| Konu: | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tümü münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 16.12.2016 |
AK PARTİ GRUBU ADINA SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2015 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve bizleri şu anda televizyonları başında izleyen kıymetli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Yaklaşık iki aydır Türkiye Büyük Millet Meclisinde yoğun bir biçimde yürüttüğümüz bütçe görüşmelerinde başta Sayın Maliye Bakanımız olmak üzere tüm bakanlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimize, milletvekillerimize, Türkiye Büyük Millet Meclisi Bütçe Başkanlığımıza ve bakanlıklarımızın bürokratlarına teşekkürlerimi sunuyorum.
10 Aralık gecesi yine bizler burada bütçe görüşmelerine devam ederken hain bir terör saldırısı sonucu şehadete uğurladığımız 36'sı Emniyet görevlimiz, 8'i sivil vatandaşımız olmak üzere 44 vatan evladımızı rahmet ve minnetle anıyor, yaralı vatandaşlarımıza Allah'tan şifa diliyorum. O gece milletçe büyük bir acı yaşadık. Milletimizin huzuruna, sükûnuna hem de bir kandil arifesinde haince bir saldırı gerçekleşti. Bu saldırıyı yapanları, önünde, arkasında kimler varsa nefretle lanetliyorum.
Yine, 2016 yılı bütçesinin komisyon görüşmeleri sırasında da hemen yanı başımızda, Merasim Sokak'ta yine hain bir terör saldırısı gerçekleşmişti. Bu vesileyle, Merasim Sokak saldırısındaki şehitlerimize, 15 Temmuz gecesi hayatını hiçe sayarak ellerinde bayraklarıyla teröristlerin karşısına çıkıp şehadet mertebesine eren aziz kardeşlerimize ve terör saldırılarında ve vatan savunmasında hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyor, gazilerimize de acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölücü terör örgütü PKK gibi, 15 Temmuz gecesi darbe girişimiyle hainliği doruğa ulaşan FETÖ terör örgütü de, DEAŞ da birbirlerinden hiçbir farkı olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, birliğine kasteden terör örgütleridir. Bu taşeron terör örgütlerinin ve onları destekleyenlerin de net bir şekilde bilmesini istiyorum ki bu menfur saldırılar, bu hain terör örgütleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin çıktığı kutlu yolun önünü kesemeyecek, milletimizin kazanımlarına, refah ve mutluluğu için gayretlerimize asla sekte vuramayacaktır. Bu süreçte bizlere düşen her zamankinden daha çok bir ve beraber olmak, kenetlenmek ve kardeşliğimizi 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi dosta düşmana göstermektir. Terör gibi toplumsal ve millî meselelerde bir olup teröre karşı ortak duruş sergileyip ortak mücadele kararlılığımızı bir kez daha en güçlü şekliyle göstermeliyiz. Forma değiştirerek askerimize, polisimize, vatandaşımıza saldıran kiralık terör örgütleri asla başaramayacaklar.
Suriye'de beş yıldır yaşanan dehşet yerini soykırıma terk etmiş, milyonlar yurtlarından, yuvalarından edilmiştir. Türkiye, milyonlarca kardeşine kucak açmış, bağrına basmıştır. Bugün de benzer şekilde Halep'te yaşanan büyük bir insanlık dramı ve zor kış şartlarında göçe zorlanan kadın, çocuk, yaşlı, hasta on binlerce mazlum... Allah yardımcıları olsun. Ama Esed rejimi, tahliye edilen o mazlum kardeşlerimize bir kez daha acımasızca saldırmıştır, dünyayı, insanlığı hiçe sayarak mazlumları katletmiş, yaralamış, rehin almıştır. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Tüm dünyanın Esed rejimine "dur" deme zamanı gelmiş ve geçmektedir. Esed rejimi bilmelidir ki mazlumun ahı, tahtından indirir şahı. Türkiye, bir kez daha insani politikaların sadece sözünün değil, uygulamasının da nasıl olması gerektiğini dünyaya göstermeye devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; büyük hedeflerin ve büyük umutların, istikrar ve güvenin teminatı olan ülkemizi engellerden yılmadan, zorluklardan korkmadan daha ileriye taşımak için çok daha fazla çalışıp, üreterek yolumuza devam edeceğiz.
