| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı ilk görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 05.12.2016 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 bütçesi kesin hesabı ve 2017 bütçe görüşmeleri vesilesiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 65'inci Türkiye Hükûmetinin ilk bütçesini, AK PARTİ hükûmetlerinin hazırladığı 15'inci bütçeyi müzakere ediyoruz. AK PARTİ hükûmetlerinin hazırladığı bütün bütçeler olduğu gibi 2017 bütçesi de insanımızın ve ülkemizin refahını ve daha ileri gitmesini esas alan, samimi, güvenilir, tutarlı, açık, net, gerçekçi ve gerçekleştirilebilir hedefleri içeren bir bütçedir. Bütçemizin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; iktidarda olduğumuz on beş yıllık sürede, aziz milletimizin refahını artırmak, ülkemizi bölgesinde ve dünyada güçlü bir aktör yapmak için gece gündüz demeden çalıştık. Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırdık, demokrasimizi güçlendirdik. İnsan hak ve hürriyetlerini daha güçlü teminatlara kavuşturduk. Ekonomimizi yaklaşık 3 kat büyüttük, insanımızın ve ülkemizin refahını da 3 kat artırdık. Millî iradeye, demokrasiye, istikrarımıza, huzurumuza ve güvenliğimize yönelik bütün saldırılar karşısında dik durduk, eğilmedik ve bütün saldırıları bertaraf ede ede bugünlere geldik. Geleceğe de aynı inanç ve kararlılıkla yürüyoruz, yürümeye de devam edeceğiz.
Millî iradeyi, milletimizin sandıkta verdiği emaneti hep namusumuz ve canımız gibi aziz bildik. Çiğnemedik, çiğnetmedik, ölümüne muhafaza ve müdafaa ettik. Halkımızın sandıkta verdiği oya Ankara'da başkalarının ortak olmasına asla izin vermedik. Vesayetin her türüne karşı çıktık. Milletimize verdiğimiz her sözün takipçisi ve icracısı olduk.
3 Kasımda milletimiz bize sadece iktidar olma yetkisini vermedi, aynı zamanda, Türkiye'nin 11'inci Cumhurbaşkanını seçme yetkisini de vermişti. Türkiye'de her Cumhurbaşkanlığı seçimi kriz, kaos ve istikrarsızlığa neden olmuş; nitekim, 2007 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de aynı bildik hastalık tekrar etmiş, Ankara'daki vesayet odakları ayağa kalkmış, "Size Cumhurbaşkanı seçtirmeyiz..." Biz de "Seçeriz." dedik ve bir sürü hadise yaşandı. 27 Nisan e-bildirisi, yırtıp çöpe attık; 367, Anayasa Mahkemesinin verdiği utanç kararı. Demokrasinin, millî iradenin ve hukuk devletinin yolu maalesef Anayasa Mahkemesinin verdiği Anayasa'ya aykırı bu kararla kesildi, yolu açmaya gücümüz yetmedi. Bunun üzerine, seçim kararı aldık, milletimizin huzuruna gittik, milletimizin desteğini talep ettik ve milletimizin verdiği güçle demokrasi, millî irade ve hukuk devletinin önüne Anayasa Mahkemesi tarafından konulmuş taşı kaldırdık, kapanan yolu açtık ve milletimizin istediği Cumhurbaşkanı seçildi Türkiye'de. İlk defa, vesayet odaklarına rağmen ve milletin emanetine sahip çıkarak milletin iradesi doğrultusunda bir seçimi gerçekleştirdik. Esasında, bu, millî iradenin vesayet odaklarına attığı bir Osmanlı tokadıdır, bir millî irade zaferidir. Ayrıca, halkın doğrudan Cumhurbaşkanını seçmesinin önünü açtık. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri kriz ve kaos nedeni olmasın diye tarihî bir değişime imza attık çünkü Türk milleti bugüne kadar hiçbir dönemde devlet başkanını doğrudan seçme imkânı bulamamıştı, bu imkânı getirdik ve bu hakkı verdik, 10 Ağustos 2014'te de Türk milleti kendi devlet başkanını doğrudan ilk defa seçme onurunu yaşadı ve AK PARTİ Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı Türk milletinin tarihte doğrudan seçtiği ilk Cumhurbaşkanı olma onuruyla onurlandırdı ve Cumhurbaşkanlığı seçimi kriz olmaktan çıktı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ 2008'de kapatma davasıyla muhatap oldu. Esasında, vesayet odaklarının emriyle hazırlanmış olan kapatma iddianamesi demokrasiye ve millî iradeye vurulmuş en büyük darbelerden bir tanesidir. Düşünebiliyor musunuz, seçim olmuş, seçimden yaklaşık sekiz ay sonra, hem de oyunu yüzde 34'ten yüzde 47'ye çıkarmış, 341 milletvekili kazanmış, tek başına iktidar olmuş bir partiye, onun Genel Başkanına, Başbakana, Cumhurbaşkanına ve 71 kişiye beş yıl siyasi yasak talep eden bir iddianameyle karşı karşıya kaldık. Dünyada iktidar partisini tamamen kapatmaya ve iktidardan düşürmeye, cumhurbaşkanına, başbakanına yasak getirmeye dönük böyle bir iddianame asla yoktur, böyle bir örneği de yoktur. Bir de düşünün, finans krizi var, siz yolda gidiyorsunuz son sürat, sizin iradeniz dışında birisi arabanın frenine basıyor. Bu frene basanlar, Türkiye'nin arabası uçurumdan yuvarlansın ve pert olsun ve Türkiye kaybetsin diye bunu yaptılar. Tayyip Erdoğan ve arkadaşları gitsin ama kıyamet koparsa kopsun diye yaptılar. Ama başardılar mı? Başaramadılar. Neden? Çünkü arabanın şoförü usta bir şofördü, araba kaza yapmadı, yoluna devam etti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, eğer Anayasa Mahkemesi kapatma kararı vermiş olsaydı, Başbakana yasak getirmiş olsaydı -Başbakanın düşmesi Anayasa'mıza göre hükûmetin düşmesi demektir- 50'ye yakın milletvekiline yasak getirmiş olsaydı AK PARTİ yeni hükûmeti kuramayacak demekti. Ne yaptık? Bütün bunların karşısında dik durduk. Bereket ki Anayasa Mahkemesi bu vesayet odaklarının darbe teşebbüsüne geçit vermedi; 367 ayıbını, bu millete yeni bir ayıp daha yaşatarak tekrar ettirmedi; büyük bir darbe teşebbüsünden Türkiye kurtulmuş oldu. Ama bitmedi, pek çok hadise oldu. Gezi hadiseleri, 17-25 Aralık hadisesi, 6-7 Ekim olayları, çukur terörü, bunların tamamı Türkiye'de iktidar değişikliğini neticelendirmek için kurgulanmış kirli tezgâhlardı. Ama bütün bu tezgâhları da aziz milletimizin desteğiyle bozduk ve en nihayetinde 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü bunların en kanlısı ve Türkiye'ye yapılmış en büyük ihanet teşebbüsü olarak tarihe geçti.
15 Temmuz kanlı darbe girişimi, hiç şüphesiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın ölümü göze alan cesur liderliğinde, Meclisimizin, Başbakanımızın ve Hükûmetimizin, siyasi partilerimizin, medyamızın, sivil toplum örgütlerimizin, dahası da görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakan 79 milyon aziz vatandaşımızın demokrasiye, hukuk devletine, iradesine ve seçtiklerine sahip çıkması nedeniyle başarısız kılınmıştır. Ama bu sırada 248 vatandaşımız şehit oldu, 2.194 vatandaşımız yaralandı. Ben bu vesileyle, hem 15 Temmuz şehitlerimizi hem bu vatanı bize emanet eden bütün şehitlerimizi ve rahmete intikal etmiş gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet, şükran ve duayla yâd ediyorum. Rabb'im bir daha Türkiye'ye 15 Temmuzları göstermesin, yaşatmasın diyorum.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz, Türkiye'de başarısız olmuş tek darbe teşebbüsüdür. Daha öncekileri de saydım, onları koymuyorum bir kenara ama silahlı, kanlı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisindeki FETÖ'cü hainlerin ve onlara katılanların iş birliğiyle yapılmış ama başarısız olmuş tek darbe teşebbüsüdür. Neden başarısız oldu? İşte bunun ana sırrı bu Parlamentoda yatıyor, bu Hükûmette yatıyor, bu millette yatıyor.
