GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:34
Tarih:08.12.2016

MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Adana Aladağ'da çıkan yurt yangınında hayatını kaybeden 12 vatandaşımıza, başta Mersin Tarsuslu Sare Betül Genç ve yine Mersin Çamlıyaylalı hemşehrim Fatma Canatan olmak üzere, Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Devletimizin yurtlarla ilgili, hastanelerle ilgili, insanların topluca yaşadığı yerlerle ilgili, sadece acılardan sonra değil normal zamanlarda tedbir almasını -şu anda birçok yurdun yangın merdiveni kilitli, hastanelerin, büyük sitelerin, Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait yurtların yangın merdivenleri kullanılabilir hâlde değil- bunların tamamını denetlemesini ve bunlarla ilgili tatbikat yapılmasını, yeni canların yanmamasını temenni ediyorum.

15 Temmuz ihanetine değinmeden geçemeyeceğiz. 15 Temmuzda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık günü yaşandı; bu milletin tankıyla, bu milletin topuyla milletin evlatlarına kurşun sıkıldı. Sadece Gölbaşı Özel Harekâtta 53 kahramanımız PKK'ya karşı bile kullanılmayan yanıcı silahlarla şehit edildiler. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum ve darbe girişimine katılan hainlerin en ağır şekilde cezalandırılmasını bekliyorum.

Yalnız burada -sayın bakanlarımız burada- darbeye karışanların en ağır şekilde cezalandırılmasını isterken mağduriyet olmadığını söylemek de mümkün değil. EĞİTİM SEN üyesi 11 bin öğretmeni açığa aldınız. TÜRK EĞİTİM-SEN'lilerden, EĞİTİM-BİR-SEN'lilerden sonra EĞİTİM SEN'e üye olan 11 bin öğretmeni açığa aldınız. Bunların 10 binini göreve iade ettiniz ama TÜRK EĞİTİM-SEN üyesi, TÜRKİYE KAMU-SEN üyesi, TÜRK SAĞLIK-SEN üyesi binlerce insanın mağduriyeti devam ediyor.

Sadece seçim bölgem olan Mersin'de bu mağduriyetlerden dolayı, Mersin Zeytinlibahçe imamı camide kendini asarak intihar etti. Yine, aslen Niğde Kemerhisarlı olan bir polisimiz geçtiğimiz hafta tabancasıyla intihar etti. Ondan önce, yine, Çamlıyayla'da görev yapan bir polisimiz açığa almadan dolayı intihar etti. Şimdi çıkıp "Hiç mağduriyet yok." dersek yanlış yapmış oluruz. Eğer mağduriyet yoksa niye göreve iade var o zaman? Eğer mağduriyet olmasaydı göreve iade olmaması lazımdı. Açığa aldığımız veya ihraç ettiğimiz insanların bir gün bile psikolojileri bozulup dengeleri bozulmuyor mu, bu bir mağduriyet değil mi değerli milletvekilleri?

Bütçe üzerinde konuşmalarıma geçmeden önce tabii, gönül isterdi ki bütçe Plan ve Bütçede görüşülmeden önce tali komisyonlarda görüşülsün.

Sayın Bakanımız Sayın Başbakanımızdan sonra bakanlık görevini devraldı. Ben yaklaşık bir buçuk yıldır milletvekilliği yapıyorum. Kendi Komisyonumda, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda sayın bakanlarla kahvaltı yapma dışında bir toplantı yapmadık. Ama, ana konular tali komisyonlarda görüşülmeden, tartışılmadan Plan ve Bütçeye, oradan da Meclise geliyor ve Meclisten de bu şekilde bir katılımla, muhalefetin çoğunlukla katıldığı, iktidarın pek katılma tenezzül buyurmadığı bütçe görüşmelerinde görüşülerek, onaylanıp geçiyor. Milletvekillerine keşke oturdukları odalardan ya da İnternet'ten oy kullanma hakkı verseydik, Meclise gelmelerine bile gerek kalmazdı diye düşünüyorum.