Aslında, konuşmama AK PARTİ hükûmetleri süresindeki birtakım mali rakamlarla devam etmek istiyordum ama burada, Sayın Kesici'nin konuşmasında vermiş olduğu birtakım rakamlara değinmek istiyorum.
Sayın Kesici, dört efsaneden bahsediyor yani "17'nci büyük ekonomi" diyor. Millî gelirin 4 kat artması, kişi başı millî gelirin 4 kat artması, IMF'nin borcunun sıfırlanması. Ekliyor: "Sanki öyle bir algı yarattınız ki kamu dış borcunu da sıfırlıyorsunuz algısı." Biz, asla böyle bir şey söylemedik. Biz, inşallah, dünyanın 10'uncu en büyük ekonomisi olacağımızı söyledik, kamu dış borcunu sıfırlayacağımızı hiç söylemedik ama IMF'ye olan 22 milyar dolar borcu ödeyeceğimizi söyledik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sayın Kesici, bunu hiçbir şekilde konuşmasında dile getirmedi. Ödedik mi Sayın Kesici? Ödedik.
Ben, mazide kazı yapmak da istemiyorum yani bize devredilen enkazdan bahsetmek istemiyorum. Vatandaşına borçlu, Tasarrufu Teşvik Mevduat Fonu'nda vatandaşına 13,5 katrilyon borçlu, KEY ödemelerinde, Konut Edindirme Yardımında vatandaşına 4,5 katrilyon borçlu, 21 bankası batırılmış, kamu bankalarının milyarlarca zarar yazdığı bir dönemden ben bahsetmek istemiyorum ama şimdi Atay Uslu kardeşim bir not göndermiş, ondan bahsetmek istiyorum. Mesela, Atay Uslu diyor ki: 12 Aralık 1992, yer ODTÜ, konuşmacı İlhan Kesici, enflasyon yüzde 50, yüzde 60 -Sayın Atay, siz de talebeydiniz orada herhâlde- Sayın Kesici şunu söylüyor: "Enflasyon sorununa çözüm bulmak zor, hatta imkansız."
Değerli arkadaşlar, 2015 yılı enflasyon 8,8; 2016 7,5; 2017 hedefimiz 6,5; 2018 hedefimiz 5. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Kesici'nin bu konuşmasını kendi İnternet sitesi "ilhankesici.org" sitesinde bulabilirsiniz, sitesinde bunu kendi de yayınlıyor.
Bir başka konu, kara yollarındaki, bölünmüş yollardaki maliyetleri dile getirdi. Yani şuna bakmak lazım: Hangi standartta yol yapıyorsunuz? Biz 2003'te 40 kilometre tüneli olan bir yol almışız, Türkiye sadece, ama bugün baktığınızda 314 kilometre tünele ulaşmışız. Şöyle geçmişe dönüp baktığımda, Bolu Tüneli'nin bir ucundan girmişiz, otuz sene tünelin öbür ucunda ışığı görmek bu millete nasip olmamış ama bugün öyle değil.
Bakın, biraz sonra vereceğim. Bizim bütçe görüşmelerine Komisyonda başladığımız günden bu yana bölünmüş yol olarak Ulaştırma Bakanlığımızın -Genel Kurula kadar gelen kısımda- ilave yapmış olduğu yol 165 kilometre bölünmüş yoldur değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Kesici, viyadükler, köprüler... Bugün itibarıyla Türkiye'de 2.068 adet, 198 kilometre de ne yapmışız? Köprü yapmışız, viyadük yapmışız. O zaman, tabii ki, bu rakamları verirken, eskale de etmek lazım sizin rakamlarınızı. Nereye gittiğimizi, nereye geldiğimizi bilmiyorum.
Şimdi, yeni süreli, güncellenmiş olarak verilere baktığımda değerli arkadaşlar, 1990-2000 döneminde 636 kat artan iç borç stoku, 2002-2016 Ekim döneminde 2,1 kat artmıştır. 1990-2000 döneminde 1.853 kat artan iç borç faiz giderleri, 2002-2016 Ekim döneminde ise sadece binde 2 artmıştır.