Bakın, geçmişte Türkiye'de darbe teşebbüsleri olmuş ama ne olmuş? 9/4/1963'te bir kanun çıkarılmış, denmiş ki: "Hürriyet ve Anayasa Bayramı; 26 Mayıs öğleden sonra başlar ve 27 Mayıs günü devam eder." Parlamento, darbenin olduğu günü bayram ilan eden kanun çıkarmış ve 1980 darbesine kadar bu uygulanmış. Yine, 12 Mart 1971 muhtırası hem Millet Meclisinde 12 Mart 1971 Cuma günü okunmuş, arkasından da Cumhuriyet Senatosunda 13 Mart 1971 Cumartesi günü okunmuş; muhtırayı Divan okutmuş ve burada bütün siyaset bu muhtırayı dinlemiş ve tavır koyamamış. Ama bakın, aradan geçen zaman sonra darbeciler bomba yağdırırken Başkanlık Divanı Parlamentoyu açmış, siyasi parti farkı gözetmeksizin milletvekilleri, gruplar ölümü göze alarak Parlamentonun içerisinde durmuş ve millî irade nöbetini halk sokakta tuttuğu gibi onlar da burada tutmuştur ve sonuçta milletimiz kazanmıştır, devletimiz kazanmıştır, demokrasimiz kazanmıştır; hainler ve iş birlikçiler kaybetmiştir. Allah'a hamdediyoruz böylesi bir Parlamentonun üyesi olmaktan, mensubu olmaktan dolayı çünkü bu Parlamento gerçekten, kuruluşun ve kurtuluşun yapıldığı dönemde nasıl büyük bir kahramanlık ve gazilik örneği gösterdiyse 15 Temmuzda da aynı gaziliği göstermiştir. O zaman Türk milleti Kurtuluş Savaşı'nı veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün arkasında istiklal ve istikbali için nasıl bir araya gelmişse bu sefer de Türkiye'nin lideri Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafında demokrasiyi, hukuku, millî iradeyi korumak için bir araya gelmiştir; büyük bir demokrasi zaferine, büyük bir başarıya da imza atmıştır. Ben, bu vesileyle tekrar 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünde darbecilere karşı duran sokaktaki vatandaşımızdan Parlamentodaki milletvekilimize kadar herkese gönülden şükranlarımı sunuyorum; sağ olsun, var olsunlar. Eğer bugün Parlamento açıksa bu büyük mücadele sayesindedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüldüğü gibi, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, millî irade, demokrasi ve hukuk devletine yapılan her saldırı ve her ihanet girişimi başarısız olmuştur. AK PARTİ hükûmetleri, millî irade, demokrasi ve hukuk devletini daima güçlendirmiş, müdafaa etmiş, kurulan ihanet tuzaklarını boza boza, her tür ihanet saldırısını da bertaraf ede ede bugünlere gelmiştir. AK PARTİ hükûmetleri, millete ve millî iradeye saygısı olmayanlara milletin ve millî iradenin kıymetini, millete ve millî iradeye saygıyı öğrete öğrete bugünlere gelmiştir, bilmeyenlere öğrete öğrete de bundan sonra yoluna devam edecektir. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar) Milletin iradesinden geriye dönüş ve milletin iradesine saygısızlık yapanlar karşısında saygıyı öğretmek için en büyük çabayı bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu darbe teşebbüsünden sonra çok ciddi adımlar atıldı. Bir defa yeni darbelerin olmaması için kararlar alındı. Bugüne kadar Türkiye'de darbeler olmuş ama -demin arz ettim- 1980'e kadar da darbenin yapıldığı gün Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlanmış. Yeni darbelerin olmaması için tedbirler alınmamış, adımlar atılmamış. Şimdi biz tedbir alıyoruz, adım atıyoruz, darbelerin tekrar edemeyeceği bir Türkiye ve Türkiye demokrasisi olsun diye uğraşıyoruz; bundan dolayı suçlanıyoruz. Takdir edilmek gerekmez mi? Ne tedbir aldılar bizden öncekiler? Hiçbir tedbir almadılar. Tanklar yürüdü, tedbir yok; darbeler oldu, tedbir yok. Yahu, neden oluyor bu darbeler, hangi güç ve imkânla bunlar yapılıyor? Bizim vazifemiz tedbir almak değil mi? Almaktır. Yapıldı mı? Yapılmadı. İlk defa, "Türkiye'de bundan sonra darbeler olmasın." diye tedbir alan hükûmet AK PARTİ Hükûmetidir, ilk defa bizim Hükûmetimiz tedbir almıştır ve almaya da devam edeceğiz. Bundan sonra Türkiye'de kimse darbe rüyası göremeyecek, görenlerin rüyası kâbusa dönecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bundan hiç kimsenin endişesi asla olmamalıdır.
