| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 10.10.2012 |
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerinde grubum adına söz aldım. Bu nedenle, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ayrıca, sosyal tarafların temsilcilerini, sendika başkanlarını, şube başkanlarını, değerli üyelerini ve emekçileri de saygıyla selamlıyorum buradan.
Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı'nın isminin Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Tasarısı olarak değiştirilmesi önemli bir karardır. Büyük bir hatadan dönülmüştür, emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Ancak, 2'nci maddedeki içerik değişmediği için sadece görüntüde bir düzelme olmuştur ve nitekim önümüzdeki günlerde sendikaların birçoğunun kapanacağını bu tablodan da rahatlıkla görebiliriz. Sadece "sendika" sözcüğünü eklemek içeriğinde sendikalarla ilgili gerekli düzenlemelerin yapıldığı anlamına gelmiyor tabii ki. Gelişmiş Batı demokrasilerinde "sendika" kelimesi güçlü bir kavramdır. Türkiye'de ise sendika kelimesinden korkulmaktadır. Zaten AKP İktidarı demokrasi taleplerini dile getiren insanları, emekçileri, işçileri, vekilleri biber gazıyla ya da coplayarak sindirmeye çalışmaktadır.
Sevgili Musa Çam, geçmiş olsun diyorum. Merak etme, üzülme çünkü sadece Ankara'da, İstanbul'da değil, Anadolu'nun en ücra köşelerinde bile, sınırda savaş istemeyen vatandaşlarımız Akçakale'de Kaymakamlığa yürüdükleri için, can güvenliği istedikleri için de biber gazı yiyorlar ve Sayın Bakanın orada kazada yaralanan vatandaşları ziyaret ederken, biber gazından mağdur olan ve oksijen tüpünün altında tedavi olmaya çalışırken onu ziyaret edip etmediğini göremedim televizyonlarda.
Tabii ki bu gaz meselesi çok önemli bir mesele. Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan, 1991'de Amerika Birleşik Devletleri'nin emriyle İncirlik'ten Saddam ve Irak üzerine bombalar yağdırılırken, yine Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay SHP Genel Sekreteriyken sokaklarda ellerinde "Savaşa hayır!" pankartlarını taşırken o zaman biber gazı yemiyorlardı. Sanıyorum biber gazı artık rutinden bir uygulama hâline geldi. Bundan sonra günlük yaşamımızda sık sık karşılaşacağımız bir olay çünkü ileri demokrasinin ileri bir, gelişmiş bir organik aygıtı!
Mutabakat meselesini hep söylüyorlar ama baktığımızda sadece sendika başkanlarının, sendika ağalarının bu konuda mutabakat yaptıklarını görüyoruz. Sendikanın gerçek temsilcilerinin, işçilerinin, emekçilerin bu mutabakatta yerinin olmadığını rahatlıkla görebiliriz.
Tasarının 8'inci maddesinde özellikle üyelik konusu çok önemli. Bu üyelikle ilgili kısımda eğer işçi emekli olmuşsa delegeliği devam ediyor mu, etmiyor mu? Bu konuda bir açıklık yok yani bir kargaşa var. Bunu neden koymak istemediler, bir türlü anlamakta zorlanıyoruz. Acaba bu kendilerine göre yönlendirecekleri bir konu mu?
Bir de biliyorsunuz demokratik kitle örgütlerinde özellikle divan oluşturmadan bu demokratik örgütlenmeyi nasıl sağlayabileceğiz, nasıl ilerletebileceğiz, bunu bilemiyoruz. Sizler hep beraber bir derneğin toplantısına katılmışsınızdır, divan oluşmadan nasıl oluşacak, nasıl bu toplantı olacak, nasıl bu demokratik haklarını insanlar orada savunabilecekler? Demek ki sadece göstermelik bir karar ötesine geçmeli. Bu kararın tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.