Şimdi, rakamlar ortada. Bakın, 2000 yılında dış borç stoku 36 milyar, 2002'ye geldiğimizde 149 milyar ki o tarihe geldiğinizde, 1980'le mukayese ettiğinizde 2.620 kat artmış ama biz almışız 149 milyarda, bugün nereye taşımışız? 465 milyara. Artış nedir? 2,1. Peki, iç borçlara ödediğimiz toplam faiz ödemesi ne? 2002'de ödenen rakam 43 milyar 649 milyon, bugün ödenen rakam sadece 33 milyar. Bu da sizin borç kaliteniz, finansmanınız, vadeleriniz ve faiz oranlarınızla ilgili bir hadise. Bunları bir kenara bırakarak sadece ve sadece belli rakamları alıp vatandaşın önüne çıktığınızda işte her zamanki, bugünkü tabloyla karşılaşırsınız. Bu aziz millet, 5 seçimde AK PARTİ'nin arkasında durmuştur; 4'ünde tek başına iktidar, 1 seçimde de gene 1'inci parti olarak çıkarmıştır.
Değerli arkadaşlar, bugün AK PARTİ hükûmetlerinin 15'inci bütçesini görüşüyoruz. 2002 yılından bu yana millî gelirimiz 350 milyar liradan 2,2 trilyon liraya yükseldiyse, 2017 için 2,4 trilyon hedeflendiyse, 55 çeyreğin sadece 4 çeyreği yani 2009 yılı hariç tutulduğunda 51 çeyreğinde büyüme sağlandıysa, enflasyon sorunu yapısal olarak çözülmüş ve tek haneli rakamlara indiyse, ihracatımız 36 milyar dolardan 143 milyar dolara yükseldiyse, her 100 liralık verginin 85 lirası faize gidiyorken bugün sadece 11 lirası faize gidiyorsa, bu ülkede toplam 735 milyar liralık yatırım yapıldıysa, Uluslararası Vergi Rekabeti Endeksi'ne göre 2016 yılında ülkemiz, OECD'ye üye 35 ülke arasında en rekabetçi 10'uncu ülke seviyesine yükseldiyse, vatandaşımızın, kurumlarımızın üzerinden vergi yükleri alındıysa, G7 ve OECD ortalamasının dörtte 1'i, Avrupa bölgesinin yaklaşık üçte 1'i kadar genel devlet açığı ve borç stokuna sahipsek, 2007-2015 yılları aralığında OECD ülkeleri arasında en yüksek istihdam artışı sağlayan 2'nci ülke konumuna geldiysek, ülkemizde artık IMF değil, aziz milletimize ve ülkemize yakışan mega projeler konuşuluyorsa, 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarını düşünüyorsak, artık geçmişte olduğu gibi değil, temel atma törenleriyle avunmayıp sadece yatırımların açılışlarını gündeme getiriyorsak ve gündem oluyorsa millet emaneti yıllardır ehline teslim ediyor demektir arkadaşlar, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Tabiidir ki AK PARTİ iktidarının bu başarıları yakalamasının ve küresel dalgalanmalara karşı ekonomimizin dirençli olmasının temelinde, hesap verilebilirlik ve şeffaflıkla ilgili olarak uygulamaya koyduğu reformlar, mali disiplin, bütçe disiplininden ve sürdürülebilir bu borçlanma politikasından asla taviz vermemesi yatmaktadır.
Bu nedenle, konuşmamın bu bölümünde gerçekleştirdiğimiz reformlara değinmek istiyorum.
Bu reformlar kapsamında, kaynakların daha etkin ve verimli kullanılması ve desteklenmesi amacıyla 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nu çıkardık. Bu kanunla, kamu mali yönetiminde şeffaflık ve hesap verilebilirlik güçlendirilmiştir. Bütçe uygulamalarında birlik sağlanmış, mali disiplin artırılmış ve sistem odaklı bir denetim anlayışı getirilerek dış denetim sistemi güçlendirilmiştir.
Bütçe kanununun ve kesin hesap kanununun kapsamları genişletilmiştir. Bütçe kanunu sadeleştirilmiş, özel ödenek ve özel gelir uygulaması sınırlandırılmıştır. Bütçe dışı onlarca fon kapatılmış, sayısı sadece 5'e indirilmiştir.
2006 yılından itibaren, cumhuriyet tarihinde ilk defa, mahallî idarelerin konsolide bütçe istatistikleri kamuoyuyla paylaşılmaya başlanmıştır. Sadece merkezî yönetim için yayınlanan mali istatistikler, sosyal güvenlik kurumları ve mahallî idareleri de içerecek şekilde düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılmaya başlanmıştır.
