| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 10.12.2016 |
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çok teşekkür ediyorum.
Özellikle, uzman jandarma özlük hakları konusunda, 1989'da açılan uzman jandarma okulu 2012 yılında kapatılarak uzman jandarmaların teminine son verilmiştir. Kadroların kapatılması ve teminlerinin sonlanmasıyla birlikte, uzman jandarmaların mali ve özlük haklarına ilişkin çeşitli vasıtalarla yaptıkları başvurularda büyük bir artış gözlenmektedir. Uzman jandarmalıktan astsubaylığa geçiş şartları, Uzman Jandarma Kanunu ve Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliği'yle düzenlenmiştir. Bu şartlar: Fakülte, yüksekokul veya yüksekokullardan, meslek yüksekokullarından mezun olmak, 28 yaşından gün almamış olmak, sicil notlarının ortalaması yüzde 90 ve yukarısında olmak, yönetmelikte öngörülen sınavlarda başarılı olmak ve yönetmelikle düzenlenen ahlaki disiplin şartlarını taşımaktır.
Hâlen Jandarma Genel Komutanlığında 20.691 uzman jandarma görev yapmaktadır; bunlardan 6.807'si eğitim şartlarını karşılamaması sebebiyle, kalanların 2.067'si sicil şartını karşılamaması sebebiyle, kalanların 8.803'ü ise 31 yaşın üzerinde olması sebebiyle astsubaylığa geçirilemeyecek durumdadır. Astsubaylığa geçiş şartlarını taşıyan, teklifi yapılan astsubaylığa geçiş yaşının 31'e yükseltilmesi hâlinde -ki bunu yükselteceğiz- 3.014 uzman jandarma mevcuttur. Uzman jandarmaların özlük haklarına ilişkin olarak da 2002 yılından günümüze kadar ek göstergeleri 2.200'den 3 bine yükseltilmiş, yan ödeme kararnamesiyle maaşlarda artış yapılmış, ön lisans ve üzeri eğitim görmüş personelin 1'inci derecenin 4'üncü kademesine kadar yükselebilmesine imkân sağlanmıştır. Aynı zamanda, bunların bir bölümüyle ilgili, Adalet Bakanlığının da ortaya koyduğu yeni bir çözüm söz konusudur. O çözümün de özellikle yani 676 sayılı KHK'yla, Adalet Bakanlığı bünyesinde ceza infaz koruma memuru olarak istihdam edilmelerine yönelik "3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'na tabi olarak en az iki yıl süreyle uzman erbaş statüsünde çalıştıktan sonra 20/10/2016 tarihine kadar kendi istekleriyle sözleşmelerini feshetmiş olup, sözlü sınavın son başvuru tarihi itibarıyla 35 yaşını doldurmamış olanlardan yaş ve merkezî sınav şartı hariç, infaz ve koruma memuru olarak istihdam edilebilmeleri..." Yani hem bize ait bir 31 yaş büyütmesi olacak hem de bu arada Adalet Bakanlığı da bu konuda yeni bir süreç ortaya koyacaktır.
Yine, bunun yanı sıra, özellikle fazla mesai ücretleri konusunda Emniyet teşkilatımızdan sizin de sorduğunuz gibi bir talep gelmektedir. Şu açıktır: Bugüne kadar taltif müessesesiyle belki bu getirildi ama bir aydan beri biz de bu "Fazla mesai ücretleri konusunda ne yapabiliriz?"in üzerinde çalışıyoruz. İçişleri Bakanlığı olarak, Emniyet teşkilatı olarak "fazla mesai ücretleri" olarak nitelendirilmesinin daha doğru olabileceği kanaatini taşıyoruz çünkü taltif müessesesiyle aslında belki bu biraz dengelenmeye çalışılmış ama sürekli bir taltif müessesesiyle beraber bunu getirmek, taltifi kendi mecrasından, orijininden çıkarıp sürdürülebilir bir hâle getirmenin de doğru olmadığı kanaatindeyiz. Taltif daha istisnai olmalıdır ama fazla mesai... Burada fazla mesai haklarının koruyuculuğunu ortaya koyabilmelidir düşüncesi içerisindeyim.
