GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Belediyelere kayyum ataması uygulaması ve eş başkanlar ile milletvekillerinin tutuklanması nedeniyle gerçekleştiği iddia edilen hak ihlallerinde ve artan terör olayları sebebiyle meydana gelen ölümlerde sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/14) ön görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:49
Tarih:03.01.2017

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. HDP milletvekilleri tarafından İçişleri Bakanlığı hakkında verilen gensoru önergesine ilişkin olarak şahsım ve Hükûmetimiz adına söz almış bulunuyorum.

Saygıdeğer milletvekillerim, üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları ve komşu olduğu Orta Doğu coğrafyası binlerce yıldır savaşlara, çatışmalara sahne olmuş ve bu karakterini bu yüzyıla kadar sürdüregelmiştir. Anadolu'muz, geçiş yollarının, enerji koridorlarının, su kaynaklarının üzerinde olması, Orta Doğu'ya komşu bulunması neticesinde sadece coğrafi değil, birçok siyasi hesabın da ortasında yer almıştır. 1960'tan başlayan ihtilaller de, 1980 öncesindeki anarşi ve terör de bu çatışma süreci içinde yer almaktadır. Darbe zihniyetinin yöneticileri çıkardıkları anayasalarla vesayetçi anlayışlarını kurumsallaştırmayı belli oranda başarabilmişlerdir. Terörü yöneten odaklar ise 1978'den itibaren PKK eliyle terörü kurumsallaştırmaya ve araçsallaştırmaya çalışmışlardır. Türkiye'de gerçekleşen darbelerin hiçbirisinin dışarıdan bağımsız gerçekleşmediği yıllardır çeşitli bilgilerle net olarak ortaya konulmuştur. Tıpkı bunun gibi, PKK'nın da dışarıdan ciddi destek aldığı, para, silah ve yardım aldığı, Türkiye içinde ve Orta Doğu'da bir araç olarak kullanıldığı bilinmektedir. Dolayısıyla, Türkiye'nin terörle mücadele sürecini sadece içerideki basit bir silahlı çeteyle mücadele olarak görmek ciddi bir tespit hatasıdır. Türkiye'nin terörle mücadelesi aslında küresel güçlerle, terörü araç olarak kullanan ve -bazılarının hazzetmediği bir terim olacak ama- bir üst akla karşı verilen bir mücadeledir. Türkiye'ye karşı PKK, FETÖ, DEAŞ ve aşırı örgütler eliyle bu mücadeleyi yürütenlerin birinci amacı, Türkiye'yi bölmek, en azından gücünü azaltmak, Orta Doğu'da ekonomisiyle, kültürüyle, millî birliğiyle, kardeşliğiyle ayakta durabilen, gelişen bir Türkiye'ye engel olmaktır. Türkiye'nin geliştiği veya gelişmeye başladığı ve bunun kaydolduğu dönemlerde terörün, iç çatışma girişimlerinin tırmanması bunun en açık göstergesidir.

Çok basit bir örnek vermek isterim. Sayın Başbakanımız da burada, o tarihleri kendisi de çok net bir şekilde kürsülerden, televizyon ekranlarından defalarca ifade etti. 3 Mayıs 2013, Sinop Nükleer Santrali yapım sözleşmesi imzalandı, bedeli 22 milyar dolar. Yine, 3 Mayıs 2013'te üçüncü havalimanı ihalesi yapıldı, bedeli daha sonraki katkılarıyla beraber 25 milyar euro. 14 Mayıs 2013'te IMF borcu bitiriliyor. Mayıs 2013 itibarıyla borçlanma faizi tarihin en düşük seviyesinde, oran yüzde 4,5. Peki, bunun sonunda ne oluyor? 11 Mayısta Reyhanlı saldırısı gerçekleşiyor, 28 Mayıs 2013'te de Gezi olayları başlıyor.

