GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:39
Tarih:13.12.2016

MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su işleri Bakanlığı bütçe görüşmeleri üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 2007'de yani 23'üncü Dönemde milletvekili seçildim, o günden bu yana sürekli gündeme getirdiğim ve gündeme getirmekten de yorulmayacağım ama Sayın Bakan ve ondan önceki sayın bakanların da belki çok önemsemediği bir konu var. Yani Çukurova'yı çok ilgilendiren, çiftçimizi çok ilgilendiren, tarım sektörünü çok ilgilendiren ve ülkemizin ekonomisini de çok ilgilendiren bu Yedigöze Barajı'yla alakalı konu. Sayın Bakan her defasında "Bitecek." dedi burada ama bir türlü bittiği de yok, biteceği de yok, ne zaman biteceğiyle alakalı bir durum da söz konusu değil; aldığımız bilgiler çerçevesinde bunu konuşuyorum. Şu ana kadar İmamoğlu'nun üst tarafında Musulu sulamasıyla 20 bin küsur dönüm arazi sulanabiliyor oradan, önümüzdeki yıl yapılacak çalışmalarla da toplamda 36 bin-37 bin dönüm arazi sulanacak. Benim bahsettiğim arazi 750 bin dönüm ve yine Sarıçam ile Musulu arasında kalan bölgeyi de -eğer oradan sulamayla alakalı bir çalışma yapılabilirse- aşağı yukarı 350 bin dönüm araziyi de buraya ilave ettiğiniz zaman yani 1 milyon dönüm arazinin üzerindeki bir konudan bahsediyoruz. Eğer burası sulanabilse, sulu tarıma açılabilmiş olsa ülke ekonomisine ve orada yaşayan çiftçilerimize ne kadar çok büyük katkı sağlayacağını hep birlikte görmüş olacağız çünkü o topraklar hakikaten çok mümbit arazi ve çok verimli bir arazi. İnşallah bu Yedigöze Barajı'yla alakalı konuyu bir an önce çözüme kavuştururuz çünkü bölge çiftçisi bunu çok aciliyetle bekliyor. Ve sizin siyasetçilerinizin de 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana "Biz geldiğimiz gün Yedigöze Barajı'nı bitireceğiz.", "Seneye bitiyor.", olmadı "Bir sonraki seneye bitiyor." bir seçim geldi "Seneye vallahi hazır, bitti, Yedigöze Barajı tamam, sulayacaksınız arazilerinizi." diyerek hep orada siyaset yaptılar ve insanlarımızı kandırdılar ama Yedigöze Barajı'yla alakalı şu ana kadar, daha sulama tesisiyle alakalı ne zaman biteceğine dair elimizde bir belge yok, bilgi yok. Dolayısıyla Sayın Bakan, lütfen yani bunu bir eleştiri olarak algılamayın ama oradaki çiftçilerin bu yöndeki beklentilerine sizler de bizzat şahit olmuş olsanız, bizzat gözünüzle görüp kulağınızla duymuş olsanız Yedigöze Barajı'nın ne kadar önemli olduğunu, bu ülkenin ekonomisine, orada yaşayan insanların ekonomisine, çiftçilerimizin ekonomisine ne kadar önemli katkı sağlayacağını siz de teyit etmiş olurdunuz, dolayısıyla bir an önce de Yedigöze Barajı'nın sulama tesislerini bitirmiş olurdunuz. Onun için buradan size güzel bir öneride bulunuyorum: Lütfen bir an önce Yedigöze Barajı'nı bitirelim ve çiftçilerimizi, oradaki o güzel toprakları, mümbit toprakları suyla buluşturalım.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Yedigöze Barajı'nı bitireli üç yıl oldu Sayın Vekilim.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Efendim baraj bitti, enerji kısmı da bitti ama sulama tesisiyle alakalı konuyu söylüyorum.