5018 sayılı Kanun'la uyumlu etkin bir dış denetim mekanizmasının tesis edilmesi amacıyla, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nu çıkardık 2010 yılında. Kanunla dış denetimin kapsamı genişletilmiş, uluslararası denetim standartları benimsenmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim fonksiyonu güçlendirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan raporların nitelik ve niceliği artırılmıştır. Nitekim, bu sene de toplam 216 Sayıştay raporunun görüşmeleri gerçekleştirilmiştir.
Hükûmetlerimiz tarafından hayata geçirilen diğer önemli bir reform da 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'dur. Bu kanunla, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi hedefiyle sosyal güvenlik kurumları arasındaki norm ve standart birliğini sağlayan mevzuat farklılıkları giderilmiş, farklı mevzuata tabi çalışanlar arasındaki hüküm karmaşasına son verilmiş, sosyal güvenlik hizmetlerinin tek elden yürütülmesi amacıyla hizmet veren kurumlar Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında birleştirilmiştir.
Finans sektöründe de Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ve Bireysel Emeklilik Kanunu'nu çıkardık. Böylece de finansal piyasaların etkinliğini daha da artırmış olduk. Kamu yönetiminde şeffaflık, saydamlık ve hesap verilebilirliği artıran diğer bazı düzenlemeler de Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kanunu ve Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu olmuştur.
Yine, yakın dönemde, büyüme oranına ilave artış ve ilave istihdam sağlayacak büyük projelerin, uzun vadeli stratejik yatırımların makul maliyetlerde finansman ihtiyacını giderecek ve ekonominin yapısal sorunlarının aşılmasını kolaylaştıracak bir sistem olan Türkiye Varlık Fonu kurulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisi ve Hükûmetin bütçe perspektifini daha iyi kavramak ve analiz etmek için öncelikle bütçenin hazırlandığı dönemde küresel ölçekte yaşanan gelişmeleri iyi anlamak gerektiğini düşünüyorum. Yılın ilk yarısında ABD ekonomisinin beklenenden daha düşük büyümesi ve gelişmekte olan ülkelerde büyümenin yavaşlaması gibi nedenlerle küresel ekonomik büyümenin 2016 yıl sonu itibarıyla yüzde 3,1 seviyesinde kalarak beklentilerin altında bir büyüme performansı göstermesi beklenmektedir.
İçinde bulunduğumuz dönemde küresel ekonomik görünüme ilişkin bazı aşağı yönlü riskler de önemini korumaya devam etmektedir. Bu kapsamda FED'in faiz artırımları, küresel piyasalarda emtia fiyatlarındaki düşüş, İngiltere'nin AB'den ayrılma süreci dolayısıyla meydana gelebilecek dalgalanmalar, Avrupa bankacılık sistemine ilişkin problemler, Çin ekonomisinde devam eden yeniden dengelenme ve küresel ekonomide uzun süreli durgunluk önemli aşağı yönlü riskler olarak sayılmaktadır. Öte yandan, ABD'de yaşanan başkanlık seçimi sonuçları, bölgemizde yaşanan jeopolitik gerginlikler ve terör tehdidi gibi ekonomi dışı unsurlar da küresel büyümeyi olumsuz anlamda etkilemeye devam etmektedir.
Ancak, aşağı yönlü risklerin olmasına karşın küresel ekonomi görünümündeki tedricî iyileşmelerle birlikte 2017 yılında büyümenin ivme kazanması beklenmektedir.
Dünyada ve bölgemizde yaşanan tüm sorunlara rağmen ülkemiz on dört yıldır çok iyi bir ekonomik performans sergilemeyi başarmıştır. On dört yıllık dönemde siyasi ve ekonomik istikrardan alınan güçle kamu mali dengeleri dirençli hâle getirilmiştir, mali disiplini sağlayacak tedbirler kararlılıkla uygulanmıştır. Birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede büyüme dalgalı seyrederken Türkiye 27 çeyrek kesintisiz büyüyerek diğer gelişmekte olan ülkelerden pozitif yönde ayrışmaya devam etmiştir. 28'inci çeyrekte yaşanan sınırlı daralmaya rağmen 29'uncu çeyrekte sanayi ve hizmetler sektöründe katma değerin ivme kazanmasıyla birlikte Türkiye'nin 2016 yılı sonunda da büyümesini sürdürmesi beklenmektedir. Türkiye'nin 2016 yılının ilk yarısında yakaladığı yüzde 3,9 büyümeyle, Çin ve Hindistan hariç, gelişmekte olan ülkelerin 2,5 katı hızla büyüdüğünü de unutmayalım. Bilmenizi isterim ki Türkiye bu büyüme performansını ticaret ortaklarındaki durgunluğa, jeopolitik gerginliklere ve azalan turizm gelirlerine rağmen elde etmiştir.
