| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 10.01.2017 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken bugün Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne saldıran canlı bomba etkisiz hâle getirilmiştir, Gaziantep Emniyetine ve Gaziantepli hemşehrilerimize, vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum. Bu arada bir polisimiz ağır şekilde yaralanmıştır, yaralı polisimize de acil şifalar diliyorum.
Gene bugün, hepinizin bildiği gibi, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Çalışan bütün gazetecilerimizin bu Gazeteciler Günü'nü kutluyorum.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Çalışan gazeteci mi kaldı?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Tabii ki 15 Temmuzla ilgili olarak herkes kendi kahramanlıklarını dile getirmiştir ama 15 Temmuzun gerçek kahramanlarından birisi de gazetecilerimiz olmuştur. O gün gerek devlet yetkililerinin gerekse vatandaşlarımızın bütün faaliyetlerini canları pahasına sabaha kadar yayınlamışlardır.
Gene bugün, 10 Ocak İdareciler Günü, buradan bütün meslektaşlarımın İdareciler Günü'nü kutluyorum. İdareciler gerçekten Türkiye'nin birliği, bütünlüğü ve terörle mücadelesi konusunda bugüne kadar çok önemli hizmetler yapmışlardır. Tabii, Hükûmetimize de buradan onların hak ettiklerini de vermeleri konusunda bu 10 Ocak vesilesiyle bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Çünkü idareciler ile adliyeciler hep birlikte maaş aldılar, hatta AKP iktidarına kadar idareciler bir adım öndeydi, bugün idareciler adliyecilerin, yargı personelinin çok gerisine düşmüştür. Bu taşrada beraber görev yapan meslek mensuplarının arasındaki ayrımı gidererek ikisinin ücretlerini eşitleme konusunda Hükûmeti göreve davet ediyorum.
15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ terör örgütünün hain bir işgal girişimiyle hep birlikte karşılaştık. Yüce Türk milleti bu büyük belayı ferasetiyle, birliğiyle, cesaretiyle defetmiştir ancak bugünlerde bütün terör örgütleri nöbetleşe olarak her türlü ihaneti milletimize, devletimize karşı birlikte yapmaktadırlar.
Yine, 15 Temmuz sonrası yapılan çalışmalarda görülmüştür ki maalesef, teröristler devletimizin her kurumuna yerleşebilmişler, her kurumunda yer bulabilmişlerdir. 15 Temmuz sonrası yürütülen adli ve idari soruşturmalar bütün hızıyla devam etmektedir. Adalet Bakanlığı, yıl başında yaptığı açıklamayla, FETÖ terör örgütüyle mücadele kapsamında yaklaşık 40 bin kişinin tutuklandığını bildirmiştir. Yine, yayımlanan kanun hükmünde kararnamelerle 100 bine yakın vatandaşımız, kamu görevlimiz kendi kurumundan, kendi görevlerinden ihraç edilmiştir. Şimdi bu süreçte, idari soruşturmalar sebebiyle de on binlerce kişi, maalesef, açıktadır.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, FETÖ'yle mücadele ve bütün terör örgütleriyle mücadele konusunda bir ayrım yapılmaması gerektiğini, hangi terör örgütüne mensup olursa olsun devletin içerisinden, devletin kesesinden hiçbir terör örgütü mensubunun beslenememesi gerektiğini, devletin ekmeğini yiyerek bu devlete, bu millete kimsenin ihanet etmemesi gerektiğini her fırsatta haykırdık bu kürsüden. Bunu şimdi tekrar ediyorum Milliyetçi Hareket Partisi olarak: Hangi terör örgütüne mensup olursa olsun devletin içerisinde hiç kimsenin barınamaması lazım ama bu iş yapılırken aceleye gerek yok. Tabii ki bu işin zorlukları var çünkü Fetullahçı terör örgütü yapılanması devletimizin en çok istihbaratına ve personel birimlerine zarar vermiştir. Dolayısıyla, bu mücadelenin bu manada da ciddi zorlukları vardır.
Şimdi, bu süre içerisinde acele etmeden bu mücadeleyi yapmak ve hiç kimseye haksızlık yapmamak lazım. Çünkü, haksızlıkların olması ve hatta çok sayıda olması, yapılan mücadelenin meşruiyetini sıkıntıya sokar. Bugün Milliyetçi Hareket Partisinin bu konuda, haksızlıklarla mücadele konusunda kurmuş olduğu komisyona 10 binden fazla kamu görevlisi gelerek müracaat etmiştir, bu da bu işin içerisinde bir sıkıntı olduğunu da göstermektedir. Devletin yaptığı meşru mücadeleyi sıkıntıya sokacak herhangi bir yanlışa meydan verilmemelidir, adım adım soruşturmalar yapılarak bu işlerin yerine oturtulması lazım.
