Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 41 |
Tarih: | 15.12.2016 |
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın 7'nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetimizi, milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, biraz önceki hatipten sonra, biraz vaktim olsaydı -beş dakikalık süre değil de biraz süre olsaydı- ben bu ülkeyi yönettikleri zamanki sürecin çok kısa böyle bir şeyini çizebilirdim. Bir tarihte şunu hatırlıyorum, bunu çok iyi bilmelerini temin için söylüyorum: Emin olun Allah'tan, sola oy vermeyen bir dostumuzun söylediği bir laf, dedi ki: "Ben bu seçimlerde CHP'ye oy vereceğim." Sebebi ne dedik, 3-5 kişiyiz; dedi ki: "Benim bir tane bacanağım var, o bacanağıma demişler ki: 'Sen falan yerde şu mevkiye geleceksin.' O da bana söz verdi, dedi ki: 'Ben başa gelirsem sana 2 kilo yağ vereceğim.' Bunun üzerine ben bu sefer CHP'ye oy vereceğim." Türkiye böyle yönetildi.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Yağı veren, tuzu veren sizsiniz, biz değiliz. (AK PARTİ sıralarından "Dinle, dinle!" sesleri)
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) - Hayır, bunu inkâr etmenizin bir manası yok.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ne yağı ya?
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) - Türkiye böyle yönetildi. Onun için, burada bunları anlatırken biraz insaftan uzak olmamak lazım.
Değerli arkadaşlar, cumartesi günü ülkemizde, İstanbul'umuzda meydana gelen terör olayından sonra şehitlerimize Allah'tan gani gani rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.
Değerli arkadaşlar, İstanbul Beşiktaş saldırısı, 15 Temmuz ihaneti, Gazze, Srebrenitsa, Felluce, Halepçe ve Halep'in acısı birbirinden bağımsız değil. Kadın, çocuk, ihtiyar ve hastaların acımasızca öldürüldüğü; insanların ilaçsızlıktan, susuzluktan, açlıktan hayatını kaybettiği Halep için susanlar, bu vahşet ve katliama tarih önünde hesap vermek zorunda kalacaklardır.
Hiçbir doğru kararda ittifak edemeyen, birleşemeyen Birleşmiş Milletler; İslam dünyasının ittifak edemeyen teşkilatı; her geçen gün kan kaybeden ve Hristiyan kulübü olmaktan öteye gidemeyen terör destekçisi Avrupa Birliği; konu İslam dünyası olunca kendi gücüne göre beceriksiz hareketleriyle kendini meşgul eden ve silah deneme ve satışlarıyla uğraşan sözüm ona güçlü ülkeler; kendi kardeşlerinin yok olmasında dahi bir araya gelemeyen Arap ülkeleri; Halep'te Kerbelâ'nın intikamını almak için Haşdi Şabi gibi katil ordular kurarak insanlığın ölmesine neden olan, isminin içindeki "İslam Cumhuriyeti"ne yakışmayan İran ve birlik olamayan Müslümanlar, timsah gözyaşları dökerek Halep'in yok olmasına neden oldunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlayın, Millî Mücadele'de işgalci güçler yaklaşırken sivil halkımız camilere sığınmış, Ege'de birçok yerdeki camiler içindeki insanlarla birlikte yakılmıştı. Şimdi, şer güçlerinin Suriye'de halka karşı toplu kıyımı yaşanıyor. Mağrur ve mazlum Halep işgale uğramış, yağmalanmış, kana bulanmış, "medeniyet" denilen arsız yılanın simgesi hâline dönüşmüştür. Halkı ise bütün dünyanın gözleri önünde, caddelerde, cami köşelerinde, okul bahçelerinde ceset olarak yatmaktadır.
Hiçbir kutsal değere saygı duyulmadan Yüce Yaradan'ın evinde can çekişen masum insanları görüyoruz. Şer güçlerinin acımazsızca saldırılarına karşı tüm milletimizin nefret ve kınama duygularının kabardığı bir dönemde yaşıyoruz. Suç ortaklığı yapan büyük güçlerin Orta Doğu'ya evrensel değer pazarlamaya kalkmaları, insanlık tarihine yeni bir yüzsüzlük örneği olarak geçecektir. Böyle bir ortamda dünyadaki güçlerin egemenliğinin acımasızca ve hunharca uygulanması sürerken bunlar karşısında güç birliği yapması gerekenler -başta Müslümanlar olmak üzere- bundan çok uzak şekilde, hâlâ birbiriyle uğraşmaya devam ediyorlar. Halep kuşatmalarının ve katliamlarının Orta Çağ Haçlı Seferlerinden ne farkı var Allah aşkına? Kentin elektriği yok, suyu yok, insanlar aç, insanlar hastalıktan kırılıyor. Böyle bir soykırım, böyle bir vahşet hiçbir siyasi gerekçeyi meşrulaştıramaz. Suriye'de altı yılda öldürülen insan sayısının 700 bini bulması artık sözün bittiği yeri ifade ediyor. Dağda, ormanda kuşların, böceklerin ölmesine tepki koyanlar bu katliamı sadece seyrediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERDİN BİRCAN (Edirne) - Beş dakika daha, bizde sıkıntı yok.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) - Coğrafyamızda insanlık trajedisinin bitirilmesi için samimiyetle uğraşan ve elini taşın altına koyan tek ülke Türkiye'dir. 3 milyon mülteciyi barındırıyoruz.
Değerli arkadaşlar, zaman çok kısa.
1988 yılında Türkiye'ye gelen... Siz bunu iyi dinleyin.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aydın.
Bitti süreniz.
ERDİN BİRCAN (Edirne) - Yok, yok; beş dakika bizden.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) - Esad'ın katliamından çok mutlu görünüyorsun!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Başkanım, bir dakika, son konuşmacı ya.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) - O zaman Halepçe katliamından sonra gelen insanlara biz yemek veremiyorduk. Ben onlara dört sene idarecilik yaptım, çok iyi biliyorum. Ama hamdolsun, şu anda 3 milyon insanı hiçbir şekilde sıkıntıya sokmadan ömürlerinin idamelerini sağlıyoruz.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aydın.