GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:38
Tarih:12.12.2016

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarımızın 2017 yılı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Bakanlığımız ve şahsım adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken cumartesi gecesi İstanbul'da gerçekleşen menfur terör saldırısında şehit düşen kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum, tüm milletimize başsağlığı diliyorum. Terörün her türlüsünü lanetliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek dünyada gerekse ülkemizdeki gelişmeler açısından oldukça zor bir yılı geride barakmış bulunuyoruz. ABD seçimleri, İngiltere ve İtalya'daki referandum sonuçları, komşumuz Irak ve Suriye'de artarak devam eden kriz, Rusya'yla ilişkilerimizin seyri, ülkemizde yaşanan darbe girişimi, FETÖ, PKK ve DAEŞ gibi 3 terör örgütüne karşı sürdürdüğümüz amansız mücadele ve küresel ekonomideki durgunluk; 2016'da yaşanan bütün bu gelişmeler doğal olarak Türkiye'yi etkiliyor. Diğer taraftan, bu gelişmeler bir yönüyle de Türkiye'nin özellikle de Türkiye ekonomisinin ne kadar sağlam, güçlü, dirençli olduğunu da cümle âleme ilan ediyor.

Değerli milletvekilleri, 2016 yılı Türkiye için zor bir yıl olarak kayıtlara geçecek. Ancak, bu yıl aynı zamanda Türkiye'nin, özellikle de iş dünyasının önünü açacak olan yapısal reformların hayata geçtiği bir yıl olarak tarihe geçecek. Gerçekten de bu yıl aktüel gelişmelerin bütün yoğunluğuna ve şiddetine rağmen orta ve uzun vadeye yönelik çok ciddi düzenlemelerin hayata geçtiği bir yıl oldu. Mevcut yatırım teşvik sisteminde iyileştirmeler yaptığımız gibi, yeni yatırım teşvik araçlarını da devreye aldık. Teşvik sisteminde hazır giyim mantığının ötesine geçerek "terzi usulü" diye isimlendirebileceğimiz yeni bir dönemi başlattık. Yatırımın, üretimin, ihracatın üzerindeki birçok yükü kaldırdık veya azalttık. Şirketlerin kuruluşlarını kolaylaştırdık. KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla taşınır varlıklarını da rehin bırakabilmelerinin önünü açtık. Başta zorunlu bireysel emeklilik sistemi olmak üzere tasarrufları teşvik eden adımlar attık. Türkiye'nin dev projelerini finanse etmek amacıyla Türkiye Varlık Fonu'nu kurduk. İhracatçımıza yeşil pasaport verme kararı aldık.

Bir yandan bu yapısal düzenlemeleri hayata geçirirken özel sektörün güncel ihtiyaçlarına yönelik acil tedbirleri de alıyoruz. Bilhassa, döviz kurlarındaki artışın neticesinde piyasaları rahatlatacak adımlara ihtiyaç doğmuştu. Perşembe günü Sayın Başbakanımızla birlikte bu yeni tedbirleri de açıkladık. Özellikle, KOBİ'lerin finansmana erişimi, piyasanın canlanması, yatırımların artması, iş gücü yükünün azalması gibi konulara ilişkin önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. KOSGEB aracılığıyla KOBİ'lerimize 50 bin TL kredi veriyoruz. 15 bin KOBİ'nin yararlanmasını beklediğimiz bu kredi bir yılı ödemesiz olmak üzere toplam üç yıl olacak; daha da önemlisi, bu kredinin faizini KOSGEB karşılayacak. Hükûmet ve Bakanlık olarak iş dünyamızın, KOBİ'lerin, esnafın, tüccarın, sanayicinin, ihracatçının, girişimcinin yanında olmayı bundan sonra da sürdüreceğiz.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin bilgi tabanlı bir ekonomiye geçişini hızlandırmak, daha nitelikli bir üretim yapısına geçmek, sanayimizin ürettiği katma değeri artırmak ve böylece dünya ticaretinden daha fazla pay almak için çalışmalarımıza yoğun bir şeklide devam ediyoruz. Bu vesileyle, Bakanlığımızda gerçekleştirdiğimiz çalışmaları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.