Şimdi, tekrar bir tarih söyleyeyim. Rusya'yla yakınlaşmaya başlıyoruz. Coğrafyamızdaki en önemli adımlardan birisi olarak nitelendiriliyor ama ne zaman bu yakınlaşma başlıyor ve bölgesel sürecin, barışın, büyük bir adımın gerçekleşmesi için önemli bir safha gelişiyor ve Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşiyor. Yetmiyor -aradaki süreci çok anlatmaya gerek yok- en son, Sayın Dışişleri Bakanımızın Moskova'da olduğu tarihte Rus Büyükelçisi Karlov Türkiye'de katlediliyor. Yine ifade etmek isterim ki, şu 4 olay yani burada muhalefet partisi sözcülerinin de değerlendirdiği 4 olay yani İstanbul Beşiktaş stadyumundan başlayan ve ardından hemen Kayseri'de, daha sonra Rus Büyükelçisi Karlov'un katledilmesi ve yine, ardından, en son, İstanbul'da 2016'yı 2017'ye bağlayan gecede ve 2017'nin hemen ilk saatlerinde, 01.15'te gerçekleşen olay da, ifade etmek istiyorum ki bu 4 olay da çok profesyonelce hazırlanmış, içeriyi bilmeyen, dışarıyı bilmeyen, her hattını bir şekilde hesap edemeyen bir anlayışın gerçekleştiremeyeceği, biraz önce bahsettiğim Sinop nükleer santraliyle bir şekilde ilişkilendirebileceğimiz, üçüncü havalimanıyla ilişkilendirebileceğimiz, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'yle ilişkilendirebileceğimiz Türkiye'nin bir sürecini daha bertaraf etmek üzere gerçekleştirilmiş olaylar dizisidir.

Şunu ifade etmek isterim: Terörün kullanımındaki bir amaç gelişmeyi engellemekse, bir amaç da Türkiye'nin kardeşliğinin, medeniyet birikiminin, bir arada yaşama kültürünün bu gönül coğrafyasına ve dünyaya umut vermesinin engellenmesidir. 2002'den itibaren sadece altyapısıyla değil demokratik gelişim noktasında da önemli adımlara imza atan Türkiye, biraz önce bahsettiğim darbelerin kurumsallaşma kalıntılarından büyük ölçüde kurtulmuş ve yeni anayasa önerisiyle birlikte bu süreci yüce Meclisimizin ve aziz milletimizin takdirine, kararına ve iradesine arz etmiştir. PKK ve onunla aynı çizgide buluşan FETÖ, PKK'nın uzantıları, KCK, YPG, sınırımızın dışında gelişen ama önemli hedefleri içinde yer aldığımız DEAŞ terör örgütü de ülkemizin bu gelişmesine karşı küresel güçlerin sahaya sürdükleri son argümanlardır.

Terör çeşitlenmiştir, terörizm çeşitlenmiştir, terörün mücadele alanları, eylem türleri çeşitlenmiştir ancak bilinmelidir ki Türkiye eski Türkiye değildir. Türkiye, bugün, her alanda ve her anlamda... İfade etmek istiyorum ki 1699 Karlofça bizim gerilemeye başladığımız dönemdir, 21'inci yüzyılın ilk yılından itibaren, 2002 yılından itibaren de Türkiye bu tarihini ters yüz etmiştir ve Allah'a şükürler olsun, birçok saldırıyla karşı karşıyayız ama Türkiye'ye bunu onurla söyleyebiliriz ki Türkiye, Karlofça'dan itibaren son üç yüz yılının en güçlü dönemindedir, en güçlü anındadır ve en güçlü zeminindedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ekonomisi güçlenmiştir, siyasi istikrarı ve iradesi güçlenmiştir, demokrasisi güçlenmiştir, güvenlik kapasitesi ve teknolojisi de güçlenmiştir.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Onun için, olağanüstü hâlle idare ediliyor, değil mi?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Vallahi, Türkiye'nin güçlü olmasından endişe duyanları da bu Meclis çatısı altında nasıl değerlendirmek lazım, onu bilmiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Güçlü bir ülkede bu kadar insan ölmez. Güçlü bir hükûmet bu kadar borçlanmaz.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Hepimiz Türkiye'nin güçlü olmasından mutlu olalım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Biz, güçlü olmaktan gurur duyarız ama yalanlarla değil, gerçek güçle.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Güçlülüğümüzün ölçüsü OHAL mi?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Hepimizin Türkiye'nin eksiklerinin ortadan kaldırılmasından mutlu olalım.

Artık, patlayan bombalarla, günübirlik kur hareketleriyle...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya, siz ne iş yapıyorsunuz o zaman? Bunları niye anlatıyorsun?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - ... siyasi istikrarı sarsılan, koalisyonlarla felç edilen bir Türkiye yoktur. Türkiye, 21'inci asrın vebası olan terörle mücadelesinde bugün, hiç olmadığı kadar kararlıdır, güçlüdür ve sona yaklaşmıştır.

