| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2012 |
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkede demokrasinin olup olmadığını anlamak için seçim sistemine bakmak lazım, nasıl bir sistem ve milletin iradesi ne kadar özgür yansıyor sandığa. Bu ölçüler demokrasinin ölçüleridir. Eğer her iktidar Meclisteki çoğunluğuna dayanarak bir sonraki seçim dönemlerini kendi çıkarlarına göre dizayn ederse ve bu dizayn da 12 Eylül darbesinin hukuku, seçim hukuku, siyasi partiler hukuku, seçmen kütükleri hukuku üzerinde yapılırsa bunun demokrasi açısından çoğulculuk, katılımcılık, ortaklaşma, ülkenin güven içinde bir seçim geçirmesi ve güvenli bir seçim yapması, yargı denetiminde yapmasının koşullarının sağlanması son derece önem arz eder. Ne yazık ki Türkiye demokrasinin 12 Eylülden bu yana seçim sicili sabıkalıdır. Seçim sicili ilk başta 1987'de ANAP döneminde başlandı, "Az oyla Meclis çoğunluğunu nasıl elde ederim." İlk tartışmalar o zaman yapıldı. Bakın, 87 tarihli tutanaklara bakarak şunu söyleyeyim, o dönemlerde anketlerde yüzde 30 çıkıyor ve şöyle söyleniyor: "Evet" diyor, "Sayın Özal'ın bu konularda yaptığı, yapmak istediği değişikliklerin sayısı, bugüne kadar siyasi partilerde beş, Seçim Kanunu'nda dört?" Bugün, bu rekoru AK PARTİ kırmıştır.
Yalnız, bir fark da, son bu Anayasa değişikliğiyle seçim takvimini öne alma çabası içinde Meclisimizde bir siyasi eküri ekoli açılmıştır. AK PARTİ'den grup başkan vekilleri, MHP'den grup başkan vekilleri ile anlaşıyorlar; "Anayasa için rakam 367, sayımız da yetiyor, ana muhalefete gerek yok." "BDP de parti değildir" diyor bir grup başkan vekili. 3 milyon seçmenin iradesini hakkıyla teslim etmişsek, temsil etmişsek sandıkta gidip yine o halkın karşısına çıkacağız. O halk, eğer onları hakkıyla ve layıkıyla temsil etmişsek zaten bunun mükâfatını verip bizi ödüllendirecek ve seçmen sayımız artacaktır. Yok, yanlış yaptıysak, gerçekten onlara karşı temsil edememişsek zaten cezalandıracaktır, geçmişte iktidar olan birçok partiyi cezalandırdığı gibi.
Şimdi, milletin iradesini temsilen bu Mecliste olacağız, bir arkadaşımız çıkacak, diyecek ki: "Parti değil, ben görüşmem. Ana muhalefet de ana muhalefet değil, onunla da görüşmem. Yeter, biz de hazırladık teklifi, Meclise getirdik."
Arkadaşlar, siyasi ahlak, siyasi ilkeler, demokrasinin ilkeleri bunlar değildir. Biz bunu böyle görmedik. Şimdi bana şunu söyleyebilir misiniz? Daha 2009'da şu seçim kanununu çıkarmadık mı buradan? "Yurt dışı seçmen kütüğü?" Yurt dışı seçmen kütüğünü siz -AR-GE'sini de, istediğinizi de yapın- bu seçime yetiştirecek misiniz, bana söyler misiniz? Bunun etik yanını, ahlaki yanını koyabilir mi bu Meclis? Bu iki parti bu teklifi getirirken bunun hesabını yaptı mı? Nasıl oy kullanacaktır -yurt dışı seçmen kütükleri- 5 milyon tane seçmen? Hani kütükler, bana çıkarabilir misiniz? Sayın Bakan, Başbakan Yardımcısı burada oturuyor. Bana çıkarabilir misiniz bu seçmen kütüklerini, "Bunlar bunlar oy kullanacak, şöyle yurt dışı seçmen kütükleri oluşturuldu?"
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Mahallî idarelerde yok yurt dışı seçmen kütükleri.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bunu biz 2009'da çıkardık. Bakın, biz burada doğru dürüst bir seçimin koşullarını oluşturmak zorundayız. Bunun izahını, cevabını veremeyeceksiniz. Bu önergeyi?
Zamanlama önemli değil, muhalefet seçime hazır olmak zorundadır. Evelallah, 2009'da seçimlere girerken 50 belediyeydik, 100 yaptık. Bu seçimlerde 100'ü 200 yapmadığımız zaman burada politika yapmamışız demektir. Budur, siyaset budur. Ama 2009 seçimlerinde benim Şırnak ilimde iki ay boyunca bütün il, ilçe örgütlerim, seçim kadrolarının hepsi gözaltına alındı, tutuklandı ve üstüne de daha belediye başkanları seçilmişler, gözaltına alındıkları birinci gün İçişleri Bakanlığının yazılı emriyle görevden alındılar daha savcıya çıkmadan, daha dosyanın kapağını savcılık açmadan. Vallahi böyle demokrasiyi içinize sindiriyorsanız helal olsun size, afiyet olsun size. Yani ne diyeyim ben size? Şimdi, eğer burada dört parti grubunun milletin iradesiyle seçilmediğini iddia ediyorsanız yine helal olsun size. Bildiğinizi okumaya devam edin.
