GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:34
Tarih:08.12.2016

CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Enerji Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşlerimi belirtmek istiyorum. Evet, Enerji Bakanlığı normal üreten bir Bakanlık olmaktan çıkmış, tüketen bir Bakanlığa dönüşmüştür. Biraz evvel Enerji Bakanı buradaydı ama şuna seslenmek de istiyorum, hani kayınbabası: "Su kalmadı, tulumbada su kalmadı." diyor. Ben ona şunu sormak istiyorum aslında: "Bu tulumbadaki suyu kim boşalttı?" Bu tulumbanın başında olanlardan biri de Enerji Bakanı ve Enerji Bakanlığıdır. Vatandaş dolduruyor, Enerji Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı boşaltıyor. Aslında boşaltması gereken bakanlık, Tarım Bakanlığı. Bu dolan tulumbaları boşaltması gereken bakanlık, Tarım Bakanlığı ama tam tersi oluyor Türkiye'de. (CHP sıralarından alkışlar) Kim boşaltıyor? Ulaştırma ve Enerji Bakanlığı boşaltıyor.

Şimdi, Enerji Bakanlığının politikasına bakıldığında AKP Hükûmetleri döneminde hızla kömür üretiminden, yerli kaynaklardan çıkılmış ve nereye dönülmüş? Dışa bağımlı kaynaklara dönülmüş. Aslında bu Adalet ve Kalkınma Partisi bakanlıklarından önce de başlanmış bir projeydi. Turgut Özal'la beraber doğal gazla başlatılan bir projeydi ve dışa bağımlı hâle getirilen bir enerjiden bahsediyoruz, elektrik üretiminden bahsediyoruz. Nedir bu kaynaklar? Hepimizin bildiği gibi petrol, doğal gaz, kömür, hidroelektrik, nükleer ve yenilenebilir enerji kaynakları. Bunların her birini tek tek incelediğinizde Türkiye'nin durumu çok açık ve net şekilde ortaya çıkmaktadır. Bakın, AKP hükûmetleriyle beraber doğal gazla üretilen elektrik enerjisi yüzde 50'leri bulmuştur. Bu yanlışı fark ettiler. Niye fark ettiler? Çünkü, dışa bağımlılık artmış, cari açık artmış ve Türkiye'nin bugün yaşadığı sıkıntıların temel nedeni de enerjinin dışa bağımlı olmasından kaynaklanıyordu. Elektrik üretiminde yüzde 50'lere varan doğal gaz üretimi sonucunda bu noktaya gelmiştik, bugünlerde biraz daha geri dönüyoruz, hidroelektrik santraller doğal gaz santrallerinden üretilen elektriğin önüne geçmek üzere. Burada, tabii, hidroelektrik santrallerini de ikiye ayırmak lazım aslında: Barajlardan üretilen elektrik, bir de dereler üzerine yapılan santrallerden üretilen elektrik var ki dereler üzerinde yapılan santrallerden üretilen elektriğin hiçbir kıymeti olmadığını verilere bakarak çok rahatlıkla görebiliriz arkadaşlar.

Bir başka konu: En ucuz elektrik kaynağı hidroelektrik santraller, ortalama 7 kuruşa mal oluyor bu santrallerden üretilen elektrik ama vatandaşa bugün elektriğimiz 38 kuruşa satılıyor, bu zamdan önceki rakam 38 kuruştu. Bu satılan elektriğin içerisindeki kayıp kaçakları, diğerlerini ötelediğinizde elektrik 21 kuruştan dağıtım şirketlerine veriliyor. Yani, 7 kuruş nerede, 21 kuruş nerede? Bunun nedeni de doğal gaz alım garantileri nedeniyle verilen sözlerden devletin zarara uğratılmasından, vatandaşın zarara uğratılmasından kaynaklanıyor. Doğal gazla üretilen, petrolle üretilen elektrik yanlışından dönmek için bir başka yanlışı daha yapıyorsunuz, nükleer santrali Türkiye'nin gündemine soktunuz, iki tane ihale yaptınız; vaktim yeterse onlardan da bahsetmek istiyorum.

Enerji kaynaklarımız genelde 3 ülkeden alınıyor: Rusya'dan alınıyor, İran'dan alınıyor, Azerbaycan'dan alınıyor. Rusya'yla yaşadığımız bu uçak krizinin bize ders olması gerekiyor ve enerji kaynaklarımızı ne yapmamız gerekiyor? Çoklandırmamız yani farklı farklı ülkelerden almamız gerekiyor.

Evet, biliyor musunuz, Türkiye şu anda 35 tane Avrupa ülkesinin konutta alım gücü bakımından en pahalı elektriğini kullanıyor? Sanayi de bu zamlardan önce 5'inci sıradaydı, bugün orada da rekoru kırdınız, birinci sıraya yükseldiniz. Yaptığınız hep birinci sıralar vatandaşın cebinden biraz daha ne kadar parayı çekeriz, bu. Paylaşıyorsunuz, bu sıraları paylaşıyoruz, övgüyle bahsediyorsunuz.