Ayrıca bunları söylerken de değerli bürokratlarımız alınganlık gösteriyorlar. Bizim muhatabımız siyaset kurumudur, muhatabımız bürokratlar değil, bürokratlar siyaset kurumu neyi söylerse onu yaparlar, onun için bürokratları da bunun dışına koyuyoruz, lütfen bu konuda alınganlık göstermesinler.

Yine, GAP'la alakalı ama diyebilirsiniz ki Kalkınma Bakanlığıyla alakalı ama netice itibarıyla, orada yapılacak barajlar, orada yapılacak sulama tesisleri sizin Bakanlığınızı da ilgilendiriyor. GAP, Türkiye'nin yıllardan beridir hasretle beklediği bir proje, bir an önce sonuçlandırılması lazım. Neden sonuçlandırılması lazım? Eğer o topraklar sulanabilirse bugün Türkiye'nin tarım sektöründe birçok ihtiyacı karşılanmış olacak.

Bakın değerli arkadaşlarım, Türkiye yaklaşık olarak 2 milyar dolarlık pamuk ithal ediyor. Şimdi, bizim bu 2 milyar dolarlık pamuk ithalatını, Urfa'nın sulanabilir arazilerini ve o bölgedeki pamuk üretebileceğimiz sulanabilir arazileri ve Çukurova'daki sulanabilir arazilerin tamamını suladığımız zaman, suyla kavuşturduğumuz zaman -3,5 milyon ton kütlü pamuk üretmemiz gerekiyor- bunu Çukurova ve Urfa'daki ve Güneydoğu'daki diğer pamuk üretebileceğimiz alanlardan karşılama imkânımız var. Yani Türkiye'yi 2 milyar dolarlık ithalattan kurtarmış olacağız 3,5 milyon ton kütlü pamuk üreterek ve bunun maliyeti de belki birkaç yıl sonra Türkiye'nin yapmış olduğu ithalattan vazgeçerek karşılanabilecek bir rakamla ancak yapılabilir. Onun için, GAP'ın da Türkiye'deki pamukçuluğun desteklenmesi, tarım alanlarının desteklenmesi açısından bir an önce tamamlanması lazım ve ülkemiz ekonomisine katkı sağlaması lazım. Orada yaklaşık olarak sulanabilir arazi miktarı 1 milyon 800 bin dönüm iken şu anda çok az bir kısmı sulanabiliyor. İnşallah bir an önce bunları da suyla kavuştururuz.

Yine, 2015 yılı itibarıyla Türkiye'nin enerji tüketimi 264 milyar kilovatsaat. Bizim, Türkiye'de barajlar ve HES'lerle, son yapılan, son dönemde yapılan eklemelerle üretebildiğimiz -yani barajlar ve HES'ler kısmını söylüyorum- 93 milyar kilovatsaat yani enerjinin diğerini doğal gaz çevrimiyle veya kömürle üretiyoruz. Dolayısıyla, doğal gazı da dışarıdan ithal ettiğimiz için ülke ekonomisine çok büyük bir yük bindirmiş oluyoruz. Eğer bu barajlarımızı bir an önce faaliyete geçirirsek, oradaki elektrik üretimini daha da artırırsak doğal gaz ithalatını daha düşürmüş olacağız ve kömürle çalışan termik santrallere de belki ihtiyacımız kalmayacak.

Yine, Sayın Bakan, bu kömürle çalışan termik santralleri ne ilginçtir ki yani getirip -zaten içme suyu çok az Türkiye'nin, içilebilir özellikteki su oranı çok az- içme suyunun en kaliteli olduğu yerlere kuruyorlar. Mesela, Adana'da, o Erzin'in taşlık alanında, hem Yumurtalık'ın hem Erzin'in hem Dörtyol'un hem de Ceyhan'ın köylerinin içme suyunu karşılayan bölgede 6-7 tane kömürle çalışan termik santral kurulacak. Bunlardan birkaç tanesi başladı şu anda çalışmaya. Bunlar oradaki içme sularımızın kalitesini bozacak, belki içme sularımızın hiç içilemeyecek hâle gelmesini sağlayacak. Dolayısıyla, bu kömür santrallerine elbette ki enerji üretimi açısından ihtiyacımız var, kurulması lazım ama bunların yerini tespit ederken Allah rızası için... Yani, çöl olmuş bir sürü toprağımız var bizim ya, oraya götürüp kuralım kardeşim, o birinci sınıf mümbit arazileri bacadan çıkacak gazlarla zehirlemenin, oradaki suları kirletmenin bir manası yok ki. Bunu yapacaksak en güzel tespit edilmesi gereken yerlere kurarız, ne toprağımıza ne suyumuza zarar vermeden yaparız.

