GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:14.12.2016

MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 6'ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum.

Tasarının 6'ncı maddesi, bütçe kanunuyla verilen ödeneklerin aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleriyle ilgilidir. Konu, her yıl olduğu gibi bu yıl da Plan ve Bütçe Komisyonunda yeterince tartışılmıştır. Gelirlerimizi artırmak gayet tabii sevinilecek bir durumdur. Ben, binbir güçlükle toplanan, vatandaşın ödemede zorlandığı vergilerin yani işin gelir boyutundan çok gider boyutuna değinmek istiyorum çünkü Hükûmetin emanetine verilen paralar kutsaldır, Hükûmet harcama yaparken eli titremelidir. Bu sebeple somut bir örneği değerli milletvekillerimizin vicdanlarına sunmak istiyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Örneğimiz Zafer Bölgesel Havaalanıyla ilgilidir; Kütahya, Afyon, Uşak... Adı geçen havaalanı yap-işlet-devret yöntemiyle 1'inci defa 2010 tarihinde ihaleye çıkarılmış ise de ihaleye teklif verilmemiştir. Proje üzerinde yapılan revizyonlar sonrasında yeniden ihaleye çıkarılmış, ihaleye tek bir teklif verilmesine rağmen -burada rekabet sağlanıp sağlanmadığı ayrı bir konudur- ihale yirmi dokuz yıl on bir ay işletme süresi karşılığında onaylanmıştır. Projenin yatırım maliyeti 50 milyon avrodur. Havaalanı 24/11/2012 tarihinde hizmete girmiş olup işletme süresi 21/02/2044 tarihinde sona erecektir. İdare, işletme süresince görevli şirkete iç hat yolcu servis ücreti olarak 2 avroyu, dış hat giden yolcu servis ücreti olarak da 10 avroyu garanti vermiştir.

Değerli arkadaşlar, işletme süresince görevli şirkete, giden yolcu ve yurt dışı yolcu başına sabit servis ücreti dışında, ayrıca işletme süresince belli sayılarda yolcu garantisi verilmiştir. İşletilecek ilk yıl için garanti edilen yolcu sayıları iç hatlar için 500 bin, dış hatlar için 350 bindir. Gelen ve giden yolcu sayısı garantisi her yıl artacaktır. Onuncu yılda sabitlenmiştir, onuncu yıldan sonra aynı sayıda yolcu garanti edilmiştir. Onuncu yılda garanti edilen yolcu sayısı ise iç hatlarda 775.137, dış hatlarda 542.596'ya yükselmiştir. Bunun anlamı, havalimanında bu kadar yolcu talebi olmadığı durumlarda garanti edilen sayı kadar servis ücreti ödenecek olmasıdır.

Değerli milletvekilleri, Zafer Bölgesel Havaalanı için işletmeye alınan, ilk yıl garanti edilen dış hat yolcu sayısı 350 bindir, dış hat yolcu sayısı 350 bin. Basit bir hesap yaparsak; 350 bin dış hat yolcusunu üç yüz altmış beş güne böldüğümüzde bir günde havaalanına inecek dış hat yolcu sayısı ortalaması 959'dur. Hiç uzatmaya, hiç uzman olmaya, Devlet Hava Meydanları İşletmesinde çalışmaya gerek yok. Çubuk ilçesinin bir köyü, Sirkeli köyündeki bir vatandaşa sorsanız, bu havaalanına ortalama olarak bir günde 950 yolcu inmeyeceğini bilir, yabancı yolcu. Ne gariptir ki 1933 yılında kurulan, işi bu olan, seksen üç yıllık Devlet Hava Meydanları İşletmesi bunu bilmiyor. Bu havaalanına Boeing 747-400 Big Top inmeyeceğine göre, günde 959 dış yolcu demek her uçakta 150 yolcu üzerinden 6 uçak, 200 yolcu üzerinden 5 uçak demektir. Zafer Havaalanı'na günde turist dolu 5-6 uçağın ineceğine kim inanır? Uzun uzun anlatmayacağım, iç hatlarda da durum farklı değildir. Havaalanına günde ortalama 1.370 yolcu sayısı garanti edilmiştir. Bu, bir günde havaalanına dolu dolu 8-9 uçak inecek demektir. Olabilir mi? Bence vallahi de olmaz, billahi de olmaz, zaten olmamıştır. Nerede olur? Anca Türkiye'de olur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bir tek AKP'liler inanır buna.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - İster inansın, ister inanmasın.

Değerli milletvekilleri, özetlersek; Zafer Havaalanı'na bir günde dolu dolu 8-9 iç hat yolcu uçağı, turist dolu 5-6 uçak yani toplamda 14-15 uçak iniş kalkış yapabilir mi? Soruyorum, "Yapabilir." diyen varsa burada söylesin. 1993'te kurulan bir kurumda -hadi buna acemilik diyelim, acemilik yaptılar- bu kadar acemilik olur mu? Tabii ki olmaz, olmamalıdır.