Küresel ekonomideki sorunlar, Orta Doğu'da yaşanan iç savaş, 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşanan kısa süreli siyasi belirsizlik, yurt içinde meydana gelen terör saldırıları ve 15 Temmuzda yaşadığımız hain darbe girişimine karşın iç talepteki canlılık devam etmektedir. Nitekim, yurt içi talep, yılın ilk yarısında büyümeye 5,7 puan katkıda bulunmuştur. 2017 yılında da büyüme hızımızın 4,4 olacağı tahmin edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 2008 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz sonrasında dünyadaki toplam işsiz sayısının önemli ölçüde arttığı göz önünde bulundurulduğunda, ülkemizin Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinden daha başarılı bir performans sergilediği açıkça görülmektedir. Ülkemizde de işsizlik oranının 2017 yılında 11,2 olarak gerçekleşmesi beklenmekte.
Burada, tabii, iş gücü piyasalarını sadece işsizlik oranlarıyla değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. Yakın dönemde iş gücüne katılımdaki artışla birlikte istihdamımızı da hızla artırmayı başardık. Nitekim, 2007 yılından bu yana iş gücüne katılım oranı yüzde 44'ten yüzde 52,7'ye yükselmiştir. Küresel krizin hemen öncesi olan 2007 yılına kıyasla 2015 yılında istihdam oranı, Avrupa Birliğine üye 28 ülkede 1 puan, avro bölgesinde ise 2 puan azalırken Türkiye'de 4,5 puan artmıştır. Türkiye'nin 2005 yılında yüzde 41,5 olan istihdam oranı 2015 yılı sonunda yüzde 46'ya yükselmiştir. Böylece ülkemiz, Avrupa'da istihdam oranını en fazla artıran 3'üncü ülke konumuna gelmiştir. OECD tarafından açıklanan istihdam raporuna göre de Türkiye 2016-2017 yıllarında en fazla yıllık istihdam artışı sağlayacak ülke olacaktır.
Değerli milletvekilleri, enflasyonla ilgili kısımları geçiyorum, onları konuştuk.
Kamu maliyesi, uygulanan borçlanma politikaları sonucu düşük bütçe açığı ve borç yüküyle Türkiye ekonomisinin sağlam temellerini oluşturmaktadır. Türkiye, AB ülkelerine kıyasla çok düşük bütçe açığı ve kamu borç yüküne sahiptir. Maastricht Kriterleri açısından Türkiye, kriz yılları olan 2009 ve 2010 yılları hariç, bu kriterleri fazlasıyla karşılamıştır. 2016 yılı sonunda yüzde 1,6 olarak tahmin edilen genel devlet açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının 2019 yılında yüzde 1'in altına indirilmesi hedeflenmiştir. Bu oranlar, yüzde 3 olan Maastricht Kriteri'nin oldukça altında ve gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin bütçe açıklarından da oldukça iyi durumdadır. Benzer şekilde, Türkiye'de borç yükü küresel ölçekte oldukça düşüktür. 2002 yılında yüzde 72,2 olan AB tanımlı genel yönetim borç stokunun millî gelire oranının 2016 yılında yüzde 27 civarında olacağı, 2017 yılında ise yüzde 20'nin de altına gerileyeceği öngörülmektedir. 2002 yılında yüzde 60 olan kamu net borç stokunun millî gelire oranı 2015 yılında yüzde 7'ye gerilemiştir, 60'tan 7'ye. Bunda, kamu sektörü finansal varlık ve mevduatlarının, yükümlülüklerinden daha fazla artması etkili olmuştur.
