| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 14.12.2016 |
CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle 10 Aralıkta Beşiktaş'ta şehit olan polis ve sivil vatandaşlarımız için Allah'tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun; yaralılara da acil şifalar diliyorum, umarım böyle acıyı bir kere daha yaşamayız.
Bu maddeyle kamu idarelerinin, özel bütçeli idarelerin bütçelerine koyulan ödenekler yeterli olmaz personel giderleri, SGK primleri ödenemeyecek olursa, öncelikli sektörlerde yatırımların hızlandırılması gerekirse, çok acil ve zorunlu hâller olursa, ödenek aktarmak için Sayın Maliye Bakanını yetkilendiriyoruz. Tamam, yetkilendirelim, elbette devlet "Ben ödeme yapamıyorum." diyemez. Ancak, Sayın Maliye Bakanı nereden nereye aktarma yapıyor, ödenekler niçin yeterli olmuyor da aktarma yapma zorunluluğu doğuyor, hangi öncelikli sektörlere ve projelere kaynak aktarılıyor bilmiyoruz ya da kimin önceliğine göre ödenek aktarmaları yapılacak bilemiyoruz.
Değerli milletvekilleri, on dört yıldır milletin verdiği yetkiyle ülkeyi yönetenlerin Türkiye'yi getirdiği noktada tablo vahimdir. Seksen yılda kazanıp on dört yılda kaybettiklerimiz bir daha geri gelmeyecektir değerli arkadaşlar. On dört yıl boyunca yabancı ve yerli sermayeye yok pahasına satılan TELEKOM, TÜPRAŞ, TEKEL, SEKA ve PETKİM gibi sanayi tesislerimiz, madenlerimiz, sularımız, neredeyse limanlarımızın hepsi, kamu tesislerimiz, arsalarımız, elimizde ne varsa kaybettik. Biz bunları ne için kaybettik arkadaşlar? Türkiye'de gelir adaleti mi sağlandı? İşsizlik mi azaldı? Memur, işçi, esnaf refaha mı kavuştu? Gençler artık geleceğe güvenle mi bakıyor? Hayır, tam tersi; tarım bitti, üreticimiz kan ağlıyor, uygulanan yanlış ekonomik politikalarla vatandaş açlık ve yoksulluk sınırının da gerisinde bırakıldı; 78 milyonun yarısı icralık; her yönden dışa bağımlıyız, ihracat yerine ithalat teşvik ediliyor; terör her gün ocaklara ateş düşürüyor, hiç kimsenin can güvenliği kalmadı; dış politika tükenmiş, dostumuz kalmamış, dış dünya bizimle alay eder hâle gelmiş, itibarı sıfırlanmış bir ülke olmuşuz. Daha neler yapmadınız ki: Kumpaslarla, sahte delillerle hayatı karartılan, itibarları yerle bir edilen Türk askeri, Emniyet güçleri, intiharlarına sebep olduğunuz akademisyenler, yüzlerce onurlu insanımız; yıllarca birlikte el ele devletin, hukukun altını oyduğunuz, Türk milletinin başına musallat ettiğiniz FETÖ belası ve kandırıldık deyip hiçbir siyasi sorumluluğu üstlenmeden, hesap vermeden yola devam edişiniz. Yola devam ediyorsunuz ve on gündür bakanlarınız, milletvekilleriniz burada pembe tablolar çiziyor, çiziyor ama eğitimde, sağlıkta, bilim ve teknolojide ve ne de sanayide anlattığınız pembe tabloların hiçbiri yok. Çarşının, pazarın, vatandaşın durumu başka, vatandaş inim inim inliyor değerli arkadaşlar. Şimdiye kadar yaptığınız bütçelerde enflasyon, işsizlik, büyümeyle ilgili hangi hedefi tutturdunuz sormak gerekir. Büyüme 2,9; açlık sınırı 1.417 lira; 6 milyon işsiz, 20 milyon yoksulumuz var; kadınlarımız intihara zorlanıyor, çocuklarımız yurtlarda cinsel istismarla boğuşuyor, saçları tutuşarak yanıyor; insanımız korku, terör ve ölümle sınanıyor. Yıllarca çiftçinin, köylünün yanında olduğunuzu söylediniz ki bu kocaman bir yalan. Tarımda ithalatçı olduk; çiftçi perişan, üretemiyor, ürettiğini de maliyetinin altında satıyor, yetmiyor traktörünü satıyor, esnaf ise her gün kepenk kapatıyor. Kısaca, bu topraklarda yaşayan birçok insan mutsuzken, işsiz, aşsız ve eğitimsizken, en temel insani hakları hiçe sayılırken sizler evlerinizin köşelerinde daha ne kadar mutluluk düşleri görmeye devam edeceksiniz? Neden bu hâldeyiz değerli milletvekilleri? Niye biliyor musunuz? Çünkü, on dört yıl boyunca sıcak parayla yanlış ilişkiler kurup yarattığınız rant ekonomisi yüzünden. Geldiğimiz noktada sonuçlar tüm endekslere yansıyor. İnsani gelişmişlik sıralamasında 188 ülke arasında 72'nciyiz. Demokrasi ekseninde 92'nci sıradayız değerli arkadaşlar, Nikaragua ve Uganda'nın da gerisindeyiz. Eğitimde on dört yılda 13 kez sistem değiştirdiniz. PISA sonuçları açıklandı, tablo içler acısı. Millî Eğitim Bakanı suçluyu buldu: Mesleki ve teknik liseler.
Bu arada sizlere bir yazı göstermek istiyorum değerli milletvekilleri. Bu yazı, Keçiören'de bir ortaokulun 2'nci katının koridorunun duvarlarına fen bilgisi öğretmeni tarafından asılmış bir yazıdır. Bakınız ne yazıyor: "Kimyasal bağ oluşumu ametal metal arasında farzdır, ametal amatel arasında caizdir, metal metal arasında zinhar haramdır." Şimdi, soruyorum Sayın Millî Eğitim Bakanına: Sizin fen bilgisi öğretmeniniz böyle diyor, siz kalkmış suçlu arıyorsunuz. PISA sonuçlarının suçlusunu aramasın Sayın Bakan çünkü suçlu sizlersiniz.
Devam edelim. Yoksulun yanında, haramın karşısında olduğunuzu dilinizden düşürmediniz. Sonunda Türkiye'yi dünya yolsuzluk endeksinde neredeyse zirveye oturttunuz. OECD ülkeleri arasında 2'nci sıradayız. Hukukun Üstünlüğü Endeksi ve Basın Özgürlüğü Endeksi'nde tablo ürkütücü, son sıralardayız.
Değerli milletvekilleri, Türkiye on dört yıldır gerçekten iyi yönetilmiyor. Bu bütçeyi de pek çok açıdan eleştirebiliriz ancak bütün bunlardan daha önemli bir konumuz var. Bugün ülkemizin birliği, bütünlüğü, ekonomik geleceği ağır bir tehlike ve tehdit altındadır. Ülkemizin öncelikli gündemi terördür, çöküşe sürüklenmiş ekonomimizdir. Daha üç gün önce Beşiktaş'ta teröre kurban verdiğimiz polislerimizin, gencecik insanlarımızın, Orta Doğu'da bölge liderliği hevesiyle çıktığımız yolda yitirdiğimiz fidanlarımızın sizlere emanet edilen bedenlerini toprağa gömmenin sorumluluğu var omuzlarınızda.
Değerli arkadaşlar, şunu lütfen anlayalım: Tek bir kişinin rejimi değiştirme çılgınlığında her alanda felakete sürüklenen bir Türkiye gerçeğiyle baş başayız ve şimdi bu kişi 30 olan büyükşehir sayısını 60'a çıkarmaktan bahsediyor. Hükûmetin, Başbakanın, İçişleri ve Şehircilik Bakanının bu durumdan haberi var mı onu da bilmiyoruz. Ancak biz bir şeyi iyi biliyoruz: Bu bir kandırmacadır.