Yine, 41'inci sayfada diyorsunuz ki: "Çıkardığımız yasayla kangren hâline dönüşmüş 2/B arazilerini çözdük." Doğru, orman kısmını çözdünüz, yasa da çıktı buradan. Ancak, hazine arazilerini niye satmıyorsunuz hâlâ, neden satmıyorsunuz? Yani, bu Millî Emlak Genel Müdürlüğü inatla niye satmak istemiyor hâlâ bu hazine arazilerini? Bu yasa çıktı, burada hep birlikte oy vererek bu yasayı çıkardık; doğru da bir yasa. Hatta, büyükşehir yasası çıktıktan sonra, bütünşehir yasası çıktıktan sonra bazı düzenlemeler yapılması gerektiğini de defalarca söyledim burada. Ama, hâlâ Millî Emlak inatla bu arazileri satmakta direniyor, ayak diretiyor. Ya, lütfen, Sayın Bakan, siz Bakanlar Kurulu üyesisiniz...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Millî Emlak bana bağlı değil.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Belki size bağlı değil ama Bakanlar Kurulu üyesisiniz...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Doğru, tamam.

MUHARREM VARLI (Devamla) - ...bu yasayı siz çıkardınız burada. Yani, bu ülkenin çiftçisi sizi ilgilendirmiyor mu? Elbette ki ilgilendiriyor.

Şimdi, o zaman bu arazileri bir an önce satmak lazım. Niye satmak lazım biliyor musunuz? Adana'da toplulaştırma başlıyor. Toplulaştırma başladığı zaman Hazine arazilerinin nereye kayacağı, nereye gideceği belli değil. Dolayısıyla, insanlar bu konuda yarın birbirleriyle husumet sahibi olacaklar. Babadan dededen kalma arazilerini, "Buradan aldım şuraya getirdim." dediği zaman öbür adam çıkacak "Kardeşim, bu arazi benim diyecek." Başlayacaklar birbirlerini öldürmeye. Allah rızası için, lütfen, bu arazilerin bir an önce satılmasını temin edin ya da toplulaştırmayla alakalı insanlara 2/B'den dolayı almış oldukları hakkı teslim edelim. Yani Toplulaştırma toplulaştırmayı yapıyor, Hazine arazisi için diyor ki: "Kardeşim şuradan verdim ben sana, git sen oradan al." Ben gittim, Ahmet'le, Mehmet'le dövüşerek mi alacağım veya birbirimizi öldürerek mi alacağız bu arazileri? Bakın, çiftçinin hakkını korumak, bu toprakları korumak hepimizin görevi.

Yine, bu 2/B Yasası'yla alakalı, yaylalık yerlerde, özellikle bizim Osmaniye'nin Zorkun Yaylası'nda betonarme evler de var, ahşap evler de var. Şimdi bunlara, usulen kiralama yöntemi çıkardılar. Yahu arkadaş, o kadar, böyle, büyük rakamlar koydunuz ki yani insanlar artık buraları kiralayamaz hâle geldiler. Gidip en lüks yaylada ev kiralasa bunun kadar bedel ödemeyecek. Yani Çukurova'da yayla lüks değil Sayın Bakan. Çukurova'da yayla ihtiyaç, insanlar ihtiyaçtan dolayı gidiyorlar. Lütfen, bu konuyu da not alın.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Hayhay, tamam.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Sayın bürokratlarınıza da söyleyin, burada insanlarımızı mağdur etmeden cüzi bir rakamla kira çıkartsınlar, insanlarımız da gitsin yaylasını yapsınlar. Yani tekrar söylüyorum, Çukurova'da yayla bir ihtiyaç, lüks değil, bunun altını çiziyorum.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Paraya ihtiyaçları vardı Sayın Varlı.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Babasının evi babasının, dedesinin evi, dedesinin evini kiralıyor.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Tabii, dedesinden kalma, babasından kalma evler.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Arsa parası...

