kurtulmaz.

Anlayamadım, buyurunuz.

NURETTİN ARAS (Iğdır) - Bir gün o çukurlara düşersiniz.

MAHMUT TANAL (Devamla) - "O çukurlara düşersiniz." O çukurları açan siyasi parti AKP'ydi değerli üstat. (CHP sıralarından alkışlar) Yani -ben Şırnak, Cizre'ye gittiğim zaman- o çukurları AKP açtı, izin verdi. Oslo'da çadır mahkemeyi siz kurdunuz, gidip Oslo'da gizli görüşmeyi siz yaptınız. Habur'da çadır mahkemeyi siz oturttunuz. Yani, gidip Dolmabahçe'de iki ayak üst üste atan sizdiniz, ben miydim ya! Türkiye'ye bu FETÖ'yü bela ettiniz, PKK'yı bela ettiniz. Yani, çukuru açan da sizsiniz, yardım, yataklık eden de sizsiniz. Yani, zorla kaşınıyorsunuz, ben bunu size söylemek istemezdim ama keşke... (CHP sıralarından alkışlar)

NURETTİN ARAS (Iğdır) - Sivri laflarınızı biraz törpüleyin.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bak kardeşim, varsa bir sözün...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - ...varsa bir lafın gelip burada söylersin ama bir lafın yoksa böyle yerinde oturarak, laf atmayla milletvekilliği yapılmaz. Sen bugüne kadar bu Mecliste yemin dışında ne yaptın? Gel burada bir konuş ya Allah rızası için. (CHP sıralarından alkışlar)