Darbeyi yapan Fetullahçı terör örgütü ve bunlarla irtibatlı, iltisaklı olanlarla mücadele de bu Parlamentonun ve Hükûmetimizin asli vazifesidir. Türkiye devletinin içine yuvalanmış bu terör yapısıyla mücadele etmeyecek miyiz? Edeceğiz. İşte OHAL'i biz bir yandan yeni darbe teşebbüsleri olmasın, yeni tekrarlar yapılmasın diye koyarken, öte yandan da Türkiye'de darbelerin olmayacağı bir altyapı oluşturmak için de kullanıyoruz ve devletin içerisinde yuvalanmış bu yapıyı devletten ayıklamak için de kullanıyoruz. Ve şu anda yaptığımız o. Ne yapıyoruz? Bir terör örgütüyle irtibatlı, iltisaklı olanlarla ilgili adım atıyoruz. Her devlet, çalıştırdığı insanlarda devlete sadakati arar. Sadakatinden şüphe ettiği kişilerle çalışmama hakkına sahiptir. Sovyetlerin dağılışı üzerine bunu biz Batı'da gördük; onlar yaptılar, ayıklama kanunları çıkardılar. Onlar yapınca doğru, biz yapınca yanlış mı oluyor?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Garibanla uğraşıyorsunuz, garibanla.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bizim yaptığımız, devletimizi ve demokrasimizi korumak için doğru adımları atmaktır.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Sayın Bakan, garibanla uğraşıyorsunuz, garibanla uğraşıyorsunuz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, Fetullahçı terör örgütüyle ilgili burada Sayın Genel Başkan konuştu, âdeta örgütün suç ortağı AK PARTİ yapmak için bir gayret içerisinde konuştu. Çok net söylüyorum, çok net, açık bir şekilde, Fetullahçı terör örgütüyle bugüne kadar AK PARTİ dışında etkin, açık, net bir mücadele vermiş ikinci cumhuriyet hükûmeti var mıdır? Yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Meclis araştırmalarını reddettiniz siz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Gösterin bana, hangi hükûmet mücadele etmiş?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Yapma, yapma!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hiçbir hükûmetin mücadelesi yok.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Siz büyüttünüz, siz Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İlk defa bu terör örgütüyle mücadeleyi biz yapıyoruz. Mücadele yapan insanları terör örgütüne yardım etmekle suçlama garabetini de siz yapıyorsunuz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - "Mücadele edin." dediğimiz zaman etmediniz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bu örgütün gerçek kimliği ortaya çıktıktan sonra örgüte tavır alan biziz, örgütle mücadele eden biziz ama 17 Aralıktan sonra, bütün milletin bu örgütün çirkin yüzünü öğrenmesinden sonra bu örgütün kumpas kasetlerini burada millete kim seyrettirdi? Seçimlerde bu örgütle kim ittifak yaptı?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Fehmi Koru'yu kim gönderdi?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hâlâ bu örgütün mağduriyet edebiyatını, hâlâ bu örgütün uluslararası çevrelerde yaymaya çalıştığı fikirlerin müdafiliğini kim yapıyor?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Fehmi Koru'yu kim gönderdi?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Terör örgütünün kimliği, vasfı ortaya çıktıktan sonra bu örgütün söylemlerinin Türkiye'de takipçisi kim?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yeni mi farkına vardınız, yeni mi farkına vardınız Sayın Bakan?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, Adil Öksüz'le ilgili burada konuştu Sayın Genel Başkan.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Evet.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ben, bu buradan soruyorum...
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Sor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Adil Öksüz'le ilgili elinizde bir bilgi, belge var mı, yok mu?
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Ben hükûmet miyim?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Hükûmet sizsiniz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Dedi ki: "Ajan." O zaman biz de dedik ki: "Ajansa buyurun, açıklayın." Bak, kürsü burada, niye açıklamadınız?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Hükûmet sizsiniz, Hükûmet.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Ben hükûmet miyim?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Başka yerde de var, yapılmadı.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Niye bıraktınız, niye bıraktınız?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Peki, ben buradan soruyorum Sayın Kılıçdaroğlu'na: Adil Öksüz'le ilgili size yurt içinden veya yurt dışından herhangi bir bilgi geldi mi, gelmedi mi? Bu bilgi geldiyse siz bu bilgiyi nereyle paylaştınız? FETÖ "tiyatro" diyor. Bu işin tiyatro olduğunu ispat etmek de sanki CHP'ye düşmüş gibi.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Allah Allah, bu nereden çıktı şimdi?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Ne alaka ya?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ne alakası var? Çok alakası var.
