GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:54
Tarih:10.01.2017

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ama ne yazık ki şu anda, ülkemizde, çalışan gazetecilerin işsiz gazetecilerden daha az olduğu bir ortamda yaşıyoruz ve cumhuriyet tarihinde ilk kez, sayın milletvekilleri -konuşmamı rakamlara boğmayacağım- ilk kez, uluslararası bir gazete, New York Times gazetesi Türkiye muhabirleri haber yazdığında o muhabirlerin adını saklama kararı aldı. Bu ayıp Türkiye'ye yeter, bu ayıp AKP iktidarına yeter sayın milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar) Hiç yorum yapmıyorum, lütfen bunun üzerine biraz düşünün. Uluslararası bir gazete, New York Times gazetesi Türkiye muhabirlerinin adını haberden silme gereği duydu başlarına bir şey gelmesin diye.

Şu anda dünyada 348 tutuklu gazeteci var, 148 tanesi Türkiye'de; bir başka deyimle, dünyadaki tutuklu her 5 gazeteciden 2'si Türkiye'de. Bunun yansıması olarak... (AK PARTİ sıralarından "Neden ama?" sesi)

Bir de kendinize sorun be, kendinize sorun "Neden tutukladık?" diye, bir empati yapın.

Dünyada uluslararası gazeteciliğin hangi durumda olduğunu ortaya koyan ve uluslararası adı Freedom House olan bir kuruluş var. Geçmişte o kuruluşa gittiniz, konuşma yaptınız orada, "Biz Türkiye'yi demokratik yapacağız." diye orada konuştunuz. Şimdi o Freedom House, Türkiye'yi, yine ilk kez, "yarı özgür ülkeler" sınıfından "özgür olmayan ülkeler" sınıfına getirdi arkadaşlar. Bu durum Türkiye'de medyanın ne durumda olduğunu gösteriyor ama ne yaparsanız yapın, sesleri ne kadar kısmak isterseniz kısın, Mecliste CHP'li milletvekillerinin sözlerini ne kadar vermek istemezseniz istemeyin bir Ali Şeker çıkar ve Ali Şeker gizlemek istediğiniz her şeyi çeker ve bu topluma da anlatır. (CHP sıralarından alkışlar) Ben de Ali Şeker kardeşimi ayrıca kutluyorum. Bu durum size, medyada ne kadar yasaklar getirirseniz getirin, bunun kimseye sökmeyeceğini Cumhuriyet Halk Partisine hiç sökmeyeceğini göstermektedir arkadaşlar.

Tabii, şu anda, bugün, aslında, özünde... Biraz önce Afyonkarahisar Milletvekili Arkadaşım Burcu Hanım'la da konuşurken dedik ki: Çalışan gazeteciler" ama belki de bugünü ne yazık ki -dilerim önümüzdeki yıl tekrar etmemiz gerekmez- "tutuklu gazeteciler günü" ilan etmek gerekiyor. Çünkü şu anda Türkiye'de tutuklu gazetecilerin yanı sıra, ruhen tutuklu, kalemi tutuklu binlerce insan var arkadaşlar. Başta 11 yazarı, yöneticisi tutuklu Cumhuriyet gazetesi olmak üzere Türkiye'de pek çok yayın organından insanlar hapiste, cezaevinde ama oradan gönderdikleri mesajlarda hâlâ susmayacaklarını, yine yazacaklarını söylüyorlar. Tarih onları yazacak, ileride onlar konuşacak. Bir an önce bundan vazgeçin ve biraz önce Sayın Bostancı ilke olarak herkesin tutuksuz olması, gazetecilerin mesleğini yapması gerektiğini söylemişti ama gelin bunu bir an önce hayata geçirin diyorum.

Arkadaşlar, tabii, olayın bir başka boyutu daha var. Türkiye'de şöyle bir medya kurmaktasınız: Çok kanallı tek seslilik. Kanal sayısı çok gibi görünüyor, 50 tane, 60 tane, 100 tane ama hepsinden tek ses çıksın istiyorsunuz. Arkadaşlar, bunun adı, Orta Çağ'dır ve uluslararası araştırmalarda buna "medya orta çağı" deniyor. Bunu başarmanız mümkün değil. Biraz önce söylediğim gibi, ne olursa olsun, bir yerden bu delinir ve Ali Şeker arkadaşımızın yaptığı gibi, sosyal medyada olduğu gibi toplum bir şekilde sesini yükseltir.

