GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:3
Tarih:03.10.2012

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle yeni yasama yılının hayırlı olmasını temenni ederek konuşmama başlamak istiyorum.

Bugün, çalışma hayatımızın yıllardır beklediği Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı'nın nihayet gündeme geldiğini görmekten Çalışma Bakanı olarak da büyük bir mutluluk, memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Hayırlı olmasını diliyorum ve bu vesileyle de yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Çalışma hayatıyla ilgili son on yıllık dönem içerisinde AK PARTİ İktidarı olarak çok önemli düzenlemelere imza attık. Bunlardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

İş Kanunu bu dönem içerisinde yasalaştı, sosyal güvenlik reformu bu dönem içerisinde gerçekleştirildi, genel sağlık sigortasına geçildi, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nı çıkardık,  intibak düzenlemesini gerçekleştirdik, kamu görevlileriyle toplu sözleşme yapma imkânını sağlayan yasal düzenlemeyi -Anayasa'ya uyum yasasını- gerçekleştirdik, istihdam paketleri gerçekleştirildi ve 2023 vizyonu çerçevesinde yüzde 5 işsizlik hedefiyle istihdam stratejisi düzenlemesi Bakanlık bünyesinde gerçekleştirildi. Bugün de sendikal mevzuatımızla ilgili önemli bir düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz. Eğer şartlar ve Meclis takvimi, çalışma düzeni mümkün kılabilirse "alt işveren" dediğimiz taşeron uygulamalarıyla ilgili düzenlemeyi de huzurlarınıza getirip oradaki uygulamalardan kaynaklanan emeğin sömürüsüne dönük yanlışlar, eksiklikler varsa onların da ortadan kaldırılmasını inşallah hedeflemiş bulunuyoruz, Bakanlık mutfağında bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Değerli milletvekilleri, az önce konuşma yapan arkadaşlarımız sendikacılık veya sendikal hareketlerin nereden doğduğunu, hangi ihtiyaçtan dolayı bu noktaya geldiğini ve emeğin hakkının, alın terinin korunmasıyla ilgili verilen mücadeleleri tarihî seyir içerisinde sizlere takdim ettiler. O konuda tekrar zamanınızı almamak adına bir tarihsel seyri huzurlarınıza getirmek istemiyorum fakat cumhuriyet döneminde, gerek 1936 gerek 1947 gerekse sendikal hareketlerin kurumsallaşması diyebileceğimiz 50 sonrasındaki çalışmalar, 61 Anayasası'nda sendikal hareketlerle ilgili, faaliyetlerle ilgili düzenlemeler, 63'te çıkarılan 274, 275 sayılı Yasalar ve 1980  ihtilali sonrasında 2821, 2822 sayılı yasalar bu tarihî süreci ortaya koymaktadır. Yirmi dokuz yıldır 2821, 2822 sayılı Yasa bünyesinde köklü bir değişiklik ne yazık ki gerçekleştirilemedi.

Aslında geç kalınmış bir düzenleme. Burada eleştiride bulunan arkadaşların eleştirilerine saygı duyuyoruz fakat çok kolay bir alan olmadığını da bilmemiz gerektiği inancı içerisindeyim yani işveren ve işçi kesimlerini, işçi sendikaları ile işveren sendikalarını bir araya getirip bu konuda ortak bir mutabakat, bir diyalog çerçevesinde bu sorunun çözümü bugüne kadar bakanlık yapmış olan bütün arkadaşlarımızı meşgul ettiği gibi, o arkadaşlarımızın zamanlarının en güzel bölümlerini bu hususa teksif etmelerine rağmen çözümün  çok kolay olmadığını belirtmek istiyorum. Fakat bu dönem içerisinde, yirmi dokuz yıldır köklü bir değişikliğe uğramayan bu yasayla ilgili ilk kez tarafların yoğun katılımıyla, defalarca bir araya gelerek sendikal mevzuatın düzenlemesi gerçekleşiyor. Türkiye için ve endüstriyel ilişkilerimiz açısından, ekonomimiz açısından, kayıt dışılık açısından, hangi açıdan ifade ederseniz edin son derece önemli bir düzenlemedir bu düzenleme ve bu düzenleme bir başka ifadeyle de bir zorunluluktur, mutlaka bir an önce gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ayrıca 350 bin işçimizin -yani 2012 Ocaktan bugüne toplu sözleşme gerçekleştiremeyen işçilerimizin de sayısı 350 bine ulaşmış bulunuyor- gözünün kulağının yüce Mecliste olduğunu da belirtmek istiyorum.