Sizleri rakamlara boğmak istemiyorum ama birkaç istatistik daha vermek gerekir diye düşünüyorum. Havaalanında 2013 yılında iç hatlarda 32 bin küsur yolcuya servis hizmeti verilmiştir. Garanti edilen yolcu sayısı 550 bindir. Gerçekleşme oranı yüzde 6'dır, yanılma yüzde 94'tür.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Birinci yıl için.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - Dış hatlarda birinci yıl için garanti edilen yolcu sayısı 374.500'dür, gerçekleşme 11.325'tir; gerçekleşme oranı yüzde 3'tür, yanılma yüzde 97'dir. İcra makamında olanlar yanılabilir mi? Bilinçli olmamak kaydıyla eksik, noksan yapabilir mi? Esasa taalluk etmemek şartıyla bunlara "evet" diyorum; olabilir, insan olan yerde eksik de olabilir, yanlış da olabilir. Ancak, eksiğin de, yanılmanın da bir sınırı vardır. Yüzde 3-5, yüzde 10 yanıldınız diyelim, kabul edelim; daha da ileriye giderek yüzde 15 yanıldınız diyelim, hatta torpil yaparak yüzde 30-yüzde 40 yanılmayı da kabul edelim; olmaz ya. Allah aşkına, iç hatlarda yüzde 94, dış hatlarda yüzde 97 yanılma olabilir mi? Olabilir mi, soruyorum; burada açıkça söyleyelim, cevap istiyorum kısaca? Sayın Bakan da burada cevabını versin ama cevabını ben vereyim çünkü veremezler. Hiç kimse "olabilir" diyemez, hiç kimse. Böyle bir yanılma değerli arkadaşlar... Çok yazıktır Türkiye'ye. Yanılma demek paradır, hem de çok büyük para demektir. Adına yanılma da diyelim, öyle olsun. İşte, böyle bir yanılma sonucunda 2013 yılında iç ve dış hat olarak işleten firmaya ortalama olarak bir günde 12.704 avro ödeme yapılmıştır, bugün itibarıyla Türk lirası olarak karşılığı 45.734 Türk lirasıdır. Yani, biz firmaya günde ortalama 45.730 TL ödemişiz, Turkish lira. Ödenen bu meblağ senin benim, primini ödeyemeyen esnafın, memurun, işçinin cebinden çıkmıştır. Ciddi karşılığı var mıdır? Maalesef yoktur, yolcu olarak.

Değerli arkadaşlar, diyelim ki havaalanı yeni işletmeye açıldı, vatandaş uçağa binmeyi bilmiyor, böyle bir alışkanlığı yok. Bir yıl sonra, 2014 yılında durum ne olmuştur? Rakamları veriyorum: İç hatlarda yolcu sayısı 2013'e göre gerilemiştir. Garanti edilen sayılar nedeniyle -atlayarak geçiyorum zaman sebebiyle- bir günde ortalama 13.525 avro ödeme yapılmıştır 2014 yılında, Türk lirası olarak karşılığı 48.690 TL'dir.

Değerli arkadaşlar, Ankara-İzmir yüksek hızlı tren hattı inşası hızla devam etmektedir. Bakınız, yüksek hızlı tren işletmeye açıldığında Zafer Havaalanı'na inecek iç hat yolcu sayısı daha da azalacaktır yani günde ödeyeceğimiz miktar 50 bin TL'nin de üzerine çıkacaktır.

Bu havaalanı için işletmeci firmaya onuncu yılda, iç hatlarda 775 bin küsur, dış hatlarda 542 bin küsur yolcu garanti edilmiştir, trendin böyle devam etmesi hâlinde günde 66-70 bin lira civarında para ödenecektir. Firma, havaalanını otuz yıla yakın işletecektir, yirmi dokuz yıl on bir ay. Ben oturdum, mevcut verilere göre bir hesap yaptım, siz de çıkarabilirsiniz; benim hesabıma göre işletme süresince firmaya 190 milyon avro ödeme yapılacaktır, 190 milyon avro. Havaalanının proje maliyeti 50 milyon avrodur, diğer gelirleri de hesaba katarsak firma en az sekiz dokuz yılda yatırım maliyetini finanse edecektir. Böyle ballı bir yap-işlet-devret dünyanın hiçbir yerinde yoktur, olamaz da. Yaklaşık otuz yıl sonra firma devretse ne olur, devretmese ne olur, zaten eskimiş olacak.

Yap-işlet-devret modelinin amacı, firma yapacak, işletecek, para kazanacak ve devredecektir. Bu modelin sebebi devletin finansman sıkıntısıdır, "Devlet yapmıyor, özel kesim yapsın, işletsin, sonra da devretsin." diyoruz. Zafer Havaalanı'na yolcu talebi yok denecek kadar azdır. Yüzde 3-5'lik talep bir havaalanı için yeterli değildir, attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmeliydi. Bu havaalanını devletimiz yapsaydı 140 milyon avro -bakınız, tekrar söylüyorum, 50 milyon avro proje maliyeti hariç- yani bugünkü parayla 504 milyon Türk lirası devletin cebinde kalacaktı.

Burada söylemim firmaya değildir, böyle ballı bir işe kim olsa atlar. Vatandaş uçağa güle güle binsin, mutlu olsun. Sözüm, işsizliğin rekor kırdığı günümüzde, genç işsizlerin yüzde 20'lere vurduğu günümüzde yani yiğidin kuru soğana muhtaç olduğu, edildiği günümüzde kamu kaynaklarının kullanılmasında gerekli hassasiyetin gösterilmemesinedir. Firma da tabii kazanacak ama kazancın da bir ölçüsü konulmalıdır. Ölçü kaçırılmış ise yapanın yanına kâr kalmamalıdır. Ancak, acı gerçek şudur: Yapanın yanına kâr kalmıştır.

Değerli milletvekilleri, gerçek anlattığım gibidir. Söyledim, vebalden kurtuldum; bakalım, sorumluluk mevkisindekiler bu vebalden nasıl kurtulacaktır diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)