GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:30
Tarih:01.12.2016

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde uzun süredir tartıştığımız ve 2004 yılından sonra on yıl boyunca çalınan sınav sorularıyla ilgili, artık bundan sonra daha güvenli bir sınav yapılması için düzenlenen maddelerin bir bölümü. Ancak, böyle bir düzenlemede kamu kurum ve kuruluşlarından bu sınavlarda görev alacak kişilerle ilgili şöyle bir tanımlama yapılmış: "Başkanın uygun göreceği kişiler." Bunun içini siz doldurun sayın milletvekilleri. Hiçbir kural yok, sadece uygun göreceği kişiler. Bugünkü yönetimin ya da belli kişilerin iyi niyeti ya da sınavlarla ilgili, adil yapılmasıyla ilgili samimiyeti ayrı bir konu ama bunun mutlaka bir düzene bağlanması, bir kuralının olması gerekir.

Değerli arkadaşlarım, tabii, bugün, Aladağ'da meydana gelen faciayla ilgili pek çok arkadaşımız görüşlerini belirtti. Aslında olayın bir iki teknik yanı var, onları paylaşmak istiyorum çünkü şu anda görüşmekte olduğumuz yasayla da ilgili bir durum. Aladağ 2015 yılı Haziran ayında maarif müfettişlerince denetlenmiş ve denmiş ki: "Yangın tatbikatı yapılmamış, yangın çıkması hâlinde gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belli değil. Öğretim sürdürülemez." Bir de "Binanın depreme dayanıklı olup olmadığı konusunda bir inceleme yapılmamış." denmiş. Ertesi yıl haziran ayında gelip denetleme yapılmış, onu Bakanlık yetkilileri yapmış yani yerel yöneticiler. İkisi arasındaki fark şu: Birincide her şey, bütün eksiklik ortaya konmuş.

Sayın milletvekilleri, işte maarif müfettişleri görevlerini bağımsız şekilde yapabilirlerse bütün eksikleri ortay koyacaklar. Bunun bir örneği 2008 yılında Konya'da meydana gelen olaydı. Orada yaşamını yitiren öğrencilerimizin aileleri davadan çekildiler, dava hâlen devam ediyor. Neden? Çünkü, maarif müfettişleri hazırladıkları raporda binanın eğitime uygun olmadığını yazmışlardı. Ben Bakanlık yetkililerini bu konuyu bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.

Yine çok önemli bir konu daha var. Birkaç müfettişten teyit ettirdim ve bu konuda Sayın Bakandan bir açıklama bekliyorum. Maarif müfettişleri bu yurtları denetlemeye gittiklerinde eskiden yurdun bütün bölümlerini incelerken şimdi "Dershanelere girilmeyecek." diye tel emri verilmiş. Yani gittiklerinde binaya bakacaklar, belli bilgisayardan inceleyecekler ama dershanelere girilmeyecek. Böyle bir denetim olabilir mi arkadaşlar? Şimdi, önümüzdeki günlerde, kurulan komisyonla birlikte bu eksiklikler ortaya çıkacak. Ben, bugün bu Meclisin 4 parti birden ortak bir karar almasını çok önemli bir adım olarak değerlendiriyorum. Ancak sayın milletvekilleri, şu anda Aladağ'daki yangın devam ediyor çünkü orada yaşamını yitiren yavrularımızla ilgili henüz ortaya hiçbir sorumlu çıkmış "Evet, şunu biz eksik yaptık." demiş değil. Bakandan yerel görevlisine kadar hiç kimse bu konuda sorumluluk almış değil. Maalesef Türkiye'de istifa müessesesi değil istifade müessesesi geçerli, bu tür olaylardan sonra herkes kendini kenara çekiyor ve sorumlular ortaya çıkmıyor. Ancak bu Komisyonun ne olursa olsun olumlu bir başlangıç olduğunun da altını çizmek istiyorum.

Burada son olarak vurgulamak istediğim, komisyonlarda Sayın Bakan da uygun görmüştü, teknik okullardan mezun olanlar tekniker sayılacaktı. Son dönemdeki yenilik, aşçıların da tekniker sayılmasıydı, onlar bu konuda Bakanlık yetkililerinin ağzından bir değerlendirme duymak istiyorlar. 5 bin kadar aşçı da bu konuda net bir "Aşçılar da bu teknik sınıfa katılmıştır." değerlendirmesini duymak istiyor.

Son olarak sayın milletvekilleri, Aladağ'da yaşamını yitiren çocuklarımız için "Eğitimden tasarruf israftır." sözünü unutmamamız gerektiğini düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)