LEVENT GÖK (Ankara) - İnşallah sona yaklaşmıştır, samimi söylüyorum, inşallah. Ne zaman "son" desen patlama oluyor.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Sayın Başkan ve kıymetli milletvekilleri; gensoru metninde belediyelere yapılan görevlendirmelere ilişkin eleştirilere yer verilmiştir. İzninizle, bu noktada yüce Meclisimizi ve milletvekillerimizi bilgilendirmek isterim. Öncelikle, bu uygulamanın hukuki dayanağından bahsedeyim: Belediye başkanı ya da başkan vekili görevlendirme işlemleri Belediye Kanunu'nun 45'inci maddesinin verdiği yetki çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Belediye Kanunu'nun söz konusu maddesi sadece terör suçları nedeniyle görevden uzaklaştırılan ya da tutuklanan belediye başkanları yerine görevlendirmeyi sağlamaktadır. Uygulama örneği olarak söylemek isterim: Mesela, terör suçları dışında bu yetkiyi vermediği için yolsuzluk yaptıkları müfettişlerce ve mahkemelerce belirlendiği için görevden alınan Karakoçan ve Digor Belediye Başkanları için Bakanlığımızda böyle bir görevlendirme yapılmamıştır. Halihazırdaki başkan vekillerini belediye meclisleri kendileri seçmiştir. Şu ana kadar 9 il, 45 ilçe, 9 belde olmak üzere toplam 63 belediye başkanı PKK ve FETÖ terör örgütleriyle ilişkisi nedeniyle görevden alınmıştır. Bu 63 belediyenin tamamına görevlendirme yapılmış ve belediye hizmetleri aksamadan sürdürülmektedir. Ayrıca, 154 meclis üyesi de aynı sebepten görevden alınmıştır. Görevden alınan bu kişilerden 42 belediye başkanı ve 95 meclis üyesi adli makamlarca tutuklanmıştır. Bu tutuklamalara kaynaklık eden olaylardan ve denetim raporlarına girmiş bulgulardan bazı örnekleri de burada paylaşmak isterim:

Van Büyükşehir Belediyesi VASKİ Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Daire Başkanlığına kayıtlı görevli hizmet aracı. Yani biz bu belediyeleri niçin görevden aldık ve niçin bu belediyeler şu anda geçici görevlendirdiğimiz kişiler tarafından idare ediliyorlar? 15 Haziran 2016 tarihinde silahlı çatışmaya karışmış, araçtaki 3 terörist etkisiz hâle getirilmiş, yapılan arama sonucu araçta 1 adet Kaleşnikof marka otomatik tüfek, 2 adet el bombası, 1 adet roketatar.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Makam aracı bu, makam!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Şu tarafa gösterin Sayın Bakanım.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Van Büyükşehir Belediyesi.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Su mu bağlayacaklardı?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Evet, şunu Meclisin görmesini istiyorum.

Yine devam edeceğim...

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Mahkeme kurdunuz herhâlde orada? Yargıladınız herkesi, bitti.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Su arızası mı vardı Sayın Bakanım?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Aslında daha önemlisi var.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Gültan Kışanak'ı da yargıladınız, Ahmet Türk'ü de...

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Şurası bir silah deposu değil, çok kıymetli milletvekillerimiz, burası bir silah deposu değil, burası Mardin Dargeçit Belediyesine ait bir traktörde ele geçirilen malzeme listesi, oldukça uzun, teker teker saymıyorum, sadece birkaç örnek vereyim: 7 adet roketatar, 5 adet Kaleşnikof, 1 adet Kanas.

Biraz önce melek yüzlüydünüz hanımefendi, niye nefret dolu bakışlarla bana bakıyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Yine öyleyim beyefendi, yine öyleyim beyefendi.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ben sadece terörü ifade ediyorum, terörü ifade ediyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bu ülkede yüzlerce insan sizin Bakanlığınızda öldü, benim değil.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ve 24 antitank roket mermisi, 7 adet el bombası... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Siz hiçbir zaman melek yüzlü bile olmadınız.

HARUN KARACA (İstanbul) - Gerçeklerle yüzleşeceksiniz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sizin yüzünüzü çok kez gördük.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ve Şırnak Belediye binasında 28 Haziran 2016 tarihinde 19 adet havan mermisi ve 1 tabanca ele geçirilmiştir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Cemaat de delilleri öyle koyuyordu, polis fezlekeleriyle yapıyordu.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ve yine 9 Temmuz 2016'da Mardin Artuklu Cevizlik Jandarma Karakoluna bombalı araçla saldırı düzenlenmiş, 2 asker ve 1 sivil olmak üzere 3 kişi şehit olmuş, 16'sı sivil olmak üzere toplam 40 kişi yaralanmıştır. Bu saldırılarda bombalı araç olarak kullanılan kamyonun Mazıdağı Belediyesine ait olduğu -kamyon falan yok, Mazıdağı Belediyesi de yok, hiçbir şey yok- ve...