6360 sayılı ucube bir yasa çıkardınız. İl sınırları büyükşehir sınırı yapıldı; il özel idareleri kapatıldı; belediyelerde, kırsalda yaşayan vatandaşlarımız da mağdur edildi. Köylerin tüzel kişiliklerine son verildi. Ortak malları ellerinden alındı ve meralar imara açıldı, belde belediyeleri mahalleye dönüştü. Vatandaş belediye olmanın hizmet avantajını da yaşayamıyor ve bunun en yakın örneği, geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanını ulaşımla ilgili bir konuda azarlayarak ifade etmiştir.
Değerli milletvekilleri, "millî irade, millî irade" deniyor ya bu kocaman bir yalan. Millî iradenin millî gelire, gelirin nasıl dağıldığına bir bakalım. Bakın, bu harita da bize bir gerçeği gösteriyor. Batıdan doğuya baktığımızda maviyle taranan kısım 10 bin dolar ama doğuya gittiğimizde bu 10 bin dolar 2.500 dolarlara doğru gidiyor. Yani görülüyor ki Anadolu sahipsiz kalmıştır arkadaşlar. Sanmayın ki bunlar Anadolu'yu unuttu.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Teşvik paketleri var.
SEYİT TORUN (Devamla) - O teşvik paketleri de sadece pakette kalıyor Sayın Milletvekilim.
Sanmayın ki bunlar sadece Anadolu'yu unuttu da İstanbul'u seviyor, Marmara'yı seviyor; hayır, rantı seviyor. Size buradan bir kez daha niçin "Merkez Türkiye" dediğimizi de hatırlatmak istiyorum. Vatandaşın bir feryadı da 3'üncü köprüden geçerken yükseliyor. Dolara endekslenmiş büyük paralar ödüyor. Niye? Çünkü bu ihaleleri verdikleri firmalar ancak öyle kâr ediyor.
Değerli milletvekilleri, bu iktidarın zarar vermediği hiçbir şey kalmamıştır. Dünyanın en güzel şehirlerinden olan gözbebeğimiz İstanbul'umuz Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği'nin 2015 yılı verilerine göre dünya kongre şehirleri sıralamasında 8'inciydi. 2016 yılı itibarıyla yapılan iptaller sonucunda 50'nci sıraya geriledi. Şimdi alın bu resmi hangi sektöre uygularsanız uygulayın. Diğer taraftan, memleketin dört bir tarafından feryatlar yükselirken Cumhurbaşkanımız "Avrupa bizim başarımızı kıskanıyor." diyor. O zaman, ben de sizlere buradan sözde bir Avrupa başarısı anlatayım: Bir süredir belediye başkanlarımız, maalesef, yurt dışına çıkamıyor. 190 belediye başkanının başvurusunun 170 tanesi Bakanlıkça reddedildi. Bu belediye başkanlarımız hibe anlaşmaları yapmak, Brüksel ve diğer Avrupa şehirlerinde toplantılara bir görüşme yapmak için gidiyor ama Avrupalı bir bakıyor ki muhatap yok. Gerekçe açıklanıyor: Tasarruf tedbirleri. Bu doğru değildir. Başka hesaplarınız varsa onu başka mecralarda, kendi belediye başkanlarınızla yapınız. Tasarrufa gelince, nereden başlayacağınızı siz çok daha iyi biliyorsunuz. Türkiye'yi bu biçimde küçük düşürmeye hiçbirinizin hakkı yok.
Değerli milletvekilleri, bir önemli konuyu daha dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bugün geldiğimiz noktada, gerçekten, sit konusu çok önemli. Birinci ve ikinci derecede sit alanları yok edilmeye çalışılıyor. Görülüyor ki sit alanları da yapılaşmaya açılacak ve bu alanlardan turizm adına, konut adına yine birileri faydalanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYİT TORUN (Devamla) - 2,5 milyon hektarlık büyük bir doğal alan rezervi maalesef elimizden kaybolacak.