Bakın, Adil Öksüz üzerinden yapılmak isteneni bütün Türkiye görüyor, bilecektir. Bununla ilgili soruşturma açıldı, gereği yapılıyor, hâkimler açığa alındı. Kollukla ilgili İçişleri Bakanlığı da soruşturma yapıyor, onlar da gereğini yapacaklar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Adam gitti.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ama öte yandan bunu başka bir noktaya çekmek için gayret etmek fevkalade yanlıştır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Adam gitti adam.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, bir şey daha söyleyeceğim: Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki yapılanmadan AK PARTİ hükûmetlerini sorumlu tutmak büyük bir insafsızlıktır. (CHP sıralarından "Allah Allah" sesleri) Gerçekten insafsızlıktır.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Kim sorumlu?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Kim sorumlu ya, kim sorumlu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, bakın, kim karar veriyor terfilere? YAŞ karar veriyor. YAŞ'ın 15 üyesi var; 13'ü asker, 2'si sivil; birisi Başbakan, birisi Millî Savunma Bakanı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kim onaylıyor? Kim onaylıyor?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Karar veriyorlar, parmakla karar veriyorlar, Hükûmetin dediğini yaparak değil. Şimdi konuşuyor bazı emekli generaller de.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kim onaylıyor, kim?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - "FETÖ'cüleri biz atıyorduk da bunlar koymuyordu." Ya, sen namaz kılanı FETÖ'cü diye atıyordun, oruç tutanı atıyordun, eşinin başı kapalı olanları atıyordun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Siz de cezaevine attınız.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ama FETÖ'cüler size kendilerini yutturmak için namaz da kılmıyor, oruç da tutmuyor, eşinin başını da açıyor, alkol de kullanıyor. Sen "FETÖ'cü temizliyorum." diye FETÖ'cülere alan açtın, alan. Ve onları doldurdu oraya.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Yapma ya, yapma.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ve biz çok...
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Yazıklar olsun!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Yazıklar olsun, evet. Kim yaptıysa yazıklar olsun.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Siz büyüttünüz, siz! Aynı yolun yolcusuydunuz Sayın Bakan, aynı yolun yolcusuydunuz!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ama bakın YAŞ'ın yapısını biz değiştirdik işte. Biz, sivillerin ağırlıkta olduğu YAŞ yapısı koyduk ki orada da millî iradenin dediği olsun diye adım attık. Bu adımı da biz attık. Ama bakıyorsunuz oradan suçluyor, diyor ki: "Ben nereden bileceğim?" Ya, senin emrinde... Bazı askerler diyor: "Biz nereden bileceğiz?"
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - MİT'ten raporlar nasıl geliyordu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Senin emrinde çalışan kişilerin kim olduğunu bilmez misin? Bilirsin ama bunlara ilişkin gelince "MİT bize bilgi verdi mi, vermedi mi?" Peki, senin alay komutanın, bölük komutanın, tabur komutanın, bunlar, senin emrinde çalışanlarla ilgili, bunlar falan terör örgütüyle irtibatlı, iltisaklı diye hiç bilgi getirmedi mi?
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Bütün kabahat bende efendim(!)
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ama gelen bilgiler başka, onlara alan açıldı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Asya Bankı da mı biz açtık?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - O yüzden biz bu alanla ilgili de adımlarımızı attık, atmaya da devam edeceğiz.
Bakın, bir başka husus: Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı işlerle ilgili burada değerlendirme yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı her iş Anayasa ve yasalara uygundur.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - FETÖ'yü söyler misiniz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Anayasa ve yasaya aykırı bir işi Sayın Cumhurbaşkanımız yapmamıştır, yapması da söz konusu değildir.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - FETÖ...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Devletin başıdır, milletin birliğini temsil eder, organların uyumlu çalışmasını ve Anayasa'nın doğru uygulanmasını takip eder. Şimdi, dış politikada bir bürokrat konuşacak, siyasetçi konuşacak, gazeteci konuşacak, akademisyen konuşacak, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı konuşunca ayıplanacak. Böyle bir şey olabilir mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Elbette Türkiye'nin Cumhurbaşkanı dış politika üzerinde de konuşacak, başka konularda da konuşacak.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Ama hep konuşuyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bundan önceki cumhurbaşkanları da konuştu, Sayın Sezer de konuştu, başkaları da konuştu, Meclisin açılış günlerinde alın bakın neler söylediler; ekonomiden dış politikaya kadar, teröre kadar, her konuda milletvekillerine hitap ettiler. Onlara mübah olanın Türkiye'nin Cumhurbaşkanına haram edilmeye çalışılmasını anlamak mümkün değildir.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Efendim, arada bir bütçeden de bahsedin lütfen.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bu kabul edilemez bir şeydir. Bunu buradan bir kez daha ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, bakın, cezaevlerinde işkence ve kötü muamele olduğuna ilişkin iddialar dile getiriliyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Fotoğraflar var, fotoğraflar.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Kim getiriyor bu iddiaları? Bir: FETÖ'cüler getiriyor, uluslararası alanda, her yerde onlar getiriyorlar.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Siz Birleşmiş Milletlere yazmışsınız.
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir dakika efendim.
Sayın Özdiş, rica ediyorum, defaatle müdahale ediyorsunuz, insicamı bozmayın.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Efendim, doğru söylemiyor Sayın Bakan.
BAŞKAN - Efendim, onun kendi kanaatleri. Herkesin kanaati muhterem. Lütfen müdahale etmeyiniz ve konuşmanın insicamını bozmayınız efendim.