Şimdi, bu yasa ile ilgili değerlendirme yapan arkadaşlarımız, yasada işte bir vesayet var, Sayın Başbakanımıza atıfta bulunarak bu yasal düzenlemenin işte şu şekilde, şu şekilde geldiği şeklinde bir yol haritasını ortaya koymaya çalıştılar. Son derece yanlış olduğunu burada ifade etmek istiyorum. Şundan dolayı: Bakanlar Kuruluna biz bu düzenlemeyi sevk ederken -nasıl olduğunu bütün milletvekili arkadaşlarımız biliyor- Bakanlar Kurulunda yapılan değerlendirme neticesinde? Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen yasayı da biliyorsunuz, alt komisyonda yapılan düzenlemeleri de biliyorsunuz, ana komisyonda yapılan değişiklikleri de biliyorsunuz.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Bilmedikleriniz var Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi Genel Kurul safhasına geldi, burada da yapılan değişiklikler önünüze önergelerle gelecek. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum: Bir vesayet, bu konuda bir dayatma söz konusu olsaydı bu bahsettiğimiz yolculukta bu değişiklikler olmazdı, nasıl geldiyse o şekilde bunlar gerekleştirilir idi.

İZZET ÇETİN (Ankara) - 7 tane bakan niye imza koymadı Sayın Bakan?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Tam aksine, doğruyu, gerçeği, endüstriyel ilişkilerimiz açısından yararlı olanı arama içerisindeyiz, bu arayışın içerisindeyiz. Bu arayışın içerisinde yalnız Bakanlık olmak yeterli değil, Bakanlık olarak bizim istememiz?  Efendim, AB Sosyal şartı, ILO normları çerçevesinde bu düzenleme mükemmel olsun, bu ifade edilebilir ama netice itibarıyla geliyorsunuz, işçi ve işveren kesimleriyle karşı karşıyasınız, bunların uzlaşısını sağlayacaksınız. Bu çerçevede bu süreç içerisinde değişiklikler gerçekleştirilmiştir, yoksa keyfî olarak, Bakanlık olarak, siyasi irade olarak bizim bu olaylar üzerinde bir dayatmamız, bir olmazsa olmazımız şeklinde bir yaklaşımımızın olmadığının ifadesinde yarar var diye düşünüyorum.

Şimdi, AB 19'uncu fasıl açısından olaya baktığınız zaman -ki açılış kriteri olan bir yasayı görüşüyoruz- şimdi burada "İş yeri ve meslek sendikacılığı serbest olmalı." diyor. Peki ülkemiz şartları açısından baktığınız zaman gerek işçi sendikaları gerek işveren sendikalarıyla defalarca bu konuyu biz bir araya getirdik, hatta önerdiğimiz taslakta da iş yeri ve meslek sendikacılığı da söz konusuyken, öteden beri Türkiye'de iş kolu sendikacılığı esas olduğu için bu konuda sıcak bakılmadığını burada belirtmek istiyorum. Federasyon, efendim bir ara kademe yani iş yerlerinin üst kuruluşu iş kollarının oluşturduğu üst kurul ise konfederasyon. Federasyon olabilir ama biz de taraflarla bir araya geldiğimizde bu konuda bir talebin oluşmadığını da burada belirtmek istiyorum; yoksa, Hükûmet olarak bu ve benzeri konularda bir dayatma içerisinde olmadığımızı da tekrar tekrar belirtmek istiyorum.

Şimdi, sendikalı işçi sayısıyla ilgili burada bir beyanda bulunuldu. Sendikalı işçi sayısı 600 bin değil, şu anda kayıtlarımıza göre 937.810 sendikalı işçimiz var ve toplam çalışanlar içerisindeki oranı da yüzde 8,44'e tekabül etmektedir.

Şimdi bu yasa ne getiriyor? Çok şey söylenebilir, çok şey konuşulabilir. Nitekim burada ifade edildi ama en önemli getirdiği şey şu: Bakınız bugün beyan esasına dayalı, bizim Çalışma Bakanlığındaki verilere göre toplam işçi sayısı 5 milyon 398 bin. Sendikalı işçi sayısı ise 3 milyon 232 bin, sendikalaşma oranı ise yüzde 59,88, yüzde 60 şu anda sendikalaşma oranı var, şu andaki tablo bu. Beş yıldır belki bunu söylüyoruz. Diyoruz ki: "Bu sanal tablodan, bu sanal âlemden gerçek tabloya geçelim." diye ifade ediyoruz. Nedir peki, gerçeği nedir bunun? Gerçeği toplam işçi sayısı yani sendikalı olabilecek olan işçi sayısı şu anda 11 milyon 110 bin 104, sendikalı olabilecek işçi sayısı. Sendikalı işçi sayısı 937,810, sendikalaşma oranı ise yüzde 8,44.