2015 yılında AR-GE harcamalarımız bir önceki yıla göre yüzde 17'lik bir artış gösterdi ve 20,6 milyar liraya ulaştı. 2014'te kırdığımız rekoru biraz daha geliştirdik ve AR-GE harcamalarının millî gelire oranını yüzde 1,06'ya yükselttik. Çok daha sevindirici olan husus ise şudur: AR-GE harcamalarımızın yarısını özel sektörümüz, yüzde 40'ını da üniversitelerimiz yapıyor.

Yine, yakın zamanda açıklanan Küresel Yenilik Endeksi'nin 2016 yılı sonuçlarına göre, bir önceki yıla nispetle 16 basamak birden yükselerek 42'nci sıraya çıktık. 42'nci sıranın Türkiye için yeterli olmadığını biliyoruz ancak bir yılda 16 sıra birden yükselmenin de önemli bir başarı olduğunu düşünüyoruz. AR-GE istatistikleriyle ilgili bu gelişmelerde AR-GE'ye sağladığımız desteklerin önemli bir rolü bulunuyor.

2017 yılı bütçesinin tamamında araştırma geliştirmeye ayrılan kaynak 5,8 milyar liraya yükseldi. Meseleye sadece bütçe büyüklüğü olarak bakmak doğru ve yeterli değildir. Bu bütçeyi nasıl kullandığımız çok daha büyük bir ehemmiyet taşıyor. Bugün bir AR-GE projesiyle ilgili fikir aşamasından üretim aşamasına kadar bütün süreçlere destek veriyoruz. Araştırma geliştirme projesi yapmaya ve projeleri ticarileştirmeye uygun altyapıları kuruyoruz. Bu yıl Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşan en önemli düzenlemelerden biri olan AR-GE Reform Paketi'yle ilgili uygulamalarımız devam ediyor. Zaten oldukça güçlü olan AR-GE ve yenilik ekosistemini bu kanunla birlikte çok daha güçlü bir hâle getirmiş olduk.

Kısaca özetleyecek olursak bu paketle araştırma geliştirme merkezi kurmak için gerekli personel sayısını 15'e düşürdük. Türkiye'de ilk defa tasarım faaliyetlerini destek kapsamına aldık. Araştırma geliştirme merkezlerinde ve teknoloji geliştirme bölgelerinde daha fazla ve daha nitelikli personel istihdam edilmesi ve bu personelin daha fazla gelir elde etmeleri için adımlar attık.

Yine, öğretim üyelerimizin araştırma geliştirme projelerinde daha fazla yer almalarını teşvik edecek mekanizmalar geliştirdik. Reform paketinin hayata geçmesinin ardından özellikle AR-GE merkezi sayımız hızlı bir şekilde artmaya başladı ve bugün 310'a ulaştı. Hemen her geçen gün birkaç tane yeni AR-GE merkezi kuruluyor. İnşallah, önümüzdeki dönemde AR-GE merkezi sayımızı ilk etapta 500'e, ardından 1.000'e yükselteceğiz.

Geçtiğimiz yıl önemli bir adım daha attık. Biliyorsunuz, yüksek teknolojili ürünlerle ilgili yatırımlar teşvik sisteminde 5'inci bölge desteklerinden yararlanıyor. Artık orta yüksek teknolojide seçilmiş bazı ürünlerle ilgili yatırımlar da 4'üncü bölge desteklerinden yararlanıyor. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Türkiye sağladığı destek ve teşviklerle sadece üretim yapmak için değil, AR-GE yapmak için de dünyanın en avantajlı ülkelerinin başında geliyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde Bakanlığımızda önümüzdeki dönemde yoğunlaşacağımız çalışmaları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum: Özellikle şu anda Genel Kurul gündeminde olan Sınai Mülkiyet Kanun Tasarı'mızı muhalefetle iş birliği içinde yasalaştırmayı hedefliyoruz. Sınai mülkiyet hakları iş ve yatırım ortamının en önemli ayaklarından birini oluşturuyor. Özellikle uluslararası yatırımcılar karar alma süreçlerinde ülkenin sınai mülkiyet sistemini muhakkak dikkate alıyorlar. Çıkaracağımız kanunla patentlerin, markaların ve tasarımların başvuru süreçleri kolaylaşacak, tescil süreleri kısalacak ve ortaya çıkan haklara daha etkin bir koruma sağlayacağız. Bu kanun, ülkemizdeki AR-GE projelerinin patentlere dönüşmesi, patent ve tasarımların ticarileşmesi ve güçlü markaların oluşması için büyük önem taşıyor.

Üzerinde çalıştığımız bir diğer önemli konu ise üretim reform paketidir. AR-GE reform paketi ile üretim reform paketini iki kanat gibi düşünüyoruz. Birinci kanat olan AR-GE reform paketi bu yıl devreye girdi. İkinci kanat olan üretim reform paketi de önümüzdeki yıl devreye girecek ve sanayimiz âdeta uçuşa geçecek. Bu paketle sanayicilerimize yatırıma uygun, ucuz, lojistik imkânları güçlü ve altyapı imkânları zengin üretim alanları oluşturacağız. Organize sanayi bölgelerinin üzerindeki mali yükümlülüklerinin bazılarını kaldıracağız veya miktarları düşüreceğiz.

Parsel maliyetlerinde belirli kriterlere göre üst sınır getireceğiz. Organize sanayi bölgelerinde üretim yapan firmalarımızın üzerindeki emlak vergisi, yapı denetimi gibi yükleri daha da makul seviyelere çekeceğiz. Şehir merkezlerinde kalmış sanayi sitelerini dönüştüreceğiz. Modern finansman yöntemleri ve araçları geliştirerek sanayicimizin parasını arsaya veya binaya bağlamaksızın doğrudan üretime aktarmasını sağlayacağız.

Önümüzdeki dönemde TÜBİTAK'ı yeniden yapılandırmak için de bir çalışma yürütüyoruz. Artık iyice olgunlaşma aşamasında bulunan bu çalışmayla TÜBİTAK'ı araştırma geliştirme konusunda özel sektörle rekabet eden değil, özel sektöre refakat eden bir kurum hâline getireceğiz. TÜBİTAK desteklerinde teknolojinin ruhuna uygun olarak hızlı karar alma mekanizmaları oluşturacağız. Araştırma geliştirme projelerinin ticarileştirmesine daha fazla odaklanacağız.

Yine bu çalışmayla, TÜBİTAK'a bağlı enstitülerle ilgili önemli düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Bu projelerden biri olan yerli marka elektrikli otomobil projesi sonucunda bir araç üretmenin ötesine geçeceğiz ve bir marka oluşturacağız. Sadece Türkiye pazarında ilgi görecek bir marka ve araç üretmeyeceğiz; dünya pazarlarına da hitap edecek bir marka ve araç geliştireceğiz.

Sayın milletvekilleri, bir başka önemli çalışmamız 4'üncü sanayi devrimidir. Teknolojideki yeni dalga, ürünleri, üretim süreçlerini ve tüketim alışkanlıklarını köklü bir şekilde sarsacak. Açıkçası bu konuda erken bir farkındalık oluşmasının dahi önemli bir kazanım olacağını düşünüyorum. Geleceğin dünyasında büyük veri, robotlar, sensör teknolojileri, nesneler arası İnternet, üç boyutlu yazıcılar gibi teknolojiler damgasını vuracak. Bir yandan bu teknolojileri yerli imkânlarla üretmemiz gerekiyor, aynı zamanda bütün sektörlerimizin üretimde bu teknolojileri kullanması gerekiyor. Bu iki temel amacı gerçekleştirmek üzere stratejik planlarımızı ve eylem planlarını oluşturacağız. Bu süreci reel sektörümüzle birlikte yürüteceğiz. Bu ayın sonunda reel sektörümüzün temsilcileriyle ilk toplantımızı da gerçekleştireceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada en önemli hususlardan biri insan kaynağımızı bu yeni sürece en iyi şekilde hazırlamaktan geçiyor. Özellikle mesleki eğitimi geleceğin ihtiyaçlarına göre revize etmemiz gerekiyor. Bu amaçla, okullarımızda sanayi 4.0 laboratuvarları kurmak, bu konuya özel meslek liseleri açmak, kodlama derslerini yaygınlaştırmak, organize sanayi bölgelerinde model fabrikalar oluşturmak gibi eylemleri hayata geçireceğiz.