Teşekkür ediyorum.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İki: PKK terör örgütü bunu söylüyor ve bunlarla irtibatlı olanlar bunu söylüyor ve Türkiye'nin düşmanları bunu söylüyor. Ben de diyorum ki: Türkiye cezaevlerinde kötü muamele ve işkence olduğunu söyleyen, cezaevinin adını söyleyecek, yapanı söyleyecek, zamanını söyleyecek, nerede oldu söyleyecek. O zaman eğer Hükûmet gereğini yapmazsa bizi o zaman suçlayacaksınız. İsim verin. Vermiyorlar. Nerede yapıldı? Söylemiyorlar. Ne zaman yapıldı? Onu da söylemiyorlar. "Türkiye'de kötü muamele ve işkence vardır." Bu, terör örgütlerinin bildik ezberleridir. Bu ezberlere alet olmak bu Parlamentonun altında bulunanlara yakışmaz. Ben örnek istiyorum; isim verin. Bazı örnekler gösteriliyor, fotoğraflar. Darbe teşebbüsü gülle mi bastırıldı? Elbette orada, darbe teşebbüsü yapanlara karşı bir müdahale yapıldı; halkın müdahalesi var, kolluğun müdahalesi var. Bu müdahale sırasında yapılanları cezaevinde veya gözaltında yapılmış gibi göstermek fevkalade büyük bir yanlışlıktır, Türkiye'ye karşı da büyük bir ayıptır.
Bakın, çok net söylüyorum: Biz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 15'inci maddesine göre işkence ve kötü muameleyi askıya almadık, onunla ilgili derogasyon da koymadık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Koyamıyorsun zaten onu.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Yine, aynı şekilde, biz Birleşmiş Milletlerle ilgili sözleşmenin işkence ve kötü muameleyle ilgili kısmını da kaldırmadık çünkü şeyin oraya konma imkânı yok. Çok açık, burada yazılıyor.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Başkan...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Türkiye'nin hangi maddelerle ilgili şey koyduğunu ve açık açık yazıyor.
LEVENT GÖK (Ankara) - 13 madde var.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İşkence ve kötü muamele de bunun içerisinde yoktur.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bakan, bir okur musunuz onu.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Çok net bir şekilde bunu buradan bir kez daha ifade ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bakan, tam da bu arada bir okuyun o zaman onları burada. Neleri verdiğinizi bir okuyun; lütfen, hadi. Yüzleşelim, biz de öğrenelim, siz de öğrenin. Hangilerini verdiniz?
BAŞKAN - Sayın Gök, rica ediyorum...
LEVENT GÖK (Ankara) - Ama bakın, çok önemli bir noktaya işaret etti.
BAŞKAN - Ama rica ediyorum, araya giriyorsunuz efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) - Buyurun efendim, açıklasın o zaman Sayın Bakan.
BAŞKAN - Grup Başkan Vekilisiniz, lütfen efendim, lütfen...
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bakan, bir açıklama...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İşkence ve kötü muamele derogasyon verilemeyecek maddelerle alakalıdır.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bakan, verdiniz, verdiniz. O metin elimizde bizim.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bakımından hem de Birleşmiş Milletlere verdiğimiz beyan bakımından da aynı şekildedir, bunu buradan bir kez daha ifade etmek isterim.
İşkenceye sıfır tolerans uygulamasını biz getirdik, zaman aşımını biz kaldırdık.
LEVENT GÖK (Ankara) - Onları bir söyleyin ama, söyleyin onları bir.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bu dönem değil, ne zaman gelirse gelsin bunlarla ilgili işlemlerin gereği yapılacaktır.
Ege adalarıyla ilgili, AK PARTİ hükûmetleri döneminde Ege adalarının hukuki ve fiilî statüsünde herhangi bir değişiklik olmamıştır, bizden önceki hukuki ve fiilî durum neyse aynıdır. Bunun aksini söyleyen doğru söylemiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hilafıhakikat bir beyanda bulunuyor, bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
Bakın, Annan Planı'nı biz kabul ettik, Türkler de kabul etti, referandumda Rumlar reddetti. Niye reddettiler? "Ya, bu Türkler haklarını savunamadı, bize fazla şey verdiler. Reddedelim de daha sonra onlar daha çoğunu alsın." diye mi yaptılar? Aleyhlerine gördükleri için reddettiler. Biz Kıbrıs'ta da, bütün uluslararası alanda da milletimizin ve devletimizin hukukunu koruduk, bundan sonra da korumaya devam edeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Eğer Türkiye'nin Ege'de kaybettiği yerlerle ilgili sorumlu aranacaksa o sorumlu biz değiliz ha, onu da söyleyelim. 10 Şubat 1947 Paris Antlaşması'yla On İki Ada Yunanlılara bırakıldı. O zaman Başbakan kimdi?