Tabii, iktidar yaptıklarını anlatacak, biz de yapılmayanları konuşacağız. Türkiye bugünlere bir günde gelmedi. Türkiye 2002 yılından 2015 yılına kadar uyguladığı yanlış politikalar sebebiyle doğuda, güneydoğuda bölge teröristlere terk edildi. Çözüm süreci başlatıldı, 2009 yılında çözüm süreci başlatıldı. Akil adamlar seçildi, 7x9=63 "akil" diyorsunuz siz ama biz "akılsız" diyoruz. Bu akılsız adamlar, Türkiye'de terörün olduğu bölgeye gönderilmediler, Anadolu'da vatanına, milletine bağlı insanların yaşadığı bölgelere gönderildiler. Buradaki insanlar ikna edilmeye çalışıldı ama bu politikalar tutmadı; analar ağlamaya, gözyaşları akmaya devam etti ve en son 22 Temmuz 2015'ten sonra terörle ciddi manada mücadele edilmeye başlandı. Biz yine de yanlışın neresinden dönülürse kârdır diyoruz bu ülkenin bekası için ve 22 Temmuzdan bu tarafa uygulanan politikaları destekliyoruz.

Türkiye'de Bakanlığımız demir yollarıyla ilgili ciddi yatırımlara girdi, demir yollarıyla ilgili, hızlı trenlerle ilgili ciddi yatırımlar yapılıyor. Biz demir yoluna yapılan yatırımları destekliyoruz ama yeterli bulmuyoruz. 1925 ve 1939 yılları arasında, Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatta olduğu yıllarda, yokluk ve kıtlık şartlarında Türkiye yıllık ortalama 220 kilometre kazmayla, kürekle demir yolu yapmış. 2002-2016 yılları arasında, on beş yıllık AKP iktidarında sınırsız imkânlar, gelişen teknoloji, yollar ve her türlü teknik cihazlara rağmen yıllık ortalamamız 135 kilometre.

Adana'ya, Antep'e, Urfa'ya gidenler bilirler, Belemedik Tüneli yapılırken Almanlar oradaki köylere pancar motorla su basmışlar. Yüz yıl önce Almanların su getirdiği köylerde 2016 yılında hâlâ içme suyu sorunu yaşıyoruz. Gelişen Türkiye'ye, büyüyen Türkiye'ye maalesef bunlar yakışmıyor.

Yollarla ilgili... Yine, duble yol konusunda... Birçok yolumuz yapıldı, yol konusunda Hükûmeti genel manada başarılı buluyoruz. Yalnız, otoyollar konusunda gerekli çalışmalar yapılmadı, otoyol konusunda şu anda on beş yıllık AKP Hükûmeti sınıfta kaldı. Edirne-Urfa'yı bağlayacak olan Niğde-Ankara otoyolu Ulukışla ile Ankara arasındaki yol maalesef yıllardır yapılamıyor. Hükûmetimizin bir an önce bu yolu programa alıp bir an önce bitirmesini bekliyoruz.

Türkiye'nin iki büyük şehri Adana ve Mersin. 2'şer milyon insanın yaşadığı Adana ve Mersin arasında -benim yaşım 47- kırk yıldır aynı yol var. Her seçim dönemi sekiz şeritli yol yapılacağı vadediliyor; 60 kilometre iki büyük şehrin arası, maalesef yeni bir yol yapılamadı, en son geçtiğimiz yaz itibarıyla sadece 8 kilometrelik bir kısmın ihalesi yapıldı. Bu yolun da bir an önce bitirilmesini, yine, aynı şekilde, yıllardır bitirilemeyen Mersin-Antalya yolunun ve tünellerinin bir an önce bitirilmesini bekliyoruz.

Hava yollarıyla ilgili... Yine, birçok havaalanı yapıldı, Türkiye'de gerekli gereksiz birçok yere havaalanı yapıldı. Nüfusu 100 bin olmayan, 50 bin olmayan birçok ile havaalanı yapıldı. Bu havaalanlarından da belki birçoğu şu anda çalışmıyor ama nüfusu 2 milyon olan Mersin'e yapılacak Çukurova Havaalanı, 2013 yılında Başbakanımızın temelini attığı ve "2016 yılında açılışını yapacağız." dediği Çukurova Havaalanı müteahhidin iflas etmesi nedeniyle yarım kaldı. Yeniden ihaleye çıkıldı, şu anda ihale sürecinde belirsizlik var, yine beklemeye devam ediyoruz. Artık yeter diyoruz, 2 milyon nüfuslu bir kenti havaalanına kavuşturun, mazeret üretmeyin. On beş yıldır ülkeyi tek başına yöneten bir Hükûmetin artık mazeret üretmeye hakkı yok.

