| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 12.12.2016 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Dün, önceki gün ve bugün kaybettiğimiz şehitlerimizi rahmetle anıyorum, kendilerine rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar, sağlıksız bir ortamda sağlık bütçesinden bahsedeceğiz, sağlıktan konuşacağız. Bu arada bir hakkı da teslim etmem lazım. Bütçe görüşmelerinden bugüne kadar grubumuz çok büyük bir hassasiyet içinde bütçe görüşmelerine katıldılar, güzel öneriler sundular; ben grubumuza bir alkış rica ediyorum, hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar) Şu anda Genel Kurulun çoğunluğu bizde. Çok teşekkür ediyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, bir ülkenin kalkınması ve gelişmesinin ana unsurunun başında sağlık gelir, sağlık çok önemli bir unsurumuzdur. Sağlık hizmetleri alanlarını güçlendirerek halkın sağlığını koruyan, geliştiren politikalar uygulayan ülkelerin demokrasileri de, insan hakları da güçlü olur. Sağlıktaki olumsuzluklar ise o ülkenin demokrasi ve insan hakları karnesine düşük not olarak yansır. Sağlık Bakanlığına, şimdi görüştüğümüz bütçesine, bütçenin hizmet kalemlerine ve 2002'den bu yana iktidarınızın uygulamalarına ve sağlık kuruluşlarında yaşananlara baktığımız zaman Türkiye'nin sağlıkta sınıfta kaldığını görürüz. Yani, on dört yıldır her gelen bakanın "Sağlıkta reform yaptık." diye övünmesinin hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur, gerçeklerle çelişmektedir.
Ülkemizin sağlık sisteminin odak noktasında ne yazık ki insan değil, rant vardır. Sağlık bir kamu hizmeti olmaktan maalesef çıkmıştır. Sağlıksız bir sağlık politikası vardır. Yurttaşlarımız, paralarına göre sağlık hizmeti alabilmektedir. Yurttaşlarımız, maalesef ekonomik durumlarına göre Türkiye'de sağlık hizmeti alabilmektedir. Katkı payı, bunun sadece bir örneğidir. Oysa, tıpkı eğitim, sosyal güvenlik gibi sağlık hizmetleri de parasız olmalıdır; sosyal devlet olmanın gereği de budur değerli arkadaşlarım.
Cumhuriyet Halk Partili olarak biz bunu savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz. Yine biz, teşhis ve tedavi hizmetlerinde uluslararası tekellerin medikal araç gereçleri ve ilaçları üzerinden kurdukları rant düzenini yıkacağız. Sağlığın bütün alanlarındaki taşeronlaşma sistemini ortadan kaldıracağız. Bu, bizim önemli hedeflerimizden bir tanesi.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetler bir taraftan hasta olanlara sağlık hizmetleri sunarlar ama diğer taraftan da yurttaşlarımızın koruyucu sağlık politikalarıyla hasta olmamalarını da sağlarlar. Bunun için kademeli sağlık hizmetlerinin sağlıkta finansman modelinin ve hizmet sunumunun hizmet alanlar ve hizmet verenler açısından organize edilmesi çok önemlidir. Özellikle aile hekimliği sisteminin ve tıp fakültesi hastanesi hizmetlerinin kalitesinin yükseltilerek yaygınlaştırılması şarttır. Bugün sayıları 85'i bulan tıp fakültesindeki okullarımızda maalesef çoğu öğrencilerimiz kadavra görmeden okuldan mezun olmaktadırlar.
Sağlığın sadece büyük il ve ilçe merkezlerinde değil kırsal alanlarda da kurumsal olarak örgütlenmesi temel bir görevimizdir. Hastalarımız kırsaldan şehir merkezine gelirken maalesef can kaybetmektedir. Yoğun bakım hastalarının beş altı saat uzaktaki illere sevk edilmesi ayrı bir skandaldır. Yoğun bakım konusunda -siz de takdir ettiniz Sayın Bakanım- gerçekten Türkiye'de büyük bir sıkıntı vardır. İlim Giresun'dan bazı hastalarımızın Gaziantep'e, Erzincan'a, Erzurum'a sevk edildiğini bilmekteyim, duymaktayım, görmekteyim.
Değerli milletvekilleri, güvenlik ve savunma için büyük bir bütçe ayrılırken toplumun temel ihtiyaçları olan sağlık ve eğitime ayrılan pay geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da ihtiyaçları karşılamaktan uzaktır; biraz önce Aytuğ Hocam detayını anlattı.