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - İstanbul'dan söz et, İstanbul'dan.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Burası başka bir ülke mi?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - ...belediyenin aracı olduğu, teröristlerin kaçtığı minibüsün ise Mardin Büyükşehir Belediyesi hizmetlerinde kullanılan minibüs olduğu tespit edilmiştir.

Ayrıca, özellikle 7 Haziran seçimleri sonrası meydana gelen olaylarda, güvenlik güçlerine karşı hendek kazmak ve barikat hazırlamak için, yine bu belediyelerin iş makinelerini kullandığı da defalarca tespit edilmiştir. Sadece şunlar... Bunlardan onlarca, yüzlerce örnek var ve bu örnekleri hep birlikte gösterebiliriz.

Yine, şunu ifade etmek istiyorum: Terörist cenazelerine belediye araçlarının tahsis edildiği, üzerlerine örgüt sembollerinin konulduğu, belediye kaynaklarından yapılan yurt dışı gezilerinin genellikle terör örgütünün toplantılarının yapıldığı ülkelerde tertip edildiği, Irak ve Suriye'de ilgisiz yerlerle kardeş belediyeler icat edilerek Kandil ziyaretlerinin bu belediyelerin davetleri altına gizlendiği, sosyal yardımların sadece dağdaki teröristlerin ailelerine yapıldığı, belediyedeki istihdamın "değer ailesi" olarak adlandırılan, herhangi bir yakını dağda terörist olan ailelerden yapıldığı, söz konusu belediyelerde sadece zaruri gelirlerin kayıtlara geçtiği, diğer gelir kalemlerinin örgüt tarafından açıktan tahsil edildiği. Örneğin, Van'da belediyeye ait -ismini vermeyeceğim bir kooperatife ve bir odaya- taşınmazların kiralarının örgüt tarafından tahsil edildiği, ayni yardım malzemesi alımı için ihaleye çıkıldığı, ancak ihalenin malzemenin dağıtımına ilişkin herhangi bir kaydı olmadığı, malzemenin doğrudan dağ kadrosuna gönderildiği, bunun için bazı derneklerin aracılık ettiği, evrakların delil olabileceği yerlerde durup dururken -buna da dikkat etmenizi isterim- hasar meydana geldiği, mesela Mardin Belediye arşivinde yangın, Iğdır Belediyesi arşivinde de su baskını yaşandığı, belediye avukatlarının açıkça terör örgütü mensuplarının davalarına baktığı, bu belediyelerin terör örgütüyle doğrudan ilişki içinde olduğuna dair denetim raporları ve hukuki deliller net bir şekilde ortadadır.

Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoruda dile getirilen bir başka husus da kapatılan dernek ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilgilidir. Bu konudaki detayları da sizinle paylaşmak isterim.

Türkiye'de hâlihazırda 110 bin dernek var, öğleyin bu sayıyı verdim. Şimdi, bunun 1.125'i FETÖ, 189'u PKK/KCK, 20'si DHKP-C, 8'i DEAŞ iltisaklı olmak üzere kapatılmıştır. Kapatılan bu derneklerin somut faaliyetleri arasında yayın organlarında terör örgütlerinin propagandasının yapılması, Türkiye Cumhuriyeti'ni aşağılayıcı ifadelere yer verilmesi, bölücü ve diğer tutuklular için açıklama yapılması, dernek etkinliklerinde teröristbaşının posterlerinin asılması gibi eylemler yer almaktadır.

Biraz önce Değerli Kerestecioğlu...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Değerli değil!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - ...kadınla ilgili bir değerlendirme ortaya koydu. Van'da bir kadın derneği, ilginç bir dernek, gelirlerinin yüzde 92'si yurt dışı kaynaklı. 2013'te yurt dışı geliri 18.247; 2014'te durup dururken fırlıyor, 234.180 oluyor; 2015'te 191.167. Dernek 2004'te kurulmuş. Sivil toplum işleri yapanlar vardır aranızda, hatta milletvekilliği yapıyorsunuz. Bir derneğe veya bir spor kulübüne 10 bin liralık bir yardımın bile ne kadar zor olduğunu hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz ve zorluk çekiyoruz. Şimdi, dünyanın değişik ülkelerinden -birtakımını da PKK'yla olan ilişkilerinden yakın tanıyoruz- kurulduğu günden kapatılana kadar -şu rakamlara dikkat etmenizi istiyorum- 767.795 euro, 184.590 TL, 57.199 sterlin, 92.761 dolar, 20 bin İsveç kronu yardım almış.