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ondan bahsetmiyoruz, o ayrı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Merhum İsmet İnönü'ydü.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İsmet İnönü'ye gidiyorsun ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne alakası var, ne konuşuyorsun?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ve Paris Antlaşması'na Türkiye delegasyon bile göndermedi, katılmadı, katılmadı "Askerimiz yok, mali durumumuz iyi değil." diye. Şimdi oradaki, Türkiye'nin burnunun dibindeki bu yapılar bizim eserimiz değil, sizin eserinizdir.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Kıbrıs'ta görüşürüz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ve biz bununla ilgili de gereken neyse, bunları bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz, bunu da buradan bir kez daha ifade etmek isterim.
Tabii, Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili buradan başka şeyler de söylendi -daha önce de ifade ettim- işte "Cumhurbaşkanı dolar çağrısı yapıyor, kendisi hesapta dolar tutuyor." Bak, işte dekont burada.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Daha önce bozdurmuş.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Cumhurbaşkanına vurmak size prim yaptırmaz. Vuran kaybediyor, vuran kaybediyor, kaybediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bak, Avrupa'da da vuran gidiyor, dokunan yanıyor. Seçimde de millet hesabını görüyor. Onun için de buradan size ekmek çıkmaz, onu da buradan bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri...
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Sayın Bakan, arada bir bütçeden de bahsedin efendim, arada bir bütçeden de bahsedin, rica ediyorum. Bir kelime bütçeden bahsedin, bir kelime; yoksa gideceğim, protesto ediyorum.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Şimdi, senin Genel Başkanın bütçeden mi konuştu, neleri konuştu? (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Burada bütçeye kaç dakika ayırdı? Burada bir sürü şey söyleyecek, bunun cevabını duyunca neden rahatsız oluyorsunuz?
Bakın, Parlamentoda milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldı, hem AK PARTİ'den hem CHP'den hem de MHP'den milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı, 154 milletvekilinin 810 dosyada dokunulmazlığı kaldırıldı ve milletvekillerinin bir kısmı gitti, ifadelerini verdiler, bir kısmı gitmedi.
Şimdi, biz bir hukuk devletiyiz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Nerede hukuk? Nerede hukuk?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hukuk devletinde kanun önünde herkes eşittir. Kimseye farklı bir muamele yapılması beklenemez. Eş genel başkanlar çok net açıklamalar yaptılar, "Biz tıpış tıpış gitmeyeceğiz. Bizi zorla almak istiyorsanız öyle alın veya nasıl istiyorsanız öyle alın." dediler. Siz hukuku tanımazsanız, hukuka uymazsanız, uymayacağınızı da açık açık söylerseniz hukuk sizi bulur, bulunduğunuz yerden alır, savcının da, mahkemenin de huzuruna götürür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LEZGİN BOTAN (Van) - Hukuku tanımayan Cumhurbaşkanı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - O hukuk seni bulacak, seni. O hukuk sizi de bulacak. Sen de aynı hukuktan yargılanacaksın, aynı hukuktan yargılanacaksın.
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Parmak sallamayın, ayıp!
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Onu sen Cumhurbaşkanına söyle, Cumhurbaşkanına.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bu ülkenin hukukunu sen de tanıyacaksın, senin arkandakiler de tanıyacak, tanımayanlara tanıtmak da bizim boynumuzun borcudur, borcudur. Hiç endişe etmeyin, herkes tanıyacak.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Bu hukuku sen de tanıyacaksın, sen de.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Türkiye'nin hukukuna... Bu Parlamentonun çatısı altında duracaksınız, "Biz bu hukuka uymayacağız." diyeceksiniz. Var mı öyle şey? Herkes hukuka uyacak.
LEZGİN BOTAN (Van) - Önce Cumhurbaşkanı uyacak, Anayasa'yı çiğneyen Cumhurbaşkanı uyacak!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Oğlunu göndermeyene söyle, oğlunu göndermeyene.
LEZGİN BOTAN (Van) - Bilal niye gitmiyor, Bilal? 4 eski bakan niye gitmiyor? "Anayasa'yı tanımam." diyen kendileri değil mi?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hukuka uymayan vatandaş nasıl zorla götürülüyorsa milletvekili de zorla götürülecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Siz terörle aranıza mesafe koymadıkça, terörü...
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) - Bakanım, komiksiniz vallahi.
LEZGİN BOTAN (Van) - Çok komiksiniz, çok.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sözünü kestiler Sayın Başkan, çok kestiler.
BAŞKAN - Efendim, bir dakika...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Sayın Başkanım, önceden iki dakika süre vardı, bana iki dakika süre...
