| Konu: | 3 EKİM 2012 ÇARŞAMBA GÜNÜ KABUL EDİLEN DANIŞMA KURULU ÖNERİSİNİ, BUGÜNKÜ BİRLEŞİMDE GÖRÜŞÜLECEK BAŞBAKANLIK TEZKERESİYLE İLGİLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEDİKLERİ İÇİN İMZALADIKLARINA VE PARTİ OLARAK SAVAŞ TEZKERELERİNİ HİÇBİR ZAMAN KABUL ETMEDİKLERİNE, HER ZAMAN BARIŞ YANLISI OLDUKLARINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 04.10.2012 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, tarihî bir gün. Antakya'dan Habur'a kadar güney komşumuz, kadim dostumuz, akrabamız, birlikte uzun yıllar yaşadığımız Suriye halkının, halklarının kaderini, Türkiye halkının kaderini çok yakından ilgilendiren bir konuda, birazdan, Suriye hakkında sınır ötesi savaş tezkeresini konuşacağız. Bunu da kapalı oturum olarak İktidar Partisi istemiş. Böylesine önemli, böylesine halkımızı yakından ilgilendiren, savaş gibi hayati, siyasetin artık en yoğun tartışıldığı bir noktada, 21'inci yüzyılda, Orta Doğu'da güç dengelerinin, ittifaklarının, ABD'nin, Avrupa Birliğinin, dünya kutuplaşmasının; bir yanda ABD, Avrupa Birliği, bir yanda Uzak Doğu, Şanghay Beşlisi olarak Rusya'dan Çin'e, İran'a kadar güç dengelerinin olduğu bir ortamda, doğrusunu isterseniz, vicdanımızın sesini dinlememiz gereken tarihî bir günü yaşıyoruz. Bu, şu veya bu partinin değil, hepimizin, bütün partilerin, İktidar Partisi dâhil bütün milletvekillerinin, çünkü unutmayın ki bu Meclis, 1 Mart tezkeresine onay vermemiş bir meclistir.
Şimdi biz, dün arkadaşlarımız bir Danışma Kurulu imzaladılar, saat ona aldılar, AK PARTİ'nin MYK'sı vardı, böyle bir gerekçeyle. Yanlış anlaşılmasın, biz, bir savaş tezkeresi gelsin diye asla ve asla saatleri, tarihleri, zamanları erkene çekecek bir parti değiliz. Biz, hayatımızda, buraya geldiğimiz beş yıl boyunca bütün savaş tezkerelerine "Hayır." dedik. Burada da tavrımız nettir. Barış ve Demokrasi Partisi, Arap halkının, oradaki Sünnilerin, Nusayrilerin, orada yaşayan Kürt halkının, orada yaşayan Süryanilerin, orada yaşayan Ermenilerin, farklı toplulukların hepsini, binlerce yıl birlikte yaşanmışlığın kardeşlik hukuku içinde görür. Burada tartışmamız gereken bir konu varsa açık açık, dobra dobra halkın karşısında Meclisin TV'lerini sonuna kadar açarak, hangi partinin, hangi milletvekilinin savaştan yana, hangisinin barıştan ve hayattan yana olduğunu ortaya koymak demokrasinin en büyük erdemidir. Biz bunu başaramıyoruz.
Sabah Danışma Kurulu istedi grubumuz. Sayın Meclis Başkanı dediler ki: "Danışma Kurulu olmaz çünkü kırk beş dakika önce gelmesi lazım, grupların bir araya gelmesi için. Saat 10.00'da Meclis toplanıyor. Kardeşim zaten 09.00'da Meclis açılıyor. Bu acil bir durum. Fakat, biz yine de Meclisin bu tarihî konuya odaklanması için Danışma Kurulu kararını grubumuz geri çekmiştir. Bu açıklamayı yapma nedenimizin bir parçası budur. Ama şunu unutmayınız: Akçakale'de düşen topun mermisi yüreklerimizi yakarken, 20 Eylülden bu yana top mermileri, silah mermileri Akçakale'de dururken Meclis İnsan Hakları Komisyonu Akçakale'ye gitmemiştir. Parti grupları gitmemiştir, bakanlar gitmemiştir. Akçakale'de insanlarımız kaymakamlığa yürürken gaz bombalarıyla önlerine dikilmiştir. Bir taraftan savaşın mermileri, bir taraftan Hükûmetin gaz bombaları; bir taraftan Esed'ın topları, bir taraftan da Hükûmetin, Erdoğan'ın gaz bombaları halkımızın tepesine inerken burada Meclis tarihî bir gün de, tarihî bir karar verecek.
Hiç birinizin savaş yanlısı olduğunu düşünmüyorum. Vicdanım isyan hâlindedir. Partimin, insanlarımızın, Kürtlerin, Türklerin, Arapların hepsinin kardeş olduğunu haykırmak istiyorum. Lütfen biraz daha akıl, sağduyu, diplomasi, kardeşlik, komşuluk, tarih, sosyoloji, kültür, din kardeşliği bu ortak değerlerimizi öne çıkaracak bir Orta Doğu? Orta Doğu coğrafyasında gelin Türkiye'yi hak ettiği yere oturtalım. Bütün partiler böyle bir tarihî sorumlulukla karşı karşıyayız.
Sayın Başkanım, ben burada savaşın ne kadar kötü olduğunu, devletler arası savaşlar açıldığı zaman Orta Doğu'daki Suriye savaşının nasıl bir Şii-Sünni kamplaşmasına yol açacağını bırakın, dünyada İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra -ABD, Avrupa Birliği; Şanghay Beşlisi, Rusya, Çin, İran- iki bloklaşmanın arasında bir üçüncü dünya savaşının tohumlarının, fitnelerinin atılacağı bir coğrafyada bütün toplar, bütün ateş, bütün kimyasallar ve asimetrik savaşın bütün katliam silahlarının hepsinin yönünün Türkiye'nin üzerine döneceğini, Suriye'deki kardeşlerimizin üzerine döneceğini hepimiz görmeliyiz.
Ve buradan son bir söz, son bir çağrıda bulunmak istiyorum: Dış politika, savaş hukuku, uluslararası hukuk, diplomasi ne öfke kaldırır ne hissiyat kaldırır ne kin kaldırır ne düşmanlık kaldırır. Hele hele kadim bir komşu, kadim bir akraba halk, Suriye halkı gibi bir halk söz konusu olduğu zaman bizim binlerce yıllık beraberliğimiz, bin yıl daha stratejik olarak bir arada yaşamışlığımız üzerine kuracağımız politikalar bu Meclisten onur bulur. Buradan savaş kararı çıkarsa savaş kararının arkasında kimler durabilir? Ben bunu düşünmek istemiyorum.
Ve gelin, önce içimizde diyaloga, önce içimizde müzakereye ve sınır komşumuz güzelim Suriye'deki kardeşlerimize de barış ve demokrasi getirmek için el ele verelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaplan.