| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 12.01.2017 |
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Birçok milletvekilimiz anayasaların toplumsal uzlaşma metinleri olduğunu dolayısıyla mümkün olduğu kadar bütün halkımızın mutabakatının sağlanarak bir Anayasa değişiklik teklifinin Meclise getirilmesi doğrultusunda açıklamalarda bulundu.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Ülkemizin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda her parti seçimlerde dedi: "Yeni bir anayasaya ihtiyaç var." İçimizde "Yeni bir anayasaya Türkiye'nin ihtiyacı yoktur." diyen hiçbir parti var mı? Yok. Yani, önce ona şey... Yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda herkes... Bundan şunu anlıyoruz ki mevcut Anayasa'dan kimse memnun değil, 12 Eylül Anayasası'nı hiç kimse istemiyor, 12 Eylül Anayasası'nın toplumumuzun, devletimizin ihtiyaçlarına cevap veremediği hemen hemen herkesçe kabul ediliyor. Bundan dolayıdır ki yeni anayasayı vadediyoruz.
Tabii, yeni bir anayasa yapılması konusunda bir uzlaşma, genel mutabakat var. Ancak, böyle olmakla birlikte, bunu pratiğe aktarmak, hayata geçirmek kolay değildir. Hepiniz biliyorsunuz, geçmişte "Bir araya gelelim." denildi, ortak komisyonlar kuruldu. Yaklaşık 60'a yakın maddede öyle veya böyle bir mutabakata varıldı. Geçen dönem yine "Gelin, bu 60 maddeyi hayata geçirelim." denildiğinde o zaman bunu da yapamadık. Üzerinde uzlaştık diye -hemen hemen 4 partinin, 3 partinin bile değil- "4 partinin uzlaştığı 60 maddeyi geçirelim." dendi, o da olmadı. Dolayısıyla da gerçekler ile, hayaller ile, idealler ile yapılması gerekenler arasında fark oluyor. "Herkes nasıl bir anayasa istiyorsa koysun." denildi. "Bakın, öneri verin, teklif getirin." denildiğinde yukarıda "Öneri veya teklif getirmek bu Anayasa değişikliğine meşruiyet kazandıracak, biz bunu istemeyiz." dendi, öneri dahi verilmedi. Peki, o zaman nasıl mutabakata varılacak? Bu durumda mutabakatla bir anayasa çıkarmak imkansız hâle gelince Milliyetçi Hareket Partisiyle mutabık kalınan konuları Meclise sunmak durumunda kaldık. Yeni bir anayasanın hukuk devleti ve çoğulcu demokrasi ilkelerine bağlı olması gerektiği yönünde partilerimiz arasında bir iş birliği var.
Yapılmak istenen bu değişiklikler Türkiye için ne anlam ifade ediyor, Türkiye'nin mevcut sorunlarını çözüyor mu? Parlamenter sistem tecrübemiz var çok doğru ancak biliyorsunuz, 1950 öncesi tek parti dönemi, 1950'den sonra da Sayın Celal Başkan da söyledi, orada yine partili Cumhurbaşkanı var ve Menderes görevi aldıktan sonra tekrar Cumhurbaşkanına istifa dilekçesini veriyor. Menderes ile Celal Bayar arasında bu sorun var; ondan sonra diğer dönemlerde Kenan Evren ile Turgut Özal arasında, Turgut Özal ile Demirel arasında, Demirel ile Tansu Çiller arasında, yine Demirel ile Erbakan arasında, Ecevit'in bizzat seçtirmiş olduğu Ahmet Necdet Sezer ile Ecevit arasında. Bir Anayasa kitapçığı atıldığında Türkiye'de nasıl depremlerin oluştuğunu gördük. 1950'de, 1960'ta, 1970'te, 1980'de, 1990'da, 2000'lerde dolayısıyla sorun oldu. Parlamenter sistemin özünün problemlerimizi çözmediğini yaşayarak gördük. O hâlde ne yapmak lazım? Yürütmeyi güçlendirmek lazım. Yürütme iki başlı olduğunda araya başka kurumlar giriyor. Başka kurumlarda halkın tercihleri doğrultusunda değişiklikler yapılmıyor. Bakın, 1971 darbesi geriye götürdü, 1980 darbesi geriye götürdü; her müdahalede bir şekilde halkın daha özgür olması, daha demokratik hakkını kullanması geriye gitti. O hâlde, çok net olarak söylüyoruz: Cumhurbaşkanını güçlendirince bir daha geçmiş dönemdeki eksikliklere uğramayacağız.
Yine, bazı arkadaşlarımız burada denetimin olmadığını düşünüyor. İdarenin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi mi? Tabi. Cumhurbaşkanının...
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Hangi yargı, hangi yargı?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Hangi idari yargı?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - O, ayrı bir konu, o ayrı bir konu.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Ya, "Ayrı bir konu." Hangi yargı Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla, Cumhurbaşkanının yapmış olduğu bütün işlem ve eylemler de yargı denetimine tabi.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Hangi yargı, bağımsız yargı mı, siyasal yargı mı?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Burada konuşulan cezai yargılamaya tabi kılınması kullanılıyor. Ama, genelde...
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Top çeviriyorsunuz, resmen top çeviriyorsunuz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - ...cezai yargılama süreci ayrı ve istisnai bir husustur, geri kalan hangi işlemi yaparsa yapsın yargıya gidecek. Şu anki Cumhurbaşkanının...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - ...biraz önce Anayasa kitapçığında sayıldı, hangi...
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Bakan, lütfen.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Son cümle: Dolayısıyla da Cumhurbaşkanının bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi olacak. Bu, gerçekten büyük bir Cumhurbaşkanına yargı kararı var, hukuk devletinde yargı kararı verildikten sonra...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Benim soruma gel Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - ...uymak zorunlu olacak ve hepsinden de önemlisi, milletin denetimidir, kamuoyunun denetimidir, bundan ne kaçılabilir ne de bu ihmal edilebilir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.