| Konu: | BALKAN SAVAŞLARININ 100?ÜNCÜ YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2012 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Balkan savaşları, Balkan fecaati gerçekten bugün Türkiye'de fazlaca işlenmiş ve bilinen bir hadise değil çünkü bazı yerlerde gördüğümüz kadarıyla "Balkan savaşlarının 100'üncü yılını kutluyoruz." gibi birtakım toplantılar gerçekleştiriliyor. Hâlbuki Balkan savaşları, az önce Sayın Milletvekilimizin söylediği gibi, dün yani 8 Ekim 1912'de başladı ve 30 Mayısa kadar birinci dönemi devam etti ve Osmanlı İmparatorluğu Balkanlardaki en önemli topraklarını kaybetti. Bunların başında Arnavutluk, Karadağ, Bosna-Hersek, Makedonya, Yunanistan'ın Teselya bölgesi, Yanya'ya kadar olan bölüm, Selanik ve Batı Trakya ve hatta bugünkü Türkiye'nin Çatalca hattına kadar çekilmek zorunda kaldı ordu. Midye-Enez hattı bir sınır olarak kabul edildi, Edirne Bulgarların eline geçti. İkinci safhası ise haziran ayında başlayıp 1913 29 Eylüle kadar sürdü çünkü Balkan devletleri elde ettikleri toprakları paylaşma konusunda birbirine düştüler ve birbirleriyle çatıştılar. Sonuçta Osmanlı Devleti Edirne bölgesini aldı ve kendi aralarında yaptıkları anlaşmayla da Bulgaristan Ege Denizi'ne indi.
Değerli milletvekilleri, bu savaş sırasında toprak kaybının ötesinde bir de önemli bir nüfus kaybına uğradı Osmanlı Devleti. 4 milyondan fazla insanın yaşadığı bu bölgede yüzde 51'ini, bu bölgedeki topraklardaki yüzde 51'ini Müslümanlar, Türkler oluşturuyordu ve bu savaş sonrasında 883 bin göçmen ancak Türkiye'ye gelebildi, 630 bin civarında göçmen de gerek yollarda hastalıktan gerekse çeşitli kişilerin ve devletlerin saldırıları sonucunda hayatını kaybetti.
Genel olarak baktığımız zaman şunu söyleyebiliriz: Balkan savaşları ve öncesindeki Balkanlarda meydana gelen, 93 Harbi de dâhil, savaşlarda Anadolu'ya göç edenlerin miktarı aşağı yukarı 5,5 milyona -Kafkasya'yla birlikte- ulaşmıştı ve Türkiye nüfusunun o tarihte yüzde 35'ini oluşturuyordu.
Peki, bu savaş neden Osmanlı Devleti'nin aleyhine sonuçlandı ve nasıl ortaya çıktı? Aslında yanlış politikalar devletleri hangi safhalara sürükler? Bunun en büyük örneklerinden biri Balkan savaşlarında görülmüştür. İttihat ve Terakki Partisi yani bugünkü Türkçeyle söyleyecek olursak, birlik ve gelişme, kalkınma partisi bu parti, Abdülhamit'i tahttan indirdi, 27 Nisan 1909'da tahttan indirdi ve Selanik'e sürgün ettiler. Abdülhamit'in Balkan politikası içerisinde kiliselerin -ki Ortodoks kiliseleri birbirinden ayrı, bağımsız kiliseler hâlinde teşkilatlanmıştı Balkanlarda- birleşmelerini önleyici tedbirler ve politikalar izliyordu Abdülhamit ama Jön Türkler, tahttan indirdikten sonra, kendiler iktidara geçtikten sonra Abdülhamit'in bu politikasını terk ettiler ve birbirine muhalif olan kiliseleri Makedonya'da yaptıkları toplantıda birleştirdiler. İşte bu toplantı sonrasında Bulgarlar, Sırplar, Yunanlar ve Karadağlılar bir araya geldiler ve ilk olarak Karadağ savaş açtı. İşte savaş böyle başlamıştı ama Osmanlı yönetimindekilerin yine âciz kaldıkları ve yanlış yaptıkları politikalardan biri de hâlihazırda silah altında bulunan 70 bin askeri Balkanlarda terhis ettiler.
İşte bunların sonucu olarak Osmanlı Devleti Balkan faciasını yaşadı ve Balkan faciası gerçekten Avrupa'nın, insan haklarına saygı duyduklarını söyleyen Avrupa'nın göz ardı ettiği, dikkate almadığı önemli facialardan, işkencelerden ve zulümlerden bir tanesini yaşadı.
Değerli milletvekilleri, tarihte gördüğümüz gibi bir devletin yönetimi yanlış bir adım attığı takdirde o yanlış adımın sonuçları çok büyük fecaatle bitebilir. Bu sebeple, devleti yönetenlerin her şeye çok dikkat etmeleri ve tarihteki buna benzer olaylardan ders çıkarmaları ve tecrübe kazanmaları gerekir. Nitekim bugün, eğer Suriye'deki muhalif grupları biz birleştireceğiz diyorsanız yarın sizin başınıza da büyük bela açma ihtimaliniz çok yüksektir. Dolayısıyla, Balkan savaşlarının bu 100'üncü yılında bu fecaati anmak ve sizlere bilgi vermek istedim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.