Savunma ve güvenlik eksenli harcamalara ayrılan bütçenin tamamı merkezî bütçenin yüzde 10'luk bir bölümüne denk gelmektedir. Güvenlik ve savunma harcamaları açısından dünyanın ilk 10 ülkesi arasındayız. Türkiye her geçen gün savunma ve güvenlik bütçesine daha fazla pay aktarır hâle gelmiştir. Türkiye sağlık ve sosyal güvenlik bütçesinde meydana gelen açıkları kapatmak adına sağlıkta dönüşüm programının yürürlüğe konulmasından bu yana sağlıkta tasarruf söylemine bağlı kamu ilaç politikasını devreye sokmuştur.
Sağlık harcamalarının azaltılması noktasında ilk akla gelen ise maalesef ilaç fiyatları olmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda ilaç maliyetlerini azaltmak amacıyla bedeli geri ödenecek ilaçlar listesinin belirlenmesi, global bütçe uygulanmasıyla ilaç fiyatlarının düşürülmesi, kamu kurum iskontolarının artırılması, ilaç katılım paylarının yükseltilmesi ve nihayet buna bağlı olarak reçeteye üç kutudan fazla ilaç yazılması durumunda ilave ücret alınması gibi yöntemlere maalesef başvurulmuştur. Bunlar halkımızda ciddi bir kaygı uyandırmaktadır sağlığa erişim açısından. İlaç harcamalarını kontrol altında tutma amacıyla katılım paylarını sürekli artırarak ve çeşitlendirerek vatandaşın cepten yapacağı ödemelerin artırılması, kamusal sağlık hizmetlerine ulaşmada en büyük engellerden biri hâline gelmiştir.
2017 yılı bütçesi sağlık harcamaları kalemi içerisinde ilaca ayrılan rakam 24 milyar olarak belirlenmiş. İlaca ayrılan payın bu rakama çıkmış olması ilk başta olumlu olarak görülmektedir ancak daha yakından bakıldığında ilaca ayrılan bütçenin önemli bir kısmının ilaç sanayisine aktarıldığı görülmektedir. İlaç fiyatlarındaki artış kuşkusuz eczanelere yansıyacak ancak bu artış da sınırlı olacaktır. Sağlık sisteminin kilit taşı olan eczanelerin ekonomik durumlarının iyileştirilmesi bakımından maalesef bunlar yetersizdir.
Diğer yandan, sağlık göstergeleri dikkate alındığında OECD ülkeleri arasında Türkiye'nin sağlığa ve ilaca yaptığı harcamaların pek çok ülkenin gerisinde kaldığı gözden kaçmamıştır. 2012 yılı Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, OECD ülkelerinde toplam sağlık harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılasına göre Türkiye'deki payı yüzde 5 ama diğer ülkelerde, OECD ülkelerinde, İspanya'da 8,1, Yunanistan'da 9, Portekiz'de 9,1; OECD ortalaması 8,9. Yani onların hastalığı bizimkinden daha kıymetli bu tabloya göre.
Yine, kişi başına ilaç harcaması 170 dolar iken ülkemizde, OECD ortalaması 527 dolar civarındadır. Demek onların ilaçları daha etkili, daha faydalı. Elbette ülke kaynaklarını etkin ve verimli kullanılması amacıyla tasarruf politikasına gidilmesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, ek süre verin.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bektaşoğlu.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) - Asıl söyleyeceklerim gerideydi. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Alkışlar nedeniyle süre kaybettiniz, size ek bir dakika süre veriyorum Sayın Bektaşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) - Efendim, çok teşekkür ederim.
Tabii selamlamak isterim en azından.
Hükûmetler bir tarafta hasta olanlarla uğraşırken tabii sağlık hizmetlerinde koruyucu hekimliği de göze almak mecburiyeti var. Onun için koruyucu hekimliği çok önemsiyorum. Ülkemizin daha sağlıklı, güzel günlere gitmesi hepimizin istek, temenni ve arzusudur. Sağlık Yüce Yaratıcı'nın bize verdiği kutsal bir emanettir. Onu en iyi şekilde korumak ve kollamak bizim görevimizdir. Akabinde bu görev Hükûmetimize düşecektir.
OECD ortalamalarını dünya standartlarında değerlendirirsek sağlıkta pek de başarılı yıllar geçirmemiş gibi gözüküyoruz. Bundan sonraki uygulamalarımız inşallah ülkemizin, milletimizin yararına ve faydasına olur.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum, sağ olun efendim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)