GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:38
Tarih:12.12.2016

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçenin aleyhinde şahsım adına son konuşmacı olarak söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün görüştüğümüz 2017 bakanlık bütçeleriyle ilgili genel bir değerlendirmeye geçmeden önce, bütçe yapma yetkisine ve hakkına sahip olan tek kurum Anayasa'mızda da yer aldığı üzere Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Biz 26'ncı Dönem milletvekilleri olarak, halkımıza karşı aldığımız tarihî sorumlulukla bu en temel ve asli görevimizi bir kişinin kişisel hırslarına ve yetkisine devretmeme konusunda kararlı bir duruş sergileyeceğimize olan inancımı belirterek konuşmama geçmek isterim.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Anayasa değişikliğinde de bütçeyi yine Meclis yapıyor Sayın Sibel Hanım.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bugün bütçelerini görüştüğümüz üç bakanlığın ve diğer bazı bakanlıkların Komisyondaki bu bütçe sunuşlarını takip ettim. Dinlediğim bütçe sunuşlarında muhalefet milletvekillerinin burada, Genel Kurulda ayrıntılarıyla gündeme getirdiği üzere, ülkemizin ve halkımızın temel sorunlarına çözüm üretme noktasında ülke gerçekliklerinden uzak, gelişen, küresel, rekabetçi dünyaya uyumlu bir vizyonu ortaya koyamayan ve 2002 yılı takıntısıyla karşılaştırma kurgusu üzerinden yanıltıcı bir tablo sunuşuna maalesef şahit olduk.

Bugün bütçesini konuştuğumuz Avrupa Birliği Bakanlığı ve Avrupa Birliği ilişkileri üzerine kısa bir değerlendirme yapacak olursak, kuruluş temellerinin atıldığı günden itibaren yüzünü hep Batı'ya dönen ülkemiz için Avrupa Birliğine katılım süreci cumhuriyetimizin ilanından sonraki en önemli, en stratejik çağdaşlaşma ve demokratikleşme hedefidir; ulusal, millî bir devlet stratejisidir; bir siyasi partinin veya bir kişinin projesi değildir.

Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde aradan geçen altmış yılın son on dört yılını Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri yönetmiştir. İktidarınızın ilk dönemlerinde tam üyelik müzakere sürecine başlamamız, 16 faslın açılması millî ve ulusal hedefimiz olan Avrupa Birliğine tam üyelik yolunda hepimizi, tüm halkımızı umutlandırmıştı. Ancak geldiğimiz noktada, Avrupa Birliğine tam üyelik sürecinden hızla uzaklaşmakta ve en önemlisi, ülkemiz on dört yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde, evrensel kabul görmüş değerlerden uzaklaşmıştır. Özellikle 2007 yılı sonrası süreçte Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde ciddi gerilimler ve gerilemeler yaşanmaktadır.

Hükûmetleriniz döneminde hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı ve adalet sistemi, temel hak ve özgürlükler, kuvvetler ayrılığı ve demokratik bağımsız kurumsal yapıların işleyişi gibi evrensel değerler üzerine kırmızı çizgiler çekilmiştir. Hükûmetinizin, yine, öngörüsüz dış politikası ve "sıfır sorun" hayaliyle tarihimizin, içinden çıkılamaz mülteci kriziyle karşı karşıya kaldık. Bu krizi, geri kabul anlaşması ile vize muafiyeti ve Avrupa Birliğine tam üyelik sürecimizin ön koşuluna bağlayarak pazarlık masasına taşıdınız. Sonuçta "Ey Avrupa Birliği, sen yoluna, biz yolumuza!" diyerek ilişkileri kopma noktasına getirdiniz. Ve nihayetinde, Avrupa Parlamentosunun Türkiye'yle üyelik müzakerelerinin dondurulması kararı alınmıştır.

Sayın Bakan bütçe sunuşunda, gelinen bu başarısız noktanın sebebinin Avrupa'daki aşırı söylemler, ön yargılar, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı gibi dışsal faktörler olduğunu savundu. Evet, değerli milletvekilleri, oysa sadece Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerimizde değil uluslararası siyasi ilişkilerde veri kabul etmemiz gereken bu dış faktörleri uyguladığımız dış politika stratejisiyle yönetebilme kabiliyetine eğer sahip olabilseydik bölgemizde en etkin bir güç odağı olabilirdik. Ancak AKP hükûmetlerinin öngörüsüz, sorumsuz, başarısız, tutarsız, sadece iç politik fayda sağlama eksenli, günübirlik, iç politik konjonktüre göre şekillendirdiği dış politikasıyla sadece Avrupa Birliğiyle değil, tüm bölgesel ilişkilerimiz sürdürülemez bir noktaya gelmiştir.

Evet, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde tablo böyleyken bu bütçe ekonomik büyümeye, istihdama, özellikle genç işsizliğe, kadın istihdamına, gelir adaletsizliğine çözüm üretecek midir, refah artışı sağlayabilecek midir? Bu bütçe, inovasyon, yüksek teknoloji, katma değeri yüksek ürünler üretme kapasitesi ve istihdam yaratabilecek midir?

Diğer yandan, bugün yaşadığımız dünyanın bütün gelişmiş ve kalkınmış ülkelerinin önceliği sürdürülebilir kalkınma politikalarındaki ilerlemedir. Bu politikalar nitelikli eğitim ve sağlık politikaları, çevre, ekoloji, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, kırsal kalkınma, tarım politikaları, eşitlik, özgürlükler, demokratik işleyen kurumsal yapılar, güçlü hukuksal yapılar ve adalet sistemidir. Üzerinde konuştuğumuz bu bütçeyle bu saydığım politika alanlarında ne yapıyoruz? Bütçede hangi gerçekçi, somut...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Özdemir, tamamlayınız lütfen.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu bütçe, maalesef, yine ülkemizin ve toplumun tüm kesimlerinin çözüm beklediği sorunlara kapsamlı ve kalıcı bir çözüm üretemeyecek ve hedefler tutturulamayacaktır. Halkın ve toplumun tüm kesimlerinin asıl sorunlarına çözüm üretemeyen ve öncellemeyen bu bütçeye biz onay vermiyoruz. Doğal olarak az sonra kabul edilecek olan 2017 yılı bakanlık bütçelerinin ülkemize huzur ve refah getirmesini umuyor ve diliyorum.

İyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)