Burada şu hususa dikkat çekmek istiyorum: Bu yıl AR-GE reform paketi Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşırken muhalefetimizin genel olarak olumlu bir tavır sergilediğini gördük. Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı Genel Kurul gündemine gelince muhalefet partilerimizin grup başkan vekilleriyle yaptığım görüşmeler olumlu bir atmosfer içerisinde gerçekleşti. Bu vesileyle, muhalefet partilerimize teşekkür etmek istiyorum.

Bahsettiğim çalışmaları hayata geçirirken Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve sizlerin kapısını sık sık çalacağız. AR-GE reform paketinde ve Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı'nda gösterdiğiniz tavrı yeni düzenlemelerde de göstereceğinize, bu konularda da siyaset üstü bir tavır sergilemeyi sürdüreceğinize inanıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanoğlu bir fiil işlediğinde ana hatlarıyla şu üç hususu yerine getirir: Ya geçmişten gelen bir sıkıntıyı çözer ya da bugüne ait bir ihtiyacı giderir veya yarın ortaya çıkacak olan bir soruna şimdiden çözüm üretir. Özellikle bu üçüncüsünü yapabilen kişiler, kurumlar, şirketler veya devletler rakiplerine üstünlük sağlarlar. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yürüttüğü çalışmaları böyle bir perspektifle değerlendirmeliyiz. Biz toprağa bir tohum ekiyoruz, o tohumun yavaş yavaş fideye dönüştüğünü, ağaca dönüştüğünü meyve vermeye başladığında görüyoruz. Biraz sabredelim; inanın, çoğu gitti azı kaldı. İnşallah, kısa süre içerisinde ağaçlarımız bol bol meyve vermeye başlayacak. Türkiye çok daha nitelikli ve yüksek katma değerli bir üretim yapısına geçecek, Türkiye artık teknoloji üretecek. Her zaman söylüyorum, bizim sorunumuz cari açık veya dış ticaret açığı değildir, bizim sorunumuz teknoloji açığıdır. Teknoloji açığı kapanırsa diğer iki açık da kapanır.

Bakınız, bakanlığımız verilerine göre, geçtiğimiz yıl tasarım yapan firmaların faaliyet kârlılığı, yapmayanların neredeyse 2 katına eşittir. Düşük teknolojili firmaların kârlılık oranı yüzde 5,2'yken yüksek teknolojili firmaların kârlılık oranı yüzde 8'dir. Geçtiğimiz yıl ihraç ettiğimiz elektrikli teçhizatın ortalama kilogram değeri 4,6 dolardır, aynı sınıftan ithal ettiğimiz ürünlerin ortalama kilogram fiyatı ise 11,7 dolardır. Aradaki bu fark, kaliteden, teknoloji seviyesinden, tasarımdan veya marka değerlerinden kaynaklanıyor. Bu farkı kapatmak hepimizin görevi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işte bu farkları kapatmak için çalışıyor. Bu yüzden, bakanlığımıza ayrılan bütçe büyük önem taşıyor. Bizim kullandığımız her bir kuruş, yatırım, üretim, ihracat ve teknoloji olarak geri dönüyor.

Bakanlığımız ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarımızın 2017 yılı toplam bütçesi 10 milyar 99 milyon TL'dir. Bize tahsis edilen bu sınırlı ödeneği en etkin kullanacağımıza söz veriyoruz. Her zaman olduğu gibi bütçenin bir emanet olduğunu, her bir kuruşta tüyü bitmemiş yetimin hakkı olduğunu muhakkak aklımızda tutacağız. Yaptığımız her işi doğru, hızlı ve kaliteli yapmak için azami gayret göstermeye devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde kalan kısmı Bakanlığımız bütçesi üzerinde söz alan hatiplerin dile getirdikleri konulara cevap vermek üzere kullanacağım.

Şimdi, konuşmacılardan bir kısmı AK PARTİ döneminde Türkiye'nin yüksek teknoloji üretimindeki oranın düştüğünü ifade etti. Bizdeki verilen rakamlar, evet, yüksek teknolojili ürünlerin üretimdeki payında bir düşüş var ama orta yüksek ve orta altı teknolojilerin üretimdeki payında yükselme var. Örneğin, orta yüksek teknoloji 2003'te yüzde 21,9 iken 2015'te yüzde 25,2'ye yükseliyor. Yine, orta altı teknolojiler yüzde 25 iken yüzde 32'ye yükseliyor. Yani orta yüksek ve yüksek teknolojilerin üretimdeki payında bir yükselme var, düşük teknolojilerin ve yüksek teknolojilerin üretimdeki payında bir azalma var.