TELEKOM'u sattınız, yıllar önce, yanlış olduğunu söylememize rağmen TELEKOM'u sattınız. Bugün İnternet ve normal telefon faturaları insanların artık cebini yakıyor. O günkü yaptığınız anlaşmaların doğru olmadığı bugün ortaya çıkıyor. Yeniden, TELEKOM'u sattığınız firmayla bir güncelleme yaparak bu mağduriyetleri sona erdirmenizi bekliyoruz.

Türkiye'de maalesef, yüksek teknolojiye gerekli yatırımlar yapılmıyor. AR-GE'ye ayrılan bütçe sadece yüzde 1. Yüzde 1'lik bütçelerle Türkiye'de ciddi yatırımların yapılabilmesi mümkün değil. 2016 yılında sanayideki yüksek teknolojili ürünlerin toplam ihracattaki payı yüzde 6,2; bugünkü payı yüzde 3,9; Avrupa Birliği ortalaması yüzde 19,4. Geçtiğimiz yılki bütçe konuşmamda da söylemiştim, Türkiye'nin son on beş yılda cep telefonuna resmî olarak ödediği para 23 milyar dolar ama Türkiye'de henüz yeni bir cep telefonu üretecek bir AR-GE çalışması veya imalatla ilgili ciddi bir çalışma göremiyoruz. Türkiye'nin kaynaklarını hep dışarıya vermeye devam ediyoruz. Bununla ilgili Sayın Bakanımızdan istirham ediyorum, bu cep telefonu bundan sonra sürekli ciddi meblağda döviz açığı vermemize sebep olacak, bunun üretilmesiyle ilgili ciddi bir yatırım, gerekirse beyin transferi yapmamızı bekliyorum.

"İlk yerli ve millî uçağımız göklerde." diye seçimlerde "billboard"lar asıldı, ben çok uçakla seyahat etmiyorum ama gidip geldiğim havaalanlarında ne yerli uçak görüyorum ne millî uçak görüyorum. "İlk elektrikli otomobilimizi ürettik." denildi, "Üreteceğiz." denildi ama şu anda maalesef, yine, ilk yerli ve millî otomobille ilgili herhangi bir çalışma göremiyoruz veya bize aktarılan bir bilgi yok.

"Ucuz konut vereceğiz." denildi, "100 liraya, 200 liraya fakir fukaraya, garip gurebaya ucuz konut vereceğiz." dediniz ama benim seçim bölgem olan Mersin'de bugüne kadar on beş yıldır bir tane toplu konut projesini hayata geçirmediniz, kentsel dönüşüm projesini hayata geçirmediniz. Mersin'de ve hiçbir ilçesinde vatandaşa 100 liraya, 200 liraya verilen bir konuta bugüne kadar rastlamadık.

Bugün "Her şeyi biz yaptık." diyorsunuz ama sizden önceki hükûmetler de İstanbul'a 2 tane köprü yaptılar, Karakaya Barajı'nı yaptılar, Atatürk Barajı'nı yaptılar. Sadece Atatürk Barajı'nın ürettiği elektrik AKP döneminde devlet tarafından yapılan bütün HES'lerin ürettiği elektrikten daha fazla.

Osmangazi Köprüsü yapıldı. Ben Sayın Bakanımıza buradan sormak istiyorum: O köprüden günlük araç garantisi verdiniz. Bugün bu köprüden günlük kaç tane araç geçiyor? Devletimiz geçmeyen araçlar için bugün o firmaya günlük ne kadar bir bedel ödüyor? Bu konuda bir açıklama yapmanızı bekliyoruz.

Sayın Başbakan "Döviz iner de çıkar da." diyor. Doğrudur, döviz iner de çıkar da tabii ama biz bunu yok sayamayız; aldığımız doğal gaz dövizle, petrol dövizle, yaptığımız ithalat dövizle, sattığımız ürünler dövizle. Onun için, bununla ilgili de gerekli tedbirleri almanızı istiyorum.