MUHARREM VARLI (Devamla) - Şimdi, yine, sulama birlikleri: Bakın, Sayın Bakan sulama birlikleriyle ilgili burada defalarca gündeme getirdim. Adana'da suya en çok ihtiyaç olduğu dönemde, çiftçinin tam mısırını, pamuğunu sulayacağı dönemde bir bakıyorsunuz su kesiliyor. Tarımsal sulamayı diyorum, bir bakıyorsunuz su kesiliyor. Niye kestiniz kardeşim? "Yosunla ilaçlama mücadelesi yapıyoruz." Haklı, yapması lazım yoksa kanallardan su akmıyor. Peki, bu yosun neden oluşuyor? İşte kanalizasyonların bir kısmı sulama kanallarının su aldığı havzaya dökülüyor. Ya, şimdi, bunu DSİ'nin çözmesi lazım, bunu sizin çözmeniz lazım yani bunu belediyelere bırakırsanız, belediyelerin bu imkânlarla bunu yapma şansı yok. Evvela, yapmış olduğu tesisler çok eski, bu yeterince arıtmıyor, arıtmadığı için de atık sular o suya karışınca yosun oluşuyor. Dolayısıyla, en çok suya ihtiyaç olduğu dönemde birdenbire su kesiliyor, çiftçi -affedersiniz- kurbağa gibi vıraklamaya başlıyor, "Su, su" diye. E, su yok. Yani bunu çözmeniz lazım Sayın Bakan, defalarca gündeme getirdim.

Yine, yer altı kanalizasyon sistemi yani çiftçinin yine en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden bir tanesi. Çukurova'da, bilinçsiz sulamadan kaynaklanan çoraklaşmaya doğru bir gidiş var. Eğer bu yer altı kanalizasyonları olmazsa çok yakın zamanda çiftçimizin toprakları, o Adana'nın, Çukurova'nın en güzel toprakları çoraklaşmaya yüz tutacak. Bunu da bir an önce çözmeniz lazım. Yer altındaki...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Kapalı sistem...

MUHARREM VARLI (Devamla) - Kapalı sistem, evet, onu kastediyorum Sayın Bakan, daha önce de söylemiştim ben size bunu.

Yine, normal drenaj kanalları: Yani, sulama birliklerinin bu drenaj kanallarını temizleme imkânı yok, ellerinde yeterince makine yok, ancak büyük sallama kepçelerle bunların temizlenmesi lazım, bunu da ancak DSİ yapabilir. Onun için, lütfen, bu drenaj kanallarının, ana hattaki kanalların temizlenmesi konusunda da sulama birliklerine, çiftçiye yardımcı olun çünkü bunlar önemli. Eğer bu drenaj kanalları suları çekmezse o sular tarlada birikiyor, tarlada kalıyor dolayısıyla çiftçinin ürününe de zarar veriyor, toprağımıza da zarar veriyor. Bunları çözmemiz lazım Sayın Bakan.

