| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 07.12.2016 |
AK PARTİ GRUBU ADINA FATMA BENLİ (İstanbul) - Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Türkiye İnsan Hakları Kurumunun bütçesi ve kesin hesabı üzerine söz almış bulunmaktayım ama öncelikle El Bab'da kaybettiğimiz şehitlere rahmet diliyorum.
Aslında, sadece El Bab'da değil, Filistin'de, bugün Halep'te, Suriye'de, Irak'ta ya da saldırılar olduğu zaman Belçika'da, İngiltere'de, Fransa'da o patlamalarda kaybettiğimiz her can ama her can bizim canımızı yakıyor. Onlarla karşılaşmamıza ya da herhangi bir ortak noktada bulunmamıza gerek yok, hayatımızın bir noktasında onlarla kesişmemize gerek yok. İnsanlık ailesinin bir ferdi olmaları, onların canı yandığında, onlar hayatlarını kaybettiğinde bizim de canımızın yanmasını gerektiriyor çünkü onlarla beraber aslında bizler de bir parçamızı kaybediyoruz. Ancak bunun çözüm yolu, birileri için birtakım söylemlerde bulunmak değil, bunun çözüm yolu, bunun için beraberce mücadele etmek, bunun için mekanizmalar üretmek, bunun için elimizden gelenin en iyisini yaptığımıza dair içimizde, vicdanımızda bir kanaat oluşana dek sonuna kadar mücadele etmek.
Aslında bugün konuşmakta olduğumuz Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu bunun için kurulan bir organizma. Biliyoruz ki "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." düsturundan hareket eden AK PARTİ insan hakları konusunda defalarca değişik yasa düzenlemeleri gerçekleştirdi. Ceza Kanunu'nu değiştirdi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nu değişirdi, pozitif ayrımcılık getirdi, Anayasa'yı düzeltti. Değişik alanlarda yani eşitliğin temel olması gereken İş Kanunu'nda değişiklikler gerçekleştirdi. Uluslararası sözleşmeleri güvence altına aldı ama hakların bir tek yasalarda ya da sözleşmelerde yer alması onların uygulanmasına yetmediğinden fiilî uygulamaların sonuçlanabilmesi için değişik organizasyonlar gerçekleştirdi. Cezaevi izleme kurullarının oluşması, kolluk gözetim komisyonunun oluşması, değişik konularda, örneğin, hasta hakları kurullarının oluşması bununla alakalı bir düzenleme. Bu yetmediği için, özerk ve bağımsız ayrı bir ulusal insan hakları kurumu oluşturuldu. Türkiye İnsan Hakları Kurumunun 2012'de kurulmasına sebebiyet veren ana düşünce buydu. Biz, insanoğlunun onurunu sonuna kadar korumak zorundayız. Eğer bu gerçekleştirilirken devlet en temel görevi olan güvenliği sağlarken, vatandaşlarının yaşam hakkını güvence altına alırken adalet ilkesine uymak zorunda, hukukun üstünlüğü ilkesini yerine getirmek zorunda. Güvenlik ve adalet konusundaki dengenin saptığı durumlarda bu tarz bağımsız ve özerk kuruluşlara müracaat etmek ve keyfîlikleri sonlandırmak mümkün. Aslında AK PARTİ iktidarı zamanında gerçekleştirilen Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun bu kadar önemli olmasının sebebi bu çünkü tanımadığımız, bilmediğimiz insanların onurunu koruyor. Bu demektir ki, yarın bizim başımıza gelebilecek olan hak ihlallerine karşı da bizi güvence altına alıyor.
Ama Türkiye İnsan Hakları Kurumunun bütün Türkiye'de genel insan haklarını geliştirme görevinin olması, daha sonra ulusal önleme mekanizması görevinin kendisine verilmesi, böylelikle iradesi dışında mahpus tutulan herkesin bulunduğu her yeri denetleme görevinin verilmesi kurumun gücünü oldukça artırdı. En son olarak, Anayasa'da yer alan eşitlik ilkesinin tam manasıyla gerçekleştirilmesi, kişilerin hayatının her tarafında karşılaştıkları ayrımcılığa karşı ihlal iddialarında bulunabileceği bir mekanizmanın varlığı, buna dair duyduğumuz gereklilik Türkiye İnsan Hakları Kurumunun lağvedilerek yerine Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun oluşmasına sebebiyet verdi.
Şu an iş yaşamından ev kiralamaya kadar ya da herhangi bir dernek üyeliğine kadar, cins konusunda, engellilik konusunda, yaş konusunda, mezhep konusunda, herhangi bir konuda ayrımcı muameleye maruz kaldığını düşünen bireyler Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna müracaat edebilecekler. Ancak, sadece engellilik türleri bile işitme engellilerden zihinsel engellilere kadar 8 farklı grubu içinde barındırdığından, mobbing gibi, cinsel istismar gibi çok farklı, çok fazla derecede çalışma gerektiren farklı konularda ayrımcılık iddialarına karşı bu kurumun çalışma yapma gerekliliği, kurumun özellikle kapasitesinin artırılması ama özellikle de bu alanda çalışacak uzmanların yetiştirilmesi gerekliliğini ortaya koydu. Bu nedenle, kuruma üye olmak için kişilerin müracaatları alınmış olup, öncelikle kurumda çalışacak uzmanların mesleki yeterliliklerinin sağlanabilmesi için çalışmalar gerçekleştirilmekte. Bu tamamlandığında hayata geçecek olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, sadece Türkiye'de yaşayan bireyler açısından değil, bundan sonra ayrımcılığa uğrama ihtimali olan herkesin haklarını güvence altına alacak ayrı bir kurum olma özelliğine sahip.
Bu vesileyle her birinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar).
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Benli.