Bir kamyoncu evladı olarak -ben bir kamyoncu çocuğuyum- kamyoncuya ucuz mazot verilmesini talep ediyorum. Gerçekten, Türkiye'de bileklerinin zoruyla para kazanan bu esnaf mağdur oluyor. ÖTV'ye zam yapıldı, Maliye Bakanı çıktı ekranların karşısına şunu söyledi: "3 milyar para gelecek ama biz bunu para için yapmadık." dedi. Ben buradan soruyorum Maliye Bakanına: Para için yapmamışsanız bu zammı ne için yaptınız? ÖTV artışıyla birlikte kaskoya, sigortaya gelecek olan zamların da tedbir alınarak önlenmesini, esnafın zaten mağdur olduğunu, hurda araçlara hurda indiriminin tekrar verilmesini, çünkü hurdanın geri dönüşümle millî ekonomiye büyük bir katkısı olacak, bununla ilgili yeniden bir düzenleme yapılmasını bekliyorum.

Yine, "Çiftçiye -Tarım Bakanımız buradaydı ama herhâlde ayrıldı- ucuz mazot, ucuz gübre vereceğiz." denildi, bunun bir an önce faaliyete geçirilmesini bekliyoruz. Maalesef, bugün çiftçi boş mazot varilleriyle, ipotekli tarlalarla, ipotekli traktörlerle, para etmeyen mahsulle, dalında kalan narenciyeyle, depoda kalan elmayla ve kaderiyle baş başa. Çiftçiyle ilgili, 3 milyon hektar şu anda ekilmeyen arazi var 2002 yılına göre. 2002 yılından önce ekilen 3 milyon hektar arazi şu anda ekilmiyor, bununla ilgili de önlem alınmasını bekliyorum.

"Emekliye banka promosyonu vereceğiz." denildi ama emekli bekliyor. Taşeron bekliyor, seçimlerde söz verildi, Sayın Başbakan 750 bin taşerona kadro verileceğinin sözünü verdi ama bugün bununla ilgili sorulan sorulara bakanlarımız yine dolambaçlı cevap veriyorlar, net bir cevap vermiyorlar. On beş yıldır yönettiğiniz Türkiye'de asgari ücret 1.300 lira. Türkiye'de vatanını, milletini seven hiçbir Türk insanının 1.300 liralık bir asgari ücretle mutlu olabilmesi mümkün değil. İşsizlik resmî rakamlara göre yüzde 12 ama gerçekte yüzde 20, benim seçim bölgemde de yüzde 20'nin altında değil.

Eğitimde OECD'nin hazırladığı son verilere göre Türkiye 70 ülke arasında matematikte 49'uncu, okuduğunu anlamada 50'nci, fen bilimlerinde 52'nci sırada. Atanamayan 450 bin öğretmen, işsiz milyonlarımız var.

Hükûmetin İstanbul merkezli uyguladığı politikalardan vazgeçmesini, kaynaklarını Anadolu'ya aktarmasını... İstanbul ve Marmara nüfus yoğunluğu ve sanayi yoğunluğu olarak artık dolmuş durumda. Adana, Mersin, Niğde, Kayseri ve Konya yeni bir Marmara olmaya adaydır. Bu bölgeyi öncelikli yatırım bölgesi ilan etmesini bekliyorum.

Mersin'le ilgili vermiş olduğunuz 2002 yılından bu tarafa vaatleri kısaca özetleyeceğim, son dakikalarımı da seçim bölgeme ayırmak istiyorum. 2002 yılında bugün HDP sıralarında oturan Dengir Fırat'ı aday gösterdiniz AKP listelerinden ve Dengir Fırat Mersin'de birçok vaat verdi. Sahil bandı projelerini vaat etti hatta burada Akdeniz Oyunları sırasında gelecek sporcuların burada kalacağını söyledi. On beş yıllık AKP iktidarının sonunda henüz sahil bandının yolu bile yapılmadı; bırakın otelleri, şu anda firmaların birçoğu yatırımdan vazgeçti.