Bu yasa ne getiriyor? Bu yasa bu sanal rakamlardan bizi kurtarıyor, bizi gerçek rakamlarla buluşturuyor. Hiçbir şey olmasa, bu sanal âlemden endüstriyel ilişkilerimizi, çalışma hayatımızı kurtarmanın yeterli -artarlı bile-olacağı düşüncesi içerisindeyim çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanları ve bakanı olarak buraya çıkıp bu sanal rakamları söylemek hiçbir bakanın içine sinmemiştir ama yıllardır, onlarca yıldır bu rakamlar böyle ifade edilir, olmayan sendikalı işçi burada ifade edilir, olmayan çalışma hayatındaki rakamlar burada ifade edilir. İşte, bunun için bu düzenlemeyi geldiğimiz ilk günden beri gerçekleştirme hususunda büyük bir çaba içerisindeyiz ama zorluğunu da az önce ifade ettim, bu işin tarafları var. Çalışma Bakanlığı layüsel? Hiçbir bakanlık öyle değil mutlaka ama Çalışma Bakanlığının bir farklı yönü vardır. Onun ortakları var, işçisiyle işvereniyle ortakları var. Bu yönüyle oturup bir diyalog çerçevesinde konuları çözüme ulaştırma konusunda saatlerimizi günlerimizi verdiğimizi, burada muhalefetiyle iktidarıyla her işin içinde olan çok değerli arkadaşlarımız bilmektedirler.

Şimdi, bir diğer konu, 850 bin işçi? Süleyman Bey örnek verdiler burada, yüzde 10 barajı var şu anda. Bir tarafta yüzde 10 barajı var, diğer tarafta ise Sosyal Güvenlik Kurumu verilerini esas alacaksınız diyor, kanunumuzun şu andaki düzenlemesi bu. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerini esas aldığınız zaman 11 milyon çalışanınız var, yüzde 10 barajına bunu vurduğunuz zaman şu andaki sendikalı işçi sayımız da yeterli bir düzeyde olmadığı için birçoğu bu yüzde 10 barajının altında kalıyor ve yetkisiz duruma düşüyor sendikalar. İşte bu çelişkiyi ortadan kaldırmaya dönük bir düzenleme getiriyoruz.

Şimdi, şöyle bir örnek çok doğru olmaz diye düşünüyorum: 850 bin işçi var Türkiye genelinde iş kolunda, bunun yüzde 10'u 85 bin yapıyor. Doğru. Peki, bu düzenlemeyle şu anda yüzde 1'i kaç yapıyor? Yüzde 1'i de 8.500 yapıyor. Herhâlde, 8. 500, 85 binden çok küçüktür. Yani "Bu düzenleme yanlıştır." demek? Sendikaların sendikalı üye sayısını artırma olayları -sendikanın gayreti, çabası, üye sayısını artırma olayı- başka bir şeydir -o konuda başarısız olmuşsa o sendikaların kendilerini sorgulaması gerekiyor- ama?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Kanunları değil, yasaları değil... 

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - ? 85 bin olan iş kolu barajını 8. 500'e indiriyorsanız, bu farklı bir şeydir, bu sağlıklı bir düzenlemedir, doğru bir düzenlemedir. Onun için, bu kadar büyük bir farkı, 10 kat farkı görmezlikten gelmek doğru olmaz inancı içerisindeyim.

Evet, barajla ilgili ters bir şey yok. Yani "Aşağıdan yukarıya artış var." diyorsunuz değil mi? Ana baraj yüzde 3 ve geçici maddelerle eğer önergeler kabul edilirse, sizlerle de istişare edeceğiz, yarın da görüşeceğiz, "diyalog" diyorsunuz, sosyal taraflarla diyaloğu gerçekleştirdik, o diyaloğun neticesi bu yasa buraya geldi. Parlamentoda grupların ben tümünü ziyaret ettim, gruplara gittim, ziyaret ettim, bilgi verdim, paylaştım yasanın ne getirip ne götürdüğünü; hatta, bazı önergeleri de örnek olsun diye verdim ve benzer önergeleriniz var ise bu önergeleri değerlendireceğimizi de ifade ettim. Yarın sabah erken saatlerde, tekrar, Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin temsilcileriyle, gerçekten önerileri varsa bu önerileri sendikaların -gerek işçi ve işveren sendikalarının- teknik heyetiyle yapacağımız toplantı öncesinde o bilgiyi de alır isek? Yani bu yasa milletin yasası, bu yasa Faruk Çelik'in, bu yasa Çalışma Bakanının, bu yasa Adalet ve Kalkınma Partisinin veyahut da Cumhuriyet Halk Partisinin, MHP'nin, BDP'nin yasası değil ki, bu yasa 75 milyonun yasası; dolayısıyla en mükemmel olma konusunda gayret içerisindeyiz ve samimiyiz bu konuda. E, bunu yaparken, tek zorluğumuz var, işçiyle işvereni bir yerde buluşturmak gerekiyor. Nedir buradaki zorluk? 0-5 arasında. Sendikalarımızın bazıları diyor ki: "Baraj sıfır olsun." işverenimiz de diyor ki: "Baraj 5 olsun."