Son dönemdeki kurdaki hareketliliğin borçlanma üzerindeki etkisine bakacak olursak: 2003 yılından bu yana uygulanmakta olan ölçüt borçlanma politikaları kapsamında Türk lirası cinsi borçlanmaya ağırlık verilerek borç stokunun kur değişimlerine olan duyarlılığı önemli ölçüde azaltılmıştır. 2002 yıl sonunda döviz cinsi, dövize endeksli senetlerin merkezî yönetim borç stoku içerisindeki payı yüzde 58,1 seviyesindeyken bu oran 2016 yılı Ekim ayı sonunda yüzde 35,9 düzeyine gerilemiştir. 2001 yılındaki stok yapısı sürdürülüyor olsaydı Türk lirasının yüzde 10 değer kaybı borç stokunun yüzde 4,4 artmasına sebep olacaktı. Ancak, 2015 yılındaki borç stok yapısında bu artış sadece 1,2'yle sınırlı kalmıştır.
Orta vadeli programa göre yıl sonunda 32,8 olması beklenen genel yönetim borç stokunun da gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 33,9'a çıkması beklenmektedir.
Son olarak, söz konusu gelişmelerin faiz ödenekleri üzerindeki etkisi borç stokunun vade yapısının uzaması sebebiyle son derece sınırlı kalmış olup bu çerçevede, gerek içinde bulunduğumuz yıl gerekse 2017 yılı için bütçede görülen faiz ödeneklerinin yeterli olacağı net olarak değerlendirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yapılan reformlar sayesinde rekabet gücüne, yatırım ortamına ve kurumsal altyapıya ilişkin kurumsal göstergelerde de önemli iyileşmeler sağlanmıştır. 2017 yılında özel sektör yatırımlarına kaldıraç etkisi sağlayacak temel kamu yatırımlarına önemli miktarda kaynak ayrılmıştır. Geçen yıla göre yatırım ödenekleri yüzde 30 oranında artırılarak 60 milyardan 2017 yılı için 78 milyar liraya çıkarılmıştır. Ayrıca, 2002 yılında 8,5 yıl olan kamu yatırımlarının ortalama tamamlanma süresi de önemli bir iyileşme sağlanarak 2016 yılı itibarıyla 3,7 yıla indirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'ye gelen toplam doğrudan yabancı yatırım tutarı da 1980-2002 yılları arasında sadece 14,8 milyar dolar iken bu rakam son on dört yılda 10 katından fazla artarak 171,4 milyar dolara ulaşmıştır. Ülkemizde faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirket sayısı da 50 bin rakamını aşmıştır.
Bu kapsamda, ülkemizde özel sektör yatırımlarının artırılması, üretim ve istihdamın desteklenmesi, teşvik sisteminin etkinleştirilmesi, işlem maliyetlerinin azaltılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve belirsizliklerin giderilmesine yönelik pek çok düzenleme de yakın dönemde hayata geçirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmiş dönemlerde olduğu gibi 2017 yılı bütçesinde de en fazla payı ülkemizin geleceğine ve beşerî sermayesine yatırımı ifade eden eğitime ayırdık. 2002 yılında eğitime 10 milyar lira ayrılmışken 2017 yılı için tahsis edilmesi öngörülen miktar 122 milyardır. 2002 yılına baktığımızda, 2002 yılının toplam bütçesinin 115 milyar olduğunu düşündüğünüzde, ondan 7 milyar fazlası bir rakam, 122 milyar lira eğitime ayrılıyor. O günkü koşullar içerisinde değerlendirdiğinizde, siz bütçenizin onda 1'ini dahi eğitime ayırmazken bu rakamı bugün onda 5,5'a taşımışız. Bu, son derece önemli bir veridir.
Değerli arkadaşlarım, 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nda en büyük ikinci pay da sağlık harcamalarına ayrılmıştır. 2002 yılında toplam kamu sağlık harcamaları yaklaşık 13,5 milyar lira iken bu rakam 2016 yılında 95 milyar lira; 2017 yılında da yüzde 17'lik artışla 111 milyar liraya çıkarılması öngörülmektedir.
Sağlık alanında son on dört yılda yapılan reformlar ve atılan adımlar memleketimiz adına iftihar etmemiz gereken gelişmelerdir. Koruyucu ve temel sağlık hizmetlerine verilen önem ve ayrılan kaynaklar, vatandaşlarımızın daha sağlıklı ve daha uzun bir ömür sürdürebilmesine yöneliktir.
Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın ikinci fazı kapsamında obezite, diyabet ve tütün kullanımı ve hareketsizlik gibi sağlıklı yaşamı olumsuz etkileyen risklerin önlenmesine yönelik strateji ve programlar uygulanacaktır. Sayın Bakan ilk denek olarak da beni seçti, obeziteyle ilgili.