Biraz sonra AKP milletvekilleri gelecektir kendi grupları adına konuşmaya. Bürokratların verecekleri, ellerine verecekleri konuşma metinlerinde "Şu kadar baraj yaptık." diyecekler, "Şu kadar termik santral yaptık." diyecekler, "Elektrik üretimimiz buradan buraya çıktı." diyecekler. Biliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti tarihini incelediğinizde, onar yıllık periyotlara baktığınızda, elektrik üretiminin bir önceki on yılın dışındaki on yıllardan daha geride olduğunu görüyoruz. Yani öyle övgüyle bahsedilecek bir üretim geliştiremediniz. O Hükûmetlerin tümü, vatandaşın "Yol, su ve elektrik olarak geri döner." dediği, ödediği vergilerden yapılmıştır; sizin yaptığınız tüm tesisler özel sektör tarafından yapılmıştır, vatandaşın cebinden yapılmıştır. Vatandaş elektriği tüketirken de parasını ödüyor, yolunuzdan geçerken de parasını ödüyor, tünelinizden geçerken de parasını ödüyor; siz yapmadınız, hepsini vatandaş yapıyor bunların. (CHP sıralarından alkışlar)

Kayıp kaçağa bakıyorum; evet, kayıp kaçak siz iktidara gelmeden önce yüzde 19 civarındaydı, bugün yüzde 16. Kayıp kaçağın yüksek olduğu dağıtım bölgelerinde kayıp kaçak hâlen o yüksekliğini koruyor, en ufak bir proje geliştiremiyorsunuz kayıp kaçakta.

Bir de dünyada bunun literatürü "kayıp"tır, "kaçak" yoktur. Türkiye'de bir de "kaçak" kelimesini eklediler bunlara, kaçak kelimesini eklediler. Dünyada ortalama kayıp oranı yüzde 8, Avrupa'da yüzde 6'yken Türkiye'de yüzde 15 arkadaşlar. Elektrik üretimimizin birçoğu kaçak elektriğe gidiyor. Aslında kaçak elektriğin nedenlerini de konuşmak lazım. Burada "Kaçak kullanıyorsunuz." diye sadece vatandaşı suçlamamak lazım.

1.300 lira ücret alan bir vatandaşın 120 lira elektrik faturasının 60 lirasını, 70 lirasını devlet kesiyor; "TRT payı" diyor, "kayıp kaçak" payı diyor, "dağıtım şirketleri payı" diyor, bunun gibi birçok payı ekleyerek cebine dalmış vatandaşın, ne varsa yutup gidiyor bu Enerji Bakanlığı.

21 dağıtım şirketine bölündü ülke. 21 dağıtım şirketini 15.8 milyar liraya özelleştirdiniz, 15.8 milyar dolar. Enerji Bakanı yok, bürokratlar burada, 15.8 milyar dolarla 1 liralık termik santral yapılmadı, 1 liralık hidroelektrik santral yapılmadı, 1 liralık elektrik üretecek tesis, yatırım yapılmadı. Yatırımı kim yapıyor? Özel dağıtım şirketlerinde vatandaş yapıyor. Eğer o özel dağıtım şirketi bir direk dikmişse, bir metre tel çekmişse, bir trafo yapmışsa vatandaştan bunun parasını çatır çatır alıyor, bir de peşin alıyor -tarifeye yansıtıyor- artı, bütün hizmet alımlarını da kendi yandaş firmalarından alarak o yatırımın doğru bir şekilde kullanılmamasına, yandaşlarına aktarılmasına neden oluyor.

Evet, bir de nükleer santral işimiz vardı, bunu da söylemek istiyorum. 38,3 milyar dolar iki nükleer santralin bedeli. Ne dedik? Elektrik 7 kuruşa mal oluyor bu ülkede. Alım garantisi verdikleri fiyat 11 cent, bugünkü parayla 35 kuruş. 7 kuruşa mal olan bir elektriğin 38 kuruşa satıldığı bir ülkede 38 kuruşa alınacak bir elektrik bu vatandaşa kaça satılır? Hani dedim ya, 15,8 milyar dolar özelleştirmeden sağladıkları para. Bir termik santral kursaydılar 9.200 megevat elektrik üreten, 6 milyar dolar bunun fiyatı. Bunlar aynı üretimi 38 milyar dolara yaptırıyorlar, 38 milyar dolara, tam 6 katına yaptırıyorlar. Onun kaynağı yabancı, ham maddesi yabancı, bakımı yabancı, yedek parçası yabancı; çevreyi falan konuşmuyorum ama termik santralin bütün kaynakları yerli, kömürü de yerli, işletmesi de yerli, bakımı da yerli arkadaşlar.

Türkiye'nin tüm enerjisini tükettiniz, tüm enerjisini tükettiniz, enerji bırakmadınız Türkiye'de. Bırakın buraya gelip övünmeyi, şu vatandaşın cebinden elinizi çekin. Üretilecekse yerli kaynaklardan üretelim diyorum, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)