Yine, bunun yanı sıra "Bu savcı ve hâkimler, bu tutuklanan belediye başkanları ve milletvekilleri ne kadar FETÖ'cüdür?" Bunlarla ilgili doğrusu bir araştırma yapmış değiliz ama bunlarla ilgili de araştırmayı yapabiliriz düşüncesi içerisindeyim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Astsubaylığa hak kazanan çocuklar vardı ya... Astsubaylığa hak kazanıp da başlamayan çocuklarla ilgili bir şey var mı?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Yine "Emniyet araçlarına Osmangazi ve Yavuz Selim Köprülerinden bir geçiş niye yasaklanmıştır?" Bu konuda şunu söyleyebilirim: Yani, bunun nasıl bir anlamı olduğunu, inanın, ben de biliyor değilim. Yani, şimdi arkadaşlarımıza da söyledim, bunu ben de okudum ama yarın sabah İstanbul'da tüm mülki amirlerle ve tüm Emniyet camiasıyla yaklaşık on-on iki saatlik bir toplantımız var, ben de bunu, bu soruyu oraya saklamış idim yani "Neden böyle bir şeye gerek duydunuz?" Muhakkak, belki arkadaşların düşündükleri ve bize yansımayan bir şey vardır, onu gidip kendileriyle bir değerlendirme yapacağım ama mantıksız bir şeyin de sürdürülebilmesinin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.
Ben diğerlerine isterseniz...
"Bu olağanüstü hâller niçin mitingleri engelliyor?" Şimdi, bakınız, bu önemli, özellikle muhalefet partisindeki arkadaşlarımın bunu cankulağıyla dinlemesini isterim. DEAŞ, PKK ve yurt dışından FETÖ, sürekli olarak, kalabalık yerlere, özellikle siyasi parti mitingleri ve bunun yanı sıra da bu tip sendikal örgütlenmelerin ortaya koyduğu mitinglere -buralarda- eylem yapacağına yönelik ihbar ortaya koymaktadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - AKP yapıyor ama...
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bunu bütün siyasi partilere yapıyorlar. Ama, şunu söyleyeyim: Bu bir engelleme için değil. Yani, biz, özellikle siyasi partilerimizin hayatın olağan akışı içerisinde yapabilmeleri gereken her şeyi, sivil toplum örgütlerimizin yapabilmeleri gereken her şeyi yapmalarını istiyoruz, bizim görevimiz de bu zaten ama bazen öyle bir tablo ortaya getiriliyor ki yani bir taraftan DEAŞ... Mesela on beş yirmi gün bir durdular, şimdi yine bu süreç içerisinde de çok ciddi ve üst üste bu konuda ihbarlar alıyoruz, özellikle kalabalık ve toplu yerlere.
Takdir edersiniz ki 15 Temmuzdan sonraki bu süreçte ülkenin içerisinde bulunduğu durumu farklı bir noktaya çevirmek istiyorlar. Biz de bu konuda, tüm bunlarla değerlendirme yaparak... Birçoğuna da veriyoruz. Bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisinin istediği hiçbir miting konusunda en ufak bir engellememiz söz konusu değildir. Tam tersi, arkadaşlarımız her yerde onlarla beraber irtibatta bulunarak... Çünkü bu bizim ortak derdimiz, siyasi hayatımızı tehdit ediyorlar. Siyasi hayatımızı tehdit ettikleri için de bu konuda hem onların tehdidine pabuç bırakmamamız lazım yani buna göre siyasi hayatı kısıtlamamamız lazım hem de hep beraber karşı tedbirleri almamız lazım.
KESK'e de birtakım yerlerde veriyoruz ama bazı yerlerde veremiyoruz. Onun da kendine ait biraz önce bahsettiğim sebepleri var.
Şu soruya da cevap verip kapatıyorum. DEAŞ: 2016'da yapılan operasyonlarda 3.321 gözaltı ve 1.289 tutuklama ve hâlâ her gün Türkiye'nin her noktasında FETÖ, PKK, DEAŞ konusundaki hassasiyetimiz ve bunların ülkemizin huzurunu bozması konusundaki güvenlik görevlilerimizin ve yargının ortaya koymuş olduğu süreç devam etmektedir.
Teşekkür ediyorum.