Kürşat Tüzmen geldi 2007 yılında. Sportif imajıyla ve birçok vaat verdi başta 5T olmak üzere. Mersinliler sordular: "Bu 5T ne?" dediler. "Tarım, turizm, ticaret, taşımacılık, beşincisi de Tüzmen." dedi. "Mersin kazanacak, Türkiye kazanacak." dedi ama Kürşat Tüzmen'i Mersin beş yıl boyunca İstanbul Boğazı'nı yüzerek geçmesi dışında Mersin'de görmedi, bir faaliyetini de görmedik. (MHP sıralarından alkışlar)

2011 yılında Zafer Çağlayan geldi. Yine bakanlık edasıyla birçok vaatler verdi. 5 tane serbest bölge yapılacağını, limanların, sanayinin coşacağını, hatta hızını alamadı "ABD'nin Hollywood'u, Hindistan'ın Bollywood'u varsa Türkiye'nin de Mersin'i olacak, buraya film setleri kuracağız." dedi ama Mersinliler on beş yıldır tiyatro izlemeye devam ediyorlar, ne Hollywood var ne Bollywood var.

Yine, Mersin'e verilen vaatlerden Yenice Lojistik Köyü. Tarsus Teknoloji Üniversitesi, önergeyle 405 sıra sayılı tasarıdan geri çektiğiniz Tarsus Teknoloji Üniversitesi. 1938 yılında Türkiye Cumhuriyeti devleti Anamur'a liman yapmış, daha sonra o limanın bakımını bile yapamamışız, bugün Anamur Limanı kapalı. Bunun bir an önce faaliyete geçmesini bekliyoruz.

Tarsus Devlet Hastanesi. 350 bin nüfuslu bir kentte devlet hastanesine insanlar yazın evlerinden vantilatör götürüyorlar. Ben bunu sayın bakanımıza ve bürokratlarımıza da gösterdim. Ben de resimleri de var, gösterebilirim. Tarsus Devlet Hastanesinin yapılacağı arsadaki ağaçları kestiniz, orası okaliptüs ormanlarıydı. Bugün ağaçlar yeniden büyüdü. Şu anda hastanenin oraya yapılıp yapılamayacağı hâlâ belli değil. Seçimlerde yine "billboard" asıldı, "İhaleyi yaptık." dendi, hayırlı olsun ama şu anda ne ihale görüyoruz ne hastane görüyoruz ne bir çalışma görüyoruz.

Yine, Pamukluk Barajı vardı Mersin'in kaderini değiştirecek olan bir proje. Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu 2010 yılında geldi, temelini attı ve şunu söyledi: "13 Ekim 2013 saat 13.13'te buranın açılışını yapacağız." dedi. 13 Ekim 2016 tarihinde bile henüz daha barajın bitmesi mümkün değil, 17'de de bitmesi mümkün değil, 18'de de bitmesi mümkün değil. Hükûmetin verdiği vaatleri yerine getirmesini bekliyoruz.

Vatandaşın gündemi belli. Biz seçim bölgemize gittiğimiz zaman vatandaş "Terörü bitirin. İşsizliği bitirin. Adil olun, adaletsizliğe son verin. İşe girmek için biz torpil aramayalım, torpilden bizi kurtarın." diyor. Büyük şehirlerin en büyük sorunu trafik, otopark ve çarpık yapılaşma. "Bunlara son verin." diyor.

Sözlerime son verirken buradan son bir sözüm de AB, ABD ülkelerine ve büyükelçilerine olacak. Bugüne kadar Türkiye'nin büyük şehirlerinde bombalar patladı. Yüzlerce insanımızı kaybettik. Türkiye'de 15 Temmuzda darbe girişimi yaşandı. Hiçbiriniz gelip de "Geçmiş olsun." veya "Yanınızdayız." demediniz. Ama bugüne kadar sırtını PKK'ya dayayan, PYD'ye dayayan, teröristlerle her zaman iş birliği yapan, bunlarla beraber olanların başlarına en ufak bir hadise geldiği zaman hepiniz birden gelip Türk milletine diz çöktürmeye çalıştınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) - Türk milleti yokluğa da, kıtlığa da, çaresizliğe de katlanır ama kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde hiçbir iradeye de teslim olmayacaktır diyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)