Sayın milletvekilleri, 15 Temmuz günü yaşananlardan sonra medyanın önemini kavradığınızı söylediniz ve Türkiye'de 15 Temmuzun aşılmasında önemli bir unsurun özgür medya olduğunu söylediniz ama ondan sonra attığınız adımların tümü gerçekten de kamuoyunda hem 15 Temmuzla ilgili pek çok soru işaretini artırdı hem de gerçek anlamda darbenin bugün yapılanlar olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koydum.

Sayın milletvekilleri, şunu unutmayın: Dünyada tek adam rejimleri çöker, hep böyle olmuştur. Türkiye'de de böyle bir şeye heveslenilirse o çökecek. Grup Başkan Vekilimiz Engin Bey'in de altını çizmek istediği, "Kaos olur, devamı gelmez." dediği oydu. Çevremizdeki coğrafyalara bakın, tarihsel olarak bakın, rejim, sağ-sol farkı yok. Lenin'in Sovyetler Birliği de, Tito'nun Yugoslavya'sı da, Şah'ın İran'ı da çok çok farklı hedefleri olan rejimler olmasına karşın tek adam rejimleri olduğu için çöktü ve eğer buna heves ederseniz Türkiye oraya gider ve bu Mecliste şu anda, bugün görüşmekte olduğumuz anayasa değişiklikleri ne yazık ki aklıma dün Sayın cin Ali Yıldırım'ın, pardon, Binali, bir Ali, Binali Yıldırım'ın... Kendisi "Bir Ali bin Ali" dedi de oradan söylüyorum...

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Terbiyesizlik yapma!

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Ayıp!

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Dinleyin biraz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

METİN ÇELİK (Kastamonu) - Ne dinleyeceğiz ya?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Cumhuriyet gazetesinde neden yazamadın?

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Tamam, dinleyin biraz, şimdi söyleyeceğim.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Ayıp, ayıp!

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Kendisi söyledi "Bin Ali, bir Ali, cin Ali, bir Ali..." diye. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Dinleyin biraz, tamam... (AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - "Binali değil, cin Ali feda olsun." dedim...

BAŞKAN - Sayın Balbay, siz de sözlerinizi düzeltin. Lütfen, kaba ve yaralayıcı sözler kullanmayın.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Neyi düzeltecek ya!

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Başbakanınızın hoşgörüsü kadar hoşgörülü olun.

HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) - Sözünü geri al. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sözünü düzeltecektir belki, özür dileyecektir.

Buyurun Sayın Balbay. Lütfen incitici, yaralayıcı sözler kullanmayalım.

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Sayın Başkan, ben de konuşma süresini... Rica ediyorum...

Sayın Başkan, siz de iki gündür AKP'nin Meclis Başkan Vekili gibi her konuda bir yorum yapıyorsunuz, her konuda bir şey yapıyorsunuz...

BAŞKAN - Ya, Sayın Balbay, hiç yakıştı mı size bu? "Kaba ve yaralayıcı sözler kullanmayın." diyorum. Hiç yakıştı mı size?

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - İki gündür dikkatimi çekiyor Sayın Aydın, iki gündür dikkatimi çekiyor, CHP'den nereden biri yorum yapsa bir karşı yorum getiriyorsunuz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Özür dile.

HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) - Özür dile önce.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

Lütfen sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim.

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Dünkü, Binali Yıldırım'ın sözünü tekrar ediyorum...

HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) - Özür dile önce, ondan sonra tekrar et.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Binali Yıldırım'ın sözünü tekrar ediyorum... (AK PARTİ sıralarından "Özür dile." sesleri)

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Sayın Başkan, ben konuşma süremi...

BAŞKAN - Süre ilavesi yapmıyorum biliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyin.

Siz Genel Kurula hitap edin. (AK PARTİ sıralarından "Özür dile." sesleri)

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Sizden dilesem dilesem vicdana gelmenizi, bu anayasa değişikliğinizi çekmenizi diliyorum.

Mahvettiniz ülkeyi, çöpe attınız ülkeyi be. Sizin için memleketin ne önemi var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen.

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - "Mühim olan istikrar..." Yeter be!

Ne demek, memleketin ne önemi var, mühim olan istikrar; memleketin ne önemi var, mühim olan iktidar(!) (AK PARTİ sıralarından gürültüler)