"Yerel yönetim" denen olay demokrasinin temelidir, tabanıdır. Eğer siz yerel yönetimlerde demokrasiyi geliştirirseniz onun üzerinde genel demokrasi gelişir. Şimdi, 29 tane büyükşehir belediyesi getiriyorsunuz. Ben MHP'ye şaşırıyorum, Allah niye bu yola sevk etti diye soruyorum kendi kendime. 29 büyükşehir belediyesinin en az 3'ünü kaybetmek üzere kurgulanmış bir sistemle geliyorlar. Onun karşılığında bu sistemde en az 2 tane büyükşehir belediyesini de biz alacağız.
Şimdi, bakıyorum, Sayın Bal bu kürsüde konuşmuş, elimde tutanak var, 2009'un. Seçim sistemiyle ilgili hem eleştiriyor hem de ne diyor biliyor musunuz Sayın Bal? O günden başkanlık-yarı başkanlık sistemine girerek diyor ki: "Eğer bu sistem, bu seçim anlayışıyla devam ederseniz diktatörlüğe geçme eğilimindesiniz." O zaman, siyasi eküri olanlar da bunun siyasi sorumluluğunun altına girerler. Bu konuda hem kaybederler hem ellerindeki Balıkesir'i de kaybederler, Manisa'yı da kaybederler. Hadi bunu anladım, MHP ile AKP, milliyetçi, muhafazakâr, ırkçı veya biz öyle değerlendiriyoruz, o anlayışta yan yana gelebilir? (MHP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sen kendine bak!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Siz kendi ırkçılığınıza bakacaksınız!
HASİP KAPLAN (Devamla) - ?ben CHP'yi anlayamıyorum, ana muhalefeti anlayamıyorum. Ana muhalefeti adam yerine koymayacaklar, ana muhalefeti yok sayacaklar, gelecekler kapınızı çalacaklar, siz "Buyur." diyeceksiniz. Ben kapıyı gösterirdim, eğer bu kadar demokrasi anlayışı varsa "Buyurun" derdim, bu anlayış da yanlış.
Şimdi size şunu açıkça ifade etmek istiyoruz: Evet, siyasette çok ciddi bir siyaset diline, aracına ihtiyacımız var. Eğer Grup Başkan Vekili buradaki bir partiyi yok sayıyorsa, başka bir zaman da sıkıştığı zaman çağırıyorsa, konuşuyorsa veya Danışma Kurulunu İç Tüzük 19'a göre dört parti grubunun mecburiyeti olduğunu bile bile yapmıyorsa bundan sonraki yaklaşım tarzında da karşısındakinden bunu beklemesi lazım. Yani, şunu demek istiyoruz: Biraz daha pikola fındık yiyin ki yanlış yapmayasınız, ben bunu söylüyorum.
Bakın, siyasetin aracı dil. Eğer siyasetin aracı dili iyi kullanmazsanız siz altında kalırsınız. Ressamın da renk, müzisyenin de sestir, siyasetin aracını elbette ki kullanırken demokrasinin dilini kullanacağız.
En iyi, milletin iradesine, nasıl ulaşırız? En iyi, yerel yönetimlerde, nasıl temsil ederiz? 18 yaş seçimle ilgili kanun geliyor, 29 tane büyükşehir belediye yasası geliyor, bir taraftan da anayasayı yapmak istiyoruz. Bölük pörçük, yamalı bir seçim sistemi. 12 Eylül Kenan Evren'in Seçim, Siyasi Partiler Yasası bu Meclisin boynunda asılı olarak, bu kara lekeyle biz seçime gidiyoruz. Nerede özgür irade, nerede milletin iradesi, nerede vatandaşın sandığa ulaşacak iradesi? Ve soruyorum ben yine: Bana, yurt dışındaki seçmen nasıl oy kullanacak, çıkın bu kürsüden anlatın diyorum. Millete anlatın bunu, anlatmazsınız, anlatamazsınız çünkü yok öyle bir kütük. Artık Allah size sanal?
(Mikrofon cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - ?ve sanal alanda yapılacak hilelerin hurdaların neler getireceğini de, bu ülkeye ne zarar vereceğini de görmeniz gerektiğini söylüyorum. Elbette ki seçim sistemi hepimizin sorunudur.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Hep beraber bu konuları konuşmalıyız.
Biz seçimden kaçmayız. "Seçime hodri meydan!" diyecek tek partiyiz ama gelin de ortaklaşabilmesini bilelim. Bu kadar basit diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)