Yine, gayrisafi millî hasıla içerisinde imalat sanayisinin payının 2002 yılından sonra düştüğü ifade edildi. Bu bilgi doğru değil. Doğrusu, 2002 yılından sonra bugüne baktığımızda bu payda yüzde 2'lik bir artış var yani imalat sanayisinin toplam gayrisafi millî hasıla içerisindeki payında bir artış var.

Bu 4'üncü Sanayi Devrimi konusunda soruları oldu konuşmacılarımızın. Onlarda da biz bir çalışma platformu oluşturduk. Bu platformda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri var yani sanayicimizin temsilcileri var, onlarla bir protokol imzalayacağız. Burada icra kurulu var, danışma kurulu var, çalışma grupları var. Bu 4'üncü Sanayi Devrimi çalışma grubu ve platformuyla bu dönüşümü beraber takip edeceğiz.

Yine, bir konuşmacımız patent konusuna değindi ve "Patent başvurularının yüzde 85'i yabancı." dendi. Bu bilgi tam doğru değil, düzeltmek gerekiyor. Ülkemize sözleşme kapsamında patent belgesi almış Avrupa patentleri giriş yaptığı için bu kategorideki girişler belge karşılığı olmakta, dolayısıyla yabancı patent başvurusu gibi gözüküyor. Oysa patent başvurularının oranı geçen yıla göre yüzde 17 artış gösterdi.

Yine, uygulamalı girişimcilik eğitimleri konusunda sorular vardı. 2016 yılı Ocak-Aralık döneminde düzenlenen 4.287 adet uygulamalı girişimcilik eğitimi programında 135 bin girişimci adayı eğitim aldı.

Yine, bir milletvekili arkadaşımızın sorusu vardı KOSGEB'le ilgili, KOSGEB'de 10 daire başkanlığı olduğu ama 12 daire başkanı atandığı şeklinde. Bu bilgi de yanlış.

MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayıştay raporlarında var.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Bu bilgi yanlış. Bu bilginin yanlış olduğunun belgesi buradadır, Resmî Gazete'de KOSGEB Yönetmeliği var. KOSGEB Yönetmeliği'nde, bakın, ekindeki tabloda daire başkanı sayısı 12 olarak görülüyor. Bunu da sizlere arz ediyorum.

Yine, KOSGEB'e alınan elemanların sınavla alınmadığına ilişkin bir soru vardı. KOSGEB'e alınan bütün elemanlar KPSS sınavına göre alınıyor. Bunda da bir yanlış bilgilendirme olduğunu düşünüyorum.

Yine, bir başka milletvekili arkadaşımız, Kocaeli milletvekili, stratejik planlarımızın olmadığını söyledi. Oysa internet sitesine girildiğinde Türkiye kimya sektörü, Türkiye demir çelik sektörü, seramik sektörü, elektrik elektronik gibi çok sayıda sektörel alanlarda planlarımız var. Bu bilgi doğru değil.

Yine, bir başka milletvekili arkadaşımız Türkiye'nin uluslararası değerlendirmelerde araştırma geliştirme bakımından gerilerde kaldığını söyledi. Oysa Küresel Yenilik Endeksi'nde önceki yıla göre 16 sıra birden yükseldik, 42'nci sıraya geldik. Yine, inovasyonda iddiası olmayan ülkeler grubundayken orta seviyede inovatif ülkeler statüsüne yükseldik.

Bir başka soru vardı. Ticarileşme ve etki analizi çalışmaları yapmadığımız söylendi. Oysa Bakanlığımız bünyesinde bir daire başkanlığımız var, Etki Değerlendirme Daire Başkanlığı. Bütün çalışmalarımızın etki analizi bu Daire Başkanlığımız bünyesinde yerine getiriliyor.

İzmir'le ilgili birkaç soru vardı. İzmir'deki OSB'lerin doluluk oranı yüzde 50, Türkiye'deki OSB'lerin doluluk oranı da yüzde 71'dir; bu bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Hâlen 295 OSB var ve bu OSB'lerde 1 milyon 640 bin kişi istihdam ediliyor.

Kalan soruları yazılı cevaplandıracağım.

Çok çok teşekkür ediyorum.

Bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)