Çok değil, on beş yıl önce hastane kapılarından dönen vatandaşlarımız "Sağlık olsun." der geçerdi; bugün, hamdolsun, gerçekten "Sağlık oluyor." diyorlar.
2016 yılı itibarıyla kamu-özel iş birliği yöntemiyle vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden daha kaliteli bir biçimde faydalanması amacıyla 21 şehir hastanesi projesi yürütülmektedir. İlk olarak 2017 yılında Mersin, Isparta ve Yozgat şehir hastaneleri hizmete sunulacaktır. Bu vesileyle, seçim bölgem olan Isparta'daki şehir hastanesine yönelik desteklerinden ötürü başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza, Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ'a ve eski Sağlık Bakanımız Sayın Mehmet Müezzinoğlu'na şükranlarımı arz ediyorum.
Son on dört yılda ulaştırma alanında kamu-özel iş birliği yatırımları da dâhil olmak üzere 304 milyar liralık yatırım yapılmıştır. Bunun 193 milyar lirası kara yollarına, 54 milyar lirası demir yollarına, 30 milyar lirası haberleşmeye, 23 milyar lirası hava yoluna ve 4 milyar lirası da deniz yoluna ayrılmıştır. Bu rakamları söylemeyeceğim ama ifade ettiğim gibi, biz görüşmelere başladığımızdan bugüne 165 kilometre yol yaparak bölünmüş yolumuzu toplam 25.034 kilometreye ulaştırdık. Buradan da Ulaştırma Bakanımıza ve bürokratlarına bir kez daha teşekkür ediyorum.
AK PARTİ iktidarları döneminde vatandaşlarımız hızlı trenle hem tanışmış hem de alışmışlardır, bu alışmanın neticesi olarak da yolcu sayısı bugün 29 milyona ulaşmıştır. 26 adet aktif havaalanı sayısı 55'e, terminal kapasitesi yıllık 55 milyon yolcudan 248 milyona, toplam yolcu sayısı da ekim itibarıyla 150 milyona ulaşmıştır. Dünyanın en büyük havalimanı olacak olan üçüncü havalimanı, Türkiye'yi ve İstanbul'u bölgesinde tam bir buluşma noktasına dönüştürecektir. 2018'in ilk çeyreğinde projenin birinci fazı olan, 90 milyon yolcuya hizmet eden kısmının da açılması hedefleniyor.
Ulaştırma alanında hükûmetlerimiz Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, 3'üncü havalimanı, Kanal İstanbul gibi artık marka projelerle anılmaktadır. İnşallah 20 Aralıkta da hep birlikte Avrasya Tüneli'mizin açılışını gerçekleştirerek vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Nurlu sultan Abdülhamid Han'ın hayali, dünyanın ilham kaynağı olan Avrasya Tüneli'ni hep beraber açacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarları döneminde yapısal reformlar başta olmak üzere yatırımların ve istihdamın artırılması, tasarrufların artırılarak ülkemiz ekonomisinin geliştirilmesi, çalışanların maddi anlamda desteklenmesi kapsamında emeklilerden esnafımıza, kadınlarımızdan şehit yakınları ve gazilerimize, engellilerimize, toplumun tüm kesimlerine, tüm vatandaşlarımızı kapsayan, onların hayatını kolaylaştırmaya yönelik iyileştirici düzenlemeler hayata geçirilmiştir; çok kısa da bunlara değinmek istiyorum.
Emekli, dul ve yetimlere ödenmekte olan aylıklara 100 lira seyyanen zam yapılmıştır. Çalışan emeklilerden alınan yüzde 10'luk sosyal güvenlik destek primi kesintisi tamamen kaldırıldı. Emeklilerimiz ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yurt dışında tedavi görmelerine imkân verildi. SSK emeklileri için intibak yasası çıkarıldı, ay içerisinde otuz günden az çalışan işçilere eksik sürelerini herhangi bir sınırı olmaksızın borçlanabilme imkânı getirildi.
Asgari ücreti 1.300 liraya çıkardık.
26 Nisan 2016 tarihinden önceki dönemde sağlık sigortası prim borçlarını ödeyemeyen 25 yaşın altındaki gençlerimizin primlerinin tahsilinden vazgeçildi.
Kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar, çalıştığı saat karşılığı ücret alanlar, on gün ve daha fazla süreyle ev hizmetlerinde çalışanlarımızın da gelir testi yaptırma zorunluluğu ortadan kaldırıldı.