Şimdi devam edeceğim: Yurt dışı ilişkileri ilginç bir dernek de -yine isim vermeden- bir yerin yardımlaşma ve dayanışma derneği. Gelirinin yüzde 83'ü yurt dışı kaynaklı. Yurt dışı gelirleri 2013'te sıfır, 2014'te 281.339, 2015'te 935.273.

Bir de bir çocuk derneği... Gelirinin yüzde 84'ü yurt dışı kaynaklı. 2014 yurt dışı geliri 374.668; 2015'te birdenbire azalmış, 5 bin seviyesine düşmüş.

Yine dış yardım noktasında dikkat çeken örnek de aslında Sarmaşık Derneği ama Sarmaşık Derneğinin yurt dışı yardımlarını söylemeyeceğim. Çünkü, Diyarbakır Belediyesinde çalışan her işçi -emekten, sömürüden, alın terinden bahsedenlere söylüyorum- 200 lira bu derneğe vermek zorundadır ve yıllarca 200 lira bu derneğe para kesilmiştir.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - O paraları nasıl harcadıklarını, kime yardım ettiklerini de söylesenize Sayın Bakan. O yardımları kime yaptıklarını da söyleyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Biraz önce elbette ki hem kadından hem de çocuktan bahsedenler, şimdi merak etmeyin, size başka bir şey söylemek istiyorum, bu önemli. Bunların hepsi olabilir, yapılıyor, devlet gereğini de yerine getiriyor, bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Biraz önce Kerestecioğlu'nun söylediği sözlerin dibinde "Hukuk ve demokrasiyi kendi içerisinde barındıran başımın üzerindedir." lafını söylemekten de imtina etti, onun da burada altını çiziyorum. Ama başka bir şey söyleyeyim: 18 yaş altı 310 erkek ve 31 kadını yani kızımızı dağa çıkardılar. Keşke bu lafı burada söyleseydin.

Şimdi ifade edeceğim, M.Y, kızımızın ismini söyleyemem ama baş harfleriyle söylüyorum: "Şahsın yolu kesilerek, eli kolu bağlanarak, bir araca bindirilerek kaçırıldığı, Hakurk kampına, oradan da Kandil'e götürüldüğü, Kandil'de on gün kaldıktan sonra eğitime götürdükleri sırada bir yolunu bulup kaçtığı ve günlerce yolda olduğu ve sora sora, kendilerine yardım edecek birisini bulduktan sonra ailesiyle buluştuğu..." Kendi ifadeleri, geçen gün televizyonda belki seyretme imkânı bulmuşsunuzdur. Yine söyleyeyim, ismi E.A, 2001 doğumlu, 15 yaşında ve endüstri meslek lisesine giderken bir otobüs durağından kaçırılmış, hayatı kararmış. Şurada belki de onlarca, yüzlerce örnek var.

Şimdi buradan gelip melek yüzlerinizle beraber burada bizim farklı bir anlayış içerisinde olduğumuzu ifade ediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şunu çok net bir şekilde söyleyeyim -bir tabloyu daha ifade etmek istiyorum, burada var- şimdi çocuklara şu lazım: Mardin'de Dargeçit Belediyesinde bu insanların yapamadıkları ama sadece ve sadece şu kadar kısa bir sürede 11 parkın... Sayın Başbakanımız burada. Sabah, akşam, gece, gündüz bunları takip etmekteyiz, talimatıyla takip etmekteyiz, kendisi takip etmekte. Neden? Çünkü orada insanlarımızın artık istismar edilmelerinden hepimiz buraya geldik. Biz birlik içinde, biz beraberlik içerisinde, biz kardeşlik içerisinde, biz sonuna kadar hukukun ve demokrasinin içerisinde yaşamak istiyoruz. Daha var burada; nasıl HDP binalarından insanların Kandil'e gönderildikleri var, nasıl BDP binalarından insanların Kandil'e gönderildikleri var. Bakınız, siz, orada halkın seçtiği milletvekillerisiniz. Biz de bölgeye gidiyoruz, bütün arkadaşlarımız gidiyor yöreye, illere, oradaki insanlara. Size şunları göstermek istiyorum. Şunu düşünüyor musunuz acaba: Şu insanlar niçin şu teröre lanet yürüyüşlerini Hakkâri Çukurca'da ve Hakkâri Yüksekova'da yaptılar, niçin ay yıldızlı bayraklarla sokağa döküldüler ve "Artık yeter!" diyorlar? Terör örgütüne, PKK'ya, bizim milletimizi, etnik kimliğimizi istismar edenlere "Hayır." diyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşte teröre lanet yürüyüşleri. Biraz bizi sorgulayacağınıza, acaba, dönüp bu gensoruyu bana vereceğinize siz niçin bir taraftan bu insanları katlediyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum.

Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Tamam.

"PKK örgütüymüş, TAK örgütüymüş, YPG'ymiş diye bu ülkeyi kan gölüne döndürüyorsunuz." diye bana vereceğiniz gensoruyu acaba Kandil'e hiç sormayı düşündünüz mü?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ya, Bakan sizsiniz, Bakan. Sen soracaksın, biz mi soracağız?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Sakın uzak durduğunuzu zannetmeyin.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bakan sensin.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bunlar kim, bunların cevabını vermelisiniz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Onları kim gönderdi oraya?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Kim verdi? Bunlar kim?

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Gizli mi gittiler?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bunlar kim, bunları söyleyeceksiniz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Gizli mi gittiler? Senin Hükûmetinin bilgisi dâhilinde gittiler.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bunların kim olduğunu söyleyeceksiniz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Arkada oturan bakanlarınız da vardı orada.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Yine şunu ifade etmek istiyorum, evet, şu çok net ve açıktır, bir şeyi daha burada söyleyeyim eğer Sayın Başkan müsaade ederse, önemli bir şey, bir yanlışı düzeltmek isterim en azından çünkü siyasi partilerimiz de bu konuda değerlendirmeler yapıyorlar. Günlerden 1 Ocak ve Reina'da bir saldırı oluyor. Kahramanmaraş'ı hepimiz yaşamışızdır, yaşamışsınızdır, Çorumlular var aramızda, Çorum'u yaşamışsınızdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen tamamlayınız, bir dakika daha süre veriyorum.

Buyurunuz.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Kahramanmaraş'ta Alevi mahalleleri ile Sünni mahallelerinin nasıl 26 piyangocuyla birlikte birbirine sokulduğunu hepimiz yaşamışızdır. Türkiye'de bir olay oluyor ve o akşam birileri... Hepimizin ortak değeri var, maneviyatımız ortak değerimizdir, milliyetimiz ortak değerimizdir, değerlerimiz, kimliklerimiz, hukuk hepimizin ortak değeridir, laiklik ortak değerimizdir; bu ortak değerleri istismar ederek... Şurada, Ayşegül Başar, masum görebilirsiniz, bu masumdur diyebilirsiniz ama bir şey söyleyeyim: "Terörist devlettir, bir. İki: Biz de sizi seviyoruz Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol."

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Savcıyı öldürenler bunlar.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ne anlatayım Allah'ınızı severseniz! Kim bunlar? Selim Kiraz'ı katledenler.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Katil seviciler, katilleri seviyorlar, hainleri, teröristleri seviyorlar.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Evet, laikliği biz gelin bunlara bırakmayalım, bu ülkenin ortak değerlerini bunlara bırakmayalım, istismar etmeyelim, istismar ettirmeyelim ve sadece ve sadece bu ülkenin yarınlarına huzurla ve güvenle gidelim.

Sorumluluk bizimdir elbette tabii. Bunu kabul ediyoruz sonuna kadar, öğleyin de söyledim, kulaklarınız duymuyor, onun için. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Yok canım ne münasebet, rica ederim, asla asla!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sizin olur mu, siz sorumsuzsunuz zaten, hiçbir sorumluluğunuz yok, hiçbir sorumluluğunuz!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ama sorduğunuz bir soruya cevap vereceğim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hiç merak etmeyin, Türkiye'yi tehdit eden ne kadar unsur varsa bunları ortadan kaldırmaksa, Kandil'iyse de öbür taraftan Sincan'ıysa da bu terör örgütleriyse de şu grubun, şu Hükûmetin ve bu Meclisin namusudur, biz bu namusun gereğini yerine getireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz olsak da yerine getireceğiz, biz olmasak da yerine getireceğiz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Kırk yıldır aynı terane!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.