Şimdi, bakıyoruz, ne idiği belirsiz bir tane itirafçı 257 sayfa ifade vermiş, kendisi etkin pişmanlıktan yararlanmış, dışarıya çıkmış ama onun ifadesinde ismi geçen herkes cezaevinde. Bu kimdir, bunun verdiği ifadeler doğru mudur? Bunlarla ilgili gerekli tahkikatlar yapılmadan apar topar bu kadar insanın tutuklanması yanlıştır.
Gene bakın, FETÖ'yle mücadele konusundaki en önemli kanıtlardan biri byLock'tur. Şimdi, byLock kullandığı için ebe, hemşire, öğretmen, polis memuru, bilmem kim cezaevindedir ama byLock kullanan üst düzey bürokratlar ve byLock kullanan siyasetçilerle ilgili bugüne kadar yapılmış bir şey yoktur; bu haksızlığı milletin karşısında savunamazsınız.
Gene, 15 Temmuz gecesi hain kalkışma eylemi sırasında komutanların bazıları erleri kullanmış, "Tatbikata gidiyoruz, şurayı kurtarmaya gidiyoruz." vesaire diye erleri alıp götürmüşler; bu erler altı aydır tutuklu. Gariban çocukların, bu memlekete, bu millete askerlik yapmak için askere gitmiş çocukların bu durumunun da süratle ele alınması lazım.
Gene, KHK'yla kapatılan bu astsubay hazırlama okulları var; burada, binlerce çocuk mağdur, gencimiz mağdur. Şimdi, bunlarla ilgili hepsini toptan atmak yerine, bunların durumlarını tek tek incelemek, bunlarla ilgili güvenlik soruşturmalarını yapmak ve bunların haklarını, hukuklarını koruyacak tedbirleri almak lazım.
Gene, astsubay hazırlama okulunun sınavını kazanmış, bütün işlemleri bitmiş, okula başlamayı beklerken hâlâ daha çaresizlik içinde beklemeye devam eden gençler var. Bu durumun da bir an önce düzeltilmesi lazım.
Şimdi, biraz önce de söyledim devletin içindeki bütün terör örgütlerinin temizlenmesi lazım diye. Bakın, geçtiğimiz hafta İzmir Adliyesinde meydana gelen o hain saldırı... Buradan tabii ki kahraman polisimiz Fethi Sekin'e Cenab-ı Allah'tan tekrar rahmet diliyorum, o büyük facianın önlenmesinde gerçekten canı pahasına çok önemli görevler yaptı. Ama şimdi olayın tahkikatı sırasında gözaltına alınanlardan 5 tanesi İzmir Adliyesinde çalışanlar. Bu işlere herkesin dikkatini çekmek istiyorum, hâlâ devletin içerisinde sadece FETÖ değil başka terör örgütlerinin de uzantıları var; bunlar da bu işlere çanak tutuyorlar, bu eylemlere çanak tutuyorlar.
Gene, haksız yere görevden alınanların muhakkak, süratle görevine iade edilmesi lazım. Bakın, Türkiye'de istesek de istemesek de kamuoyunun gündeminde terör çok önemli bir yer işgal etmektedir. Altı aydır olağanüstü hâl devam ediyor ama Hükûmet hâlâ büyük şehirlerdeki terör yapılanmalarının yuvalarını yıkma konusunda bir adım atmadı. Kimi bekliyorsunuz ya da kimden korkuyorsunuz? Artık, bu olağanüstü hâl bitene kadar büyük şehirlerdeki bu terör yapılanmalarının yerle bir edilmesi lazım. Kimsenin büyük şehirlere elini kolunu sallayarak canlı bombalarla, bomba yüklü araçlarla gelerek eylem yapamaması lazım. Bunların şehir merkezlerindeki irtibatlarını koparmak lazım bir an önce. Dolayısıyla, olağanüstü hâl bitince artık, Türkiye terör konuşmasın. Türkiye'nin birçok sıkıntısı var; gençlerimiz iş bekliyor, vatandaşımız aş bekliyor, çok ciddi bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıyayız, dolar artık 4 liraya yaklaştı. Hükûmet bunları çözme konusunda birazcık daha, birazcık daha duyarlı olmak zorunda.
Gene, bakın Sayın Başbakan geçtiğimiz dönemde, 14 bin PKK'lı öğretmenin, PKK'yla irtibatı olan öğretmenin ihraç edileceğini söyledi; sonra bu ihraç açığa dönüştü, sonra o 14 bin öğretmen önce açığa alındı, sonra peyderpey görevlerine iade edildi ama sadece Türk milletinin birliği, beraberliği için mücadele etmiş, KAMU-SEN'in mensubu, TÜRK EĞİTİM SEN'in mensubu öğretmenlerimiz, ebelerimiz, hemşirelerimizle ilgili yaptığımız bütün girişimlere rağmen hâlâ onlar göreve dönmeyi bekliyor. Bu PKK'lıların soruşturmasını bu kadar hızlı yapabiliyorsunuz da bizim belirttiğimiz kişilerin soruşturmasını yapmada sizin hızınızı kesen nedir? Bunu da bir an önce çözmenizi diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)