Emniyet hizmetleri tazminat oranları yüzde 25 oranında artırıldı. Polislerin, uzman jandarma ve erbaşlarımızın 2200 olan ek göstergeleri 3000'e çıkarıldı.
1.050 lira olan muhtar maaşları 2016 yılı itibarıyla 1.300 liraya yükseltildi.
1 Ocak 2017 itibarıyla 45 yaşını doldurmamış olan çalışanlar otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine dâhil edildi.
Şehit yakınları ve gazilerimize yönelik yasal düzenlemeler 5 ayrı torba yasa düzenlemeleriyle yapıldı. İnşallah da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız şehit yakınlarımız ve gazilerimizle ilgili bütünleşik yasa üzerindeki çalışmalarını da tamamlamak üzere.
Gerçek usulde vergilendirilen esnaf ve sanatkârların basit usule göre vergilendirilmelerine imkân sağladık. Esnafımızın kredi ve kefalet kooperatiflerinden yararlandığı kredi miktarı 2002 yılında yüzde 47 faizle 153 milyon iken 2016 yılında yüzde 5 faizle 20 milyar lirayı geçmiştir. Bu imkândan toplam 1 milyon 100 bin küçük işletme, esnaf ve sanatkârımız yararlanmıştır. Esnafımıza sıfır faizli kredi imkânı getirdik, bugüne kadar da 48 bin esnafımız tarafından 1 milyar 350 milyon liralık kredi kullanımı gerçekleştirilmiştir. Basit usulde vergilendirilen esnafın yıllık 8 bin liraya kadar olan kazancından gelir vergisi alınmaması hususu düzenlenmiştir.
1 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girecek olan Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu, özellikle küçük işletmelerimiz ve esnaflarımızın finansmana erişimine önemli bir katkı sunacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - Sayın Başkan, iki dakikada toparlayabilir miyim?
BAŞKAN - Sayın Bilgiç, lütfen toparlayınız.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - İlk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla 29 yaşını doldurmamış gençlerimize 3 vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri kazancın 75 bin Türk lirasına kadar olan kısmının gelir vergisinden müstesna tutulabilmesi sağlanmıştır. Vergiye gönüllü uyumun artırılması amacıyla haklarında henüz vergi incelemesine başlanılmamış veya takdir komisyonuna sevk edilmemiş mükellefler için "izaha davet" olarak adlandırılan yeni bir müessese getirilmiştir. 6736 sayılı Kanun'la mükelleflerin kamu kurumlarına olan birikmiş borçlarının faizleri silindi, ana borçları yeniden yapılandırıldı. Şehir içi taksi, dolmuş, servis, minibüs ve otobüs taşımacılığı faaliyeti ile ticari yük taşımacılığı faaliyetleri kapsamında kullanılan taşıtların yenilenmesi amacıyla 30/6/2019 tarihine kadar ticari araçlarda özel tüketim vergisi kaldırıldı. Yem ve gübredeki KDV kaldırıldı. İmalat sanayisinin makine ve teçhizat yatırımlarının finansmanında kullanılan kredilere banka ve sigorta muameleleri vergisi istisnası getirilmiştir. Dâhilde işleme ve geçici kabul rejimleri kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılan girdilerin teminindeki tecil-terkin uygulaması 2020 yılının sonuna kadar uzatılmıştır. Kreş ve gündüz bakımevlerinin işletilmesinden elde edilen kazançların 5 vergilendirme dönemi boyunca vergiden istisna edilmesi sağlandı. İşlem maliyetlerini azaltmak amacıyla çeşitli alım ve hizmetlere damga vergisi, emlak vergisi ve harç istisnası getirildi.
Değerli arkadaşlar, daha kadınlarımız var, gençlerimiz var, engellilerimiz var ama zaman yok. Konuşmam boyunca AK PARTİ iktidarlarının kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiğimiz reformlar ile halkımızın refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik düzenlemeleri özetlemeye çalıştım. Meclisimize sunulan Anayasa değişikliği teklifiyle de inşallah bugüne kadar yapmış olduğumuz reformları taçlandırmış olacağız.
Ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmasında kilometre taşlarından biri olan 2017 yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, bu duygu ve düşüncelerle, Genel Kurulu ve bizleri ekranları başında izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)