GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:51
Tarih:05.01.2017

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 446 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 17'nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Ben de, öncelikle, bugün İzmir'de yaşanan hain terör saldırısını kınıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, maddeyle ilgili görüşlerime geçmeden önce bu torba yasanın Genel Kurula getirilme süreciyle ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Bu yasa tasarısı, emekli ikramiyesiyle ilgili düzenlemeyle başlayıp gümrük, kaçakçılık, Kredi Garanti Fonu, karşılıksız çek, uluslararası gemi sicili, Merkez Bankası ve Para Politikası Kurulu toplantıları ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesine ilave kadro tahsisi gibi 23 ayrı konuda düzenleme yapılan bir torba yasaya dönüşmüştür.

Tasarının Plan ve Bütçe Komisyonu dışında diğer ihtisas komisyonlarında görüşülmeden, tartışılmadan Genel Kurula getirilme sürecine şahit olduk. Plan ve Bütçe Komisyonunun Cumhuriyet Halk Partili üyelerinin vurguladığı gibi, özellikle Sayın Bakanımız Temizel'in belirttiği gibi, torba yasa uygulamalarıyla yasama saygınlığı ve yasama kalitesi iyice zedelenmiştir. İç Tüzük ve komisyonların çalışma teknik ve gelenekleri ihlal edilmiştir, sadece bir komisyonda aceleyle ve ilgili komisyonlarda teknik tartışmadan mahrum bırakılan bu yasa tasarısında muhalefetin ve diğer ilgili komisyonların görüş, öneri ve katkıları dikkate alınmamış, önemsenmemiştir yani Meclis çalışmalarında da bir fiilî durum yaratılmıştır.

Değerli milletvekilleri, torba yasa tasarısında 16 ve 17'nci maddelerde Bireysel Emeklilik Sistemi ve Emekli Sandığıyla ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Gelir düzeyi, yaşam standartları, refah düzeyi düşen çalışan kesimden maaş kesintisiyle tasarruf yoluna gidiliyor olmasının kendisi dahi bu iktidarın ekonomiyi iyi yönetemediğini ve kaynak yaratmadaki başarısızlığını ortaya koymaktadır.

TÜİK'in 2016 yılında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 1.405 TL olarak, yoksulluk sınırını 4.577 TL olarak belirlediği bir ortamda 1.404 TL ile nasıl olur da bir çalışan tasarruf yapabilir? Peki, tasarruf oranımızı artırmanın tek yolu Bireysel Emeklilik Sistemi midir? Maaşlardan kesintilerle yapılacak olan bu uygulama devletin tasarruf açığını kapatmaya çare olabilecek midir? Ayrıca, bu sistem, portföy müdahalesi, devletin emeklilik sisteminin altyapısını sağlayarak rekabetçi bir piyasa oluşturması yerine rekabeti ortadan kaldıran müdahaleci adımlarla zorunlu rekabetçiliği dayatması bu sisteme olan güvenirliliği de sarsacaktır. Ayrıca, gönüllü Bireysel Emeklilik Sisteminin otomatik katılım sistemine dönüşmesiyle gelecek ilave fonların nereye gideceği gerçekten çok belirsiz ve tartışmalıdır. Yine, ayrıca, sisteme giriş yapanlar için katkı payları bir yıl içinde risk getiri tercihi yoksa standart fona aktarılacaktır. Vatandaşın bilgisi dışında olacak bu durumla böyle bir portföy tercihinden habersiz olan vatandaşın katkısını devlet kullanacaktır ve yine, malum, bildiğimiz projelere aktaracaktır.

Evet, değerli milletvekilleri, mevcut iktidarın en temel özelliği, çoğunlukçu bir anlayışla hukuk dışı uygulamalar ve bilinçli yaratılan fiilî durumlar. Sonra da yasaların, hatta Anayasa'nın bu hukuk dışı fiilî durumlara uyarlanma çabaları içine girilmesine şahit oluyoruz.

Değerli milletvekilleri, ekonomik ve toplumsal kaos ortamı yok sayılarak, toplumun beklenti ve talepleri yok sayılarak uzun süredir ülke gündeminde olan ve haftaya Genel Kurul gündemine gelecek Anayasa değişikliği teklifiyle bilinçli ve sistemli bir rejim değişikliğine gidilmekte, tek adam dikta rejiminin taşları döşenmektedir. Bu iktidar döneminde fiilen zaten güvenilirliğini ve saygınlığını yitiren yasama organının etkinliği ve yetkileri ortadan kaldırılıyor, yürütme yetkisi tek kişiye teslim ediliyor, güvenilirliği, itibarı ve bağımsızlığı zaten tartışılan yargı kurumu da tek kişiye teslim ediliyor; demokratik rejimden, geleneksel parlamenter sistem deneyimimizden tamamen ayrılıp otoriter bir rejimin taşları döşeniyor ama en önemlisi denge; denetimsiz, sorumsuz bütün yetkilerin devredildiği tek adamı Anayasa'nın bütünü başta olmak üzere her şeyi değiştirebilecek yetkilerle donatmanın tehlikesi öngörülmeli ve ona göre oy ve karar verilmelidir.

Yüce heyeti tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdemir