| Konu: | Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 29.11.2016 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de öncelikle ölen çocukların ailelerine başsağlığı diliyorum. Aynı zamanda, şu anda detaylarını öğrenemediğimiz Batman'da bir başka yurtta da 4 çocuğa tecavüz edildiğine ilişkin bir haber var. Eğer çocukları koruyamıyorsak, onların kaldıkları yerleri denetleyemiyorsak zaten eğitimden falan da söz etmeyelim.
Bugün aslında Mecliste öncelikle genelde "teröre karşı" diyerek Suriye tezkeresine "evet" oyu verenlerin konuşması gereken bir konudan söz etmek istiyorum. Cumhurbaşkanı bugün yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Suriye'ye Esed'in hükümdarlığına son vermek için girdik. Zalim Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil." Suriye'de, kendisine göre -kendisine göre ne demekse- 1 milyona yakın insanın öldüğünü anlatan Erdoğan "Biz 'sabır, sabır, sabır' dedik, en sonunda dayanamadık ve Suriye'ye Özgür Suriye Ordusu'yla beraber girmek zorunda kaldık." evet, aynen bu sözleri söyledi. Bunu bütün partilere seslenerek söylüyorum. Şimdi, ÖSO'yla mı girdiniz, IŞİD'le mi girdiniz, kiminle girdiniz bilemeyiz ama bugün kalkıp da eğer birileri "Ey Erdoğan, ülkende kırk yıldır savaş var, Kürtlere ettiklerini dünya âlem biliyor, bak, 'barış' diyen milletvekillerini bile tutuklattınız, ülkende faili meçhuller için her cumartesi insanlar oturuyor, üstelik bunlara, faili meçhul cinayetlere yenileri katılıyor ve hayatını kaybetmiş on binlerce insan var bu savaşta. Ey Erdoğan, sen kendi ülkenin derdini bıraktın, bizim ülkenin derdine mi düştün?" diye tanklarla, toplarla bizim ülkemize girerse ne yapacak sayın muhterem? Acaba soranınız oldu mu hiç? Bugüne kadar insanların gözü hep barışı ararken savaş politikalarını seçenler, sizler mi gideceksiniz cepheye, Erdoğan'ın çocukları mı gidecekler cepheye ya da her zaman yaptığınız gibi, tıpkı hani hamasetle milletin sanki dolarları varmış gibi, "Dolarlarınızı bozdurun vatanseverler." diyerek ekonomik krizdeki sorumluluğunuzu örtmeye çalıştığınız gibi aynı şekilde burada da sorumluluğu üstünüzden atacaksınız ve yoksul askerleri mi izleyeceğiz biz ölürken?
Evet, bir şeye daha dikkat çekmek isterim, nerede konuştu Cumhurbaşkanı? İstanbul'da Parlamentolararası Kudüs Platformu Sempozyumu'nda. Kudüs demişken, yine bu Parlamentoda onayladığınız bir başka anlaşmaya dikkat çekelim. Mavi Marmara mağdurları için Amerika Birleşik Devletleri'nde sadece 3 kişinin tazminatı değerinde olabilecek bir paraya anlaştığınız ve o anlaşmayı yaptığınız İsrail'le resmî anlaşma metninin bir tarafında Ankara yazarken bir tarafında da Kudüs yazıyor yani Tel Aviv değil, Kudüs ve ilk defa bir anlaşmada siz Kudüs'e İsrail'e bağlıymış gibi resmi statü vermiş oldunuz, bu da size hayırlı olsun.
Ben sizlere bir mesaj okumak istiyorum faili meçhuller demişken ve sevgili Tahir Elçi'yi bir kere de onun eşinin ağzından anarak. Türkan Elçi şöyle diyor: "Tahir'in ölüm yıl dönümünü birkaç gazete dışında anan olmamış. Herkes Tahir'i anarken cinayette payı olan medyayı da ben anacağım." Evet, bu da Tahir Elçi'ye karşı linç kampanyaları yürüten basına dert olsun.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)