BAŞKAN - Öyle mi, alacağınız var? Peki, ödeyelim.
Üç dakika süre veriyorum.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; terörle araya mesafe koymak siyaset yapan herkes için birinci esastır. Mesafe koyacaksınız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - En başında sen koysaydın. Sen niye mesafe koymadın? Fetullahçılara güzellemeler yapan senin suçun yok mu? Sen güzellemeler yapıyordun.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hendek kazanları kutsamak, hendeklerin arkasındakilere destek olmak ve onların aleyhinde konuşmayı menetmek, "Onlara destek vermeyene soruşturma açarım." demek ne oluyor? Bunu kim söyledi? Şimdi, hendekleri kazdılar, çukurları kazdılar, bombaları koydular, tuzakları kurdular, sokakları, caddeleri, mahalleleri yaşanmaz hâle getirdiler, bölgede yaşayan insanları zorla göçe mecbur ettiler.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Siz göç ettirdiniz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Siz gidip bu teröristlere "Neden hendek kazıyorsunuz? Niye bomba koyuyorsunuz? Niye tuzak kuruyorsunuz?" dediniz mi? Demediniz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Kim hendek kazmış ya? Kim? Kim hendek kazmış?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Oradaki vatandaşların güvenliğini sağlamak, huzurunu sağlamak...
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - İnsanları bodrumda yakarak mı? İnsanları bodrumlarda yakarak mı insanların güvenliğini sağlamış?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...ve orada yeniden kamu düzenini tesis etmek için mücadele eden güvenlik güçlerini engellemek için uğraştınız. Teröristler sıkıştığı zaman imdadına koştunuz. Devleti katliam yapmakla suçladınız, teröristleri masum gibi gösterdiniz. Böyle bir şey olabilir mi?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - İnsanları bodrumda yaktınız, bodrumda.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, canlı bombalar oldu ve bu canlı bombalar çocuk, kadın, sivil onlarca insanın şehit olmasına, pek çoğunun yaralanmasına neden oldu. Ben şimdi soruyorum; bu Parlamentonun altında milletvekilliği yapan birisi canlı bombanın cenazesine hangi iyi işi yaptı diye gider? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Ailesi için gider, ailesi için, cenazeye ailesi için gider.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hangi iyi işi yaptı diye gider? Patlatıp öldürdüğü masum insanlarla ilgili bir vicdan azabı duydunuz mu?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Siz yaktığınız masum insanlarla ilgili vicdan azabı duydunuz mu? Göz göre göre, dünyanın gözü önünde yaktığınız insanlarla ilgili vicdan azabı duydunuz mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Dünyanın hangi demokratik hukuk devletinde canlı bombaların, teröristlerin cenazesine gidip onları kahraman gibi göstermeye çalışanlara müsamaha edilebilir, hoşgörüyle bakılabilir? Böyle bir şey olabilir mi?
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Adalet Bakanısınız; niye suçlayıcı dil kullanıyorsunuz? Nasıl bir Adalet Bakanısınız ya?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Elbette olmaz, olması da mümkün değil.
Bakın, Herri Batasuna kararı var Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Adalet Bakanı olarak suçlayıcı bir dil kullanmayın. Hukuku temsil ediyorsunuz, adaleti temsil ediyorsunuz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ben adaletten yanayım, terörden yana değilim; ben hukuktan yanayım, hendekçiden yana değilim; ben milletten yanayım, Kandil'den yana değilim. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Öyle şey yok.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Adaleti temsil ediyorsanız adaletli konuşun.
LEZGİN BOTAN (Van) - Bu kürsüden Gülen Hoca için yaptığın konuşmaları hatırla.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, Herri Batasuna kararı çok net. Orada açıkça diyor ki mahkeme; bazı sloganlar atılıyor, yürüyüşler yapılıyor, bunu teröre ve şiddete destek olarak görüyor. Parti üyelerinin ve liderlerinin amaçlarına ulaşmak için kuvvet kullanımını reddetmediklerini ve bunun teröre dolaylı bir destek olduğunu söylüyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Bakın, yargılanıyorsunuz, yargılanıyorsunuz. Şu anda Birleşmiş Milletler sizin bu zirvede yaptığınızı konuşuyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Siz bugüne kadar PKK terör örgütünü kınadınız mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen toparlar mısınız.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - "Bu şiddeti durdurun, bu terörü durdurun, ölümlere son verin." dediniz mi? Demediniz. Terörü bitirmek için uğraşanlara hep kara leke sürmeye, iftira atmaya çalıştınız.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Bizim kadar ölümleri durdurmak isteyen hiçbir parti olamaz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ben bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyor; emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bozdağ.