GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:58
Tarih:14.01.2017

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu ve heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada, tabii, önergenin gündeme getirdiği konudan ziyade dün benden önce bir hatibin dile getirdiği...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Beni kastediyorsunuz.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Yok, sizi kastetmiyorum Engin Bey.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Çok alıngansınız Engin Bey. Sizi alkışlıyoruz, siz olmadığınız belli.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ondan önce ben vardım kürsüde.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Burada dün yapılan bir uygulamayla alakalı dile getirilen görüşlere katılmadığımızı ifade etmek isterim.

Bakınız değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve milletinin asla kabul etmeyeceği bir iddianın ve ithamın varmış gibi bu kürsüden ifade edilmesine bu Parlamento da, bu millet de müsaade etmez. Bu açıdan dün yapılan uygulama yerinde bir uygulamadır, doğru bir uygulamadır. Olmayan, altyapısı olmayan, iddiaları olmayan, delili, kanıtı olmayan bir diasporanın ve uluslararası bazı odakların dünya sistemi içerisinde bir siyasi malzeme olarak kullanmaya çalıştıkları bir iddiayı getirip milletimizin kürsüsünde ifade etmek... Sonra da bunun tutanaklarda kalmasını seyretmemizi kimse bizden ve bu Meclisten beklemesin; buna kesinlikle ve kesinlikle müsaade edilemez. Dün bunların hem tutanaklardan çıkartılması yerinde karardır hem de 161'inci maddeye göre değerli milletvekilleri, yapılan uygulamalar İç Tüzük'e uygundur. Orada Türkiye Cumhuriyeti'ne veya onun Anayasa düzenine sövmek, hakaret etmek ki bu iddiayı dile getirmek hakarettir, millete hakarettir, Türkiye Cumhuriyeti'ne hakarettir, İç Tüzük 161'inci maddeye göre de geçici olarak Meclisten çıkartılmayı gerektiren bir cezadır.

Yine burada işte "Ermeni" deyince, "Kürt" deyince herkes hizaya geçecekmiş gibi bazı ifadeler kullanıldı.

Değerli milletvekilleri, bizim insanların fikirleri, insanların etnisiteleriyle hiçbir sorunumuz olmadığını bu kürsüde yıllarca dile getirdik ve Türkiye'nin tamamından da temsilci çıkarabilen, oy alabilen bir parti olmamızın sebebi de milletimizin tamamını kucaklamaktan gelmektedir. Fakat birileri kendilerine Kürtlerin temsilcisiymiş gibi, onların dışında hiç kimse onlar namına hiçbir ifadede bulunamaz gibi bir hak görüyorlar. Bu, doğru bir şey değildir. Türkler -daha önce de bunu ifade ettik- ne kadar bu devletin ortak paydaşıysa Kürtler de o kadar ortak paydaşıdır fakat buradan kendilerine bir hareket alanı açıp onların mutlak temsilcisiymiş gibi kendilerini gösterip onlar adına sadece söz söyleme hakkı onlarınmış gibi ve istedikleri gibi görüşler ifade etmeyi de kabul etmemiz mümkün değildir.

Tabii, bu kürsüden ilk defa -bundan önce de belki birkaç defa olmuş olabilir- tutanaklardan ifadelerin çıkartılması veya burada yapılan bir konuşmadan dolayı -daha önce de olmuş olabilir- kınama veriliyor.

Bakın, ağır eleştiriler yapıldı burada, partimize yönelik yapıldı, Hükûmetimizin uygulamalarına yönelik yapıldı. Bu noktada, bizler AK PARTİ Grubu olarak ne İç Tüzük'te bu anlamda olan uygulamaları dile getirdik ne de bunların tutanaklardan çıkartılmasını dile getirdik ama eğer konu Türk milleti ise, Türkiye Cumhuriyeti devleti ise orada, kimse kusura bakmasın, aslı astarı olmayan iddialarla suçlanmasına göz yummamız söz konusu olamaz ve bunu ifade özgürlüğü anlamında kabul etmemiz de mümkün değildir.

Yine, bu kürsüden ifade edildiği için söylemek istiyorum: Bizim bir milletvekilimizin benzer iddiaları dile getirdiği ifade edildi. Ben milletvekilimizle konuştum, kendisinin bu şekilde bir beyanatı olmadığını, böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını dile getirdi. Bunu da özellikle belirtmek isterim çünkü sanki bizim bir milletvekilimizin de konuşmacının dünkü iddialarıyla aynı düşünüyor gibi geçmişte "tweet"leri olduğunu ifade etti. Bunun asılsız olduğunu, böyle bir şey yapmadığını, yazmadığını, böyle bir şey söylemesinin mümkün olmadığını milletvekilimiz bana söyledi, bunu da buradan belirtmek isterim.

Yine değerli milletvekilleri, yapılan uygulama bir linç girişimi değildir. Burada hem Milliyetçi Hareket Partisi hem Cumhuriyet Halk Partisi hem de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu İç Tüzük'ten kaynaklı bir hakkı kullanmışlar ve uygulamışlardır. Şimdi, İç Tüzük'ü kullandığımız zaman, İç Tüzük maddelerini uygulamaya koyduğumuz zaman, işinize gelmediği zaman linç kampanyası olacak, işinize geldiği zaman, "İç Tüzük'ten kaynaklanan haklarımızı kullanacağız." diyeceksiniz. Şimdi, bu da İç Tüzük maddesi. O zaman, eğer... Hukukta bir tabir vardır, bir fiil gerçekleştirirseniz onun müeyyidesine katlanacaksınız. Bunu kesinlikle ve kesinlikle unutmamak gerekir.

Tekrar, bu millet, bu şanlı millet geçmişinde, tarihinde ayıplanacak hiçbir şey yapmamıştır, hiçbir şey yaşamamıştır. Onlarca milleti, yüzyıllar boyunca aynı devlet çatısı altında tutmayı başarabilmiş, hoşgörüsüyle dünyaya örnek olmuş ve hâlâ bunu nasıl başardığı doktora tezlerine, yüksek lisans tezlerine konu olan bir millet, bir Devlet-i Âli Osmanlı'nın -geçmişimiz, ecdadımızdan bahsediyorum- bu tip iddialarla lekelenmesine, karalanmasına asla göz yummamız düşünülemez. Tekrar bu açıklamayı AK PARTİ Grubu olarak ifade etme gereği hissettik.

Genel Kurulu ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)