Yine, şimdi, defalarca burada gündeme getirdim, siz diyeceksiniz ki: "Ya, sulama birlikleriyle ilgili yasa çıkarttık." Tamam, bu yasayı çıkarttınız ama arkasında ne kadar durduk? Şimdi, enerji maliyeti, sulama birliklerinin enerji maliyeti çok yüksek. Artı, özelleştirdikten sonra, ENERJİSA, sulama birliği bir ay veya iki ay eğer faturasını yatıramamışsa hemen gidiyor elektriğini kesiyor ve ondan sonra dolayısıyla sulama birliği vermesi gereken suyu veremiyor. Şimdi sulama birliklerinin para alma dönemi belli. Ne zaman topluyorlar? Mahsulden mahsule topluyorlar. Çiftçinin ürün yani hasat dönemine göre topluyorlar. Bunu Enerji Bakanlığıyla görüşüp bu konuda da sulama birliklerine bir katkı sağlarsak memnun olurum. Niye? Çiftçiyi ilgilendirdiği için söylüyorum. Yani, doğrudan doğruya sulama birlikleri beni ilgilendirmiyor ama çiftçiyi ilgilendiren bir konu olduğu için söylüyorum.

Yine, sulama ücretleri yani defalarca burada söyledik. Hep diyorsunuz ki: "Çiftçiyi korumak lazım." "Geleceğin en önemli şeyi enerji değil, petrol değil, gıda olacak." diyoruz değil mi? Gıdayı kim üretecek kardeşim? Çiftçi üretmeyecek mi? Yani çiftçiye katkı sağlayalım derken afaki laflarla mı nutuk atıyoruz yoksa gerçekten çiftçiyi korumak maksatlı mı söylüyoruz? Yani sulama ücretleri, işte buradan bir rakam gönderiyorsunuz, DSİ diyor ki: "Şu rakam veya şu rakam arasında olmalı." Ya, size ne kardeşim, niye karışıyorsunuz? Bırakın, o bölgenin sulama birliğindeki meclis üyeleri otursunlar, o bölgenin ihtiyacına göre belirlesinler bunu. Yani bunun gerekçesi nedir, ben bunu bir türlü anlayamadım. Yani pamukta 30 lira, mısırda 30 lira. Allah'tan reva mı ya, çiftçi zaten mazot girdileri, gübre girdileri, diğer maliyetlerle sıkıntı içerisinde, perişan durumda, e bir de sulama birliklerine götürsün... "Peşin öderseniz de bir indirim var." Doğru, güzel bir uygulama. Ama, çiftçinin peşin ödeme imkânı yok ki, keşke olsa da ödese yani. Şimdi bunlar hepimizin problemleri, lütfen, bu konuları bir an önce çözelim.

Bakın gübreyle alakalı her defasında burada söyledim. Dedim ki: Gübre çiftçiye lazım olmadığı zaman pik yapıyor. Ben örnek vereyim: İki ay önce üre gübresini bir arkadaşım 740 bin liradan satın aldı, eski rakamla yani 74 kuruştan. Şu anda üre 1 TL yani eski rakamla 1 milyon. Tarım Kredi kurumu ne yapıyor? Ne yapıyor Tarım Kredi kurumu? Yani neden piyasaya girip de piyasayı regüle etmiyor? Niye çiftçiye daha ucuz gübre vereyim diye uğraşmıyor? Aksine, Tarım Kredi kurumunda serbest piyasadan daha pahalı gübre ya. Ya, böyle bir şey olur mu yani?

Sayın Bakanım, eğer kabul ediyorsak bunları, hep birlikte çözüm getirmemiz lazım.

Yine, bakın, kuraklık aşırı derecede gidiyor, bununla alakalı bir tedbir almamız lazım. Allah'a çok şükür bugün yağmur yağdı ama sen git de Çukurova'nın çiftçisine bir sor bakalım Sayın Bakan yani bir aydan beridir uyku uyuyamıyor insanlar, ne zaman buğdayımız çıkacak, tarlada mı kaldı, karınca mı çekti diye. Yani, biz, şimdi...

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Konya'da da öyle.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Manisa da öyle, Manisa da.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Allah'a şükür daha yağış devam edecek.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Öyle, tamam, elbette ki Cenab-ı Allah'ın vereceği bir şey ama bizim de Bakanlık olarak bu konuda tedbirler almamız lazım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Varlı.