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - "Sendika olmasın." diyorlar.  

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) E, şimdi, burada sorumluluğu üstlenmişseniz, bu sorumluluğun çerçevesinde söyleyeceğiniz başka şeylerdir ama sorumluluğunuz yok ise tabii ki "Çözün gitsin." diyebilirsiniz. "Çözün gitsin"i bir tarafı yıkmadan, hiçbir yeri yıkmadan halletmekten geçiyor. İşte bugün yaptığımız bu. Endüstriyel ilişkilerimizi tahrip etmeden, bozmadan, büyük bir uzlaşı çerçevesinde işçimizin örgütlenmesi ve işçimizin örgütlenmesinin önündeki engelleri kaldıracak, onu örgütlenmeye teşvik edecek bir düzenlemeyi getirirken, işverenimizin de endişeleri, uluslararası rekabette onu zor duruma düşürmeyecek, onu sıkıntılı duruma düşürmeyecek bir düzenlemeyi getirmeniz gerekiyor ki bütün bu çalışmaların, bu çabaların amacı bir yerde buluşturmaktır ki büyük ölçüde de bunu gerçekleştirdiğimiz için gerçekten büyük mutluluk duyuyorum.

Üyelik basitleşiyor, istifa basitleşiyor, noter şartı kalkıyor, sendika kurma kolaylaşıyor,        yani bir çok önemli değişiklikler var, bunları maddeler görüşülürken veya bölümler hâlinde yaptığımız görüşmelerde de ele alabiliriz, onun için vaktinizi almak istemiyorum.

Burada işçi ücretleriyle ilgili temas edildi. Yine, emekçi arkadaşlarımızla oturduk, asgari ücretin enflasyonun 2 katı kadar artırılması konusunda mutabakata vardık. İşverenimiz de imza attı buna, işçimiz de imza attı ve birlikte, beklenen 3+3 iken, biz Hükûmet olarak 12+12,37 düzeyinde asgari ücrette bir artış gerçekleştirdik. Toplu sözleşmelerde hiçbir çalışanımız, hiçbir emekçimiz enflasyona ezdirilmemiştir. Bu rakamlar açıktır, bütün kamuoyu tarafından, bütün kesimler tarafından da net olarak bilinmektedir.

Az önce burada ifade edilen?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Yüzde 28 zam mı  yaptınız? Doğal gaza gelen zammı verdiniz mi?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -Tabii, toplu sözleşme dönemleri geliyor?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Ee, arkasından zam yapıyorsunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - ?sizin bahsettiğiniz konuların hepsi görüşülecek; masa, özgür bir masa orada.

Gerek kamu çalışanlarıyla konuşurken gerek işçi sendikalarımızla bir araya geldiğimiz zaman, saatlerce, günlerce bu tartışmaları yapıyoruz ve netice itibariyle bu konuda hiçbir zaman emeğin aleyhine olacak, bir düzenlemeye imza atmadığımızı da burada Hükûmet olarak ifade etmek istiyorum.

Az önce bir siteden değerli milletvekili arkadaşımız bahsettiler, doğrusu ben yeni bilgi sahibi oldum, bilemiyorum. O bilgileri kendilerinden alıp onun da takipçisi olacağımızı buradan belirtiyorum.

Tekrar bu Toplu İş İlişkileri yasası.. Ki, biraz önce grupların da mutabakatı oldu, 4 grup olarak bu tasarının başlığının değişmesi konusunda güzel bir mutabakat oldu. Ben bütün gruplara teşekkür ediyorum.

80 küsur maddeden oluşan bu önemli düzenlemenin, 2 yasanın bir araya getirilerek, 153 maddeden 83 maddeye düşürülen bu önemli düzenlemenin -çalışma hayatımızı çok ilgilendiren bu düzenlemenin- hayırlı olmasını dilerken, katkı sağlayacak olan bütün arkadaşlarıma da öncelikli olarak teşekkürlerimi sunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Faruk Çelik'e teşekkür ediyorum.